-------Bu bilgiye, ne sahih ne zayıf hiçbir hadis kaynağında rastlayamadığımız gibi, fezâile - mevâiza dair eserlerde de göremedik. Sünnî ulemaya ait te’lifatta yer verilmemiş. Bunu internette tedavüle çıkaranların kaynağı ise, muasır / çağdaş Şîi yazarlardan biri olan 1918 doğumlu Muhammed Salih el-Behrânî adındaki şahsın, “en-Nemâriku’l-Fâhire ila Tarâiqı’l-Ahire” adlı eseridir. Kendisi bu rivayeti senetsiz-mesnetsiz-me’hazs iz bir şekilde ortaya atmıştır. Hatta Şîîler de ekseriyetle böyle bir bilginin doğruluğuna inanmamaktadırlar.
Netice olarak diyebiliriz ki; fezâil (amellerin faziletleri) noktasında dahi, bunun bir kıymet-i harbiyesi yoktur. Tamamen uydurmadır ve İslâm’ın umumi esaslarına / umdelerine ve namazın âdabına da aykırıdır. Zira öncelikle beş vakit namaz, İslâm’ın beş temel şartından biridir; edası da, vaktinde edâ edilmediği-edilemediği takdirde kazası da farzdır ve bu farziyet edille-i şer’iyye-i asliyeden Sünnet’le sabittir. Bazılarının iddia ettiği gibi ‘gereksiz’ değildir.
Netice olarak diyebiliriz ki; fezâil (amellerin faziletleri) noktasında dahi, bunun bir kıymet-i harbiyesi yoktur. Tamamen uydurmadır ve İslâm’ın umumi esaslarına / umdelerine ve namazın âdabına da aykırıdır. Zira öncelikle beş vakit namaz, İslâm’ın beş temel şartından biridir; edası da, vaktinde edâ edilmediği-edilemediği takdirde kazası da farzdır ve bu farziyet edille-i şer’iyye-i asliyeden Sünnet’le sabittir. Bazılarının iddia ettiği gibi ‘gereksiz’ değildir.