27 Nisan 2019 Cumartesi

-İkinci binin Alimi, Ahmed Faruki Serhand-i Hazreti İmam-ı Rabbani Müceddid el-Fisani (kuddise sırrahu); "-Nice namaz kılanlar ve oruç tutanlar vardır ki, cennete giremeyeceklerdir. Bunlar Ehl-i Sünnet ve Cemaat'den(Fırkayı Naciye)den ayrılanlardır!" buyurarak bu konun ehemmiyetini dile getirmiştir.

Görüntünün olası içeriği: yazı

Ayet-i Kerime : "Habibim! Onlar senin gibi iman etmedikleri sürece asla amelleri makbul olmayacaktır..."

Ehl-i Sünnet ve Cemaat İtikadı çok önemli bir hadise olduğundan dolayı, ulema titizlikle üstünde durmuş ve bunun itikadi bir hal olduğunu dile getirmiştir. Kişi dilediği kadar mürekkep yalasın, senelerce medrese tahsili yapsın, İlahiyat Fakültesinde Profesör olsun durum değişmez, çünkü ameli mevzularda Allahu Teala (celle celalühu)'nun affı vardır fakat, itikadi bir meselede affı yoktur. Nitekim Ayet-i Celile'de mealen beyan buyrulduğu üzere, "Habibim! Onlar senin gibi iman etmedikleri sürece asla amelleri makbul olmayacaktır..." buyurulmaktadır.

-Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurmuşlardır ki: “Allah (c.c.) bid’at ehlinin ne duasını, ne zekâtını, ne haccını, ne namazını, ne de sadakasını kabul eder. (Yani ne farzını ne nagilesini, hiç bir ibadetini kabul etmez.) Nihayet bunlar, kılın hamurdan çekilişi gibi, dinden çıkarlar.” [Râmuzu’l-Ehadîs, harf-i lâ]

Görüntünün olası içeriği: yazı

Sen âh deyip de geçme öyle, Bir âh'dadır Celâl-i Zâtı Bir âh semâyı, arşı sarsar Bir âh yıkar bu kâinâtı

Ne yaparsan yap ah alma, can yakma, gönül kırma…Hayvana (bile) eziyet etme, nur içinde haşrolursun. Canını yakmak istediğin hayvan veya insan bazen o anda kendinde olmaz, o zaman işe asıl sahibi karışır, gücüne gider, derhal tepelenirsin…Vaktiyle Kalenderîyye yoluna mensup bir derviş, nefisle mücahade makamının sonuna gelir. Meşrebin usulünce bundan sonraki makam, Kalenderîlik makamıdır. Yani her türlü süsten, gösterişten arınacak, varlıktan vazgeçecektir. Fakat içi yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir. Her türlü görünür süsten arınması gereklidir.. . Saç, sakal, bıyık, kaş ne varsa hepsinden. Derviş, usule uygun hareket eder, soluğu berberde alır. — Vur usturayı berber efendi, der. Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar. Derviş aynada kendini takip etmektedir. Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır. Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri. Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak: - Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye kükrer. Dervişlik bu... Sövene dilsiz, vurana elsiz gerek. Kaideyi bozmaz derviş. Ses çıkarmaz, usulca kalkar yerinden. Berber mahcup, fakat korkmuştur. Ses çıkaramaz. Kabadayı koltuğa oturur, berber tıraşa başar. Fakat küstah kabadayı tıraş esnasında da sürekli aşağılar dervişi, alay eder: Kabak aşağı, kabak yukarı Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkândan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir. Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır. Derken, iki atın ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına dalıverir. Kabadayı oracığa yığılır, kalır. Ölmüştür. Görenler çığlığı basar. Berber ise şaşkın, bir manzaraya, bir dervişe bakar, gayri ihtiyarî sorar: - Biraz ağır olmadı mı derviş efendi? Derviş mahzun, düşünceli cevap verir: - Vallahi, gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki, kabağın bir sahibi var. O gücenmiş olmalı!
Fotoğraf açıklaması yok.

HUŞU : "Namaza durduğunda, biri keskin bir kılıçla sırtına vursa, kılıcın ucu göğsünden çıksa, yine hiçbir acı duymamandır."

Veysel Karani Hazretleri kendini bildi bileli ömrü içinde bir gece yatıp uyumamıştır. Bir geceye, "bu gece leyle-i sücud" der, sabaha kadar secde ile geceyi ihya ederdi. Diğer bir geceye de "bu gece leyle-i kıyam" der, sabaha kadar ayakta ibadetle geceyi ihya ederdi. Bir gün: "Namazda hûşu nedir? " diye soran bir zâta: "Namaza durduğunda, biri keskin bir kılıçla sırtına vursa, kılıcın ucu göğsünden çıksa, yine hiçbir acı duymamandır." diye cevap vermişti.

Allah indinde hak din İslâm’dır.... Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, bilsin ki o din, ondan asla kabul edilmeyecektir.

Allah indinde hak din İslâm’dır” (Âl-i İmrân sûresi, ayet 19.) , “Bugün size dininizi ikmâl ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’a râzi oldum.” (Mâide sûresi, ayet 3.) “Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, bilsin ki o din, ondan asla kabul edilmeyecektir.” (Âl-i İmrân sûresi, ayet 85.)

Efendimiz s.a.v. buyurdularki Yanlarında hurma olan ev halkı acıkmaz