“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
https://vimeo.com/tomorhoca
- Ana Sayfa
- İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
- Dini bilgiler
- Hatim duası Türkçe Hatim Duası
- Ahmet tomor hoca sohbetleri
- suleymaniye
- Ruhlar kabirde hep kalır mı?
- Şehitlik ve Fazileti
- İslami Eğitim
- ALLAH (C.C.) 'ÜN SIFATLARI
- Ahmet Tomor Hocaefendi Sohbetleri
- Veysel Gürler
- Umman'dan Şifâlar
- İSLAMİ BİLGİLER KİTAP SOHBET SEYRET MULTİMEDYA
- Safakat İslami Forumları
- sadakat.net
- Ehl-i Sünnet Hanefi
- HAVAS İLMİ-MÜCERREBAT-I İLAHİ ŞİFACILAR
- Sağlığımızın müthiş şifreleri Sayfadaki tüm bilgiler bilgi amaçlıdır kullanım tercihi size aittir önce araştırın inceleyin doktorunuza danışın saygılar
- Sayfa ve guruptaki bilgiler bilgi amaçlıdır araştırın araştırmadan doktorunuza danışmadan kullanmayın sakın saygılar hepinize m.ulaş
- MUHTASAR İLMİHAL | Fazilet
- İLİM BÖLÜMÜ
- İmam Suyuti Camius Sağir
- Dini Sorular Molla Cami dini sorular ve cevapları
- incemeseleler
- "Nazar, deveyi kazana, insanı mezara sokar."
- YAVRULARIMIZA ELİF CÜZÜ ÖĞRETELİM. BİZLERDE TEKRAR EDELİM...
- Hadis-i Şerif
- FAZİLET TAKVİMİ
- mektebun
- faydalı
- medine
- Zi tuva kuyusu...
- Ali Eren Hoca
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
- "Kişi sevdiği ile beraberdir."
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
30 Mayıs 2019 Perşembe
29 Mayıs 2019 Çarşamba
Efendiler! hocalık bir meslek, bir ekmek teknesi değildir. Hocalık allah’ın, resûlullah’ın, kitabullah’ın ve din`i mübin`i islâm’ın tebliğ memurluğudur.
Keramet göklerde uçmak, suda yürümek midir? Bunu denizdeki balıklar, gökteki kargalar bile yapıyor. Esas keramet, Ümmet–i Muhammed'in hidayetine vesile olmaktır."
"Bizim bu âlemde bir tek işimiz var. O da yavrularımızın kalplerine Allah (c.c.) ve Peygamber (s.a.v.) sevgisi ile iman ve İslâm nurunu yerleştirmektir.
"Bu dinin garip anlarında hizmet gören, saltanatını sürmeden ölmez."
"Dışımız halk ile, içimiz Hak ile..."
"Her yerde birlik ve beraberlik lâzımdır. Muvaffak olmak için her hususta ittifak etmeli ve dayanışmayı asla elden bırakmamalıdır. Çünkü Allah'ın nusreti, maddî ve mânevî yardımı cemaat ile beraberdir. Toplu çalışanlar bunun semeresini kısa zamanda elde ederler."
"Ağaç nasıl ki, gövdesinden değil de meyvesinden iyi anlaşılırsa, mürşid–i kâmil olan kişiler de gösterişli zâhir hâllerinden değil; meyvelerinden yani yetiştirdikleri mensuplarının güzel hâllerinden anlaşılırlar. Şöhreti arşa çıksa, hakikî mürşidin misali meyvesidir."
"Hizmet muvaffak olsun da, varsın bizim yerimiz caminin pabuçluğu olsun."
"Efendiler! Hocalık bir meslek, bir ekmek teknesi değildir. Hocalık Allah'ın, Resûlullah'ın, Kitabullah'ın ve din–i mübin–i İslâm'ın tebliğ memurluğudur.
"İnsan bilmediğinin düşmanıdır. Nurdan haberi olmayan, ondan zevk almayan insan, nurun düşmanı olur."
"Kâinatı saran karanlığı kaldırma zamanı gelip de, ezelî hüküm icâbı ins–ü cinnin nebîsi, Habîbü Rabbi'l–âlemîn, Kur'an–ı Kerîm'le gönderilip âleme safa verdiği gibi o Resûlullah'ın hususî yaratılmış vârisleri de, ilâ yevmi'l–kıyame devam edecek olan din–i mübini, binlerce belâya katlanarak yılmadan yürütecekler."
"Süleyman Aleyhisselâm, "Yalnız başına bir orduyu mağlup etmek ne kadar zor ise, nefs–i emmâreyi mağlup etmek ondan daha zordur." buyurdular."
Yıl 1959, Efendi Hazretleri dünya hayatındaki son günlerini yaşamakta; fakat hâlâ koşuşturmaktadır. Sohbetler, vaazlar, dersler, talebelerin ihtiyaçları vs… Şeker hastalığına ve o yaşına rağmen hizmetten ve talebelerinden bir an olsun ayrılmıyor. Her gün dört vasıtayla Çamlıca'dan Topçular'a Tekâmül Talebelerini okutmaya gidiyor.
Küçük Çamlıca, Kısıklı neresi, Eyüp Topçular neresi!… O zamanlar bu ulaşım imkânları da yok. Tramvayla Kısıklı'dan Üsküdar'a iniyor, Üsküdar'dan vapurla karşıya Eminönü'ne geçiyor, oradan da başka bir vasıtayla Edirnekapı'ya, oradan da Topçular'a…
İşte o son günlerinde ve yine Tekâmül Talebelerinin yanında, onlarla birlikte Kur'an hatmi yaptıktan sonra sohbet etmekte:
"Evlatlarım! Buraya kadar getirdiğimiz din hizmetleri, bundan sonra sizlerin omuzlarındadır. Şu anda Ümmet–i Muhammed'in evlatları sizlerin imdadını bekliyor. Bu işin ihmâl edilecek tarafı yoktur. Bu hakikati anladıktan sonra hizmet etmeyen iyi bilsin ki, kıyamet gününde on parmağım onun yakasında olacaktır. Kıyamet günü değil huzur–u ilahî'ye, değil huzur–u Resûlullah'a; benim huzuruma bile çıkamayacaktır." dedikten sonra gözyaşları içerisinde dua edip:
"Evlatlarım! Tekrar geleceğim; ama ders için değil. Artık o iş tamamdır. Lâkin bir defa daha gelip size bir hadis–i kutsî bir de hadis–i şerif yazdıracağım. İnşallah Âlem–i Berzah'ta ve Livâü'l–Hamd sancağı altında yine böyle birlikte olacağız." der.
Ertesi gün yine o yorgun ve hasta haline rağmen Kısıklı'dan Topçular'a kadar gelir ve talebeleriyle tek tek vedalaştıktan sonra, o mezkûr hadisleri yazmalarını ister:
1. Hadis–i Şerif:
"Yâ Ebû Rafi! Allah'a yemin ederim ki, senin iki elinle (yani maddî ve mânevî gayretin ve çalışman neticesinde), bir şahsa Cenab–ı Hakk'ın hidayet nasip etmesi, güneşin üzerinde doğduğu ve battığı her şeyden daha hayırlıdır."
2. Hadis–i Kutsî:
Cenab–ı Hak, Davud Aleyhisselâm'a hitâben: "Ey Davud! Benden kaçan bir kulumu, tekrar bana getirmen tüm insanların ve cinlerin ibadetinden bana daha sevimli gelir." Bu talebeleriyle dünya hayatındaki son görüşmesidir ve son nasihatleridir. Çıkarken tekrar "Evlatlarımı bir kere daha görmüş olayım." diyerek onlara bakar ve oradan ayrılır. Bu hâdiseden kısa bir müddet sonra da ebedî âleme irtihal etmişlerdir. Tarih: 16 Eylül 1959.
"Bizim bu âlemde bir tek işimiz var. O da yavrularımızın kalplerine Allah (c.c.) ve Peygamber (s.a.v.) sevgisi ile iman ve İslâm nurunu yerleştirmektir.
"Bu dinin garip anlarında hizmet gören, saltanatını sürmeden ölmez."
"Dışımız halk ile, içimiz Hak ile..."
"Her yerde birlik ve beraberlik lâzımdır. Muvaffak olmak için her hususta ittifak etmeli ve dayanışmayı asla elden bırakmamalıdır. Çünkü Allah'ın nusreti, maddî ve mânevî yardımı cemaat ile beraberdir. Toplu çalışanlar bunun semeresini kısa zamanda elde ederler."
"Ağaç nasıl ki, gövdesinden değil de meyvesinden iyi anlaşılırsa, mürşid–i kâmil olan kişiler de gösterişli zâhir hâllerinden değil; meyvelerinden yani yetiştirdikleri mensuplarının güzel hâllerinden anlaşılırlar. Şöhreti arşa çıksa, hakikî mürşidin misali meyvesidir."
"Hizmet muvaffak olsun da, varsın bizim yerimiz caminin pabuçluğu olsun."
"Efendiler! Hocalık bir meslek, bir ekmek teknesi değildir. Hocalık Allah'ın, Resûlullah'ın, Kitabullah'ın ve din–i mübin–i İslâm'ın tebliğ memurluğudur.
"İnsan bilmediğinin düşmanıdır. Nurdan haberi olmayan, ondan zevk almayan insan, nurun düşmanı olur."
"Kâinatı saran karanlığı kaldırma zamanı gelip de, ezelî hüküm icâbı ins–ü cinnin nebîsi, Habîbü Rabbi'l–âlemîn, Kur'an–ı Kerîm'le gönderilip âleme safa verdiği gibi o Resûlullah'ın hususî yaratılmış vârisleri de, ilâ yevmi'l–kıyame devam edecek olan din–i mübini, binlerce belâya katlanarak yılmadan yürütecekler."
"Süleyman Aleyhisselâm, "Yalnız başına bir orduyu mağlup etmek ne kadar zor ise, nefs–i emmâreyi mağlup etmek ondan daha zordur." buyurdular."
Yıl 1959, Efendi Hazretleri dünya hayatındaki son günlerini yaşamakta; fakat hâlâ koşuşturmaktadır. Sohbetler, vaazlar, dersler, talebelerin ihtiyaçları vs… Şeker hastalığına ve o yaşına rağmen hizmetten ve talebelerinden bir an olsun ayrılmıyor. Her gün dört vasıtayla Çamlıca'dan Topçular'a Tekâmül Talebelerini okutmaya gidiyor.
Küçük Çamlıca, Kısıklı neresi, Eyüp Topçular neresi!… O zamanlar bu ulaşım imkânları da yok. Tramvayla Kısıklı'dan Üsküdar'a iniyor, Üsküdar'dan vapurla karşıya Eminönü'ne geçiyor, oradan da başka bir vasıtayla Edirnekapı'ya, oradan da Topçular'a…
İşte o son günlerinde ve yine Tekâmül Talebelerinin yanında, onlarla birlikte Kur'an hatmi yaptıktan sonra sohbet etmekte:
"Evlatlarım! Buraya kadar getirdiğimiz din hizmetleri, bundan sonra sizlerin omuzlarındadır. Şu anda Ümmet–i Muhammed'in evlatları sizlerin imdadını bekliyor. Bu işin ihmâl edilecek tarafı yoktur. Bu hakikati anladıktan sonra hizmet etmeyen iyi bilsin ki, kıyamet gününde on parmağım onun yakasında olacaktır. Kıyamet günü değil huzur–u ilahî'ye, değil huzur–u Resûlullah'a; benim huzuruma bile çıkamayacaktır." dedikten sonra gözyaşları içerisinde dua edip:
"Evlatlarım! Tekrar geleceğim; ama ders için değil. Artık o iş tamamdır. Lâkin bir defa daha gelip size bir hadis–i kutsî bir de hadis–i şerif yazdıracağım. İnşallah Âlem–i Berzah'ta ve Livâü'l–Hamd sancağı altında yine böyle birlikte olacağız." der.
Ertesi gün yine o yorgun ve hasta haline rağmen Kısıklı'dan Topçular'a kadar gelir ve talebeleriyle tek tek vedalaştıktan sonra, o mezkûr hadisleri yazmalarını ister:
1. Hadis–i Şerif:
"Yâ Ebû Rafi! Allah'a yemin ederim ki, senin iki elinle (yani maddî ve mânevî gayretin ve çalışman neticesinde), bir şahsa Cenab–ı Hakk'ın hidayet nasip etmesi, güneşin üzerinde doğduğu ve battığı her şeyden daha hayırlıdır."
2. Hadis–i Kutsî:
Cenab–ı Hak, Davud Aleyhisselâm'a hitâben: "Ey Davud! Benden kaçan bir kulumu, tekrar bana getirmen tüm insanların ve cinlerin ibadetinden bana daha sevimli gelir." Bu talebeleriyle dünya hayatındaki son görüşmesidir ve son nasihatleridir. Çıkarken tekrar "Evlatlarımı bir kere daha görmüş olayım." diyerek onlara bakar ve oradan ayrılır. Bu hâdiseden kısa bir müddet sonra da ebedî âleme irtihal etmişlerdir. Tarih: 16 Eylül 1959.
► Aziz Mahmud Hüdâî Hazretlerinden Tavsiyeler
Kıbleye Karşı Tükürmeyiniz.
⚛ Allah’ın Kullarına Kötü Zanda Bulunmayınız.
⚛ Sana Emânet Edilen Bir Sırrı Kimseye İfşâ Etme!
⚛ Her Hâlükârda Verdiğin Sözünü Yerine Getirmelisin.
⚛ Şeriat-ı Şerifeye Muhâlif Kötülüklerden Sakınmalısın.
⚛ Şeriatın Hükümlerine Hıyânet Eden Cehennemden Emîn Olamaz.
⚛ Rasül-u Ekrem’in Yolundan Başka Hiçbir Yol Kişiyi Allah’a Ulaştırmaz.
⚛ Yolda Yürürken Önüne Bakmalı, Faydasız Şeylerle Meşgûl Olmamalısın.
⚛ Abdestini Kıbleye Karşı Dökerek Al, Allah Rızâsı İçin İki Rekât Şükür Namazı Kıl.
⚛ Yalan Sözden Kesinlikle Kaçınmalısın ve Her İşittiğin Sözü Başkasına Söylememelisin.
⚛ Dilini Gıybetten, Laf Taşımaktan, Çirkin Sözlerden, Fâidesiz Kelâmdan Sakındırmalısın.
Peygamber Efendimiz(s.av) buyuruyorlar ki: “Evlatlarınıza Eshab-ı Kehf’in isimlerini öğretiniz.” Çünkü onların isimleri bir binada bulunursa, o bina yanmaz; bir eşya üzerine yazılırsa, o eşya çalınmaz; bir hayvan üzerinde bulundurulursa o hayvan kaçıp gitmez. Yangında bir bez parçası üzerine Eshab-ı Kehf’in isimleri yazılıp ateşin ortasına atılsa, yangın söner. Çok ağlayan çocuğun beşiğinde başının altına konulsa, çocuk ağlamaz. Çekirge için, bir kâğıt üzerine yazılıp bir ağaca takılıp tarla ortasına dikilirse çekirgeler gider. Hamile kadının sol oyluğuna bağlanırsa, doğum kolay olur. Ayrıca; Uyuyamayan bir kimseye, Haşir Suresinin sonunda Lev enzelnâ’dan başlayarak 4 ayet, arkasından da Eshab-ı Kehf’in isimleri okunursa, o kimse uyur. Kaynaklar: 1) Hazînet-ül Esrar, sahife 84–85 2) Ruh-ul Beyan 5.cilt, sahife 233
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)