28 Haziran 2019 Cuma

Allah’ın emri, Peygamberimizin öğütleri bu şekilde iken; Müslümanı Müslümana düşürmek, zina ve nifak çıkarmak, bölmek, parçalamak, düşmanlık etmek, dargınlık, kırgınlık, kızgınlık içinde kamplara bölünmek ilahi emir ve tavsiyelere karşı gelmek, onlara isyan etmektir. Bu, İslam kardeşliğine uymadığı gibi, hiçbir mü’mine de yakışmaz. Bizim vazifemiz İslam kardeşliğinin icaplarını yerine getirmek, dargınları ve birbirleriyle anlaşamayanları barıştırmak, Müslümanların aralarını düzeltmektir. Allah ve Peygamberin emri budur.

Veysel Gürler
Mehmet Panaz
1. Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar.
2. Hayat ne gideni geri getirir, ne de kaybettiğin zamanı geri çevirir. Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın, ya da yaşamadım diye ağlamayacaksın.
3. Bozuk para insanın cebini deler, bozuk insan da kalbini. Bu yüzden harcayın ikisini de gitsin.
4. İnsanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir.
5. Herkes insanlığın kötüye gittiğini kabul eder ama hiç kimse kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez. Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.
6. Varlığı bir şey kazandırmayan insanların, yokluğu hiçbir şey kaybettirmez.
7. Ne diye şeytana kızarsın? Bir iyilik yap da, o sana kızsın.
8. Bil ki, yaşadıklarınla değil yaşattıklarınla anılırsın. Ve Unutma; ne yaşattıysan elbet bir gün onu yaşarsın.
9. Bir insanı bulunduğu mevkiyle değil, göz koyduğu mevkiyle ölçmek gerekir.
10. En güçlü iki savaşçı sabır ve zamandır.
11. Bir insan acı duyuyorsa canlıdır. Başkasının acısını duyuyorsa insandır.
12. İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruştadır.
13. Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan kötüdür.
14. İnsanların çoğu onu yapıyor diye yanlış, yanlış olmaktan çıkmaz.
15. Kimse, kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir, bilmelisin. Küçümsediğin her şey için gün gelir, önemsediğin bir bedel ödersin.
16. Birine çamur atmadan önce iyi düşün ve sakın unutma: önce senin ellerin kirlenecek.
17. Başkalarının hayatından ders alın. İnsan, bütün hataları kendisi yapacak kadar uzun yaşamıyor.

27 Haziran 2019 Perşembe

EPİLEPSİNİZDEN KURTULUN Tansiyonu böbrek sorunu ypksa karbonatı Sabah akşam 1 tatlı kaşığı karbonatı sıcak suda eritsin içsin bol bol su içsin bayılmalar anında duruyor ilaçlarıda 3 gün sonra kesebiliyorsunuz durumuna göre 20 gün devam edin epilepsiden eser kalmıyor bu kadar basitmiymiş dersiniz bilin geçmiş olsun Rabbim Şafi ismiyle şifa versin saygılar M.ulaş

ÖDEM NEDİR, NEDEN OLUŞUR ?
Bir çok kişinin şikayetçi olduğu ve önemli bir sağlık problemi olan ödemden bahsetmek istiyorum.
Ödem vücutta albumin/globulin proteinlerinin dengesinin bozulmasından kaynaklı oluşmaktadır.
Diyabet, kalp-damar hastalıkları, böbrek hastalıkları gibi bir çok hastalığın da habercisi olabilmekle birlikte temel nedenleri şunlardır:  Fazla tuz tüketimi
 Yetersiz sıvı alımı
 Fazla kilolar
 Yorgunluk veya uzun süre ayakta kalma
 Yetersiz fiziksel aktivite veya ağır fiziksel aktivite
 Fazla veya yetersiz protein tüketimi
 Fazla basit karbobhidrat tüketimi
 Kadınlarda regl veya gebelik dönemi
Karaciğerimiz hastalandığında ve filitrelerimiz tıkandığında bu sorunlarımız başlıyor maalesef sonrada hastalıklarla tek tek uğraşıyoruz hastalıklarımızın asıl kaynağı karaciğerimiz unutmayalım karaciğerimizi her yıl temizleyelimki sağlığımız düzenli olsun saygılar
PEKİ NASIL HİSSEDİLİR?
Giydiğiniz çoraplar iz yapmaya başlamışsa, önceden tam parmağınıza göre olan yüzüğünüz artık dar geliyorsa veya ayakkabılarınız dar gelmeye başlamışsa vücudunuz ödem yapmış olabilir.
Bunların haricinde parmağınızı ödemli olabileceğini düşündüğünüz bölgeye bastırdığınızda parmağınız içine çok göçüyorsa veya parmağınızı kaldırdıktan sonra bastırdığınız yer yerine geç geliyorsa, beyazlık geç kayboluyorsa ödeminiz olabilir.

Arababamda çekiş düşüklüğü yaşadığım için sanayide her zaman bakımını yaptırdığım ustama götürdüm. motoru inceledikten sonra subap ayarı yapılması gerektiğini, o gün elinde yetişmesi gerektiği işler nedeniyle aracımı sabah getirmemi söyledi.

Arababamda çekiş düşüklüğü yaşadığım için sanayide her zaman bakımını yaptırdığım ustama götürdüm. motoru inceledikten sonra subap ayarı yapılması gerektiğini, o gün elinde yetişmesi gerektiği işler nedeniyle aracımı sabah getirmemi söyledi.
ertesi sabah mesaiye gideceğimi (çalıştığım yer 20 km uzaklı) arabayı ancak iş çıkışı 8 de getirebileceğimi söyleyince, usta bana "bırak o zaman araç bu akşam dükkanda kalsın, yarın iş çıkışı gelene kadar hazır olur öyle alırsın" dedi. aracı o akşamüstü sanayiye bıraktım.
ertesi gün öğleden sonra ustayı arayıp arabanın durumunu sorduğumda ufak bir kaza olduğunu, mesai bitimine kalmadan gelmem gerektiğini söyledi. işten erken çıkıp sanayiye gittiğimde benim aracın ön kısmının ağır hasarlı olduğunu gördüm.
ustanın yanında çalışan 16 yaşındaki oğlu gece içip saat 3'te benim arabayı alıp trafiğe çıkıyor ve kırmızı ışıkta beklemekte olan bir araca arkadan sağlam vuruyor. vurduğu aracın sahibi de uzaktan tanıdığım biri.
ustaya sordum ne olacak şimdi diye. dedi ki "büyük oğlanı 1 ay sonra evlendiriyorum, masrafım çok, senin arabanı yavaş yavaş yaptırırım, maddi durumum iyi olsaydı hemen yaptırırdım ama bana bir kaç ay zaman ver." diğer araç ne olacak diye sorduğumda "onu da kazayı yapan benim piç düşünsün" dedi.
diğer aracın sahibine gittiğimde onun da aracının arka tarafının koltuklara kadar gömülü olduğunu gördüm. beni görünce sevindi "ben de seni arıyordum" dedi. kendisine vuran aracın bana ait olduğunu kazadan sonra anladığını, beni beklediğini, o yüzden avukatına dava açtırmadığını, tek derdinin bir an önce zararının karşılanarak arabasının tamir edilmesini istediğini söyledi. kaza tutanağını tutan polislere göre de benim araçla vuran çocuk 8 de 8 suçluymuş ve alkollüymüş.
bu konuşmayı ustaya telefon edip anlattığımda, oğlunu evlatlıktan reddettiğini, dükkandan kovduğunu, sadece benim arabanın tamiri konusunda yardımcı olabileceğini, hurdacılardan benim parçaları araştırıp çıkma olarak takabileceğini söyledi.
oradan avukat olan enişteme giderek olayları anlattım. bana ruhsat sahibi olduğum için birinci derece suçlunun ben olduğumu, karşı tarafın avukatının davayı kazandıktan sonra zararının tazmini için ister benden, ister kaza yapan çocuktan talep etme hakkı olduğunu, görünen duruma göre kaza yapan çocuğun mal varlığı ve düzenli bir geliri olmaması nedeniyle zararın benim tarafımdan ödenmesinin isteneceğini, ben bütün ödemeyi yaptıktan sonra kaza yapan çocuğa rücu davası açacağımı, eğer bir gün malı mülkü yada düzenli bir geliri olursa ödediğim parayı ondan talep edeceğimi söyledi.
sonuçta karşı taraf dava açtı ve mahkemeye ben de davalı olarak çıktım. durumu aynen anlattım. hakim bana aracı kazadan önce bıraktığıma dair belge olup olmadığını sordu. ben de yok dedim. sonraki duruşmaya dükkan sahibini çağırdı. ona aracı akşamüstü sen mi teslim aldın dedi. usta teslim almadığını, kaza günü aracı hiç görmediğini, benim barda oğluyla içtiğimi, bar çıkışı oğluna aracın anahtarlarını vererek "al arabayı sabah dükkana götür baban tamir etsin" diyerek kendim verdiğimi falan söyledi. o gün ilk defa duruşmaya gelen oğlu da aynı şeyleri söyledi. hakim bana aracı dediğim gibi akşamüstü dükkana bıraktığıma dair dükkanın yakınındaki işyerlerinden şahit bulursam dinletmek için sonraki duruşmaya getirebileceğimi söyleyip davayı ileri tarihe erteledi.
aracı teslim ettiğim gün bize çay getiren çaycıdan tut, yan dükkanlardaki tanıdık o kadar esnafın şahitlik yapmaları teklifime bir tanesinin bile olumlu yanıt vermemesi beni çok üzdü. sonuçta davayı kaybettim.
dava sürecinde arabamı dörtte bir fiyatına kaportacıya sattım. aldığım parayı da karşı tarafın masrafları için ödedim. yani kısacası arada benim araba kaynadı gitti.
avukatım olan eniştem "dua et bir insana vurup öldürmemiş, eğer ailesine çalışarak bakmakta olan birine çarparak öldürseydi o zaman çok daha ağır bedeller öderdin" dedi.
başka bir olayda da tanıdığım biri, en yakın arkadaşına gelin arabası olarak kullanılması için aracını vermişti. düğün alayı giderken aracın önüne bir çocuk atlıyor, amacı içine para konan zarf almak ve kaza oluyor. çocuğu hemen hastaneye yetiştiriyorlar ama ertesi gün çocuk ölüyor. bu aracın sahibi de yargılandı. ayrıca ölen çocuğun ailesi batmanlı olduğu için bazı aracılık yapan kişiler şikayetin geri alınması için kan parası talep ettiler ve biraz da tehdit ettiler. kazayı yapan sürücünün maddi imkanları yeterli olmadığı için kan parasını da araç sahibi olan tanıdığım ödemek durumunda kaldı.
birisi sizden aracınızı istediği zaman, ne yapacağınızı şimdi bir daha düşünün.
Paylaşın dostlarınız mağdur olmasın..
Görüntünün olası içeriği: açık hava

sigara haramdır

id’at gelmiş cihana,
Aman ha değmesin ehl-i îmana!
Duhan diye isim vermişler ona,
Tütsü verir çıksın diye îmana!
Bazı imamlar nûş edip içerler,
İçip de mihraba niçin geçerler?
Melekler istikrâh edip kaçarlar,
Şikâyet ederler varıp Rahmân’a
Enbiyâdan hiçbir kimse içmedi
İçin diye tembih dahî etmedi
Seleften hiç kimse alıp-satmadı,
Ticareti haramdır bezirgâna...
--------///----------//---------
Kötülüğü, sıhhate zararı henüz yeterince bilinmeyip, hükmü verilmediğinden sigaraya alışmış hem de çok sigara içen bir zat olan Şeyh Altıparmak’ın eline bu manzûme ulaşınca, manzûmenin yazılı olduğu kâğıdı çevirmiş o da şunu yazmış:
Ey tütüne haramdır diyen ahmak,
Niçin haram olsun bir yeşil yaprak?
Tütün yetiştirmedi mi bu mukaddes toprak?
Haram olsaydı içer miydi Şeyh Altıparmak!
ve bunu özel bir postayla göndermiş. O gece Şeyh Altıparmak bir rüya görmüş: Rüyasında kıyâmet kopmuş, hesaplar görülmüş, Şeyh Altıparmak da cennete girmeye hak kazananlar arasında cennete girmiş. Kendisine yerini göstermişler, mükemmel ikramlar, serirler, koltuklar hazır... Geçmiş oturmuş.
Tiryakilerin canı iki yerde çok sigara istermiş. Biri; çok sıkıntılı anlarda. Diğeri; çok huzurlu anlarda. Altıparmak’ın da cennete varıp oturunca canı sigara istemiş. Hemen cebinden tabakasını çıkarmış, sigarayı sarmış, ağzına götürmüş, fakat yakmak için ateş yok. Etraftaki sormuş:
“–Bunu yakacağım, ateş yok mu?”
“–Yâ Şeyh! Biliyorsun burası cennet, cennette ateş olmaz. Bunu tutuşturmak istiyorsan, bir yol cehenneme gidiver!”
O an sigara içme arzusu öyle bastırmış ki, Altıparmak elinde sigarası cennetten çıkmış ve cehennemde sigarayı yakıp tekrar cennetin kapısına yönelmiş. Yine o çok özlediği dumanlar içerisinde cennetin kapısına varmış, bakmış ki, kapı kapanmış. Kapıyı vurmuş. İçeriden seslenmişler:
“–Kim o?”
“–Ben Şeyh Altıparmak! Ben cennetlikler arasındayım! Açın kapıyı!”
“–Ne istiyorsun?”
“–Yerime geçmek istiyorum.”
“–Yâ Şeyh eğer cennete girmek istiyorsan, at ağzındaki ateşi, çünkü cennet ateş yeri değil!”
Şeyh Altıparmak bu cevabın sıkıntısı ile kan-ter içerisinde uykusundan uyanmış hemen abdest almış. Yetmiş defa tövbe secdesine kapanıp,
«Tövbe yâ Rabbi, tövbe yâ Rabbi!..»
diye istiğfar etmiş, ondan sonra da;
«Hâlda hâldaşım, sinde sindaşım, tarikatta yoldaşım, dünya ve âhirette kardaşım Ebussuud Efendi’ye» diye başlayan bir mektup yazmış.
Mektubunda; «Size gönderdiğim berbat-nâmeden dolayı sizden özür diliyor, affınızı istirham ediyorum.» diye bu büyük âlimden bağışlanmasını dilemiş. Bu hâdiseden sonra Şeyh Altıparmak bir daha sigara içmediği gibi mürîdanını da sigaradan men‘ etmiş..
Allah'ın ve Resul'ün bütün enbiya ve evliyanın sevmediği bu illetten Rabbim bizleri kurtarsın inşallah
Görüntünün olası içeriği: yazı

KARBONAT VE KANSER HAKKINDA OKUYUN DERİM

KARBONAT VE KANSER HAKKINDA OKUYUN DERİM
İtalyan doktordan şok iddia! Kanser bu yöntemle kolayca ortadan kaldırılabilen bir mantardır!
İtalyan doktordan şok iddia! Kanser bu yöntemle kolayca ortadan kaldırılabilen bir mantardır!
23 Ocak 2018 Salı 00:53
Bu tedavi hiç zararlı değildir ve kaybedecek bir şeyin yok. Zamanımızın en zor ve ölümcül hastalığının gerçek tedavisini bulmak ahlaki ve etik sorumluluğumuzdur “diyor Dr. Simonchini.
Kanser bir mantar!
“Yaklaşık yüz yıl önce, kansere genlerin yanlış çalışmasından kaynaklanan büyük bir teori vardı; bu da hastalığın hücre içi olduğu anlamına geliyor. Bununla birlikte, bence kanser mantar enfeksiyonu ve özel bir hücresel olgu “diyor Dr. Simonchini, tıb camiasında şok etkisi yarattı bu iddiası.
Candida mantarı nedir?
Bitki dünyasında, tümör mantar enfeksiyonlarından kaynaklanır ve insanlarda aynı gerçekleşir. Mantarlar daima onlarla birlikte bir tümör taşırlar – bu çalışmalarla kanıtlanmıştır. Bununla birlikte, bilim adamları hastalık ortaya çıktıktan sonra geliştiklerini düşünüyorlar.
Simonchini mantarlar kanser yaratır, bağışıklık sistemimizi zayıflatır ve ardından tüm vücuda saldırır. Her kanser türü, çeşitli çalışmalarla doğrulanan Candida mantarından kaynaklanır. Zamanla dokularımız zayıflar ve yorgun olurlar ve tanımlanamayan hücreler üretmeye başlarlar. Simonchini‘ye göre, kanser deforme olmuş hücrelerin toplandığı ve kolonileri oluşturduğu bir yapıdır.
Karbonat
Simonchini, “Bu mantar kolonilerine saldırabilecek şeyleri tespit ettim – kanser için, karbonat ve iyot tentürü cilt kanseri için en iyi madde” diyor Dr. Simonchini. Pek çok çalışma, karbonatın kansere karşı hücresel hareketi olduğunu doğrulamıştır.
Tedavi
“Tedaviyi hastalarımda 20 yıldan fazla kullandım. Bu hastaların birçoğu, doktorlar onlara şans tanımadıklarında bile, hastalığı iyileştirdi. Bir tümörü ortadan kaldırmanın en iyi yolu, sindirim kanülleri için lavman, beyin ve akciğer tümörleri için intravenöz enjeksiyon ve üst solunum sistemindeki tümörler için inhalasyon olarak uygulanabilen karbonat ile temasa girmektir.
Meme, lenf sistemi ve subkutan tümörler lokal perfüzyon ile tedavi edilebilir. İç organ tümörleri, direkt olarak arterlere uygulanarak karbonat ile tedavi edilmeli ve her kanser türünün uygun dozu ile tedavi edilmesi önemlidir, “diyor Dr. Simonchini. Karbonatın yan etkisinin susuzluk ve zayıflamadan başka bir şey olmayacağını söylüyor.
Özetle
Yukarıdaki yazı biraz bilimsel o yüzden size daha açık bir şekilde özetliyoruz
Kanserin nasıl tedavi edildiğini yazmak gerekirse, her gün 1-2 çay kaşığı karbonatı bir su bardağı suya karıştırıp içeceksiniz. Olay bu kadar basit. Bunu bulan doktorun başka yöntemleri de var. Olayın özü vücudun alkali hale getirilmesi. Kanserin asıl sebebi mantarlar. Candida yani. Yediğimiz içtiğimiz genetiği oynanmış yiyecekler, işlenmiş gıdalar, cipsler, kolalar hepsi ‘asidoz’a yol açıyor. Asidoz demek hücrelerin oksijen alamaması demek. Oksijen alamayan hücre çürüyor.
Çürüyen hücre de mantar oluşuyor. Mantarların yayılmasını önlemek için, vücut mantarların etrafını sarıyor ve bu da tümörleri oluşturuyor. Doktorlar tümörü kesip aldıklarında mantarlar diğer yerlere de yayılıyor.
Tüm bunları günlerdir yaptığım araştırmalarda izledim. Asidozun çaresi ne niye baktığımda vücudun PH seviyesinin yükseltilmesi gerektiğini okudum. Ph nasıl yükselir diye baktım, karbonatlı su bunu yapıyor. Karbonatın mide ülseri olanlar hariç zararı yok. Siz de araştırın göreceksiniz. Olay bu kadar basit aslında,
Hasta olmamak için her gün 1 çay kaşığı karbonatlı su içebilirsiniz. Bunu yarım çay kaşığı sabah, yarım çay kaşığı akşam 1 bardak suya karıştırıp 3dk bekleyip iyice karışmasını bekleyin sonra tekrar karıştırıp için. Her beden ve her bedenin göstereceği tepki farklı olucak’tır. Çünkü herkesin farklı beslenme biçimi var. Bundan dolayı herkesin kendi bedenini dinleyip buna bağlı olarak karbonat miktarını ayarlaması gerekir.
Unutmayın karbonatı eczaneden alacaksınız kabartma tozunu içmeyin!
Önemli not: Eğer yüksek Tansiyonunuz varsa ya da yaşlıysanız Karbonatlı suyu içtikten sonra Kanape ya da yatağa 10 – 20 dk uzanıp dinlenin. Bazı insanlarda tansiyonda yükselme yaratabilir ama kısa sürer bu.alıntı