https://vimeo.com/tomorhoca
Hasan Bozkurt ------------- Bir gün Kureyş kabilesinden asil bir kadın hırsızlık yapmıştı. O kadını cezalandırmaması için Ashabdan Üsameyi Peygamberimize gönderdiler. Bu duruma kızan ve üzülen Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular:
• أَتَشْفَعُ فِي حَدٍّ مِنْ حُدُودِ اللَّهِ، ثُمَّ قَامَ فَاخْتَطَبَ“Nasıl oluyor da bazı kimseler, Allah’ın kanunu karşısında aracı olmaya kalkışıyorlar.” Sonra ayağa kalkarak orada bulunanlara şöyle hitap ettiler:
إِنَّمَا أَهْلَكَ الَّذِينَ قَبْلَكُمْ، أَنَّهُمْ كَانُوا إِذَا سَرَقَ فِيهِمُ الشَّرِيفُ تَرَكُوهُ، وَإِذَا سَرَقَ فِيهِمُ الضَّعِيفُ أَقَامُوا عَلَيْهِ الْحَدَّ، وَايْمُ اللَّهِ لَوْ أَنَّ فَاطِمَةَ بِنْتَ مُحَمَّدٍ سَرَقَتْ لَقَطَعْتُ يَدَهَا
“Sizden öncekilerin mahvolmasının sebebi şudur: İçlerinden asil, ileri gelen birisi hırsızlık yapınca, onu serbest bırakıyor, zayıf ve fakir bir kimse hırsızlık yapınca, onu cezalandırıyorlardı. Allah’a yemin ederim ki Muhammed’in kızı Fatıma hırsızlık yapsaydı, onun da cezasını verirdim.”....Buhari, Müslim.
Timur Han : “Ülkeler kılıçla alınır ama ancak adaletle korunur.”
Çok kötü ve bir o kadar da zararlı bir âdet; buğday-arpa-çavdar-yulaf vb ürünler biçildikten sonra, kalan anızların yakılması… Gerek o arazide yaşayan canlılar gerekse diğer insanlara verdiğimiz sıkıntılar açısından hukuki mahzuru ortada… O bakımdan zararlı âdetten şiddetle kaçınmak, uzak durmak gerekiyor. Anızların yanması sırasında, öldürülmesi câiz olmayan -ve hatta karınca gibi öldürülmesi açıkça yasaklanmış olan- nice hayvan itlaf edilmektedir. Hayvanlar hukuku açısından ancak zulüm kelimesiyle ifâde edilebilecek bu davranışın cezası, öncelikle dünyada ‘tabiî denge’nin bozulması felâketi ile verilmektedir. Denge bozukluğunun getirdiği mahzurları telafi etmek için yapılan nice harcamalar, sarfedilen emekler, maruz kalınan zehirlenmeler, çevre kirliliği ve saire de birbirini zincirleme tâkip eden cezalar olmaktadır. Kaldı ki bütün bunlar dünyada çektiklerimiz… İşin bir de ahiret yönü var; can yakıcı, acı ve ıztıraplarla dolu büyük Cehennem azabı!.. Rabbim bizleri “zalimler” güruhundan eylemesin.
Velhasıl; bu meselenin halli/çözümü duruma göre değişmekle birlikte, eğer orman yakınsa ve yangına sebebiyet verecekse, dumanının bile başkasının tarlasına veya yuva yapmış faydalı bir hayvana en ufak zararı dokunacaksa, “anız yakmak “ kesinlikle caiz değildir. Ancak, tarladaki sapları bir yere toplayarak kontrollu şekilde yakmak mümkünse, bu yapılabilir. Bundan ötesi büyük vebâl olur.
Yakûb Aleyhisselâm’a Yakûb diye isim verilmesinin sebebi: Yâkûb Aleyhisselâm kardeşi, İys ile beraber ikiz doğdular. îys, Yâkûb Aleyhisselâm’dan önce annesinin karnından çıktı. Yakûb Aleyhisselâm, ondan sonra onun ayaklarının topuklarındantutmuş bir halde doğdu. İşte bundan dolayı kendisine Yakûb denildi. Bu (yani Yâkûb Aleyhisselâm’ın kardeşinin ayak topuklarından tutarak doğması şöyle olmuştu:) Yâkûb Aleyhisselâm’ın annesi bir batında iki çocuğa hamile kalmıştı. Hamli ikizdi. Ayların süresi tamam olup, hamilelik müddeti tam olunca, anne karnındaki iki kardeş konuşmaya başladılar. Anneleri onların sesini işitiyordu. Biri: -“Bana yol ver senden önce çıkayım,” dedi. Diğeri: -“Eğer sen benden önce çıkarsan, bende annemizin batnını deler ve bende bu şekilde karnından çıkarım,” dedi. Bunun üzerine diğeri; -“Benden önce çık. Annemi öldürme?” dedi. Bunun üzerine ilk çıkan çocuğa adını verdiler. Çünkü o daha annesinin karnında iken isyan etti. Sonra ikinci çocuk doğdu. O da birincisinin ayak topuklarını tutmuş bir halde doğdu. Bu durumdan dolayı ona da: Yakûb adını verdiler. Büyüdüklerinde lys, sertlik, düşmanlık, vurmak, kırmak ve katılık gibi şeylerle uğraştı. lys’in mesleği avdı. Hep av hayvanları ile uğraştı. Yâkûb ise, rahmet, şefkat, sevgi ve saygılı bir kişiydi. Yufka yürekliydi. Yumuşak huyluydu. Ziraat ve hayvancılık ile uğraştı. Rivayet olundu: Yâkûb Aleyhisselâm ile kardeşi İys bir günde vefat ettiler. Aynı kabre defnedildiler. (Bâzı rivayetlerde) buyuruldu: Yâkûb Aleyhisselâm, yüz kırk yedi (147) sene yaşadı. Mısır’da vefat etti. Arzı mukaddese taşınmasını ve orada babası İshâkaleyhisselâm’ın yanına defnedilmesini vasiyet etti. Yâkûb Aleyhisselâm’ın vefatı üzerine, oğlu Yusuf Aleyhisselâm, onu yükleyip arzı mukaddeseye götürdü. Orada İshâk Aleyhisselâm’ın yanına defnetti.. : İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri: 2/88-89.
BİBERİYE: BEYİN SÜPÜRGESİ 🌿1. Eşim evliliğimizden önce başlayan migren ağrılarından şikâyetçi idi ve cebinde bir sürü ağrı kesici ilaçla dolaşır, kriz anlarında da "başımı kesin de bu ağrıdan kurtulayım" derdi. Hacettepe Tip Fakültesi’nde 1980 başlarında MR çekilip migren teşhisi konuldu ama olumlu bir sonuç alamadık. 1983 yılında iş yerim Ankara Üniversitesi’nden Gazi Üniversitesi’ ne geçince burada da MR çekilip migren teşhisi konulunca migren tedavisi başladı. Verilen çeşitli haplar etkili olmayınca depresyon tedavisine başlayacağız dediler ve giderek değiştirilen ilaçlar sonucu eşim neredeyse 24 saat uyumaya başladı ilaçların etkisi ile. Bu aşamada ben tedavi ve ilaçları kestirdim. Bitkisel ilaç aramaya başladım ve tanıdığım bir zamanlar Orman Bakanlığı'nda Tıbbi Bitkiler Araştırma Projesi'nde çalışmış emekli tanıdığım biberiye çayını tavsiye etti. Günde 5–6 fincan biberiye çayı tedavisine başladık ve 20–25 gün sonra migren, baş ağrıları sorunları bir daha gelmemek üzere sona erdi.
2. Ortopedist kardeşime ameliyat olan sanatçı Selçuk Ural kardeşime migreni olduğunu söylüyor ve kardeşim biberiye çayını tavsiye ediyor. Selçuk Ural birkaç yıl önce ATV televizyonundaki bir programda migreninin ortopedist doktorunun botanikçi ağabeyinin tavsiyesi ile geçtiğini söylüyor ve teşekkür ediyor.
3. Kayınbiraderimin eşi Elmadağ’da kızakla kayarken düşüp kızak freni demirinin ayak bileği ile diz arası orta bölgede V harfi şeklinde ve büyükçe bir bölgede etini kemiğe kadar kaldırdı. Buraya dikiş atıldı ancak kalkan kısmın büyüklüğünden 1 ay V harfi iç kısmındaki deri canlanmadı ve doktorlar bu bölgeye deri nakli yapmamız gerekir dediler. Kayınbiraderimin bulduğu estetik ameliyatı yapacak doktor Amerika’dan yeni bir ilaç geldi önce birkaç gün bunu sürüp deneyelim, sonuç alamazsak ameliyatı yaparız dedi. Sürülen yağ deriyi 3–4 gün sonra canlandırmaya başladı. Bu yağın üzerine baktığımda "Rosmarinus" kelimesini görünce biberiye bitkisine olan ilgim çok daha arttı. Kendi kütüphanem ve internetten yaptığım araştırmada biberiye bitkisinin iyi geldiği hastalık ve sorunlar 100’u çok aşınca araştırmayı kestim bu kadar yeter diye.
4. Biberiye yağını yazlık evimize götürdük. Ağabeyimin torunları düşüp veya koşarken başlarını veya eller ve ayaklarını bir yerlere çarptığın da evde başlayan telaşa hiç gerek olmadığını söyleyip bu yağı sürüyordum ve şişmesi, morarması veya ağrıması gereken bölgelerde bunların hiç biri gerçekleşmiyordu.
5. Eşimin işyerinde arkadaşının babasının ayaklarında diz altı bölgesinin dolaşım bozukluğu nedeniyle ayakları soğuk idi. Biberiye çayı ile bu sorunları çözüldü.
6. Çok yaşlı komşumuzun 2 yıldır geceleri uyuyamama sorunu vardı. Damadı Ankara’da bir devlet hastanesinde beyin cerrahi doçent de çözüm bulamamıştı uyku sorununa. Biberiye çayı içmeye başladıktan sonra gece de gündüz de uyumaya başladı.
7. Yine ayni çok yaşlı komşumuz gut hastalığından da muzdarip idi ve kanında ürik asit yüksek çıkıyordu. Biberiye çayı ile bu sorunu da çözüldü.
8. Kayınpederim boyun kireçlenmesinin sonucunda boynu tamamen hareketsiz duruma geçti. Doktorlar ameliyat yapamayız böyle idare et dediler. Biberiye yağı ile yaptığı masajlar sonucu 1 hafta sonra boynunu hareket ettirmeye başladı.
9. Kızım koşarken çarptığı eli mosmor oldu. Biberiye yağını sürdük, 2 saat sonra morluk geçmeye başladı. Akraba doktora soruyorum söyle morluk normal ne kadar zamanda geçer diye ve 2 günde geçer diyor.
10.Biberiye yağı ecza dolabımızda artık yerini almıştı. Bir yerin mi ağrıyor (örneğin baş ağrısı) sür biberiyeyi en azından geçici olarak ağrı geçsin. Bir yerin kesildi mi, çizildi mi sür biberiye yağını çok süratli olarak iyileşsin. Umarım arkadaşlar için bu bilgiler yararlı olur.
Prof. Dr. Turhan USLU
TIBBİ ETKİLERİ VE KULLANIMI
Alıntıdır