1 Temmuz 2019 Pazartesi

CİNSİYET EŞİTLİĞİ PROJESİ Kadın ve erkeğin eşit olması projesidir. A M A bildiğimiz "kadın erkek eşittir." Mantığı gibi değil. Kadın ile erkek evlenebildiği gibi. Kadın ile kadın - Erkek ile Erkek evlenebilir. Projesi dir. Cinsiyet eşitliğini savunan birine şöyle sormak lazım. Kızına, kız damat - Oğluna, erkek gelin almak istermisin. Diye sorun. O zaman rengi belli olur. @muhtasaryazar

Muhtasar Yazar
5 saat
Görüntünün olası içeriÄŸi: yazıAmin e Yâ mûin

Eşcinsellik çok büyük günahtır.

Lût Kavminde Bulunan Kötü Fiiller ve Helâk Sebepleri 1. Putlara tapmak. 2. Livâta yapmak (erkeğin erkeğe yaklaşması). İbn-i Abbâs'tan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulur: “Lût kavminin çirkin işini yapanı görürseniz, fâili de (yapanı da) mef'ûlü de (yapılanı da) öldürünüz!” (Tirmizî, Hudûd, 24/1456; Ebû Dâvûd, Hudûd, 28/4462) İbn-i Abbâs'tan diğer bir rivâyete göre Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sel­lem- üç kere: “Lût kavminin işini (livâta) yapan mel'ûndur (lânetlenmiştir).” (Tirmizî, Hudûd, 24/1456) buyurdular. Mâlik bin Dînâr buyurdular: “Geçmiş ümmetlerin hiçbirinde livâta işitilmedi. Ancak bu çirkin fiil Lût kavmi arasında görüldü. Onlara da bu fiili şeytan öğretmişti. Ve insanlar, yaratılış­larına zıd olan bu fiili işleyince, ilâhî gazab ve azâba sürüklendiler. Allâh Teâlâ, insana şehveti neslin çoğalması için vermiştir. Onu, veriliş gâye ve hikmetinin dışında kullanarak gâfilâne hareket etmek, insanın cehâlet ve azgınlı­ğındandır. Bu da, insanlık şeref ve haysiyetini ayaklar altına alarak hayvanlardan da aşağı bir seviyeye düşmektir.” 3. Livâta ile öldürmek. Lût kavminin azgınları, bir kimseyi öldürmek istedikleri zaman, ona livâta yapılmasını emreder, bu şekilde eziyet ettikten sonra öldürürlerdi. 4. Sodomlular, iffetsizliklerini alenî işlerlerdi. İffetli kimseleri de ayıplarlardı. O kadar alçalmışlardı ki, yellenmelerini bile alenî bir eğlence vâsıtası yapar­lardı. Lût kavmi de, kötü işlerinde o kadar aşırı gitmişlerdi ki, iffetli yaşa­yıp kendilerine nasîhatte bulunanları istemezlerdi. Lût -aleyhisselâm-'a: “–Ey Lût! Bu sözlerden (bu nasîhatlerden) vazgeçmezsen, mutlaka (memleketimizden) kovulacaksın!” derlerdi. 5. Yol kesmek; çakıl taşlarını yoldan geçenlerin üzerine atmak. Onlar, yol üzerine oturur, yanlarına çakıl taşları alırlardı. Yabancı birisi geçer­ken de onun üzerine taş atarlar ve onunla alay ederlerdi. 6. Koğuculuk (söz taşımak). 7. Cimrilik. Hasan-ı Basrî'den gelen bir rivâyete göre Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Lût kavminin helâk sebeplerini saydıktan sonra hadîsin devamında şöyle buyurmuşlardır: “Bir de ümmetim bu ahlâksızlıklara şunu da ilâve eder ki, o da, kadın kadına münâsebette bulunulmasıdır (yâni eşcinsellik ya da diğer tabirleri ile ifade etmek gerekirse sevicilik, lezbiyenlik)…” (Suyûtî, el-Câmiu's-Sağîr, II, 51) *** Allâh Teâlâ Lût kavminin helâkinden ibret alınmasını emretmekte ve helâk olan kavimlerin kalıntılarının insanlık târihine bir ibret olarak bırakıldığını bildirmektedir. Lût Gölü'nün taşıdığı “apaçık âyetler” gerçekten son derece ilginçtir. Lût Gölü etrafında yaşanan hâdiseler kadar, arâzinin jeolojik durumu da dikkat çekici­dir. Göl, Akdeniz'in yüzeyinden dörtyüz metre alçaktadır. Gölün en derin yeri de dörtyüz metredir. Yâni Akdeniz'in yüzeyinden sekizyüz metre alçaktadır. Lût Gölü civârı hâricinde dünyânın deniz seviyesinden en alçak yeri ise, ancak yüz metredir. Sanki arâzinin yapısı dahî, Lût kavminin denâetini (alçaklığını) göstermektedir. Ayrıca Rûm Sûresi'nin 3. âyet-i kerîmesinde bu bölgeye işâret edilerek “edne'l-ard: yeryüzünün en alçak yeri” ifâdesi kullanılmıştır. Bu ifâdeye Arapların yaşadığı bölgeye yakınlığından hareketle “en yakın yer” olarak mânâ verilmişse de, kelimelerin asıl mânâsı “yeryüzünün en alçak yeri” şeklindedir. Nitekim modern çağın gelişmiş teknik imkânlarıyla Dünyâ'nın en alçak yeri araştırıldığında, onun, âyet-i kerîmede işâret edilen Lût Gölü havzası olduğu ortaya çıkmıştır. Böyle bir jeolojik gerçeğin, Kur'ân'ın nâzil olduğu dönemin insanları tarafından bilinmesi mümkün olmadığı için, bu hakîkat, Kur'ân-ı Kerîm'in Allâh kelâmı olduğunun yakın zamanda ortaya çıkmış ilmî delillerinden biridir. Lût Gölü'nün diğer bir özelliği de, tuz oranının yüzde otuz olmasıdır. Bu se­beple gölde balık ve bitki yaşamaz. Bu yüzden göle “bahru'l-meyyit” (ölü deniz) de denir. Bu lânetli mekânda hayvanların bile yaşamaması ayrı bir ibrettir. Zift renginde olan göl, iğrenç kokular neşreder. Sanki bu göl, civârında işle­nen günahları, bu manzaraları ile insanlığa arz etmektedir. Kur'ân-ı Kerîm'de anlatılan bu mel'ûn kavimle ilgili hâdiseler, tahminen M.Ö. 1800 yıllarında vukû bulmuştur. Helâkin meydana geldiği Sodom ve Gomore bölgesinde o zamandan kalma tuz yoğunluğu sebebiyle konserve hâlinde kalmış ağaçlara rastlanmıştır. Şehir kalıntıları ise ilâhî azâbın tesiri ile yerin dibine batmış­tır. Sodom-Gomore kentlerinin başına gelen ilâhî intikam ile “Pompei fâciâsı” bir­birine çok benzer.

Eşcinsellik çok büyük günahtır.

H.Ş : Lut kavminin işini yapan mel’undur. Benden sonra ümmetim hakkında en korktuğum şey Lut kavminin yaptığını yapmalarıdır.

Bismillâhirrahmânirrahîm
'' Hani Lut kavmine şöyle demişti: ‘Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasızlığı-çirkinliği mi yapıyorsunuz?
Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yanaşıyorsunuz. Doğrusu siz,ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz.'' (A'raf: 80-81)

Camileri dunyaya alet etmek ve dünya kelamı konuşmak! Hadisi şerif : “size bir kavimden haber vereyim ki; onların ahirette nasipleri yoktur. Onların abdestleri, namazları hac ve zekatları kabul olunmaz. Onlar peygamberlerden de uzaktırlar.” “kimdir bunlar ya Rasûlullah?” denildiğinde “onlar ümmetimden bir takımlardır ki; ezanı duydukları zamanda abdestlerini tamca alıp, mescitlerine giderler. İki rekat namaz kılarlar. Sırtlarını mihraplarına çevirip dünya meselelerine dalarlar. Allah’a kasem ederim ki; melekler onlara ‘ey Allah’ın buğz ettikleri, düşmanları susun. Allah’ın laneti üzerinize olsun.’ Derler. Kıldıkları namazları yüzlerine çarpılır. Allah’ın kızgınlığına sebep oldukları halde dönüp giderler. Ve onlara hakaretamiz sözler söylerler.” (Abdullatif 69)... sohbetdefterim.

Hz. Abbas ra.ın valilik görevi biter ve Mekke'ye bir kaç deve yükü mal ile döner. Hz.Ömer ya! Abbas bu mallar nedir, diye sorar. Hz.Abbas ya! Ömer "ticaretten kazandığım mallardır" der. Hz.Ömer "Abbas, bu malları hazineye vermelisin" der. Hz.Abbas "ya! Ömer benden şüphenmi var" diyerek malları hazineye vermeyi reddeder. Hz.Ömer bu kez Halife Ebubekr'e giderek Hz.Abbas'ın mallarına el koymasını ister. Hz.Ebubekr "ya! Ömer bu kişi Abbas'tır. Ondan nasıl şüphelenirsin" der ve Hz.Abbas'ın mallarına el konulmasını reddeder. Hz.Abbas sabaha kadar rüyasında suda boğulduğunu görür. Sabah vakti ilk işi Hz.Ebubekr'e gider durumu anlatır ve bütün malları hazineye bağışlar. Hz.Ömer'i çağırırlar ve "ya! Ömer sen haklı çıktın. Bu karara nasıl vardın" diye sorarlar. Hz.Ömer içtihadını açıklar; "KAMU YÖNETİCİLERİ ZENGİNLEŞEMEZLER."
Görüntünün olası içeriği: çiçek, bitki ve yazı

"Şeytanın en sevdiği şey, küçük çocukları Kur'ân-ı Kerim okumaktan alıkoymaktır."

"Şeytanın en sevdiği şey, küçük çocukları Kur'ân-ı Kerim okumaktan alıkoymaktır."......İbnü Abbas (r.a.) hazretlerinden rivayet olundu. Buyurdular ki: "Her akşam şeytanın aveneleri (ona tâbi olanları) efendilerinin yanına dönerler. Her biri şeytanın önünde konuşup ona yaptıklarını rapor verip anlatırlar. "Şöyle yaptım", "böyle yaptım", "Falanca zahidi aldattım" derler. Hatta en küçükleri "Ben falanca sabiyyi (çocuğu) Kur'ân-ı Kerimi okumaktan alıkoydum" der. Hemen şeytan yerinden kalkar. Onu alıp yanına oturtur ve onun yaptığıyla neşelenip sevinir....(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:314)

Nuh'un gemisinin 3 kapısı vardı, Ve 3 katlı idi. 1. Katta yırtıcı hayvanlar, 2.Katta kuşlar ve diğer canlılar 3. Katta ise insanlar vardı.


İblis Nuh'un gemisine Eşeğin kuyruğuna yapışıp girmiştir.