4 Temmuz 2019 Perşembe

Cebrailin atının adı ABDÜN HAYZÜM

İsmail Yilmaz
içtiginizde eklem yerlerinizdeki kireclenmeler dahil tamamının temizlendigini ve dokularin yenilendiğini göreceksiniz. Dizlerdeki sivi kaybindan kaynaklanan problemleride hallediyor. Izmitte yaşlı bir amcamiz merdiven çıkarmıyordu aynen tarifimizi yaptı şimdi merdivenleri koşarak 5.kata çıkabildigini söyleyerek dua etti.HARICEN ucundaki beyaz topları da Basur rahatsızlığı olanlar kaynatip içerse basuru tedavi ediyor.Lakin o topları kaynatacaginiz suya tek tek elinizle sıkarak patlatıp koymanız gerekiyor.Aksi halde kaynatsaniz dahi özü suya geçmiyor. RABBIM şifa versin.Bu otu böbrek ve bağırsak rahatsızlığı olanlarda icerlerse faydalarini görürler.Meyva ağaçları haricindekilerin kullanilmadsini tavsiye etmiyorum.Ayrica rastgele kullanmak tehlikeli olabilir.Kullanicak olanlar bu bitki ile ilgili ibrahim saracoglunun bilgilendirici videolari mevcut izlemelerini tavsiye ediyorum.Eskiden biz koyunlara ve ineklere ilaç yapardik (Not olarak düşüyorum son olarak gelişigüzel asla kullanılmamalı.)
Fotoğraf açıklaması yok.

H.Ş : "Ümmetimden kim 70 yıl yaşarsa, doğru yola gelmesi için ALLAH ona gerekli ömrü vermiş, özrünü ortadan kaldırmış demektir.".

İsmail Yilmaz
Karbonatla genç gözükmek!
Daha etkili bir tedavi için önereceğimiz tedavinin tarifi şöyle:
Karbonat
Elma sirkesi
Yarım limon
Bal
Yarım bardak su
Hazırlanışı
Limonu yarım bardak suyun üzerine sıkın ve diğer malzemeleri de ekleyin. İyice karıştırın ve yüzünüze uygulayıp uyuyun. Sabah soğuk suyla durulayın. İlk günden etkileri fark edeceksiniz. İlk ayın sonunda cildinizdeki değişime siz bile inanamayacaksınız.
Bu tedavinin size faydaları ne olacak:
Gözeneklerinizi küçültür
Cildinizi parlatır
Cildi nemlendirir
Cildinizi pürüzsüz hale getirir ve yumuşatır
Cildinizi temizler
Yaraların daha hızlı iyileşmesini sağlar
Kırışıklıkları azaltır
Kullandığınız sürece bu tedavi sizi olduğunuzdan en az 10 yaş gençleştirecek


 Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: 
(Livata yapan melundur.) [İ.Ahmed]

Nazar boncuğu takmak haramdır

Kamera şakası değil, gerçek

Her hastalığa iyi gelen defne tohumu ve yaprağını araştırmak gerekiyor!

Defne Yaprağı Faydaları ve Defne Çayı Nasıl Yapılır.? 🍃🍂
Defne yaprağı güçlü bir balgam söktürücüdür.
Terleme sorununu giderir.
Gözlere iyi gelmektedir.
Demir, magnezyum, kalsiyum ve manganez açısından oldukça zengindir.
Yüksek miktarda A vitamini içerir.
Sindirim problemi yaşayanlara önerilmektedir.
Mide ağrılarına karşı tavsiye edilmektedir.
Güçlü bir antioksidandır.
Pürüzsüz güzel bir cilde sahip olmanızı sağlar.
Vücut direncini artırarak hastalıklara karşı direnç sağlar.
Defne yaprağının yağı yaralara iyi gelmektedir.
Öksürüğe iyi gelmektedir.
Vücutta ki şişkinliği giderir.
Defne yaprağı yağı romatizma ve kas ağrılarında tedavi edicidir.
Uykusuzluk problemine iyi gelmektedir.
Tansiyon hastalarına önerilmektedir.
İştah açıcı etkisi vardır.
Defne yaprağı gaz giderici etkiye sahiptir.
Defne Yaprağı Çayı Nasıl Yapılır?
Defne yaprağı çayının 2 farklı hazırlanma yöntemi vardır.
Defne Yaprağı Çayı Hazırlamak İçin 1.Yöntem: İlk yöntemde 1 büyük bardak suyu 3 defne yaprağıyla birlikte kaynatın. Kaynadıktan sonra ocağın altını kapatın ve 5 dakika demlenmesini bekleyin. Demlendikten sonra süzerek içebilirsiniz.
Defne Yaprağı Çayı Hazırlamak İçin 2.Yöntem: İkinci yöntemde öncelikle 1 büyük bardak suyu kaynatın ve ocağın altını kapatın. Ardından 3-4 adet defne yaprağını bardağın içerisine ilave edin ve bardağı ağzı kapalı bir şekilde 10 dakika kadar demleyin.
Not: Dilerseniz çayınızı tatlandırmak isterseniz 2 çay kaşığı bal ilave edebilirsiniz.

kurbanın maddi ve manavi faydaları

Din Sömürüsü

Din Sömürüsü
Adamlar ortaya atılıyor, sahneye çıkıyor ve İslam, din, iman, Kur'an, mâneviyat propafandası yapıyor. Ne güzel... Lakin bunların bir kısmına bakıyorsunuz, din edebiyatı yapmaya başlarken fakir kimselerdi, bir müddet sonra zenginleşiyorlar. Bu zenginlikleri normal ve helal ticaret, sanayi, ihracat ithalat, tarım, hayvancılık, çeşitli hizmetler yoluyla mı oluyor? Böyle faaliyetleri yok. Peki nasıl zenginleşiveriyorlar? İşte mesele buradadır. Bu dinci, İslamcı, muhafazakâr görünen kimseler helal ve normal yollarla zengin olmamışlarsa ortada din istismarı vardır.
Türkiye'de zenginleşmek, hem de çok zenginleşmek için normal ve helal yolların dışında haram, kirli, karanlık, necis yollar vardır. Bazılarını sayayım:
İhalelere fesat karıştırmak.
İnşaat yapılmasına izin olmayan arazilere inşaat izni vermek.
Bir arsa var. Bunun dörtte birine inşaat yapılmasına izin verilmiş. Bu dörtte biri dörtte üçe çıkartmak ve bundan yüklü bir komisyon almak.
Sekiz kata izin var, allem edip kalem edip bunu on dört kata çıkartmak ve bundan komisyon almak.
Bazı bölgelerin, arazilerin çok değerleneceğini "içeriden" öğrenip buralarda ucuza arazi kapatıp sonra on misline satmak.
Kural şudur:
Dindar bir kimse, hem din edebiyatı yapıyor, hem de buna paralel olarak haram yollarla zenginleşiyorsa o bir din sömürücüsüdür.
Müslümanın serveti helal olmalıdır.
İslama, Kur'ana, Şeriata, Ümmete hizmet eden Müslüman şahsiyetlerin mal ve servet beyanları açık ve şeffaf olmalıdır.
Kötü ve bozuk düzenlerde kötü ve bozuk yollarla ve metotlarla zengin olunabilir fetvası şeytanîdir.
Niçin? Çünkü bu şeytanî fetva İslam'ın istikamet temel prensip ve şartına aykırıdır.
Müslüman Darülislam'da da, Darülharb'te de doğru ve dürüst olmakla mükelleftir.
Ülkemizdeki kâfirler ve münafıklar yıllar boyunca en normal, en tabiî, en haklı dinî faaliyetleri, istekleri, emelleri din istismarı/sömürüsü olarak vasıflandırdılar ve hizmet ehli temiz ve ihlaslı Müslümanlara büyük eziyetler ve zulümler ettiler.
Bir Mason devletin masonca idare edilmesi isteyince suç olmuyor da bir Müslüman İslam prensiplerine göre idare edilmesini isteyince niçin suç olacakmış?
Sabataycılar, Cumhuriyeti bir Sabataycı Cumhuriyeti haline dönüştürmek için çalışınca suç olmayacak, bir Müslüman İslam cumhuriyeti isteyince suç olacak.
Türkiye'de din sömürüsü vardır ama Sabataycıların, Kemalistlerin, Vesayet Sistemi taraftarlarının, egemen azınlıkların sömürü dediği şey başkadır ve gerçekte sömürü değildir.
1923'te bir İslam Cumhuriyeti kurulmuştu. Anayasanın ikinci maddesinde "Devletin dini İslamdır" yazılıydı. İstanbul Dolmabahçe sarayında, Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmiş bir Halife-i Müslimîn vardı ve her hafta resmî merasimle Cuma namazına gidiyordu. Kabinede Şer'iye Vekaleti (Şeriat İşleri Bakanlığı) vardı. Mahkemelerde Şeriata uygun kanunlarla hüküm veriliyordu. Başta ilk Cumhurbaşkanının refikası olmak üzere bütün İslam kadın ve kızları tesettürlüydü. Hafta tatili Cuma günü idi. Toplu taşıma vasıtalarında kadınların yerleri ayrıydı. Ceza Kanunu'nda zina ağır suç olarak yazılıydı. Ramazan'da alenen (açıkta) oruç yiyen Müslümanlar polis tarafından tutuklanıyordu. 1923'te başına şapka geçiren bir Türk yine tutuklanıyordu. Çünkü şapka küfür alametiydi...
Yakın tarihimizde (1970'ler, 80'ler) düzen ve sistem bozuktur, çok kötüdür, bunu değiştirip yerine hak, âdil, insaflı, güvenli, temiz bir düzen getireceğiz edebiyatı yapan birtakım radikal Müslümanların, hızlı İslamcıların daha sonra yüz seksen derece çark ederek bozuk düzenin kirli, kara, necis, haram, pis, cehennemî nimetlerine saldırmaları ve zenginleşmeleri ne ibretli bir trajedidir.
Görüntünün olası içeriği: yazı
Mehmet Şevket Eygi.