Resûl-i Ekrem (sav) efendimiz:
“Miraca çıktığım zaman inciden bir saraya götürüldüm. Rabbim; ashabım ve ümmetim hakkında bana üç haslet vahyetti:
1- Ashabım ümmetimin efendileridir. Ümmetim de diğer ümmetlerin efendisidir.
2- Takva sahipleri ümmetimin imamlarıdır.
3- Ümmetimin seçkinleri diğerlerinin kumandanıdır.
Ashabım ve ümmetimin velileri ve bunların insanlar arasındaki halleri, İhlas Sûresi’nin Kur’an’daki hali gibidir. Ben, kendim için sevdiğim şeyi sizler için de seviyorum ve nefsim için hoş görmediğim şeyi sizler için de hoş görmüyorum. Rükûda ve secdede iken kıraat etmeyin ve (erkekleriniz) saçları örgülü olduğu halde namaz kılmasın. Çünkü bu, şeytanın nasibidir. İki secde arasında ayaklarınızı açarak oturmayın. Namazda taşlarla oynamayın. Secde yerinde özürsüz taşları temizlemeyin. Secdede iken kollarınızı yere döşemeyin. Kıraat esnasında takılan imamın kıraatini lüzumsuz yere açmayın. Altın yüzük takınmayın. İbrişimli ve sarıya boyalı elbise giyinmeyin. Kırmızı eğer ve yastıklar üzerine binmeyin; çünkü bunlar şeytanın oturduğu bineklerdir. Kederli olduğunuz zaman, yakınınızdan veya arkadaşınızdan birisine kulağınıza ezan okutturun; çünkü bu, merhemin yaraya deva olması gibi kedere devadır. Başına bir bela veya iş geldiğinde:
“Ey Allah’ım, uyumayan gözlerinle beni koru, kimsenin yapamayacağı himayenle beni himayene al. Üzerime olan kudretinle beni bağışla. Sen beni dilediğin halde, ben helak olmam. Nimetinin yanında şükrüm az olup da beni mahrum etmeyen Rabbim! Belası yanında sabrım az olup da beni perişan etmeyen Rabbim! Günahlar üzere beni görüp de rüsva etmeyen Rabbim! Muhammed Aleyhisselâm efendimize, âline, ashabına riayet etmeni senden isterim. Bütün mümin kullarına af ile muamelede bulunmanı isterim, diye dua et.”
Kaynak: Miftâhu’t-Turuk