17 Temmuz 2019 Çarşamba

15 Temmuzda Meydana Çıkan Sadece Halk mıydı? Türkiye halkı şimdilik Allah'ın korumasında! (Aşağıda okuyacaklarınız, çok iyi tanıdığımız ve sevdiğimiz bir kardeşimizin damadı, görevli olduğu trende, 15 temmuz günü akşam saat 9 gibi bizzat kendisinin uyanık ve bilinci yerinde iken birebir yaşadıklarıdır. Seyyid Kazım) 15 temmuz akşamı, trenle, Ulukışla'dan Adana'ya doğru giderken Çiftehan istasyonundan sonra seri biçimde tüneller var.Tünelin birinden çıkınca, trenden dışarıya baktığımda vadi, tamamen vakarlı, sakallı,sarıklı zat-ı kiramlarla doluydu.Bu zat-ı kiramlar vadi boyunca devam ediyordu.Bunları görünce bende ciddi bir şaşkınlık oluştu.Bu arada tren ilerliyor ve git gide diğer bir tünele girdik.Tünele girince dışarıdaki görüntü kayboldu.Trende görevli olduğumdan hemen makineleri kontrol ettim, bilgisayarı kontrol ettim, göstergeleri kontrol ettim, kendimi kontrol ettim. Uyanığım,gördüklerimden rüya değil,bir yerlerimi cimcikledim, hiç bir sıkıntı yok.Her şey yolunda... Tünelin içinde de aksilik yok.Bu arada ilerliyoruz, tünel bir müddet sonra bitti.Tünelden çıkınca baktım yine aynı, her taraf evliyalar​ var.Vadi yine tamamen evliyalar ile dolu. Artık alışmıştım,evliyaları görmek de hoşuma gidiyor, keyifle seyrettim. Bir tünel daha geldi,tünelin içine girince görüntü sadece tren, tünel çıkınca yine aynı vadiyi evliyalar boy boy doldurmuşlar ki Ankara istikametinde yürüyorlardı​. Bir​ kaç km gittikten sonra yeni bir tünel daha geldi. Tünele tam gireceğim esnada evliyaların da sonu geldi. Fakat evliyalardan bir tanesi cama yaklaştı ve bana hitaben "Evladım korkma! Bizim Ankara'da işimiz var. Oraya gidiyoruz rahat ol" dedi ve görünmez oldu.O mübarek ile birlikte diğer evliyalar da görünmez oldular.Biz tekrar bir tünele daha girdik. Biz biraz sonra Pozantı'ya ulaştığımızda darbe girişimi olduğunu duyduk.Fakat ben de hiç bir korku endişe yoktu. O kadar evliya Ankara'ya gider de kim darbe yapabilir?

Fotoğraf açıklaması yok.

Çarşı pazarda şunlara dikkat et Ey oğul! 1. Çarşı pazarda yürürken kimseye omuz vurma, incitme. 2. Kimse ile alay etme. 3. Meydanda yere sümkürme ve tükürme. 4. Elle çekişip kavga etme. 5. Sattığı şeyi geri getirirlerse al. 6. Yalan söyleme 7. Kimseyi aldatma. 8. Dükkânını erken aç, geç kapa ve kaparken Besmele çek ve “La havle velâ kuvvete illâ billahi”l-aliyyilazî m”i oku. 9. Halkla tatlı konuş. 10. Yenecek birşey alırken sahibinin izni olmadan alıp tatma. 11. Aldığın yiyeceği evine açıktan götürme. “O nedir?” diyene tattır.

Görüntünün olası içeriği: yazı


İsmail Yilmaz
Evvelce sezeryan icat edilmemişken(..!) Nenelerimiz tarlalarda hicbir tıbbi alet kullanılmadan sağlıklı doğumlar yapıp, birde bu yetmezmiş gibi bazısı bebeği kundağa sarıp çapaya devam ediyordu..
Şuan bu durum çok garip gelse de bize, aslında normal olan buydu. Allah'ü Teâlâ bunu kadının fıtratına dahil etti ise, bedenine her türlü savunma - korunma sistemini koydu elbette.
Bugün kediler, köpekler her türlü mahlukat mudahalesiz doğuruyor ama Eşrefi Mahlukat olan insan, sanki hamile kaldı mı ölecek hale geliyor.
Bu mu teknolijinin geldiği son nokta?
Bu işte bir terslik yok mu?
Sezeryan icat olduktan sonra ne hikmetse her bebek ters döndü, kordonu dolandı, kalbi yavaşladı, aman 20 dakika daha alınmazsa bebeği kaybedebiliriz oldu..
olduda oldu..
Hep bir terslik oldu..
Sonra anne kesilip biçildi, hatta 2 sezeryan doğumdan sonra bir daha anne olma hakkını kaybetti,
Fıtratta olmadığı için sütü gelmedi, bebek doğar doğmaz kimyasal mama almak zorunda kaldı bağışıklık sistemi alt üst oldu neticesinde her ay
bronşit,
kulak - boğaz enfeksiyonu sebebi ile hastanelik ve antibiyotiklik oldu..
Sezeryan narkozundan etkilenen bebek büyüdükce beyninde toplanan gaz sebebi ile başını yerlere, duvarlara vurmaya başladı..
Neyse neyse bundan bahsetmeyecektim..
Sezeryandan daha beter bir moda(..!) ile karşı karşıyayız şuan..
Oda "bebeğin galiba sakat, hadi onu alalım" modası(..!)
Ne kadar cok duyar olduk değil mi?
Neredeyse her bebek sakat,
bir gelişim bozukluğu,
otizm,
down..
Annenin butun psikolijisini bozuyorlar ve neticesinde ya bebek düşüyor yada alıyorlar..
Kurtulan olursa ne hikmet ve mucize ise
"Nur topu gibi sağlıklı doğuyor!"
Hadi söyleyin bana etrafınızda kaç bebeğe gebelikte sakat dendide sonra cocuk sapasağlam doğdu..???
1990'larda her sağlık ocağında ücretsiz doğum kontrol iğnesi vurdular yetmedi..!
2000'lerde neredeyse her kadını sezeryana aldılar buda yetmedi..!
2010'larda neredeyse her bebeğe problem çocuk muammelesi yapıp kürtaj öneriyorlar..
Sanki sağlıklı doğan bebeğin ilerde bir kaza ile sakat kalmayacağına garantileri varmış gibi..
Yada çocukları sakat kalsa onuda öldüreceklermiş vahşiliği ile kürtaj oluyor
Anneler...
Anneler...
Daha aklımız başımıza ne zaman gelecek ben bilmiyorum.
Ve her ne olursa olsun..
Otizmde olsa,
down da olsa şunu unutmayın kardeşlerim..
"ALLAH ASLA HATA YAPMAZ!"
⚘ Yağmur Mirzayeva ⚘

16 Temmuz 2019 Salı

Bilmek yetmez, harekete geçmeliyiz. İstemek yetmez, yapmalıyız.


Allah muhlet verir, ihmal etmez! HZ.İBRAHİM bir kimseyi isyan ederken gördü. -YA RABBİ! Senden utanmayan bu kimseyi helak et dedi. Cenab-ı Hak onun duasını kabul etti. Bu durum aynen ikinci bir defa daha devam etti. Üçüncüsünde Hz.İbrahim yine bir kimse için dua ettiğinde, Cenab-ı Hak buyurdu ki; -EY İBRAHİM, her günah işleyeni helak edecek olursam yeryüzünde kimse kalmaz. Ben cezalarını ertelerim ya tövbe ederler affederim ,ya da ahirette azab ederim..."Cenab-ı HAK imhal eder,ama İHMAL etmez!" Elhamdulillah...

Ilim, sınırı olmayan bir denizdir. Talebe ise denizlere dalan bir dalgıçtır. (Mevlânâ )

Görüntünün olası içeriği: yazı

Görüntünün olası içeriği: yazı
Görüntünün olası içeriği: yazı




Hakiki kurtuluş ne iledir? İmamı Gazali hazretleri son senelerinde tasavvufa girmiş ve “Anladım ki, hakiki kurtuluş Rasulullah'ın ruh cereyanına bağlanmaktan ibaretmiş. Gerisi (talebe, alim yetiştirmek (binlerce) ve kitaplar yazmak) yalan, vehim ve hayalden ibaret.” buyurarak imanı kurtarmanın ancak tarikatle, tasavvufla. bir Mürşid-i kamile bağlanmakla olacağını söylemiştir..

Görüntünün olası içeriği: yazı

BEL VE BOYUN FITIĞIM HİÇ DÜZELMİYOR DİYENLERE Birinci gün Kırkkilit otu çayı hazırlayın 1 su bardağı için aynı şekilde akşamda için aynı suyu günde 5 defa bel boyun fıtığınıza sürün kurusun üzerinde 2 nci gün ardıç yağı sürün sabah öğlen akşam dönüşümlü bu şekilde devam edin 30 gün 15 günde bir ara verin 10 gün devam edin sonra müzmin bel fıtığınız tamamen gidiyor saygılar şifa olsun M. Ulaş

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, gülümsüyor, yazı

KEMİK ERİMESİ VE KARACİĞERİMİZİN ÖNEMİNİ İYİ ANLAYALIM Kemik erimesinin başlaması ile Calsiyumun kanda dolaşması olayı var eklemlerde birikmesi problem olan asıl onuda D vitamin ölçtürüp k2 vitamini ölçtürünki geçici vitamin destekle normal değerlere gelsin kemiklere geri gitsin aslında bunları sağlayan karaciğerimiz filitrelerimiz tıkanmaya başşadığında başlıyor bu vitaminleri aslı görevi olan karaciğerimiz üretiyor sağlıklı karaciğerde dışardan almamak için önce karaciğerimizi sağlıklı tutmamız çok çok önemli bende her yıl bakım yaparım çok faydasını görüyorum hiç bi hastalık yaşamak istemiyorsanız karaciğerimiz koruyalim karaciğerimiz çok çok önemli derim sayfamda çok anlattım saygılar. Rabbim yaratmış bizi şifamızda içimizde ama haberimiz yok iifa olsun M.ULAŞ


Mustafa Ulaş

KARACİĞER TEDAVİSİNE BASİT YOL
Basitce karaciğerimiz için doğal çözüm
Devedikeni 100 gr enginar tohumu 100 gr aktarda un gibi çektirin sabah 1 tatlı kaşığı tozdan yemek arası alın akşamda aynı
karahindibağ otu çayı 1 su bardağı günde 1 sinirli ot günde 1 su bardağı için 3 ay devam edin
Uyarı östrojen hormonu yüksek olanlar kullanmasınlar devedikenini
Östrojeni yüksek olanlarda maydanozu yeşil su halinde yarım limon sıksın içsinler günde 1 su bardağı kadar yeterli
Bunun yanında perhizinizde var ekmek unlu gıdalar tatlı ne varsa hazır gıdalar hayvansal ürünler yasak perhizi çok önemli şifa olsun M.ulaş



Sandalyede Namaza ayakta başlayıp her rekatta ayağa kalkarak kılarlarsa bu namazları câiz olmaz.
Hasan Bozkurt -- sandalyede namaz kılanlar , namazlarına sandalyede oturarak başlayıp oturarak bitirmelidirler. Aksi takdirde namaza ayakta başlayıp her rekatta ayağa kalkarak kılarlarsa bu namazları câiz olmaz. Yani, “Nasıl olsa ben rükûyu tam yapabiliyorum. Rükûyu ayağa kalkar yaparım, secdede sandalyeye oturup biraz eğilerek yaparım” der ve öyle yaparsa namazı caîz olmaz. Çünkü, bu durumda secde için yaptığı eğilme rükû için yaptığı eğilmeden az oluyor. O zaman da fıkhen namaz câiz olmuyor. Peki, sandalyede namaz hiçbir şekilde câiz olmaz mı Olabilir…Bir kimse ki, hayatı tekerlekli sandalyede geçiyor, tekerlekli sandalyeye mahkûm olmuş, tekerlekli sandalye artık onun yatağı olmuş. Hasta kimse de tabii ki namazını üzerinde bulunduğu şey üzerinde, yatağında yani bu tekerlekli sandalyede kılacaktır. Hasta, namazını üzerinde yaşadığı şey üzerinde kılacağına göre, onun sandalyesinin ayaklarında teker bulunması bir şeyi değiştirmez. Ancak, ehemmiyetine binâen tekrar hatırlatmak isteriz: Bu kimse, sandalye üzerinde namazını imâ ile kılarken, mutlaka secde için rükûdan daha fazla eğilmelidir. Rükû için eğilmesi secde için eğilmesinden daha fazla veya aynı seviyede olursa, namazı câiz olmaz…Ali EREN Hocaefendi
Câmilerde görüyoruz. Sandalyede namaz kılanlar, ayakta tekbir alarak namaza başlıyorlar. Rükûyu yere paralel olarak eğilerek bildiğimiz şekilde yapıyorlar. Semiallâhü limeh hamideh diyerek doğrulup ayağa kalkıyorlar. Sonra secde için sandalyeye oturuyor ve biraz eğilerek secde yapıyorlar. Yani secde için, rükûdan daha az eğiliyorlar. Bu durumda, gayet açık ki fıkıh kitaplarına göre, fıkıh kâidesine göre bu namaz câiz olmuyor…
Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi