“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
https://vimeo.com/tomorhoca
- Ana Sayfa
- İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
- Dini bilgiler
- Hatim duası Türkçe Hatim Duası
- Ahmet tomor hoca sohbetleri
- suleymaniye
- Ruhlar kabirde hep kalır mı?
- Şehitlik ve Fazileti
- İslami Eğitim
- ALLAH (C.C.) 'ÜN SIFATLARI
- Ahmet Tomor Hocaefendi Sohbetleri
- Veysel Gürler
- Umman'dan Şifâlar
- İSLAMİ BİLGİLER KİTAP SOHBET SEYRET MULTİMEDYA
- Safakat İslami Forumları
- sadakat.net
- Ehl-i Sünnet Hanefi
- HAVAS İLMİ-MÜCERREBAT-I İLAHİ ŞİFACILAR
- Sağlığımızın müthiş şifreleri Sayfadaki tüm bilgiler bilgi amaçlıdır kullanım tercihi size aittir önce araştırın inceleyin doktorunuza danışın saygılar
- Sayfa ve guruptaki bilgiler bilgi amaçlıdır araştırın araştırmadan doktorunuza danışmadan kullanmayın sakın saygılar hepinize m.ulaş
- MUHTASAR İLMİHAL | Fazilet
- İLİM BÖLÜMÜ
- İmam Suyuti Camius Sağir
- Dini Sorular Molla Cami dini sorular ve cevapları
- incemeseleler
- "Nazar, deveyi kazana, insanı mezara sokar."
- YAVRULARIMIZA ELİF CÜZÜ ÖĞRETELİM. BİZLERDE TEKRAR EDELİM...
- Hadis-i Şerif
- FAZİLET TAKVİMİ
- mektebun
- faydalı
- medine
- Zi tuva kuyusu...
- Ali Eren Hoca
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
- "Kişi sevdiği ile beraberdir."
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
30 Temmuz 2019 Salı
Allah Yolunda Nöbet Tutmak Ne demektir Rasüllullah(S.A.V.) bir racülün cenazesine çıkmışlardı. Naaş musallaya konulduğun da Ömer Bin Hattab(r.a.) dedi ki onun üzerine namaz kılma Ya Rasülullah ! O facir bir racül idi dedi. Peygamber efendimiz insanlara iltifat etti,döndü nazar etti. Buyurdu ki sizden herhangi biriniz onu İslam ameli üzerine gördümü? Bir racül dediki evet Ya Rasülullah ben gördüm dedi. ‘’Bir Gece Allah Yolunda Nöbet Tuttu’’deyince Rasülullah Efendimiz(S.A.V.) onun cenaze namazını kıldı ve naaşı üzerine toprak attı. Buyurduki Arkadaşların senin Cehennem ehlinden olduğunu zandediyorlar. Ben de senin Cennet ehlinden olduğuna şahadet ediyorum buyurdular
yemeğe başladı. Addas, Peygamber Efendimiz'in yüzüne baktı ve "Vallâhi, bu sözü bu beldelerin halkı söylemezler ve bilmezler!" diyerek kendi kendine söylenince, Peygamberimiz O'na; "Ey Addas! Sen hangi diyar halkındansın ve dînin nedir?" diye sordu. Addas; "Hıristiyanım. Ninova'lı bir kimseyim!" dedi. Peygamber Efendimiz; "Demek sen, O sâlih kişi, Yûnus Peygamberin hemşerisisin?" dedi. Addas; "Sen, Yûnus Peygamberi nereden biliyorsun?" diye sordu. Peygamber Efendimiz; "O benim kardeşimdir. O bir Peygamberdi, ben de Peygamberim!" deyince, Addas, sarılıp Peygamberimiz'in başını, ellerini ayaklarını öptü. Müslüman oldu. Bunu gören Rebîaoğullarından birisi, diğerine; "Senin adamın, gözünün önünde kölenin inancını bozdu!" dedi. Addas, dönüp yanlarına gelince de, her ikisi birden ona; "Yazıklar olsun Addas sana! Sen o adamın başını, ellerini ve ayaklarını öptün ha!" diye çıkıştılar. Addas onlara; "Efendim! yeryüzünde bu Zât'dan daha hayırlı bir kişi yok! Bana bir şey bildirdi ki, onu ancak bir Peygamber bilebilir." dedi.
.....Hasan Arikan - Muhtasar Islam Tarihi. siyer-i nebi.
.....Hasan Arikan - Muhtasar Islam Tarihi. siyer-i nebi.
Zamanın sahibi nasıl bulunur? Ahirette herkesin kendi imamı ile çağırlacağı bir hakikattir. Tasavvuf yolu ile Seyri sülükte manevi kariyer elde etmek isteyen bir müridin ilk ve enn önemli işi manen kendisine irşad vazifesiverilmiş zatı bulabilmektir. “Ey iman edenler! Allahtan korkun ve ona yaklaşıp vasıl olmak için vesile arayın…”(s. Maide 35) ayeti kerimesi ; “Kim ki zamanın sahibini bilmeden ölürse cahiliyet üzerine ölmüştür” hadisi şerifi ve “Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır” gibi bir çok nass ve delaleti nass, mürşid-i kamile temessükün elzemliğinden bahsetmektedir. Ayette geçen vesileden muradı Fahreddini Razi Hazretleri tefsirinde, “mürşidi kamil” olarak ifade etmiştir. Emr-i ilahi olan bu muazzam devlete müracat etmek akıllı bir müminin ilk yapacağı iştir. Yavuz Sultan Selim hazretlerinin de dediği gibi Cihana (dünyaya) sahip olmak kuru bir kavgadan ibaretmiş, bir mürşidi kamile bent olmak(onun müridi olmak onun terbiyesi altında yetişerek nefsini tezkiye etmek ) her şeyden evla imiş.Bu mukayese ve bent olmak aklın tartıp anlayacağı bir şey değildir.Akıl ne kadar zorlarsa zorlasın müritlik mürşitlik rabıta tasavvuf vs. kavramların özünü tartamaz.Başka bir ifade ile maneviyat aklın bittiği yerde başlar.Bu ifadelerle kalbimizi tenevvür ederek gönlümüzü neş’elendirdikten sonra ibtida-i kelam yapalım; Yukarıdaki uyarılar hak olunca şer’i emirleri kusursuz bir şekilde yerine getiren her müminin yapmakla yükümlü olduğu husus, zamanın sahibinin emrinde hareket ederek ona mürid olarak nefsini tezkiye etmektir. Fakat hikmet-i ilahidir ki; zamanın sahibi ve mürşidi kamil olan zatları bulmak herkese nasip olmamaktadır. Hatta bir kimseye nasip olmayınca demir ayakkabı giyerek ve Nuh a.s. kadar yaşayarak bu zatı bulmak için gayret sarfetse bile onu emeline ulaştıramaz. Fakat nasip derken tesadüfen bulunması, ya da şansa bağlı olmak anlamında düşünülmemelidir. Bu kapıya adım atan her mürid bunu ya akıttığı göz yaşı ırmaklarına ya bir hayır duaya ya ecdadına ya da başka Rıza-i İlahiyi celb eden durumlara borçludur. Madem ki nasip işi, o halde nasibim varsa zaten ulaşırım o zata diye kenarda oturmakta çok yanlış bir harekettir. Zira o uğurda gayret sarf etmek bile ne yüce bir saadettir. Asıl nasipsizlik hiç umursamadan bu zatları arama peşinde olmayan tembel ve cahillerdir. Her şeyin sahtesi olduğu gibi bu yüce zatları da taklit edip halkı kandıranların olduğu da unutulmamalı ve bu zatların alametlerini çok iyi bilerek hakikisi sahtesinden ayırt edilmelidir. Bu zatlar kimlerdir? Efradını câmî ağyarını mani şekilde nasıl izah edilmelidir? Zamanın sahibi, aynı zamanda mürşid-i kamillerdir. Malum olduğu gibi Peygamberler hidayeti beşer ile vazifeli olup bu makam kesb ile yani gayretle elde edilen bir makam değildir.Hazreti ın tensibi ve takdiri ile ezelden muayyendir. Hatem-ül Enbiya olan Efendimiz s.a.v’den sonra yüzyıllar geçeceği ve bunun neticesinde de insanların dinden soğuyacakları göz önünde bulundurulduğu zaman, insanları İslamiyet’e tekrar ısındırmak ve zayıflayan dini celili İslamı kıyamete kadar canlı tutacak müceddidler, Peygamber varisleri, zamanın sahipleri, mürşidi kamiller geleceği haber verilmektedir. Bu makam da kesbi değil vehbidir.Yani bu makamlarda ezelden belirli olup çalışmakla gayretle binlerce kitap yazmakla, gece gündüz ibadet etmekle, zikirle, ulaşılacak makam değildir.Mürşidi kamillerdeki ezelden muayyenlik evsafı, kesbi sonucu velayet yolunda mesafe kat eden evliyaullah ile Mürşid-i kamilleri birbirinden ayırır.Yani mürşidi kamillik ezelden belirli olup kişinin kendi isteği ile ulaşacağı makam değilken evliyalık makamı ise kişinin kendi gayreti ile elde edeceği bir makamdır. Mesela İmam-ı Gazali hazretleri iman hakikatleri ile ilgili başta olmak üzere yüzlerce mevzuda harika eserleri olmasına rağmen, unutulması mümkün olmayan gönül sultanlarımızın başında olmasına rağmen, bütün ilimleri yutmasına rağmen, tüm bunlar mürşid-i kamil olması için yeterli olmamış ve hiç bir zaman da böyle iddiada bulunmamıştır.Hiç bir zaman ben şu kadar kitap yazdım o halde ben müceddidim dememiştir. Hatta o müstesna zatları ve müntesiplerini övgü için, velilik ve velayet sırları hakkında “el munkızu mineddalal” isimli eserinde şu izahatı yapmaktadır: “Zahiri ilimleri bırakıp, çalışma ve gayretimi tasavvuf üzerine verdim.Yakinen anladım ki, hak yolunda olanlar ancak tasavvuf erbabı olan sofilerdir.Onların iç alemleri (kalpleri ), yolları ve ahlakları en güzel şekildedir.Eğer akıl, ilim ve hikmet sahipleri bir araya toplanıpda sofilerin tarikatini değiştirip ondan daha yüksek ve daha güzel bir yol bulalım diye birleşseler, mümkün değil bulamazlar.” Hatta tasavvufa sonradan da olsa girmesi neticesinde geçmiş hayatı ile ilgili şu itirafları yapmıştır. “Anladım ki hakiki kurtuluş Rasülüllah’ın ruh ceryanına bağlanmaktan ibaretmiş.Gerisi (binlerce kitap yazmak vs.) hayal ve vehimden ibaret.”Aynı şekilde amelde mezhep İmamımız İmam-ı Azam hazretleri de mezhep kurmak kadar maddi ve ledünni ilme mazhar olmasına rağmen “(tasavvufa girdiğim) son iki senem de olmasaydı helak olmuştum” diyerek mürşid-i kamillik makamının müstesnalığını ifade etmişlerdir. Nasıl ki Peygamberler günah işlemekten masumdurlar, bu zatlarda mahfuzdurlar.Bu zatlar o kadar geniş yetkilere sahiptirler ki hadisi şeriflerde de zikredildiği gibi yağmur onlar sebebi ile yağar, yardım olunanlar onlar sebebi ile yardım olunur hatta yeryüzü onlar sayesinde ayakta durur.Yeryüzünün gerçek çivileridir, harcının demirleridir en yüksek tepeleridir.Mektubat-ı Rabbanide de buyrulduğu gibi; Onların irşadının ve hidayetinin nurları bütün dünyaya yayılır. Yer küresinin ortasından ta arşa kadar herkese; rüşd hidayet iman ve marifet onların yoluyla gelir. Bu mübarek zatlar her devirde mutlaka bulunurlar.Sayıları bir, iki en fazla 3 tür.Veliliğin en üst derecesindeki bu zatlara kutbul aktab, gavsül azam ve kutbul üla denir.Bunların en büyüğü de kutb-ul aktabtır.İşte bu zat Peygamber efendimizin tam varisidir.Peygamberimizin tam varisive her biri tasavvuf müntesibi olan bu zatlar bölük bölük parça parça değil bir bütün halinde Hz Ebubekr r.a. dan itibaren kopmadan, tasarrufu sona eren diğerine görevini devrederek bir silsile halinde aynı meşrebten ve aynı menbağdan feyizlenerek, aynı doğrultuda aynı metodlarla görevlerini devam ettirmişlerdir.İşte bu tasarruf sahibi zatlara silsile-i sadat (seyyidler zinciri) denmektedir.Kendi aralarında derece olan bu zatların en alt derecesindeki makamda olan birisiyle bu silsileden olmayan en büyük evliyanın arasında bile mukayese edilemeyecek kadar fark olduğu büyüklerimizden haber verilmektedir.Bulundukları zaman içerisinde tasarruf sahibi olan bu mürşidi kamiller, silsilei sadatın bu müstesna şahsiyetleri, tam varis olmaları hasebiyle zamanlarının sahibidirler. Tasavvuf hakkında bilgisi olmasına rağmen, o balı anlatmasına rağmen tatmamış, hem hal olmamış, bir mürşidi kamil olarak etrafına feyiz ve nur dağıtma yetkisi kendisine verilmemiş, ya da tasavvuf ehli olsa da sadece bir mürid olarak bu müessesede yer almış,bu silsilei saadatın devamı şeklinde olarak kendisinden önceki mürşid-i kamilden emaneti teslim almamış, zamanında yapmış olduğu hatalara her ne kadar tövbe etse de “o mürşidi kamiller ki günah işlemekten mahfuzdurlar” kaidesine uymayan bir evliyaya; gösterdiği birkaç keramet ve yazdığı etkileyici kitaplardan esinlenerek; “-bu kadar muhteşem bir zat ancak zamanın sahibidir.” diye sadece aklı kullanarak yorum yapmak, o zata olan bir saygısızlık ve aynı zamanda akılla anlaşılamayacak olan tasavvuf müessesine, zamanın gerçek sahibine, hakiki mürşide, kendisine bu asrın veraset-i tammesi verilmiş zata karşı olan bir nasipsizliktir.Çünkü ilim erbabı bir zat bilir ki; denizde yürümek, hava da uçmak, kılık değiştirmek, binlerce kitabı kısa zamanda ezberlemek, zamanındaki alimlerin hepsini mağlup etmek gibi kerameti evliyalar bu manevi yolda çok basit ve oyuncak mesabesindeki hallerdir.İmam-ı Rabbani Hazretlerinin de mektubatta ifade ettiği gibi, bu kerametlere kendisini kaptırmak tıfılların işidir.Asıl keramet müminlerin kalbine nuru ilahiyi tutuşturabilmek ve akıtabilmektir. O halde; zamanın sahibine kavuşma yolunda olan bir mümin, her zaman bu nimete mazhar olabilmek için bol bol dua ve iltica etmeli ve Cenab-ı Allaha yalvarmalıdır. Abdülkadir Geylani (k.s.) Hazretleri bir sohbetinde dinleyenlerine şöyle der; “Salih zatların peşine takıl.Kimin Salih kimin münafık olduğunu bilemediğin için gece kalk; iki rekat namaz kıl ve ardından şöyle dua et: - Ya Rabbi! Bana Salih kullarını göster.Beni sana getirecek klavuzu göster.Gözümü sana yakınlık nuru ile nurlandırarak mükemmelleştir.Bana başkalarının gördüklerini anlatan değil, bizzat gördüklerini haber verecek bir klavuzu bildir.” Bu tür halis muhlis bir niyetle, zamanın sahibi zata bağlanıyorum niyetiyle başka birisine intisap etse bile bir kişi, zamanının sahibinden feyz alacağını İmam-ı Rabbani hz’leri Mektubatında haber vermektedir.Yeter ki tasarruf sahibi zat incitilmesin.Beyazid-i Bestami hazretlerinin de söylediği gibi “Hakikat yolu aramakla bulunmaz ama bulanlarda arayanlardır” sözünü de unutmayarak bu aşkından şevkinden hiçbir zaman sapmamalıdır.Ne mutlu tasarruf sahibi zatı bulup o devletten istifade edenlere, müjdeler olsun Peygamberimizin sünnetinden zerre miktarı sapmadan İslamı yaşayabilenlere.... Miftahulkuluub
Bir gün Hz. Süleyman AS. askerleri ile birlikte Kâbe’ye uğradı, orada putlara ibadet ediliyordu. (Mekke’ye geldi, Mekke’de evler gördü, “Bu ahir zaman peygamberinin gönderileceği yerdir.” dedi, durdu içine girmedi geçti gitti. Mekke onu gördü) Kâbe ağladı ve “Ya Rab! Şu (Süleyman) peygamberlerinden bir peygamberdir, yanındaki topluluk ise velilerinden bir topluluktur. Yanımdan geçip gittiler, ama beni ziyaret edip tavaf etmediler." ..Bunun üzerine Allah Kâbe’ye şöyle vahiy etti: “Muhakkak, ben seni secde eden yüzlerle dolduracağım, ahir zamanda benim için peygamberlerin en sevgilisi olan bir peygamber göndereceğim. Mahluklarımdan sende öyle kimseler vücuda getireceğim ki sürekli ibadet edecekler. Seni ziyaret etmeyi kullarıma farz kılacağım. Devenin yavrusuna, güvercinin yumurtasına karşı gösterdiği sevda gibi sana sevdalı olacaklardır. Ve seni putlardan arındıracağım.” .Sonra Allah Süleyman peygambere Mekke’ye gitmesini ve orada kurban kesmesini emretti. Bu emri yerine getiren Hz. Süleyman Kâbe’nin civarında beş bin deve, beş bin öküz ve yirmi bin davar (geçi-koyun) kesti. Sonra Tîbe’ye/Medine’ye vardı ve “İşte burası ahir zamanda gelecek peygamberin hicret edeceği yerdir. Ne mutlu ona iman edip onu tasdik edenlere!” ( Sefvurî, Nüzhetu’l-mecalis ve Muntehabu’n-nefais, 1/170 - Mealimü't- tenzil fi Tefsiril Kuran İmam Begavi......1.7.2019 fazilet takvimi.).
İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyurdular ki: Kıymetli evlâdım! İnsanın inancını, kurtuluşa erecek olan fırkanın (Ehl-i Sünnet ve Cemâat'in) görüşlerine uygun olarak tashih etmesi, düzeltmesi lâzımdır. Bu Fırka-i Nâciye; Ehl-i Sünnet ve Cemâat (rıdvânullâhi teâlâ aleyhim ecmaîn) üzere olan fırkadır ki onlar sevâd-ı a'zam ve pek kalabalık bir cemâattir. Akâid bu şekilde tashih edilirse uhrevî ve ebedî kurtuluş mümkün olur. Kötü (bozuk) îtikat -ki bu Ehl-i Sünnet ve Cemâat'a uymayan inançlardır- öldürücü zehirdir ve ebedî ölüme ve azâba götürür. Amelde ihmâlin mağfiret edilmesi ümid olunur. Ancak i'tikatta ihmalin mağfiret edilmesine ihtimâl bile yoktur. Allâh-ü teâlâ şöyle buyurmuştur (meâlen): “Doğrusu Allah kendine şirk koşulmasını mağfiret etmez, ondan berisini dilediğine mağfiret buyurur.” (Nisâ sûresi, âyet 48) | Mektûbât-ı Şerîfe 2/ m. 169
Hz. Ali buyurdu ki:
“Âyet-el kürsî’yi okumadan uyuyan kimseye akıllı demem."
“Âyet-el kürsî’yi okumadan uyuyan kimseye akıllı demem."
CİNLERİN ŞERRİNDEN EMİN OLMAK İÇİN
Aşağıdaki dua İmam-ı Gazali Hz'nin el-Afak adlı kitabında şöyle nakledilir.
Büyük imam Zeynel Abidin Hazretleri:
"Ben bu duayı okuduğum zaman, bütün insanlar ve cinler alemi bir araya toplansalar bana zerre zarar veremezler. Çünkü ben bu duayı okuyunca Mevlanın koruması altındayım." buyurmuştur.
Bu duayı sabah okuyan akşama kadar, akşam okuyan sabaha kadar korunmuş olur.
بِسمِ اللّٰهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
بِسْمِ اللّٰهِ وَبِاللّٰهِ وَمِنَ اللّٰهِ وَاِلَي اللّٰهِ وَعَلَي اللّٰهِ وَفِي سَبِيلِ اللّٰهِ اَللّٰهُمَّ اِلَيْكَ اَسْلَمْتُ نَفْسِي وَعَلَيْكَ وَجَّهْتُ وَجْهِي وَاِلَيْكَ فَوَّضْتُ اَمْرِي فَاحْفَظْنِي بِحِفْظِ الْاِيمَانِ مِنْ بَيْنِ يَدَيَّ وَمِنْ خَلْفِي وَعَنْ يَمِينِي وَعَنْ شِمَالِي وَمِنْ فَوْقِي وَمِنْ تَحْتِي وَادْفَعْ عَنِّي بِحوْلِكَ وَقُوَّتِكَ فَاِنَّهُ لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ اِلَّا بِاللّٰهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ
بِسمِ اللّٰهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
بِسْمِ اللّٰهِ وَبِاللّٰهِ وَمِنَ اللّٰهِ وَاِلَي اللّٰهِ وَعَلَي اللّٰهِ وَفِي سَبِيلِ اللّٰهِ اَللّٰهُمَّ اِلَيْكَ اَسْلَمْتُ نَفْسِي وَعَلَيْكَ وَجَّهْتُ وَجْهِي وَاِلَيْكَ فَوَّضْتُ اَمْرِي فَاحْفَظْنِي بِحِفْظِ الْاِيمَانِ مِنْ بَيْنِ يَدَيَّ وَمِنْ خَلْفِي وَعَنْ يَمِينِي وَعَنْ شِمَالِي وَمِنْ فَوْقِي وَمِنْ تَحْتِي وَادْفَعْ عَنِّي بِحوْلِكَ وَقُوَّتِكَ فَاِنَّهُ لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ اِلَّا بِاللّٰهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ
Duanın latin harfleri ile yazılışı:
Bismillahirrahmanirrahim
Bismillahi ve billahi ve minellahi ve ilallahi ve alellahi ve fî sebilillah.Allahümme ileyke eslemtü nefsî ve aleyke veccehtü vechî ve ileyke fevvaztü fehfaznî bi hıfzil îmani min beyni yedeyye ve min halfî ve an yemînî ve an şemâlî ve min fevgî ve min tahtî vedfağ annî bi havlike ve kuvvetike fe innehü la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil aziym
Bu, kıymetli bir bilgidir, dikkat edelim...
Ele almışken, fırsatı gelmişken şu cin, sihir, büyü, zihin kontrolü konularına devam ediyoruz. Ailenizde ve etrafınızda bunlardan mustarip kişiler varsa bu tavsiyemize de dikkat edin...
"Yedi uyurlar"ın yani "ashab-ı kehf"in yani "mağara arkadaşları"nın isimleri, Yemliha, Mislina, Mekselina, Mernuş, Debernuş Kefeştatayyuş, Şazenuş'tur.
Bunlar, nasıl ki asırlarca bir mağarada uyku hali gibi bir halde yemeden, içmeden hayatta kaldılar ve akıl almaz haller yaşadılarsa, kıyamet sabahına kadar tıpkı şehitler gibi, bizim iyice akledemediğimiz bir surette diri/hayatta kalacaklar ve bunların Allah indinde makamları, dereceleri de şehitlerden çok ama çok yüksek... Bu mübarek zatlar, asırlardır sayısız Müslümana göründüler, konuştular, yardım ettiler, bazı harplere iştirak ettiler, kumandanlara destek verdiler Allah'ın izni ile...
Bu asırda da onlar hz. üstazımız Süleyman Hilmi Tunahan hazretlerinin yardımcılarıdırlar. Darda kalan Müslümanlar, hususi ile şeytanların yani kafir cinlerin tasallutu altında kalan, kendilerine sihir büyü yapılmış Müslümanlar ashab-ı kehfin isimlerini sesli şekilde ve onlara hitap eder gibi söylese, Allah'ın izni ile gelirler, yardım ederler. Görünmeleri şart değil, onların ruhaniyetleri yani bedensiz ruhları oraya geldiğinde, şeytanlar orada duramazlar. Rahatsızlık yaşayan insanlar da hemen rahatlarlar.
Bir de şu dua sık sık ihlasla (haram karışmamış bir karın, haram geçmemiş bir ağız, günahlarla kararmamış bir kalp ve üzerinde haram yollardan temin edilmemiş bir elbise olan vücut ile) okunursa, çok faydalı olur:
Ashâb-ı Kehf duası:
“Allâhümme innî es’elüke bi İslâmi Yemlîhâ ve rağbetihî, ve bi imani Mekselînâ ve kurbetihî ve bi tevhıydi Mernûş ve hıdmetihî ve bi ma’rifeti Debernûş ve uzletihî ve bi şehâdeti Şâzenûş ve rivâyetihî ve bi ihlâsı Mislînâ ve muvâfakatihî ve bi iştiyâki Kefeştatayyûş ve ı’tikadihî ve bi vefâi Kıtmîr ve himayetihî en takdıye hâcetî yâ Kaadıye’l-hâcâti ve yâ mücîbe’d-deavât. Ve sallellâhü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmeıyn.”..
TÜRKÇESİ:
Ey Allah'ım senden Yemliha'nın islamı ve rağbeti ile, mernuş'un tevhidi (birliğini kabul etmesi) ve hizmeti ile, Debernuş'un marifeti (seni bilmesi) ve yalnızlığı ile, Şazenuş'un şehadeti ve rivayeti ile, Mislina'nın ihlası ve muvafakatı ile, Kefeştetayyuş'un iştiyakı ve itikadı ile, Kıtmir'in vefası ve himayesi ile senden hacetimi gidermeni istiyorum ey hacetleri giderici ve dualara icabet edici.
.
ÖŞÜR UNUTTURULMUŞ BİR FARZDIR
ÖŞÜR UNUTTURULMUŞ BİR FARZDIR
ÇİFTÇİLİKLE GEÇİMİNİ KAZANCINI TEMİN EDEN MÜSLÜMANLAR ÖŞÜRÜNÜ VERMESSE ALİN TERİ İLE HARAM YER AİLESİNİDE HARAMLA BESLER
ÖŞÜR FARZI AYINDIR
HER MÜSLÜMAN KAZANCININ DİNİ BOYUTUNU İYİCE ÖĞRENMELİ İYİCE BELLEMELİDİR
BU İŞ ÖNEMSEMEMEYE GELMEZ GAFLETE GELMEZ
HER MÜSLÜMAN KAZANCININ DİNİ BOYUTUNU İYİCE ÖĞRENMELİ İYİCE BELLEMELİDİR
BU İŞ ÖNEMSEMEMEYE GELMEZ GAFLETE GELMEZ
SORUN SORUŞTURUN ÖŞÜR Ü İYİ ÖĞRENELİM
ÇOLUK ÇOCUĞUMUZU EV HANEMİZİ HARAMLA BESLEMEYELİM
ÇOLUK ÇOCUĞUMUZU EV HANEMİZİ HARAMLA BESLEMEYELİM
UNUTULMUŞ BİR SÜNNETİ İHYA EDENE VERİLMİŞ MÜKAFATA UNUTULMUŞ BİR FARZI İHYA ETMEĞE VERİLECEK MÜKAFATI AKIL TERAZİSİ ALMAZ TARTMAZ
Öşür ve hükmü nedir ve miktarını beyanı
Cevap: Öşür; ziraat mahsullerinin zekatıdır ve farzdır. Miktarı; öşür arazisi, eğer yağmur veya ırmak suyu ile sulanırsa onda bir , eğer dolap, hayvan veya satın alınan sularla sulanırsa yirmide bir öşür alınır.
SİNİZÜTÜNÜZ BURUN POLİPLERİNİZ BURUN İÇİ ET OLUŞUMUNUZUN AT KESTANESİ İLE YOK OLUYOR 1 tane at kestanesini kurutun ezin un gibi yapın çok az çay kaşığı ucu kadar bu tozu burun deliklerinize hızla çekin yakacak ve akacak lavaboda olun çok akıtıyor ödemi temizliyor kırmızı kantaronla burun içine ve dışınada sürün tamamen onarsın şifa olsun M.ulaş
KARBONAT VE KANSER HAKKINDA OKUYUN DERİM
İtalyan doktordan şok iddia! Kanser bu yöntemle kolayca ortadan kaldırılabilen bir mantardır!
İtalyan doktordan şok iddia! Kanser bu yöntemle kolayca ortadan kaldırılabilen bir mantardır!
İtalyan doktordan şok iddia! Kanser bu yöntemle kolayca ortadan kaldırılabilen bir mantardır!
23 Ocak 2018 Salı 00:53
Bu tedavi hiç zararlı değildir ve kaybedecek bir şeyin yok. Zamanımızın en zor ve ölümcül hastalığının gerçek tedavisini bulmak ahlaki ve etik sorumluluğumuzdur “diyor Dr. Simonchini.
Kanser bir mantar!
“Yaklaşık yüz yıl önce, kansere genlerin yanlış çalışmasından kaynaklanan büyük bir teori vardı; bu da hastalığın hücre içi olduğu anlamına geliyor. Bununla birlikte, bence kanser mantar enfeksiyonu ve özel bir hücresel olgu “diyor Dr. Simonchini, tıb camiasında şok etkisi yarattı bu iddiası.
“Yaklaşık yüz yıl önce, kansere genlerin yanlış çalışmasından kaynaklanan büyük bir teori vardı; bu da hastalığın hücre içi olduğu anlamına geliyor. Bununla birlikte, bence kanser mantar enfeksiyonu ve özel bir hücresel olgu “diyor Dr. Simonchini, tıb camiasında şok etkisi yarattı bu iddiası.
Candida mantarı nedir?
Bitki dünyasında, tümör mantar enfeksiyonlarından kaynaklanır ve insanlarda aynı gerçekleşir. Mantarlar daima onlarla birlikte bir tümör taşırlar – bu çalışmalarla kanıtlanmıştır. Bununla birlikte, bilim adamları hastalık ortaya çıktıktan sonra geliştiklerini düşünüyorlar.
Bitki dünyasında, tümör mantar enfeksiyonlarından kaynaklanır ve insanlarda aynı gerçekleşir. Mantarlar daima onlarla birlikte bir tümör taşırlar – bu çalışmalarla kanıtlanmıştır. Bununla birlikte, bilim adamları hastalık ortaya çıktıktan sonra geliştiklerini düşünüyorlar.
Simonchini mantarlar kanser yaratır, bağışıklık sistemimizi zayıflatır ve ardından tüm vücuda saldırır. Her kanser türü, çeşitli çalışmalarla doğrulanan Candida mantarından kaynaklanır. Zamanla dokularımız zayıflar ve yorgun olurlar ve tanımlanamayan hücreler üretmeye başlarlar. Simonchini‘ye göre, kanser deforme olmuş hücrelerin toplandığı ve kolonileri oluşturduğu bir yapıdır.
Karbonat
Simonchini, “Bu mantar kolonilerine saldırabilecek şeyleri tespit ettim – kanser için, karbonat ve iyot tentürü cilt kanseri için en iyi madde” diyor Dr. Simonchini. Pek çok çalışma, karbonatın kansere karşı hücresel hareketi olduğunu doğrulamıştır.
Tedavi
“Tedaviyi hastalarımda 20 yıldan fazla kullandım. Bu hastaların birçoğu, doktorlar onlara şans tanımadıklarında bile, hastalığı iyileştirdi. Bir tümörü ortadan kaldırmanın en iyi yolu, sindirim kanülleri için lavman, beyin ve akciğer tümörleri için intravenöz enjeksiyon ve üst solunum sistemindeki tümörler için inhalasyon olarak uygulanabilen karbonat ile temasa girmektir.
Meme, lenf sistemi ve subkutan tümörler lokal perfüzyon ile tedavi edilebilir. İç organ tümörleri, direkt olarak arterlere uygulanarak karbonat ile tedavi edilmeli ve her kanser türünün uygun dozu ile tedavi edilmesi önemlidir, “diyor Dr. Simonchini. Karbonatın yan etkisinin susuzluk ve zayıflamadan başka bir şey olmayacağını söylüyor.
Özetle
Yukarıdaki yazı biraz bilimsel o yüzden size daha açık bir şekilde özetliyoruz
Kanserin nasıl tedavi edildiğini yazmak gerekirse, her gün 1-2 çay kaşığı karbonatı bir su bardağı suya karıştırıp içeceksiniz. Olay bu kadar basit. Bunu bulan doktorun başka yöntemleri de var. Olayın özü vücudun alkali hale getirilmesi. Kanserin asıl sebebi mantarlar. Candida yani. Yediğimiz içtiğimiz genetiği oynanmış yiyecekler, işlenmiş gıdalar, cipsler, kolalar hepsi ‘asidoz’a yol açıyor. Asidoz demek hücrelerin oksijen alamaması demek. Oksijen alamayan hücre çürüyor.
Kanserin nasıl tedavi edildiğini yazmak gerekirse, her gün 1-2 çay kaşığı karbonatı bir su bardağı suya karıştırıp içeceksiniz. Olay bu kadar basit. Bunu bulan doktorun başka yöntemleri de var. Olayın özü vücudun alkali hale getirilmesi. Kanserin asıl sebebi mantarlar. Candida yani. Yediğimiz içtiğimiz genetiği oynanmış yiyecekler, işlenmiş gıdalar, cipsler, kolalar hepsi ‘asidoz’a yol açıyor. Asidoz demek hücrelerin oksijen alamaması demek. Oksijen alamayan hücre çürüyor.
Çürüyen hücre de mantar oluşuyor. Mantarların yayılmasını önlemek için, vücut mantarların etrafını sarıyor ve bu da tümörleri oluşturuyor. Doktorlar tümörü kesip aldıklarında mantarlar diğer yerlere de yayılıyor.
Tüm bunları günlerdir yaptığım araştırmalarda izledim. Asidozun çaresi ne niye baktığımda vücudun PH seviyesinin yükseltilmesi gerektiğini okudum. Ph nasıl yükselir diye baktım, karbonatlı su bunu yapıyor. Karbonatın mide ülseri olanlar hariç zararı yok. Siz de araştırın göreceksiniz. Olay bu kadar basit aslında,
Hasta olmamak için her gün 1 çay kaşığı karbonatlı su içebilirsiniz. Bunu yarım çay kaşığı sabah, yarım çay kaşığı akşam 1 bardak suya karıştırıp 3dk bekleyip iyice karışmasını bekleyin sonra tekrar karıştırıp için. Her beden ve her bedenin göstereceği tepki farklı olucak’tır. Çünkü herkesin farklı beslenme biçimi var. Bundan dolayı herkesin kendi bedenini dinleyip buna bağlı olarak karbonat miktarını ayarlaması gerekir.
Unutmayın karbonatı eczaneden alacaksınız kabartma tozunu içmeyin!
Önemli not: Eğer yüksek Tansiyonunuz varsa ya da yaşlıysanız Karbonatlı suyu içtikten sonra Kanape ya da yatağa 10 – 20 dk uzanıp dinlenin. Bazı insanlarda tansiyonda yükselme yaratabilir ama kısa sürer bu.alıntı
Varisli damarları tedavi etmek için Varisli damarlar kabarmış kan damarlarıdır ve vücudun her yerinde görünebilirler. Özellikle bacaklarda ve yüzde (cuperosis facial) oluşurlar. Bazı durumlarda içeriden oluşarak görünmez olurlar ama yine de ağrıya sebep olurlar. Hemoroid de varisli damarlarla oluşan bir durumdur ve tıbbi çaylarla onları da tedavi edebiliriz. Güvercinağacı bitkisi (Witch hazel) Bu enteresan isimli bitki, varisli damarları iyileştirmekte en etkili ve yararlı şifalı bitki olarak bilinmekte ve kullanılmaktadır. Buna ek olarak, damar büzücü özellikleri sayesinde hemoroid, ishal gibi durumlara da iyi gelmektedir. Herhangi bir hemoraji, bu bitkinin bölgesel kullanımı ve ağızdan alınmasıyla iyileştirilebilir. Güvercinağacı yapraklarının çayını yapmak için kurutulmuşunu 3 dakika kaynatın, ateşten alın ve 3 dakika boyunca bekletin.  At kestanesi Bu bitkinin kan dolaşımıyla ilgili özellikle dünya çapında bilinmektedir, bu yüzden varisli damarların tedavisinde her zaman bulunur. İçeriğindeki maddeler damar fonksiyonlarını geliştirir ve boyutlarını küçültür. Ayrıc, şişmiş karaciğer ve yorgun bacaklar için de kullanılmaktadır. At kestanesinden çay yapmak için kurutulmuş bitkiyi 3 dakika kaynatın(kabuk ve meyveleri de kullanılır) ve bir 3 dakika daha beklettikten sonra için. Ayrıca bakınız: At Kestanesi: Varise Karşı Yoldaşınız Selvi Selvi yüzyıllardır kullanılan inanılmaz bir damar büzücüdür. Meyveleri damar büzücü özellikler taşır ve bu da onu kan damarları problemleri için harika bir çözüm yapar. Ayrıca terletir ve böylece istenmeyen ve tutulan sıvıların vücuttan atılmasına yardımcı olur. Bu çay genelde kozalakları ve ince filizleri ve yapraklarıyla hazırlanır. Fındık Fındık çok lezzetli bir kuruyemiş olarak bilinir. Ancak fındık yaprakları tanen ve flavanoidler açısından çok zengindir. Bu iki içerik varisli damarların iyileştirilmesi, tedavisi ve varisli damar oluşumundan korunmak için kullanılır. Bu çay sıvı tutulumunu ve yüksek kolesterolü önlediği, anemi ve kemik erimesiyle savaştığı için çok önerilir. Ayrıca stresi azaltır ve bağırsakların işlevini arttırır.  Üzüm asma Kırmızı asma lezzetli meyveler oluşu ve bir çok özellikleriyle bilinir. Bunların yaprakları damarları sıkılaştırır ve yorgun bacaklara iyi gelir. Asma vitamin ve tanenler açısından çok zengindir ve kılcal damar direncini arttırmanın yanı sıra damarsal yetersizlikle savaşmakta birebirdir. Çayını hazırlamak için kurutulmuş yaprakları 10 dakika kaynatın ve 5 dakika dinlenmeye bırakın. Diğer öneriler Şifalı bitkilerden hazırlanan bu çaylarla tedavi aşağıda sıraladığımız iyi alışkanlıklara eşlik ettiğinde çok daha etkili olacaktır: Duş alırken sıcak su kullanmayın. Onun yerine özellikle de etkilenmiş varisli bölgelere soğuk veya ılık su kullanın. Bazı durumlarda kabızlık özellikle pelvis bölgesindeki damarları etkiler ve kan dolaşımını kötüleştirir. Bunun için bağırsaklarınızı düzenlemeniz gerekecek. Bu şifalı bitkiler ayrıca doğal yağlar, sebze yağları ile karıştırılmış halde yüzeysel olarak uygulanabilir. Badem ve susam yağı gibi yağlar kullanabilirsiniz. Öylesine ve kötü alışkanlıklarla yaşamakla savaşmanız çok önemli. Tembel olmayın. Her gün egzersiz yapın veya en az bir kilometre yürüyün. Ayrıca bakınız: Varis İçin Topikal ve Oral Doğal Tedavi Yöntemleri Güneşe aşırı maruz kalmaktan kaçının. Yatağa girdiğinizde bacaklarınızı bir yastıkla destekleyin. Öğünlerin dışında ve bu çaylara ek olarak her gün 1 buçuk veya 2 litre su için. Aşırı kilolu olmak varisli damarların gelişimine sebep olacak bir diğer faktördür. Her zaman dengeli beslenmeli ve yediğiniz öğünleri yavaş yavaş azaltmalısınız. Böylece mideniz olaya adapte olur ve tok hissetmek için çok fazla yiyeceğe ihtiyaç duymaz. Varisli Damarları Tedavi Etmek İçin 8 Kural Eğer hedefiniz varisli damarları iyileştirmekse, sağlıklı alışkanlıklar edinmelisiniz. Bu sayede varislerin yeniden ortaya çıkmasını engelleyebilirsiniz. Daha fazla oku »
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)