4 Ağustos 2019 Pazar

"NAMAZ DİNİN DİREĞİDİR" İmâm-ı Rabbânî hazretleri (k.s.) buyurdular: "İyi bil ki insanın itikadını tashih etmesi lazım geldiği gibi, sâlih ameller işlemesi de lazımdır. Bütün ibadetleri kendisinde toplayan ve Allâh-ü teâlânın rahmetine en çok yaklaştıran ibadet namazı eda etmektir. Zira Peygamber Efendimiz (s.a.v.); "Namaz dinin direğidir. Kim namazını kılarsa dinini ikâme etmiş olur. Kim de namazı terk ederse dinini yıkmış olur." buyurmuştur. Namazlarını eda etmeye devam eden bütün çirkinliklerden; dinde, örf ve âdette hoş görülmeyen şeylerden korunmuş olur. "Şüphe yok ki namaz, hayâsızlıklardan ve günahtan (ve yaramaz şeylerden) nehyeder." meâlindeki (Ankebût sûresinin 45.) âyet-i kerîmesi bu manayı teyid etmektedir. Sahibini hayâsızlık ve günahlardan alı­koymayan namaz, hakiki değil, şekilden ibaret bir namazdır. Ancak hakikati elde edinceye kadar şekli terk etmek uygun olmaz. Çünkü tamamı idrak olunamayan, yapılamayan bir şeyin tamamı terk edilmez. Ekramü'l Ekrem'în olan Allâh-ü teâlâ namazın suretine itibar edip onu hakikat olarak kabul edebilir. Namazı huşû ve huzur ile cemaatle eda etmeye devam ediniz. Zira namaz, kurtuluş ve felaha kavuşmaya sebebtir. Allâh-ü teâlâ: "Muhakkak ki mü'minler kurtuluşa ermişlerdir. Ki onlar namazlarında huşûludurlar." (Mü'minûn Sûresi, âyet 1-2.) buyurmuştur. Netice olarak reddolunma tehlikesine rağmen amel etmeye devam etmelidir. Görülmüyor mu ki, düşmanın galib olduğu bir zamanda, askerlerin basit, küçük bir gayreti ve mücadelesi çok büyük itibar kazandırır. Bunun gibi nefsin galip olduğu bir devir olan gençlikte salih ameller işleyen, ibadet ve itaatla meşgul olan gençlere, bu yaptıkları Allâh-ü teâlâ katında büyük itibar kazandırır. Ashâb-ı Kehf, Allâh-ü teâlâ nezdindeki faziletlerin tamamını din düşmanlarından hicret vasıtasıyla elde etmişlerdir. Peygamber efendimiz (s.a.v.); 'Fitne ve karışıklığın olduğu zamanda ibadet etmek, bana hicret etmek gibidir.' buyurmuştur. | Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, 1/85

" KAZA GELİNCE GÖZ BAĞLANIR Süleyman aleyhisselam bir sefere çıkmıştı. Divan çadırı kurulunca, bütün kuşlar huzuruna geldiler. Her biri bütün hünerlerini birer birer sayıp dökmeye başladılar. Sıra Hüdhüd'e gelince: "Padişahım, ben yükseklerde uçarken yer altındaki suyu görebilirim. Ey büyük padişah! Sefere giderken beni de yanına al. Sana konaklayacağın yerde suyu bulmana faydalı olurum." dedi. Hüdhüd'ü duyan hasetçi karga: "Hüdhüd yükseklerde uçarken yer altındaki suyu görebilirim diyor ama, basit bir tuzağa yakalanıyor. Böyle bir hüneri olsa idi yerdeki tuzağı görüp ona yakalanmazdı" dedi. Bunun üzerine Süleyman aleyhisselam: "Ey Hüdhüd, yaptığını beğendin mi? Bizim huzurumuzda yalan söylemek olur mu?" diye Hüdhüd'ü azarladı. Hüdhüd: "Ey yüce padişah! Dediklerimin hepsi doğrudur. Fakat benim tuzağı göremeyişimin sebebi, kazâ ve kaderin gözümü kapaması, aklımı bağlamasıdır. Ne yazık ki kazâ gelince bilgi uykuya dalar, el ayak tutulur ve göz bağlanır" dedi.


Görüntünün olası içeriği: yazı
Görüntünün olası içeriği: yazı


Abdullah b. Mes’ud ra. : “Ömer’in Müslüman olması bir fetih, onun hicreti bir yardım, idareciliği ise bir rahmettir. Biz o Müslüman oluncaya kadar açıktan namaz kılamıyorduk. O Müslüman oldu müşriklerle mücadele etti, onlar da bizim namaz kılmamıza müdahale edemediler”..

Görüntünün olası içeriği: yazı





H.Ş : Ümmetimin hayırlıları kurban keserler, ümmetimin şerlileri kurban kesmezler.” 
(dürretül vaizin 2/1190)

Hasan Bozkurt Hasan Bozkurt ------- ADALETİN TİMSALİ HALİFE HZ.ÖMER-ÜL FARUK RA.IN HALİFELİĞİ ZAMANINDA BİR VALİ HALİFEYE MEKTUP YAZIYOR GEÇİNEMİYORUM MAAŞIMI ARTIRINIZ DEDİĞİNDE. HZ. ÖMER MAAŞIN FAZLA ÜÇTE BİRİNİ ALMA BUYURDU, VALİ HALİFEYE MEKTUP YAZDIKİ EFENDİM BU MAAŞLA GEÇİNİYORUM, HZ.ÖMER RA. DEMEKKİ SENİN HAKKIN O KADARMIŞ... GEÇİNEMİYORUZ DİYEN VEKİLLER MAAŞLARINIZIN YARISINI HAZİNEYE BIRAKINIZ HAK ETMEDİĞİNİZ İÇİN GEÇİNEMİYORSUNUZ..


- Bazı ilticâ usûlleri,
- Bazı sûrelerin fazîleti ve esrârı,
- Âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfler, nazm-ı celîlleri ile beraber yazıldı,
- Duâlar, Arapça metinleri ve mânâlarıyla beraber yazıldı.
Rabbimiz kullarına duâ etmelerini emrediyor, Resûlü de duânın âdâbını ve kabul vakitlerini bizlere haber veriyorlar. Böyle kıymetli bir ibâdet olan duânın fazîletini, âdâbını ve tavsiye olunan duâları bir araya getirmek için bu eser hazırlandı. Bu eserimizi, yapacağı duâların kabûlü için riâyet edilecek âdâbı ve tavsiye olunan duâları bilmek ve öğrenmek isteyen her Müslümana takdim ediyoruz.
Görüntünün olası içeriği: yazı

Gazaba uğrayanlardan maksat yahudilerdir....Dalâlete düşenlerden maksat ise, Hristiyanlardır.


Hasan Bozkurt ------------Kendilerine inam ettiklerinin yoluna (ulaştır). Gazap olunan (yahudi) lerin ve dalâlete düşücü olan (Hristiyan) ların yoluna değil.Gazaba uğrayanlardan maksat yahudilerdir. Zira, Mevlâ Tealâ Hazretleri bir ayetinde: "Allah'ın lanet ve üzerine gazap ettikleri." diye Yahudilerden bahsetmektedir. (Maide: 5/60) ...Dalâlete düşenlerden maksat ise, Hristiyanlardır. Nitekim Mevlâ Tealâ Hazretleri bir ayet-i kerimesinde : "(Ey Müminler !) Bundan (Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in Peygam­ber olarak gönderilmesinden) evvel hakikaten sapıtan bir milletin (Hristiyanların) isteklerine uymayın." buyurmuştur. (Maide: 5/77) ..Ebu Zer (Radıyallahu Anh) in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) "Gazap olunanlardan" sordum. "Yahudilerdir." buyur­du. "Sapıklardan" sordum,"Hristiyanlardır." buyurdu.Bu hususta bir çok rivayetler vardır, hatta İbn-i Ebi Hatim: "Gazap olu­nanların Yahudiler, sapıkların da Hristiyanlar olduğuna dair müfessirler ara­sında hiç bir ihtilâf bilmiyorum." buyurmuştur.

Fâtiha sûresinde Hristiyan ve Yahudiler “sapık” ve “Allah’ın gadabına uğramışlar” olarak ifâde buyurulur.


------------------İsmail hakkı hz. Buyuruyorlar ki; “kim bir nefeste Fatihayı okur ve amin derse hz. Allah neye niyet etmiş ise onu ona verir.”. Yeryüzünde ab-ı hayat tabir edilen bir su vardır. O sudan içen kimse kıyamete kadar hayatta kalır. Hızır (as) ondan içmiştir. Her yüz senede bir 18 yasına iner. Onun bu dünyada kalmasına sure-i Fatiha sebep oldu. Hızır (as) bir fethi Kübra ile Fatiha-i serifenin Arş-u ala da duran bir daire şeklinde ki kitabesini görünce hayran kalıp ona aşık oldu. Fatiha-i Şerife’nin envar ve esrarını kendisine ihsan etmesi için Cenab-ı Hakk’a yalvardı. Cenab-ı Hakk ona bu sureyi Ümmeti muhammede nasip edecegini söyleyince Ümmeti muhammedden olmak için dua etti. Cenab-ı Hakk duasını kabul ederek onu ümmeti Muhammed’e dahil eyledi. O şimdi aramızda yaşıyor ve daha cok yaşayacaktır...sohbetdefterim.
Fotoğraf açıklaması yok.

Rum meliki Kayser, hz. Ömer’e gelip “İncil kitabında ‘içerisinde 7 harften hali olan, kendisinde 7 harf bulunmayan sureyi kim okursa onun için cennet vardır.’ Yazıyor. Ben incili baştan sona tetkik ettim. İçinde 7 harf bulunmayan sure bulamadım. Siz kendi kitabınıza bakın arastırıp bana bildirin.” Diyor. Hz. Ömer ehli Kur’an’ı çağırıp arastırmalarını emrediyor. Übeyy bin kaab (r.a) “ya emiral mü’minin! İçinde 7 harf bulunmayan sure Fatiha suresidir.” Diyor. Hz. Ömer efendimiz rum meliki Kayser’e “ne Tevrat ne Zebur ne de İncil’de olmayıp yalnız bizim kitabımız Kur’an-ı Azimüşşanda bulunan içinde 7 harf bulunmayan sure Fatiha suresidir.” Diye bu sureyi yazıp gönderiyor. Binaen aleyh rum meliki Müslüman olup İslamiyet üzerine ruhunu teslim ediyor. ....sohbetdefterim.

Fotoğraf açıklaması yok.
-------Allah’ın Resulü sav. Ebû Saîd b. Muallâ isimli sahâbîye, Kur’ân-ı Kerîm’deki en büyük sûreyi mescidden çıkmadan bildireceğini ifade buyurmuş, sonra da bunun Fâtiha olduğunu açıklamıştır (Buhârî, “Fezâ’ilü’l-Kur’ân”, 9).Kur’an-ı Azimüşşanın esrarı Fatiha suresinde toplanmıstır, semavi kitapların özü Kur’an da toplanmıs oldugu gibi. Fatiha-i şerife inzal olundugu zaman Cebrail (as) bir bütün olarak getiriyor, ayet ayet degil. Kur’an’da ilk nazil olan sure bütün olarak Fatiha-i şerifedir. Hz. Allah bu sureyi inzal ederken Cebrail (as), yedibin melek ile beraber geldi. Yani ‘nefsim yed-i kudretinde olan hz. Allah’a kasem olsun ki ne Tevrat, ne İncil, ne Zebur’da bu surenin misli inzal olunmamıştır. Bu sure Fatiha suresidir.’....sohbetdefterim.
Görüntünün olası içeriği: yazı

::CİNLERİN İNSANLARA VERDİĞİ RAHATSIZLIKLAR:: 1.Sürekli uyku ve halsizlik 2.Unutkanlık ve kararsızlık 3.Ani karar degişiklikleri 4.Vucutta ve kafada uyuşukluk 5.Çene sıkma 6.Ense üstünde ağrı 7.Aile dahil herkesten şüphe etme 8.Hayal dünsasına çekilme sürekli hayal kurma 9.Ayak tabanlarında yanma 10.Kontrolsüz hareket etmek kendini kontrol edememe 11.Hayatınızda yaşamış olduğugunu kötü anılarınızın ve olumsuzlukların istemsizce devamlı aklınıza gelip gitmesi 12.Sürekli kendine zarar verme isteği 13.Devamlı intahar düşünceleri. 14.Aşırıya kaçan şevhet isteği 15.Toplum içinde daralma sıkılma 16.Kuran okunan bölgede esneme ve halsizlik 17.Ailenize karşı kin ve kibir beslemek 18.Dinden uzaklaşma ve rabba isyan 19.Gusulsüz gezme isteği 20.Bereketsizlik ve kazandığı parayı elde tutamamaz

tmeyi isteyin” (Furkan 14) buyuruluyor. Sübur helak demektir. Yalnız bu sureyi okuyan kimseler süburu davet eden, çagıran zümrenin felaketine düşmeyecekelrdir. Böyle bir felaketten kurtulacagına, kurtulduguna delildir.
2- ج‎ (cim) harfinin olmaması: o kişinin cehennemin içindeki ‘cehim’ tabakasından necat bulacagına delildir. Bu sureyi okuyanları Cenab-ı Hakk narı cehenneminden koruyacaktır. Nitekim ayeti kerimesinde
فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَىٰ
“şu azanların, kıble kabe bilmeyenlerin, Allah peygamber tanımayanların, mukaddesata küfredenlerin, yer ve makamları karargahları, zincirlere vurularak gidecekleri yer narı cehimdir.” (naziat 39) Buyuruyor. Bu sureyi okuyup amel edenler nar-ı cehimden azad olanlardır.
3- خ (hı) harfinin olmaması: bu sureyi okuyan husrana ugramaktan beri ve müberradır.
خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةَ (hac 11)
dünya ve ahreti husrana ugrayan demektir. Bu sureyi okuyan kimsenin hem dünyası hem ahreti mamur olur.
4- ز (keskin ze) harfinin olmaması: okuyanın zefir ve şehık olmayacagına delildir. Cenab-ı Hakk cehennemden bahs ederken; cehnnem içine kafirleri münkirleri aldıgı zaman öyle bir ses cıkaracak ki
لَهُمْ فِيهَا زَفِيرٌ وَشَهِيقٌ
“cehennemin içinde, cehennemin öyle bir sesi var ki zafir ve şehık (merkep anırır ya) cehennem ehlinde böyle bir ses cıkacak” (hud 106) buyuruyor. Merkebin nefesini içeri alırken sesi vardır, bir de nefesini dışarı verirken sesi vardır. Bu ne insan ne de kuş sesine benzer. Bu sureyi okuyanlar bu zefir ve şehıkten kurtulacaklardır.
5- ش‎ (şın) harfinin olmaması: bunu okuyan mü’minlerin şekî olmadıgına delildir. Çünki Cenab-ı Hakk
فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَىٰ
“kim benim hidayetime yoluma uyarsa asla dalalette kalmayacaktır. Asla şekîde olmayacaklar.” (taha 123) Buyuruyor. Bu sureyi okuyan şekî olmaz, eşkîyadan olamaz.
6- ظ‎ (zı) harfinin olmaması: okuyan için ahrette alev alev yanan cehennemin tabakalarından olan leza لَظَىٰ ’ya dücar olamayacagına delildir. Rabbimiz
نَزَّاعَةً لِلشَّوَىٰ*كَلَّا ۖ إِنَّهَا لَظَىٰ
“cehennem sizin anladıgınız gibi degil, öyle bir alev, ateş var ki, el ve ayakları dolaştırıyor. Birbirine yapıştırıyor.” Binaen aleyh bu sureyi okuyan böyle bir felaketten kurtulacaktır.
7- ف‎ (fe) harfinin olmaması: okuyanın firaktan ayrılıktan kurtulacagına delalet eder. Cenab-ı Hakk
فَرِيقٌ فِي الْجَنَّةِ وَفَرِيقٌ فِي السَّعِيرِ