8 Ağustos 2019 Perşembe

HİÇ BİR HASTALIK KALICI VE İRSİ DEĞİLDİR ÖMÜR BOYU İLAÇ MAHKUMU OLMAYIN HER ŞEY KARACİĞER SORUNUDUR UNUTMAYALIM m.ulaş

İŞTE HASTANEDE LABARATUAR TAHLİLLERİNİN NASIL ÇALIŞTIĞINI OKUYUN VE KENDİZİ DÜŞÜNÜN NEDEN HASTAYIZ ACABA HALA
Vücudumuzdaki karaciğerimiz dünyanın en iyi labaratuarı olduğunu biliyormusunuz bu gükü hastane labaratuarlarının nasıl çalıştığını okuyun şahit olun
Niye hastanede sağlığımızı muayene ettirdiğimizde hepsi iyi çıkıyor ama vücut yinede rahatsız hissediyoruz?
Acı bir hakikat söyleyim:
1. Karaciğer 50% işten çıktığında bile, hastanede muayene ettirdiğimiz de yine normal gözüküyor. 90% işten çıktığından sonra karaciğer sertleşmesi, karaciğer karın süyü, karaciğer kanseri gibi teşhis çıkıyor.
2. Kan damarlar 30% tıkandığında, sonuç aynı normal gösteriyor. 50% tıkandığından sonra yüksek tansiyon diye teşhis ortaya çıkıyor.
3. Böbrek 50% iltihaplandığında yine normal gösteriyor. İki böbrek aynı işten çıktığından sonra idrardan zehirlenme teşhis veriliyor ve hemen tedavi edilmesi gerektiğini söylüyor.
Bizim vücut hastanenin en yüksek teknolojik makinelerinden daha sezgisi artıdır. O yüzden vücudunuzda meydana gelen gayrı değişmeler size vücudun verdiği en iyi sağlıklı olup olmadığı belirtileridir.
LÜTFEN İYİ OKUYUP ANLAYALIM NEDEN HASTA GEZİYORUZ İYİLEŞMİYORUZ AMA HASTANE TAHLİLLERİNDE SAĞLIKLI GÖRÜNÜYORUZ

KARACİĞER TEDAVİMİZ Sadece karaciğer için basit bi tarifde vereyim devedikeni habı sabah 1 akşam 1 çekilmiş tozu 1 tatlı kaşığı alınır yemeklerde enginar habı 1 sabah 1 akşam alınır enginar tozu veya çayıda içilir yemekte karahindibağ. Otu çayı 1 su bardağı içilir sabah akşam aç içilir. Sinirli ot çayı içilir sabah akşam 1 su bardağı aç olarak. Ekmek unlu gıdalar tatlının her türlüsü yasak hazır ürünler hayvansal ürünlerden yasak İlk tedavilerde 3 ay devam edilir. Yılda bir bakımlarda ise 1 ay uygulanır Rabbim şifa versin saygılar. M.ulaş YARADAN RABBİM ŞİFAMIZIDA İÇİMİZDE VERMİŞ HABERİMİZ YOK UYANALIM ARTIK BİLİNÇLENELİM

SAFRA KESESİ TAŞINIZI ERİTİN KUTULUN ORGANINIZI ALDIRMAYIN ÖNEMİ ÇOK BÜYÜK
Safra kesesi taşı için karahindibağ sinirli ot enginar çayları için devedikeni extratı kullanın sabah akşam 2 şer tane için 3 ay devam edin bunlara safra kesesesi taşınız erir tamamen ekmek unlu gıdalar tatlılar hazır gıdalar hayvansal ürünler yasak safra kesesi taşı sorununuz varsa karaciğerinizde tıkalı onu temizleyin devedikeni extratı ile enginar çayı ile yoksa tekrarlar bilginiz olsun hastalıklarımızın hepside karaciğerden kaynaklanıyor hiç bir organımız boşuna yaratılmamıştır unutmayın saygılar
M.ULAŞ

ŞENAY AKÇAY HANIMIN PAYLAŞIMI ÇOK ETKİLENDİM BENDE PAYLAŞTIM

ŞENAY AKÇAY HANIMIN PAYLAŞIMI ÇOK ETKİLENDİM BENDE PAYLAŞTIM
Kanser hastalığı ile mücadele eden 25 yaşında bir genç kız o.. Ve işte onun hepimize yazdığı etkileyici bir mektubu yayınlıyoruz.. Büyük dersler içeren tokat gibi bir mektup
Kanseri sevmedim ama minnettarım
Sorun aslında kanser değil, kemoterapi.
Evet belki kemoterapi görmeseydim ölecektim ama kemoterapinin de beni pek yaşattığını söyleyemem. Kemoterapi tümörümü yok ederken beni de darmaduman ediyor. Kanser teşhisi konmadan önce aylarca tümörümle birbirimizden habersizce, normal bir insan gibi yaşamıştık, kıtalar arası yolculuklar yapıp, en yakınlarımın düğününde göbek bile atmıştık. Tamam biraz abartıyorum son zamanlarda nefes darlığı, uyku sıkıntısı, gece terlemesi yaşıyordum ama kimseye muhtaç olmadan yuvarlanıp gidiyordum işte.
Gel gör ki teşhis konup kemoterapi başladığından beri 25 yaşında olmama rağmen kendimi 90'ına yaklaşmış bir nineden farksız hissediyorum. İki adım yol yürüyemiyorum, kendim hiç bir işimi halledemiyorum, bırakın yatağımı toplamayı, duşumu kendim alabilsem ne mutlu bana diyorum. Yemeğimden, giyinmeme, uyumamdan uyanmama yaptığım her şeyde birine bağlı olmak beni üzüyor. Kel olmayı saymazsak, geçtiğimiz altı ayda alışamadığım yegane şeylerden biri de birisine bu kadar bağlı yaşamak. Tek bir kişiye bağlanmaya herkes alışıktır genelde, ama benimki öyle değil yani tek bir kişiye değil herhangi bir kişiye bağlıyım ben.
Neyse ki güzel insanlar biriktirmişim. Ben göndersem de gitmeyen, her gün bana güç veren, gücümü hatırlatan insanlar. Güçsüz bilirdim kendimi, zayıf yönlerimi bilip onları geliştirmekten hep kaçtığım için her zaman en başından yenilgiyi kabullenenlerdendim. Ama bu sefer yenilemezdim. Ne kadar kaçsam da bu sefer savaşmak zorundaydım. Teşhis konduğu gün doktorun da dediği gibi 52 haftalık bir mücadele bekliyordu beni. Bende amatörce attım kendimi savaşa. Dedim ya kilit nokta aslında güzel insanlardı. Çünkü ben, hiç bir zaman kendim için bir şey yapmadım anca sevdiklerim için yaptım her şeyi. Bu savaşa da kendim için girdim sanmayın sakın. Sevdiklerim için girdim, kalbi benim için çarpan, duasında adım geçen herkesi mutlu etmek için. Kalbimde yer edinen, kalbinde yer edindiğim herkes benim için seferber olmuştu onları yüzüstü bırakmamak için girdim işte. Sevilmeyi ne kadar çok sevdiğimi hatırladım sayelerinde. Şimdi beni güçlü buluyorlar ya...
inanır mısınız bilmem ama beni güçlü bulan insanlardan aldım bu gücü. İlkokuldaki spor öğretmenimden, lisedeki sıra arkadaşımdan, evin karşısındaki otopark görevlisinden, karşı sokaktaki telefon tamircisinden aldım. Eklemeden edemeyeceğim; dini inançları pek güçlü olmayan ben, derdini veren Allah'ın gücünü de verdiğini gördüm. İğneden kaçmak için tebeşir tozu yutan ben, nelere gülüp geçmeye başladım.
Başlarda her şey çok pembeydi. Kanserdim (lenfoma) ve iyileşecektim hiç bir detaydan haberim yoktu. Hala gripmişim de 1 yıl sürüp geçecekmiş gibi geliyordu. Binlerce insan, yüzlerce telefon, onlarca ziyaretçi ve her gün aldığım tek bir ilaç 'Lustral' oyalıyordu beni. Salak gibiydim. Etrafımdaki herkesin neden bu kadar mutsuz ve panik halinde olduğunu anlamıyordum, çünkü henüz hiçbir şeyin farkında değildim. Günler geçtikçe ters orantı olmaya başlamıştı. İnsanlar rahatlamıştı, unutmuştu, boşlamıştı; benim paniğim ve mutsuzluğum ise gün geçtikçe artmıştı (6 ay 25gün geçti her gün artmaya devam ediyordu).
En çok gittiğim yer hastane, en çok duyduğum söz 'geçmiş olsun' olmuştu. İleride sayısız sayıda yapılmış olacak olan; damar yolu, kemoterapi, kan sayımı, intretekal, biyopsi gibi gerçekler teker teker değil bir anda yüzüme vurmaya başlamıştı.
Değişmiştim, ben değildim artık. Tenim, kokum, olmayan saçlarım ve gözlerimde ki ışık.
Sosyal hayatımdan, özgür ruhumdan, cinsel güdülerimden ve en acısı benliğimden çok kısa bir zamanda kopmuştum. Artık yegane muhabbetim ve düşündüğüm şey, kanımı hangi hemşirenin alacağı ya da nötrofillerimin ne kadar düşük olduğuydu. Bakmayın böyle yazıldığında okuması kolay oluyor ama böyle yaşaması inanın çok kolay değil. Tabi ki de ilk kanser olan genç ben değilim, keşke son olsam ama eminim ki son da değilim. Ama zor arkadaş. Ne kadar çok sevilseniz de, etrafınızdaki herkes tarafından günün her anı şımartılsanız da bu saatlerde yatağa girdiğinizde, ya da ne bileyim tuvalete girip instagram da gezindiğinizde boğazınız düğümleniyor işte.
Keşkeler,
Belkiler,
Nedenler,
Hayaller.
Pişmanlıklar da en kötüsü. Aklından geçirip yanlış olur, herkes ne der diye düşünüp yapmadığın her şey için 'ah be' diyorsun. Koşarak geri dönmek istiyorsun ama ya bir bardak soğuk su içiyorsun ya da kocaman bir iç çekiyorsun.
Kimseyi üzmek için ya da durumdan şikayet etmek için yazmıyorum bu satırları ama insan paylaşmak istiyor. İnşallah yaşamayın ve anlamayın hiç bir zaman şu yaşadıklarımı ama ne kadar zor olabileceğini bir hayal edin istiyorum arada.
Hayal edin ki şükür edebilin.
Her sabah uyandığınızda başta kendiniz olmak üzere etrafınızdaki herkesi ne kadar çok sevdiğinizi hatırlatın kendinize. Gülecek, şükür edecek sebepler yaratın. Lütfen daha çok gülün! Kendi gücünüzü asla küçümsemeyin. Bu yaşadıklarımın hiç birini yaşamanıza gerek yok gücünüzü görmek, kendinize saygı duymak için.
Kanseri sevmedim, ama bana kendi içimde ki gücü gösterdiği için ona minnettarım.
Neyse siz sadece şükredin, o kadar aslında.
Iris Mercan haberleri">Iris Mercan
irismercan@hotmail.com. alıntıdır içim yandı okudum

7 Ağustos 2019 Çarşamba

DÖKÜLEN SAÇLARINIZ YENİDEN GELSİN SAÇLARINIZDAN TEK TEL DÖKÜLMESİN Sağlığımızın müthiş şifreleri sayfamda var bilgileri okuyun 1 adet aspirini ezin havanda 5 diş sarımsağı soyun ezin havanda 2 yemek kaşığı sızma zeytinyağına karıştırın 1 yumurta sarısınıda karıştırın ilk 1 ay haftada bir yapın sonrasında 15 günde 1 yapın 1 saat dursun saçınızda ilk kullanımdan sonra dökülmeler duruyor kesnlikle dökülmüyor 6 ay sonra dökülen saçlar çıkmaya başlıyor bu aradada karaciğeriniz tıkanmış dökülmelerin sebebi olan filitrelerinizide açın devedikeni enginarla bilginiz olsun saygılar geçmiş olsun M.ulaş

(Allahü teâlâ, 40 yaşına gelen müslümanı, cinnet, cüzzam, baras gibi hastalıklardan emin kılar. 50 yaşına gelince hesabını hafifletir. 60a ulaşınca onu keremiyle rızıklandırır. 70e gelince gök ehline onu sevdirir. 80e gelince, iyiliklerini mükafatlandırır, kötülüklerini affeder. 90 yaşına varınca, onun geçmiş ve gelecek günahlarını mağfiret eder ve kendisini aile halkına şefaatçi kılar ve bir münadi ona, "Bu, dünyada Allahü teâlânın himayesine girmiş bir kimsedir" diye seslenir.) [Ebu Ya’la]Hadisi şerif

Hasan Bozkurt ----- Peygamber efendimiz (s.a.v)’in doğumuna sevinmek. Hâfız Ebu’l-Hattâb ibn-i Dıhye, Tenvîr kitabında İbn-i Abbâs Hazretlerinden şöyle naklediyor: İbn-i Abbâs Hazretleri bir gün evinde oturmuş bir topluluğa Peygamber Efendimizin (s.a.v.) doğumunda meydana gelen hâdiseleri anlatıp bununla seviniyordu. Allâh’a hamdederek Resûlüne salât ü selâm getiriyorlardı. Peygamber Efendimiz yanlarına geldiğinde onlara: “Şefâatim sizlere helâl oldu” diye buyurdu.

Zil-hicce'nin son günü, aynı zamanda senenin son günüdür. Bu günde oruçlu bulunmak lazımdır.
30.08.2019 günü.

Şanlı Peygamberimizin sav. Mübarek Doğum gününe sevinen, Mevlid Kandilini idrak eden büyük derecelere kavuşur.”

Hasan Bozkurt ------------ Ebu’d-Derdâ Hazretlerinden şöyle rivâyet olunmuştur: Ebu’d-Derdâ (radıyallâhü anh), Peygamber Efendimizle birlikte Âmir el-Ensârî’nin (radıyallâhü anh) evine uğradılar. O, kızlarına ve âilesine Peygamber Efendimizin doğumunda meydana gelenhâdiseleri öğretiyor ve “İşte o gün bugündür, işte o gün bugündür” diyordu. Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Muhakkak Allâhü Teâlâ rahmet kapılarını senin için açtı, meleklerin tamamı sana istiğfâr etmektedirler. Kim senin bu yaptığın gibi yaparsa, senin gibi bu büyük derecelere kavuşur.”........ itikadi sapıkların mezhebsizlerin dediği gibi bidat değil. ibadetttir. şereftir.


Peygamber efendimiz (s.a.v)’in doğumuna sevinmek. Mevlid kandili: Bid'at değil bilakis şefaate sebeptir.

-Ebu Medyen hazretlerine, Hz. Âdem’in cennetten çıkarılması ve nehyedildiği halde o ağaçtan yemesinin sırrı sorulduğunda, şöyle cevap vermiştir: “Eğer babamız Âdem (as), sulbünden Muhammed (as) gibi bir zatın zuhur edeceğini bilseydi, dünyaya çabuk insin de kemal-i Muhammedî (sav) ve cemal-i Ahmedî (Efendimizin kemali ve güzelliği) bir an evvel zuhur etsin diye elbette o ağacın meyvesini değil, kökünü bile yerdi.”............Hadis-i Kudsî'de Allah diyor; "(Ey Habibim!) Sen olmasaydın, sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım."

Fotoğraf açıklaması yok.