2 Eylül 2019 Pazartesi

DELİCE.. Ahhh DELİCE.. Vahhh DELİCE..????? (ALINTI) Lütfen. Doğru mu Yanlış mı inceleyin


Hızır Çakır
DELİCE.. Ahhh DELİCE.. Vahhh DELİCE..?????
(ALINTI) Lütfen. Doğru mu Yanlış mı inceleyin
×××××××××××××××××××××××××××××
1951-1952 yılları.. İspanya Hükümeti, Türkiye’
den çok yüksek MİKTARDA ODUN KÖMÜRÜ satın almak istiyor..
O güne kadar İspanya’ya yapılan İHRACAT kalemleri arasında yer almayan bu talebin
bir de ÖZEL ŞARTI VARDI: 🙄
Kömürler İskenderun’dan Saroz Körfezi’ne kadar Akdeniz ve Ege sahillerinde doğa da kendiliğinden yetişen *"DELİCE"* AĞACINDAN elde edilmesi isteniyordu. 
İstek dönemin Hükümeti tarafından yüksek getirisinden sevinçle karşılanıyor, ÜLKEMİZDE bol miktarda bulunan DELİCE KÖMÜRÜ ihraç edilmeye başlanıyordu..
Görgü tanıklarının anlattıklarına göre, limanların üzeri gemi yüklemeleri sebebiyle kara bir bulut ile kaplanıyor göz gözü görmüyordu! 😕
O yıllarda Ankara’da görev yapan ABD Ticaret Ataşesi, dönemin Dışişleri Bakanı’na ihraç edilen kömürün İspanya tarafından nasıl değerlendirildiği ya da nerelerde kullanıldığını araştırıp araştırmadıklarını soruyor. 🤔
Aldığı cevap, getirisinin önemli olduğu, nerede kullanıldığının Türkiye’yi ilgilendirmediği şeklinde oluyor. Bunun üzerine ataşe konuyu kendisi araştırıyor ve otoyollarda dolgu malzemesi olarak kullanıldığı bilgisine ulaşıyor. Bununla yetinmeyip ABD’de tanıdığı mühendislerden bilgi alıyor ve otoyolda kömür dolgunun bir yararı olmadığını öğreniyor. 🤨
Öğrendiklerini Bakan’a iletiyor, Türkiye’nin rahatsız olmadığını, gelirden dolayı memnun olduklarını söylüyor, konu kapanıyor... 😒
*DELİCE AĞACININ ZEYTİN AŞILAMAK için en uygun ağaç olduğunu bilenler TÜRKİYE'YE oyun oynamışlardı.* 😧
Sonuc: İspanya dünyanın en büyük zeytinyağı ihracatçısıdır * Ve ne tesadüf ki aynı yıllarda Türkiye margarinle tanışmıştır...* 🤨
(Aşılanmamış ZEYTİN ağacına "DELİCE" denir)
MARSHALL YARDIMLARIYLA EGE, AKDENİZ bölgemizdeki milyonlarca ZEYTİN AĞACIMIZ kökünden sökülerek GEMİLERLE AVRUPA YA götürüldü.. ABD bize bu AĞAÇLARIN YERİNE milyonlarca KAVAK ve ÇAM (çıra) fidanı verdi..
Kavak ağacı yurtta alerjik hastalıklar başlattı.
ÇAM AĞACI ise bildiğimiz YAĞLI ÇIRA idi. Dağlarımıza ovalarımıza her yere diktik.
Hiçbir işe yaramıyan bu ağaç,ülkemizin dağına bayırına dikilen saatli bomba oldul.. Bu ağaçlar yandığı zaman kozalakları patlıyarak yanarak 200 metre uzağa fırlamakta ve oradaki çam ağaçlarınıda tutuşturmaktadır.. Bugüne kadar kimi gördüysem yetkili, yetkisiz, beyinli beyinsiz herkese bu gerçeği anlattım..
"ABD bizim gibi haini bol ülkelerin coğrafyasını çam (Çıra) ormanlarıyla dolduruyor, içimizdeki HAİNLERİN bir kibrit çakmasıyla 100 savaş uçağının verdiği zarardan daha da fazla zarar veriyorlar.. Şimdi soruyorum..
Devletimiz bu çam ağaçlarının yerine ZEYTİN,
CEVİZ, BADEM, İNCİR, SAKIZ AĞACI dikse hem bu ağaçlar kolay kolay yanmaz hemde köylüye bir gelir olur. Halen daha çam dikiyoruz bıkıp usanmadan. Bir tane AKILLI YÖNETİCİ, bir tane milli yönetici gelmiyecek mi bu memlekete...
"EY TÜRK MİLLETİ.! ÜLKEME DİKTİĞİNİZ BU ÇAM AĞAÇLARI SAATLİ BOMBA GİBİDİR..
ZEYTİN DİKİN, CEVİZ DİKİN, BADEM DİKİN,
ÜRÜNÜ KİM Mİ ALACAK? KİM ALIRSA ALSIN. KÖYLÜMÜZ TOPLASIN. FENAMI OLUR.?
NE OLUR ÇAM (ÇIRA) DİKMEYİN.. BU GÜZEL MEMLEKETE, YANIYOR bu güzel COĞRAFYA.

*Rivâyete göre; bir kere Âişe (RadıyAllâhu Anha) Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e:* _*"Şehîdlerle haşrolacak kimse var mıdır?"*_ *Diye sordugunda Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem):* _*"Evet! Bir gün ve gecede, ölümü 20 (bir rivâyette 25) kere hatırlayan, şehirlerle haşrolacaktır."*_ *Buyurdu.* _(Kurtubî, et-Tezkire: 1/21; Irâkî, el-Muğnî, no:4340)_ *Bundan dolayı ulemâ yatmadan evvel 25 kere:* *》اَللَّهُمَّ بَارِكَْ لِى فِى الْمَوْتِ وَ فِيمَا بَعْدَ الْمَوْتِ《* _*"Ey Allâh! Ölümümü ve ölümden sonrasını Mübârek kıl."*_ *diyenin, ölürse şehid olacağını söylemişlerdir.*

Görüntünün olası içeriği: yazı



Ahmet Dere
ALINTIDIR...😭😭
30 AĞUSTOS ZAFER Mİ.?
Zafer kazandıysak neden Fatihin emaneti müze oldu?
Zafer kazandıysak neden bir tane bile kiliseye dokunulmazken binlerce cami ahır oldu?
Zafer kazandıysak kurtuluş savaşında 9800 şehit vermişken istiklal mahkemelerinde 500.000 kişiyi asan Yunan mıydı?
Zafer kazandıysak devletin dini ve dili ve anayasası ve ceza hukuku ve kıyafeti neden değişmek zorunda kaldı?
Zafer kazandıysak ayağına çarık almaya gücü olmayan millet, sarığı çıkarıp şapka takmadığı için neden asıldı?
Zafer kazandıysak toprağın altı ve üstü dahil neden kullanamaz halde anlaşmalar imzaladık?
Zafer kazandıysak eğitim kurumlarımızı neden önce İngiltere ardından Amerika ve Vatikan belirledi?
Zafer kazandıysak neden Dedelerimizin kabir taşlarını bile okuyamıyoruz? Neden Türk Dil kurumunun başına Agop Artayan isimli bir Ermeni (1978 yılına kadar) geldi?
Zafer kazandıysak neden Türk tarihini tarihçi bile olmayan sadece bir kişi (Munis Tekinalp takma adlı Moiz Kohen… Sürekli türklüğü öne çıkaran, kemalizme vurgu yapan, İslam’ın emri olan Şeriat’a “kahrolsun” diyen, Halifeliğin ve Padişahlığın kaldırılmasını savunan ve sonunda Fransa’da Yahudi mezarlığına gömülen bir yahudi…) yazdı?
Zafer kazandıysak neden inançsızlar dilediği çıplaklıkta hür iken inananlar örtünmenin bedelini ödedi bir asır?
Zafer kazandıysak neden denize döktüklerimizin liderinin koluna karısını verdi devletin başındakiler?
Zafer kazandıysak yıllarca bizi işgal edenlerin liderini neden elimizle karaya çıkardık dolmabahçe limanından?
Zafer kazandıysak neden bugün düşmanımız olan ülkelerin hepsinde bu zafer üstüne yazılanın heykelleri var.?
Şimdi yukarıda yazdığım inkarı mümkün olmayan, yaşanmış, tarihsel gerçekleri siz Bayram olarak görüyorsanız; ortada kesinlikle bir ZAFER vardır?
Bu bizim zaferimiz DEĞİL.!
- Lozanı dahi bir başarı olarak gösterebilen algı uzmanı DÜŞMANLARIMIZIN, bugünü yukarıda sıraladığım neticelerine rağmen ZAFER olarak gösterme ZAFERİdir bu.

Muhaddislerin Hayran Olduğu Hadis-i Şerif : •Peygamberimiz s.a.v. ‘in, çarşı ve pazarda dolaşırken, ehli gafletin zulmaniyetinin sirayet etmesine karşı tavsiye ettiği dua ve faziletine karşı hadis alimleri hayran kalmışlardır. Çarşı ve pazarlarda gezinirken Allah Teâlâ’yı zikreden kişilerin, bunu yapmayanlara karşı bir üstünlükleri vardır. İnsanların çoğunun gaflette bulunduğu ve alışveriş ile meşgul olduğu çarşı ve pazarlarda Rabb’ini zikretmeye önem vermelidir. Peygamberimiz s.a.v. bunun önemine işaret ederek şöyle buyurmuştur: “Kim çarşıya girince ‘Lâ ilâhe illallahü vahdehu lâ şerike leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümitü ve hüve hayyün lâ yemûtü bi-yedihi’l-hayr ve hüve alâ külli şey`in kadir‘ . •duasını okursa Allah ona bir milyon sevap yazar, onun bir milyon günahını affeder ve mertebesini bir milyon derece yüceltir.”.. Diğer bir hadiste şöyle buyrulmuştur: “Gafillerin arasında Allah’ı zikreden kişi, savaştan kaçanlar arasında sebat edip savaşan kimse gibidir.” . •Bunun için Muhammed b. Vâsi (r.a) ve Ibn Ömer (r.a), sırf yüce Allah’ı zikrederek bu fazileti elde etmek için pazar yerlerine girerlerdi. Hasan-ı Basrî (k.s), çarşı pazarlarda Allah’ı zikredenler hakkında şöyle der: “Onlar kıyamet günü, yüzlerinde dolunayın parlaklığı gibi bir aydınlık ile ve güneş gibi bir güzellik içinde gelirler. Çarşı ve pazarlarda istiğfarda bulunan kimselerin, orada bulunanların sayısınca günahları affedilir.“…

doğal saç boyası

Görüntünün olası içeriği: yazı

Kekemelik için okunması tavsiye edilen dua.

Taha suresinin 27’nci ayet-i kerimesi kekemelik çeken, konuşmakta zorlanan kişiye, 7 gün boyunca 21 defa her birerinin başında Besmele-i şerife çekerek okunur ve ağzına “Yâ Şâfî Huu” diye üflenir. Şöyle:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَانِي
Okunuşu: “Bismillâhirrahmânirrahîm… Vahlül ukdeten min lisânî”.
Meali: “(Allah’ım!) Dilimden (şu) bağı çöz.”
Kişi, kendi kendine okuyacak ise,
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَانِي يَفْقَهُوا قَوْلِي
Okunuşu: “Bismillâhirrahmânirrahîm: Rabbişrahlî sadrî ve yessirlî emrî vehlül ukdeten min lisânî yefkahû kavlî” şeklinde de okuyabilir. Daha kapsamlı ve daha müessir olacağından başka dertlerine de şifa olur.
Hepsinin meali: “Rabbim! Göğsüme/gönlüme genişlik ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimden bağı çöz. Ki sözümü anlasınlar” demektir. [Aynı sure, ayetler: 25-28]
Eskiden hatipler cuma namazlarında cemaate vaaz sırasında düzgün bir belegât için konuşmalarının başlangıç kısmında bu duayı okurlardı. Şimdilerde pek rastlamıyoruz.