“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
https://vimeo.com/tomorhoca
- Ana Sayfa
- İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
- Dini bilgiler
- Hatim duası Türkçe Hatim Duası
- Ahmet tomor hoca sohbetleri
- suleymaniye
- Ruhlar kabirde hep kalır mı?
- Şehitlik ve Fazileti
- İslami Eğitim
- ALLAH (C.C.) 'ÜN SIFATLARI
- Ahmet Tomor Hocaefendi Sohbetleri
- Veysel Gürler
- Umman'dan Şifâlar
- İSLAMİ BİLGİLER KİTAP SOHBET SEYRET MULTİMEDYA
- Safakat İslami Forumları
- sadakat.net
- Ehl-i Sünnet Hanefi
- HAVAS İLMİ-MÜCERREBAT-I İLAHİ ŞİFACILAR
- Sağlığımızın müthiş şifreleri Sayfadaki tüm bilgiler bilgi amaçlıdır kullanım tercihi size aittir önce araştırın inceleyin doktorunuza danışın saygılar
- Sayfa ve guruptaki bilgiler bilgi amaçlıdır araştırın araştırmadan doktorunuza danışmadan kullanmayın sakın saygılar hepinize m.ulaş
- MUHTASAR İLMİHAL | Fazilet
- İLİM BÖLÜMÜ
- İmam Suyuti Camius Sağir
- Dini Sorular Molla Cami dini sorular ve cevapları
- incemeseleler
- "Nazar, deveyi kazana, insanı mezara sokar."
- YAVRULARIMIZA ELİF CÜZÜ ÖĞRETELİM. BİZLERDE TEKRAR EDELİM...
- Hadis-i Şerif
- FAZİLET TAKVİMİ
- mektebun
- faydalı
- medine
- Zi tuva kuyusu...
- Ali Eren Hoca
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
- "Kişi sevdiği ile beraberdir."
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
1 Ekim 2019 Salı
Bugün bizler, kimlerle oluyoruz, kimlerle ölüyoruz! Buna çok dikkat etmeliyiz!
Hasan Bozkurt ------Allah İsra suresi 71. ayette, “O gün (mahşer günü) bütün insanları imamları (önderleri) ile çağıracağız” buyruluyor. Öyle ise herkes önderini-liderini, rehberini-kılavuzunu, arkadaşını çok iyi seçmelidir. Şu halde bugün bizler, kimlerle oluyoruz, kimlerle ölüyoruz! Buna çok dikkat etmeliyiz! Eğer bugün zâlimlere karşı tavrımızı koymaz ve haktan yana olmazsak, bir gün gelir Allah o zâlimleri getirir, bizim de başımıza musallat eder. Nitekim Peygamberimiz bu gerçeğe işaret ederek, buyurdu ki: “Kim bir zâlime yardım eder, destek olursa, Allah o zâlimi er-geç onun da başına musallat eder." (Gazali, Dalâletten Hidayete, Tercüme: A. Subhi Furat, Şamil Yayınları, s. 80, İstanbul, 1978.)
Yeni doğmuş bebeğine daha bir damla sütünü vermeden, sorgusuz sualsiz, prospektüs okumadan; en büyük yan etkilerinden biri ağır geçirilen sarılık olan K-vit aşısını yaptırıp, sonra bebek yan etki yaşayıp sarılık olunca "sarı tülbentten" medet beklemek..
Muhtasar Yazar
Yeni doğmuş bebeğine daha bir damla sütünü vermeden, sorgusuz sualsiz, prospektüs okumadan; en büyük yan etkilerinden biri ağır geçirilen sarılık olan K-vit aşısını yaptırıp, sonra bebek yan etki yaşayıp sarılık olunca "sarı tülbentten" medet beklemek..
Allah bize bunları sormaz mı sanıyoruz?
Daha annesinin kokusunu almadan, bacaklarından zerk edilen onlarca kimyasal ile şoka sokulan bebeklerin hesabı sadece bu sisteme değil, onu 9 ay karnında binbir türlü zahmetle taşıyıp; sabah akşam beşiğine nevresim beğenen, odanın badanasını mobilyasına uydurmaya çalışan ama bir kere bile "benim yavruma yapacakları iğnenin içinde ne var acaba? Yan etkileri nedir ki? " diye sormayan/sorgulamayan annelere de sorulmayacak mı?
O binbir türlü alerjiler, egzamalar, bronşitten küvezde yatmalar, kabızlık yada bitmeyen gaz sancıları, başını sağa sola çarpan bebekler, erkek bebeklerde testis ve sünnet bölgesi rahatsızlıkları, donuk bakmalar vs vs neyin neticesi sanıyorsunuz?
Aşılanmayan hiçbir bebekte bu saydıklarımın zerresini göremezsiniz.
Hatta bir çocuğunu aşılatıp, diğer çocuğunu aşılatmayan anneler aradaki farkları çok iyi bilirler.
Hatta bir çocuğunu aşılatıp, diğer çocuğunu aşılatmayan anneler aradaki farkları çok iyi bilirler.
Artık çokca tevbe edin, bu şuura ulaştığınız içinde bol bol hamd edin.
-Aşı hakkında bir çok kelam ettim. Eğer aşılanmazsa bir bebek ölecek olsaydı ve bedenimiz hakikaten o kimyasallara muhtaç olsaydı; Allah bizi aşılanmış olarak gönderirdi annemizin rahminden! Yada bir ağaç yaratır meyvesini aşı yapardı!
Ne demek istiyorum anlayabiliyor musunuz?
Bize bir rahatsızlık veriyorsa Allah, dermanını da doğaya vermiş. Gerek ki biz doğru yerde arayalım.
Bir bebeğin antibiyotiği, dermanı, aşısı; anasının göğsünde kaynayan sütündedir! Gayrısı bağışıklığa vurulan darbedir.
Bugün ilk 6 ay su bile yasak ediliyor bebeklere. Suyun dahi zararı olduğunu söyleyip aşıda ki ağır kimyasalların faydalı olduğunu iddia etmek düpedüz yalandır!
Eğer hakikaten samimi olsalar, eğer hakikaten yavrularımızın sağlıklarını düşünseler di "Müslüman ülkelerin kendi aşılarını üretmelerine izin verirlerdi."
Bugün aşılar hakkında kaç raporu, kaç istatistiği var ki Türkiye'nin? Körü körüne " ya tutarsa" zihniyeti ile daha anasının kokusunu almadan kimyasala bulanıyor bu bebekler hemde çığlık çığlığa!
Ey anneler merhamet edin yavrularınıza..
-Aşı hakkında bir çok kelam ettim. Eğer aşılanmazsa bir bebek ölecek olsaydı ve bedenimiz hakikaten o kimyasallara muhtaç olsaydı; Allah bizi aşılanmış olarak gönderirdi annemizin rahminden! Yada bir ağaç yaratır meyvesini aşı yapardı!
Ne demek istiyorum anlayabiliyor musunuz?
Bize bir rahatsızlık veriyorsa Allah, dermanını da doğaya vermiş. Gerek ki biz doğru yerde arayalım.
Bir bebeğin antibiyotiği, dermanı, aşısı; anasının göğsünde kaynayan sütündedir! Gayrısı bağışıklığa vurulan darbedir.
Bugün ilk 6 ay su bile yasak ediliyor bebeklere. Suyun dahi zararı olduğunu söyleyip aşıda ki ağır kimyasalların faydalı olduğunu iddia etmek düpedüz yalandır!
Eğer hakikaten samimi olsalar, eğer hakikaten yavrularımızın sağlıklarını düşünseler di "Müslüman ülkelerin kendi aşılarını üretmelerine izin verirlerdi."
Bugün aşılar hakkında kaç raporu, kaç istatistiği var ki Türkiye'nin? Körü körüne " ya tutarsa" zihniyeti ile daha anasının kokusunu almadan kimyasala bulanıyor bu bebekler hemde çığlık çığlığa!
Ey anneler merhamet edin yavrularınıza..
Bazıları yazacak yine biliyorum..
-Sen devletten iyi mi biliyorsun?
-Madem aşılar zararlı devlet niye müdahale etmiyo yeaa!
Diyenler nerdeler?
Devlet topu size atıyor işte..
Bakın, ifadeler gayet açık ve net..
Devlet başkanı Erdoğan'da milletinin; "nüfusunun azaltılması ve milletler arasında ki rekabette geri kalmasını" isteyen güçlerin oyununa gelinmemesi gerektiğini bildirip, bunu sezeryan üzerinden misallendiriyor.
Fakat bu konuşmasında insanların ölümle korkutulup asıl maksatlarının başka olduğunu vurgulayıp, bunu yaparken de "Tıbbi müdahalelere varıncaya kadar" her türlü yolu denediklerini itiraf ediyor.
-Sen devletten iyi mi biliyorsun?
-Madem aşılar zararlı devlet niye müdahale etmiyo yeaa!
Diyenler nerdeler?
Devlet topu size atıyor işte..
Bakın, ifadeler gayet açık ve net..
Devlet başkanı Erdoğan'da milletinin; "nüfusunun azaltılması ve milletler arasında ki rekabette geri kalmasını" isteyen güçlerin oyununa gelinmemesi gerektiğini bildirip, bunu sezeryan üzerinden misallendiriyor.
Fakat bu konuşmasında insanların ölümle korkutulup asıl maksatlarının başka olduğunu vurgulayıp, bunu yaparken de "Tıbbi müdahalelere varıncaya kadar" her türlü yolu denediklerini itiraf ediyor.
Bugün aşı da tıbbi bir müdahale olduğu için, ve açılan davalar neticesinde Türk Anayasa Mahkemesi "Risk içeren" bu aşılar 'zorla' yapılamaz diye hükmetmiştir.
Ben sizlere yasal haklarımı kullanarak aşıların içerisindeki maddeleri ve hiçbir yerde bahsedilmeyen "risklerini" anlatıyorum.
Ve sizi Erdoğan'ın bu sözlerini sorgulamaya davet ediyorum..
Ve sizi Erdoğan'ın bu sözlerini sorgulamaya davet ediyorum..
Devlet başkanı Erdoğan'ın;
-Bizi tıbbi müdahaleler ile "kısırlaştırıp, zekamızı geri çekiyorlar" dediği bu güçler kim?
Ne istiyorlar bizden?
Neden bebek, kadın, çocuk demeden canımıza kast ettiler?
Peki biz neden izin veriyoruz!
-Bizi tıbbi müdahaleler ile "kısırlaştırıp, zekamızı geri çekiyorlar" dediği bu güçler kim?
Ne istiyorlar bizden?
Neden bebek, kadın, çocuk demeden canımıza kast ettiler?
Peki biz neden izin veriyoruz!
Bunu doktorlar çok iyi bilirler ki yeni doğan bir bebeğin ilk 6 ay aktif bağışıklığı yoktur!
Peki öyleyse neden aşıların bir çoğu ilk 6 ayda yapılır!?
Zaten bu bebeğin bağışıklık sistemi çalışmıyorken , ona bu kadar kimyasalı vurmak niye?
Peki öyleyse neden aşıların bir çoğu ilk 6 ayda yapılır!?
Zaten bu bebeğin bağışıklık sistemi çalışmıyorken , ona bu kadar kimyasalı vurmak niye?
Madem amaç toplum sağlığı ise neden kendi uçağını, topunu, tankını yapan Türkiye'de kendi aşısını üretecek veri yok?
Pardon yanlış sordum..
Neden kendi aşısını/ilacını üretmesine izin verilmiyor?
Niye aşı sonrası komplikasyon yaşayan çocukların istatistikleri tutulmuyor!
Aşı yan etkisiyle can veren yavruların ölüm raporlarına neden "sebebi açıklanamayan ani ölüm" yazılıyor?
Adli tıpta ölüm sebebini bulacak yeterli veri yoksa yollasınlar cesetleri antropologlara, adamlar 10 bin yıl evvel ölenlerin kemiklerinden ölüm sebebini buluyorlar nede olsa, 3 gün önce ölen bebeğinkini mi bulamayacaklar(!)
Bendeki de laf işte..
Yeter mi? Yetmez..
Pardon yanlış sordum..
Neden kendi aşısını/ilacını üretmesine izin verilmiyor?
Niye aşı sonrası komplikasyon yaşayan çocukların istatistikleri tutulmuyor!
Aşı yan etkisiyle can veren yavruların ölüm raporlarına neden "sebebi açıklanamayan ani ölüm" yazılıyor?
Adli tıpta ölüm sebebini bulacak yeterli veri yoksa yollasınlar cesetleri antropologlara, adamlar 10 bin yıl evvel ölenlerin kemiklerinden ölüm sebebini buluyorlar nede olsa, 3 gün önce ölen bebeğinkini mi bulamayacaklar(!)
Bendeki de laf işte..
Yeter mi? Yetmez..
Bugün anaokul ve 1. Sınıf çocuklarının her birinin dişlerine florürlü vernik uygulaması yapılıyor.
Niye? Dişleri çürümesin diye..
Bir kişide çıkıp demiyor ki:
-Yahu bu çocuklar 6-7 yaşında, zaten bu dişleri dökülüp yenisi gelecek neyin verniği bu?
Niye? Dişleri çürümesin diye..
Bir kişide çıkıp demiyor ki:
-Yahu bu çocuklar 6-7 yaşında, zaten bu dişleri dökülüp yenisi gelecek neyin verniği bu?
İşin aslını ben diyeyim sizlere..
Bu uygulama Avrupa'nın bir çok ülkesinde yasaklandı.
Sebebi ise çocuklarda "zeka geriliğine" yol açması.
Florürün ise en yaygın komplikasyonlarından biri; kemik hastalıklarıdır.
Bu durumda çürük diş ne kadar masum kalıyor değil mi?
Bu uygulama Avrupa'nın bir çok ülkesinde yasaklandı.
Sebebi ise çocuklarda "zeka geriliğine" yol açması.
Florürün ise en yaygın komplikasyonlarından biri; kemik hastalıklarıdır.
Bu durumda çürük diş ne kadar masum kalıyor değil mi?
Kadınların sezaryene mecbur bırakılması konusuna hiç girmeyeceğim..
Korkmayın normal doğum yapınca ölmezsiniz!
Allah Rasulu "doğumda ölen şehittir" buyurdu.
Ortalıkta pekte şehadete layık kadın da kalmadı zaten.
Doğum ölümleri azalmış..
Belkide Peygamber müjdeleri geri çekildi.. ?
Korkmayın normal doğum yapınca ölmezsiniz!
Allah Rasulu "doğumda ölen şehittir" buyurdu.
Ortalıkta pekte şehadete layık kadın da kalmadı zaten.
Doğum ölümleri azalmış..
Belkide Peygamber müjdeleri geri çekildi.. ?
Vel hasıl; sezeryandan kurtardığımız küveze, küvezden kurtardığımız aşıya, aşıdan kurtardığımız verniğe kurban ediliyor.
Mayın tarlasına döndü dört bir yanımız..
Rahat bırakın bedenimizi diye haykırasım geliyor!
Mayın tarlasına döndü dört bir yanımız..
Rahat bırakın bedenimizi diye haykırasım geliyor!
Ne kadar az test yaptırırsanız,o kadar sağlıklısınız ötesi yok!
Bugün her çocuk aynı ihtiyarlar gibi şeker, tansiyon, kalp, troid hastası olmuş, genç kızlar hormon bozukluğu, kist, guatrla boğuşuyor, delikanlılar kalp krizi geçiriyor, obez, karaciğer rahatsızlıklarına müptela, her evli çift tüp bebek kuyruğunda, koca koca profesörler hala hiçbir veriye dayanmadan, Nasreddin hoca misali çıkmışlar tvlerde "Şu hastalık hortlarsa bilmem kaç bin çocuk ölür" diye gayba taş atıyorlar.
Yine bizim hayrımızı düşünmüş gibi yapıyorlar yapmasına da, demezler mi adama;
Güya şimdi ki çocuklar ölmüyorda çok mu güzel yaşıyor!!!
Bırakın gelmeyen geleceği dertlenmeyi, elinizde ki çocukları kurtarın!
Okul kantinlerinde 1 tane doğal ürün yok!
Okullarda kanserojen etkili domestos dağıtılıyor!
Birde şimdi tarama testi diye kanlarını alacaklar, şahtık şahbaz olduk!
Türkiye'nin kan ve ilik dokularının Amerika'ya satılıp gen haritası çıkarılması gibi bir sabıkası varken, artık evladınızın kanını vermeye ne derece güvenirsiniz ben bilemem..
Güya şimdi ki çocuklar ölmüyorda çok mu güzel yaşıyor!!!
Bırakın gelmeyen geleceği dertlenmeyi, elinizde ki çocukları kurtarın!
Okul kantinlerinde 1 tane doğal ürün yok!
Okullarda kanserojen etkili domestos dağıtılıyor!
Birde şimdi tarama testi diye kanlarını alacaklar, şahtık şahbaz olduk!
Türkiye'nin kan ve ilik dokularının Amerika'ya satılıp gen haritası çıkarılması gibi bir sabıkası varken, artık evladınızın kanını vermeye ne derece güvenirsiniz ben bilemem..
Elinizde düşmanınızın üretimi şırıngalarla gezip çocuklara sağlık verdiğinizi iddia edeceğinize, yasaklayın cips, kola, çikolata, reklamlarını ve satışını inanalım samimiyetinize!
Ama bu kimsenin işine gelmez..
Çünkü ne savaş biter nede hastalık!
Silah ve ilaç ticareti onların can damarıdır!
Bu paylaşımım tamamen siyaset dışıdır. Fakat oyun büyüktür. Geçmiş yazılarımda devleti ve ülke başkanını öne sürenler olduğu için, bu da buracıkta dursun istedim..
Ama bu kimsenin işine gelmez..
Çünkü ne savaş biter nede hastalık!
Silah ve ilaç ticareti onların can damarıdır!
Bu paylaşımım tamamen siyaset dışıdır. Fakat oyun büyüktür. Geçmiş yazılarımda devleti ve ülke başkanını öne sürenler olduğu için, bu da buracıkta dursun istedim..
/Yağmur İbiç / 03.11.2018
@muhtasaryazar
Biri İmam-ı Azama gelerek: "Ya İmam, ben namazlarımı huşû içerisinde kılamıyorum. Namazda iken develerimi otlatıyor, onlarla ilgileniyorum. Oysa siz benden daha zenginsiniz. Peki siz ibadet zevkine nasıl erişiyor, ibadetlerinizi huşû içerinde nasıl yapıyorsunuz?” diye sormuş. İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri şöyle cevap vermişler: “Ben develerimi kalbime bağlamam ki, ahıra bağlarım!..”
AZILI KÂFİR ÜBEY BİN HALEF’İN SONU: Yâsin Sûresi’nin 77-79. âyet-i celîlelerinde -meâlen- buyurulmuştur ki: “İnsan görmedi mi ki, muhakkak biz onu bir nutfeden yarattık, sonra o apaçık bir düşman kesildi. Ve kendi yaradılışını unuttu da bize bir misâl getirmeye kalkıştı, dedi ki: Kemikleri kim diriltebilir ki, onlar çürümüşlerdir. De ki: Onları ilk defa yaratmış olan diriltecektir ve o bütün yaradılmışları tamamıyla bilendir.” Bu âyet-i kerîmenin sebeb-i nüzûlü şöyledir: Kâfirlerin azgınlarından Übey bin Halef, Resûl-i Ekrem Efendimizin (s.a.v.) peygamberliğini inkâr ederek ona düşman olmuştu. -Mekke’de iken- bir gün Peygamberimize elinde çürümüş bir kemik olduğu hâlde geldi, onu ufaladı ve: “Böyle çürümüş bir kemiği Allâh’ın dirilteceğine mi inanıyorsun?” dedi. Peygamberimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem): “Evet, seni dahi diriltecek ve cehenneme atacak” diye cevap verdi. Bu sözü işiten Übey öfkelendi ve yemin ederek: “Muhakkak seni öldüreceğim.” dedi. Peygamberimiz (s.a.v.): “Beni öldürmeye senin gücün yetmez. Ama inşâallâh ben seni öldüreceğim ve ateşe teslim edeceğim.” buyurdu. Bedir Gazâsı’nda fidye karşılığında ölümden kurtulan Übey, Uhud Gazâsı’nda da kâfir saflarında idi. Übey, Peygamberimizi (s.a.v.) görünce atını sürdü. Müslümanlardan bazıları karşı durmak istediler. Fakat Peygamberimiz (s.a.v.): “Aradan çekiliniz, onu benimle baş başa bırakınız.” buyurdular. Sonra Hâris bin Sımme’den bir mızrak aldı, onu Übeyy’e attı. Boynundan yaralanan Übey atından düştü, kaburgalarından biri kırıldı. Kureyşlilerin yanına döndüğünde: “Muhammed beni öldürdü” dedi. Kendisine “Bir şeyin yok, bu ufak bir yaradır.” diyenlere: “Bende olan diğer bütün insanlarda olsaydı hepsi ölürlerdi. O bana: ‘Seni inşâallâh öldüreceğim.’ dememiş miydi! Ben biliyorum ki Muhammed hiç yalan söylemez. Vallâhi tükrüğü bana isâbet etse yine de beni öldürür.” diye cevap verdi. Nitekim Mekke yakınında Serif denilen mahalde bu yaranın tesiriyle öldü. / FAZİLET TAKVİMİ Pazartesi-30-Eylül-2019
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)