1 Ekim 2019 Salı

RESULULLAHIN (sav),HAZRETİ ALİ İLE SOHBETİ- Muhammed (SAV) dedi ki---"Cablısa ve Cablıka-- iki şehristandır ,Biri meşrik te ve biri mağrip tedir ,Meşrik te olan şehre -Cablıka -derler Yeşil Zümrütten inşa edilmiştir ve ikisi de Kaf dağına ulaşmıştır(Kaf dağı diye tabir edilen evren yada galaksimiz olabilir,Kaf dağı hakkında da ilginç açıklamalar var kitapta) Her şehrin eni ve uzunluğu 2000 fersenktir ,(Bir fersenk 6232,2 metreye eşittir)" Bu cevabı Resulüllah söyleyince ,yahudi bilginleri, önlerine Tevrat koyup karşılaştırma yapıyorlardı ki ,onların sözüne uygun mu söylüyor yoksa muhalif mi görüyorlar Ali bin Ebu Talip (RA) mecliste hazır idi Dedi ki: ----"Ya Resulallah, bu dediğiniz şehirler bizim bulunduğumuz cihan içindemidir?" Hz Resul dedi ki; --"O şehirler karanlık içindedir, Kaf dağına ulaşıktır" Hz,Ali dedi ki:---"Her şehirde ne kadar halk vardır" ? Resullah ; --"Her şehrin kalesinin bin derbendi vardır Her derbendini gecede biner kişi bekler Ve o bin kişiye bir yıl içinde yıl tamam oluncaya kadar bir daha sıra gelmez" dedi Hz Ali dedi: ---"Ya Resulallah,Bu kaleyi ne için beklerler?" Hz Resul buyurdu:-- "Onun için beklerler ki o tarafta çok halk vardır, onlarla bu Cablısa ve Cablıka halkı arasında düşmanlık vardır, gece gündüz birbirleriyle cenkleri eksik değildir Nöbet tuttuklarının sebebi budur" Sonra; HzAli(RA) --"Ya Resullah dedi Bu Cablısa ve Cablıka halkı Adem oğullarındanmıdır?" Resullah buyurdu :--- "Onlar dünyada adam olduğunu bilmezler" HzAli --"Şeytan onlara yol bulmaz mı" dedi . Resul aleyhisselam buyurdu : --"Onlar Şeytanı da bilmezler" , HzAli: --"Ya Resulallah, Bu Ay,Güneş ve yıldızlar onların üzerine doğmaz mı?" Resulüllah:---" Onlar hak Teala'nin Ay, Güneş ve yıldızları yarattığını da bilmezler" Ali (RA) ---"Bu cihanı nasıl görürler?" dedi Resul (SAV) buyurdu: ----"Onların aydınlığı kaf dağının şulesindendir, Onların taşları ve duvarları nur gibi şule verir" HzAli--- "Ya Resulallah, onlar Ne yer, ne içerler?" Resulüllah buyurdu: --"Hiç bir nesne yiyip içmezler" Ali (RA) dedi:--"Ne giyerler?" Resülallah buyurdu: --"Onların bedeni don istemez" . Ali (RA) dedi---"Meleklermidir?" Peygamber (SAV) ---"Melek değillerdir,Ama taatları(boyun eğme, emre uyma itaat) melek gibidir" . Ali (RA) --"Onlardan zürriyet(evlat,çocuklar) gelir mi?". dedi Resulüllah-- "Onların cümlesi erkektir, aralarında dişi yoktur" , Ali (RA) --"Onların dini ne dindir Onlar cennetlikmidir yoksa cehennemlikmidir?" , Hz Resul buyurdu:-- "Onlar cennet ehlidir, İslam dini üzeredirler Mi'rac gecesi Cebrail aleyhisselam beni o tarafa iletti, Ben onlara İslam'ı arz ettim. Müslüman oldular .Allah Telala ve bana iman ettiler. Ben de onlardan birisine İslam'in şartlarını öğrettim, o kişiyi onların üzerine halife diktim ,Ondan sonra, Cebrail beni ,FARİS ve Fid'i tarafına ve Yecüc Mecüc iklimine ve Münsel ve Bakil ve Naris kavmine iletti .Onlara İslamı arzettim, kabul etmediler.Cümlesi kafirlerdir" Ondan sonra ; HzAli "Bizim halkımızdan onlara hiç kimse varabilir mi?" dedi. Resullah buyurdu: ---"Yok onlara varmaya hiç kismsenin takati yetişmez, Zira dört ay karanlıkta gidilir . Amma Ad kavminden üç kişi ,Hz Hud peygambere iman getirmişlerdi. Onlar Ad'dan kaçtılar ve o şehristana yerleştiler " dedi O yahudi alimleri bu sözleri işitince "Gerçek diyosun, biz de Tevrat'ta böyle bulduk O Ad'den kaçan 3 kişi o Cablıka ve Cablısa yerine gittiler Fid halkından korktuklarından çıkıp gidemediler Zira onlardan o kavimin kuvveti ziyade idi Sonunda o şehirde fevt olup kaldılar" dediler Kaynak.:taberi tefsiri.

Safer ayı uğursuz mudur?
SÂFER AYI UĞURSUZLUKTUR DİYEN BİD'ÂT İŞLEMİŞTİR.
Bu ayda akdedilen nikâhların uzun ömürlü olmayacağı, bu ayda yapılan faaliyetlerin sonuçsuz kalacağı, bu ayda başlanılan işlerin uğursuzlukla biteceği tarzındaki bâtıl inançların, câhiliye Araplarından beri halk arasında varlığını sürdüregelen hurâfelerden olduğunu görüyoruz.
Ebû Hüreyre’nin (r.a.) rivâyetiyle Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
''İslâm'da teşe'üm (uğursuz sayma, kötüye yorma) yoktur. En iyisi tefe’ül (iyiye yorma) dır.'' (Buhârî, Tıp, 54.)
Diğer bir hadîs ise şöyledir:
''Eşyada uğursuzluk yoktur, Safer ayında uğursuzluk yoktur, baykuşun ötmesinde bir uğursuzluk yoktur." (Müslim, Selâm, 102)
Bu ayın diğer aylardan bir farkı yoktur.
ÜZERİMİZE MÛSİBET ve BELÂLARIN GELMESİNİ İSTEMİYORSAK:
● Öncelikle Allah’a ve Resûlüne (s.a.v) ve mü'minlere karşı olan sorumluluklarımıza dikkat etmeliyiz.
● Zekat ve sadaka görevlerimize riâyet etmeliyiz.
● Kazancımızın, haram kazanç içeren bir kazanç olmamasına dikkat etmeliyiz.
● Özellikle de kul haklarından ve zulümden kaçınmalıyız.
● Sıkça Kur’ân okumalı, her gün Âyet'el- Kürsî, İhlâs, Felak ve Nâs Sûrelerini okumalıyız.
Kısaca en sağlam, kesin ve kestirme yol; “Allah’a ve Resûl’üne itâattir.”
Çünkü bu itâat, insanı maddî ve manevî her türlü belâlardan koruyan İlâhî bir kaledir. Bunun için de İslâm’a uymak, teslîm olmak gerekir.
Lütfen paylaşalım; toplumda oluşturulan bir yanlış câhiliyye inancı yıkılsın

KEMİK ERİMESİ SORUNLARINIZ TAMAMEN DÜZELSİN m.ulaş Yabani İğdenin kendisinden 20 tane sabah 20 tane akşam yiyin iğdenin yapraklarından 10 yaprağı yırtıp çay demleyin 1 su bardağı çay için veya iğde çekirdeği tozu ve keçiboynuzu çekirdeği tozu sıcak suyla çay demleyin için 1 su bardağı çayını için kırkkilit otu çayı demleyin 1 tutam koyun çay için 1 su bardağı için 30 gün devam edin 15 gün ara verin 30 gün daha yapın kemik sorunlarınız kalmasın geçmezse karaciğer tedavinizi uygulayın perhizimizde var ekmek unlu gıdalar tatlılar hazır gıdalar hayvansal ürünler yasak tedavi süresince şifa Allah tan saygılar m.ulaş

TÜM UYGULAYACAĞIMIZ KÜR VE TEDAVİLERİMİZDE PERHİZDE YASAKLAR VE SERBEST OLAN GIDALAR m.ulaş Sağlığımızın müthiş şifreleri
Genel kürlerde Perhizde yasaklar buğday ve buğdaygiller arpa buğday dahil ürünleri unlu mamullar ekmek makarna bulgur yarma ve undan yapılmış tüm ürünler yasak mısırgillerden hengi ürün varsa yasak meyvenin ekşileri serbest
Hazır gıdalar endüstriyel imalat ve hazır yapılmış gıdalar ve içecekler asitli tüm ürünler yasak
Hayvansal ürünlerin tümü hayvansal ürünler eti sütü yumurtası peyniri yoğurdu ve bunlardan imal edilmiş veya hazırlanmış tüm ürünler salam sosis sucuk bunlardan üretilen tüm mamüller yasak
Endüstrüyel işlem görmüş hiç bir ürünüde yemiyorsunuz yasak tedavi süresince
Sera ürünleri mevsim dışı sebze ve meyveler yasak.
Guliten sorununuz varsa eğer bakliyat yasak guliten sorununuz yoksa bakliyat serbest bilginiz olsun
Candita tedavisinde ceviz yasak sadece diğer tedavilerde serbest
PERHİZDE YİYEBİLECEKLERİNİZ SERBEST OLAN GIDALAR
Mevsimin tüm sebzeleri ne varsa serbest aldığınız sebzeleri 5 litre suya 1 çay bardağı sodyum bi karbonat koyun eritin bu suda sebze ve meyveleri 15. 20 dakika bekletin sonra durulayın yemek için hazırlayın meyvelerin ekşileri serbest
Bakliyatlarda eğer guliten sorununuz yoksa bakla fasulye nohut yeşil mercimek kırmızı mercimek bamya serbest
Ceviz badem fındık fıstık çiğ serbest yenir
Cantida ceviz yasak diğer tedavilerde ceviz serbest yenir
Balık haftada 1 buğulama olarak yenir kızartma yağda yasak
Perhiz tedavinin yüzde 50 si unutmayalım hasta olmadan önce bunları yiyorduk ama yinede hasta olduk perhiz sadece tedavi süresince bilginiz olsun tedaviler bitiminde serbest tüm gıdalar unutmayalım
sağlığımız servetimiz Kaybetmek çok kolay geriye kazanmak çok zor büyük emek ve gayret istiyor yemek kültürümüzü değiştirelim bu aradada Allah ın verdiği sağlığı biz yediklerimize içtiklerimize dikkat etmediğimiz sürece kaybetmeye mahkumuz iyi düşünelim sağlıkta hastalıkta ağzımızdan giriyor elimizle unutmayalım Rabbim tüm hastalara şifa versin Amin şifa Allah tan saygılar m.ulaş

Domuz eti yiyen

Ekrem Şama
KONUŞAN RESİMLER

İslâmiyetin emir ve yasaklarından birini hafif görmek, Kuran-ı kerim ile, melek ile, peygamber ile alay etmek küfürdür.

Hasan Bozkurt Rasûl-i Ekrem Efendimize (s.a.v.) hakaret dinden çıkardığı gibi, başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere mukaddes kitaplara hakaret veya mukaddes kitapların aslını inkâr edici sözler söylemek küfürdür. Kur'an'la, bir suresi veya ayetiyle alay etmek, onu küçümsemek küfürdür. Meleklere hakaret etmek, alay etmek, ayıplamak, onları küçük görmek küfürdür. Sahabeleri tekfir ederek, onların mü'min olmadığını söylemek de küfür kabul edilmiştir. Sahabeyi küçümsemek, alay etmek ve onlara buğz etmek ise bid'at ve sapıklıktır. [Bkz. Feth suresi, 18; Tevbe suresi, 100] .Günümüzde nice şarkılarda-türkülerde dinle ilgili mukaddeslere / kutsal esaslara hakaret taşıyan, kadere isyan eden, bir kadını putlaştırıp Allah'ı sever gibi sevme ifadeleri, maalesef Müslümanım diyen insanlar tarafından rahatlıkla söylenebilmektedir. Bir futbol takımı ekber, yani Allah'a ait olan "en büyük" ifadesiyle sloganlaştırılabilmekte; öğrencilere bir şahıs hakkında ilâhî özellikler verilerek anlattırılabilmekte, şiirler söylettirilebilmektedir. Medyada, kahvelerde, sokaklarda nice elfâz-ı küfür rahatlıkla ağızlardan çıkabiliyor. Allah Teala hakkında küçültücü ifadeler söylenebiliyor. Azrâil'e (a.s.) kızılıp ileri geri sözler sarf edilebiliyor. Felek ifadesiyle göklerin insan kaderi üzerinde etkisi kabullenilerek ona kader adına hakaretler edilebiliyor. Açıkça kadere de çatılabiliyor. Zaman’a sövülebiliyor. Cennet ve Cehennem’le ilgili fıkralar anlatılarak, karikatürler çizilerek, espriler üretilerek Allah Teala'nın mükâfat ve cezası şaka / espri mevzuu edilebiliyor. Dini küçük düşürücü Bektaşi fıkraları veya dinin mukaddeslerini küçük düşürecek uydurmalar hikâye ve fıkralar anlatılabiliyor. şahsımız ve inandığımız mukaddesata küfür, alay ve hafife alan insanlara karşı nasıl davranmalıyız? .Mukaddesatla alay edilen, hafife alınan böylesi yerlerde, öncelikle oradakilere doğruyu, iyiyi-güzeli ifade ederek meseleyi anlatmaya çalışmalıyız. İfadeden anlamayacaklarsa, o günaha ortak olmamak için oradan uzaklaşarak tavrımızı koymalıyız. Bu durum Kur'an-ı Kerim’de şöyle beyan edilir: "(Ey Rasûlüm!) Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır! Ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz Rabbin kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. Ve O, hidayete kavuşanları da en iyi bilendir." [Nahl suresi, 125] ..Kur’an-ı Kerim’de kötü konuşanlardan uzaklaşmayla alakalı beyan da şöyledir: "Allah size Kitab’ta (Kur'an’da): ‘Allah'ın âyetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, o kâfirlerle oturmayın. Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz’ diye hüküm indirdi. Muhakkak ki Allah, münafıkların ve kâfirlerin hepsini Cehennem’de toplayacaktır." [Nisa suresi, 140] .."Âyetlerimiz hakkında (alaylı tavırla) münasebetsizliğe dalanları gördüğün vakit kendilerinden yüz çevir (onlardan uzaklaş), tâ ki başka bir söze dalsınlar. Şayet Şeytan bunu sana bir an unutturursa, hatırına geldiği gibi hemen kalk! O zalimler gürûhu ile beraber oturma!” [En'am suresi, 68]

Hz. Ali. Tertil : Harfleri tecvid yani sıfatı lazıme ve sıfatı arızaları ile okumak ve vakıfları bilmektir. Buyurmuş.

Hasan Bozkurt --- Tecvidin Gayesi: Cenabı Hakkın “Kur’an-ı Kerimi açık açık tane tane tertil ile oku” emrinin yerine getirilmesini ve kulun sevaba ulaşmasını sağlamaktır. Tecvidin Hükmü: Tecvid ilmini bilsin bilmesin, Kur’an-ı Kerimi tecvid üzere okumak her Müslüman kadın ve erkeğe farzı ayndır. DİKKAT: Tecvid ilmini bilmek farzı kifayedir, yani, cemaatin içinde bilenlerin bulunması, diğerlerini mes’uliyetten kurtarır. Fakat Kur’an-ı Kerimi tecvid üzere okumak farzı ayn olduğundan tecvid ilmini bilmese dahi, her Müslüman onu iyi bilen bir hocadan öğrenmekle mükelleftir. Hasan Hüseyin VAROL/Karabaş Tecvidi, Sayfa: 25 Hz. Ali’ye tertil nedir? Diye sormuşlar: Tertil;Harfleri tecvid yani sıfatı lazıme ve sıfatı arızaları ile okumak ve vakıfları bilmektir. Buyurmuş. Başka bir rivayette; Harfleri tecvidli okumak, vukuf ve ibtidayı bilmektir.

İbn Mes'ud'un (r.a.), "Kur'an'ı tecvîd ile okuyun, güzel seslerle onu süsleyin ve Arapça kaideler uygun olarak okuyun"


Hasan Bozkurt ------------ İbn Mes'ud'un (r.a.), "Kur'an'ı tecvîd ile okuyun, güzel seslerle onu süsleyin ve Arapça kaideler uygun olarak okuyun" [İbnü'l-Cezerî, en-Neşru fî Kıraati'l-Aşr, I, 210] ....sözleri de tecvîde uyma hususunda sahabenin hassasiyetini / titizliğini göstermesi bakımından önemlidir. Tecvîdin mevzuu, Kur'an kelimelerini oluşturan harfler; gâyesi de, Kur'an-ı Kerîm'i hatasız ve güzel bir şekilde okumaktır.

Namaz kıymetini bilene GÜÇ Verir. Kıymetini bilmeyene GÜÇ Gelir. Hatibin hutbe sünnetlerini gözetmemesi veya dünyalık (ilan,reklam,tanıtım,veda vs.) konuşmalarda bulunması mekruhtur.

--------- Safer ayı, Hicrî-Kamerî takvimimizde senemizin ikinci ayıdır. Akîdesi (inancı) bozuk bazı gâfil insanlar, bu mübârek ayı uğursuz telakkî ederler. İslâm inancında aylar ve günlerin bazılarına uğursuzluk isnadı, kat’iyyen caiz değildir. Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat akîdesinde böyle şeyler yoktur. Sadece bazı aylar, günler ve geceler eşref (daha şerefli, daha aziz, daha muhterem)dir. Bu itibarla Safer ayına da “Saferu’l-hayr” ismi verilmiştir. Bu ayın son Çarşamba gecesi veya (23 ekim) gündüzü, âfât-ı semâviye ve araziyeden mahfuz kalmak (korunmuş olmak) için, iki rek’at namaz kılınır. Her rek’atte 1 Fatiha, 11 İhlâs-ı şerif okunur. Namazdan sonra; 11 istiğfar ile elleri kaldırıp 11 Salât-ı Münciye (Salâten Tüncînâ) okunur ve dua edilir.