“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
https://vimeo.com/tomorhoca
- Ana Sayfa
- İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
- Dini bilgiler
- Hatim duası Türkçe Hatim Duası
- Ahmet tomor hoca sohbetleri
- suleymaniye
- Ruhlar kabirde hep kalır mı?
- Şehitlik ve Fazileti
- İslami Eğitim
- ALLAH (C.C.) 'ÜN SIFATLARI
- Ahmet Tomor Hocaefendi Sohbetleri
- Veysel Gürler
- Umman'dan Şifâlar
- İSLAMİ BİLGİLER KİTAP SOHBET SEYRET MULTİMEDYA
- Safakat İslami Forumları
- sadakat.net
- Ehl-i Sünnet Hanefi
- HAVAS İLMİ-MÜCERREBAT-I İLAHİ ŞİFACILAR
- Sağlığımızın müthiş şifreleri Sayfadaki tüm bilgiler bilgi amaçlıdır kullanım tercihi size aittir önce araştırın inceleyin doktorunuza danışın saygılar
- Sayfa ve guruptaki bilgiler bilgi amaçlıdır araştırın araştırmadan doktorunuza danışmadan kullanmayın sakın saygılar hepinize m.ulaş
- MUHTASAR İLMİHAL | Fazilet
- İLİM BÖLÜMÜ
- İmam Suyuti Camius Sağir
- Dini Sorular Molla Cami dini sorular ve cevapları
- incemeseleler
- "Nazar, deveyi kazana, insanı mezara sokar."
- YAVRULARIMIZA ELİF CÜZÜ ÖĞRETELİM. BİZLERDE TEKRAR EDELİM...
- Hadis-i Şerif
- FAZİLET TAKVİMİ
- mektebun
- faydalı
- medine
- Zi tuva kuyusu...
- Ali Eren Hoca
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
- "Kişi sevdiği ile beraberdir."
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
3 Ekim 2019 Perşembe
ÖLÜM ANI Bir kimsenin ölüm anı, onun ölümden sonraki hayatı hakkında fikir verir. Çünkü Allah'a inanan kimseyle inanmayanın ölüm sırasındaki hali birbirinden çok farklıdır. Mü'minler ölürken yanlarına melekler gelir: 'Korkmayın, üzülmeyin, size vaad edilen Cennetle sevinin'� diye onlara müjde verir. Allah'ın kendisinden hoşnut olacağını ve kendisini bağışlayacağını duyan mü'min son derece mutlu olur. Bir an önce Allah'a kavuşmayı, Allah da ona kavuşmayı ister. Ölmek üzere olan inançsız kimseye de işkence göreceği hatırlatılır. O da ölümden nefret eder ve Allah'a kavuşmayı istemez; esasen Allah da ona kavuşmayı istemez. Melekler inançsız kimsenin yüzüne ve arkasına vurarak 'Tadın bakalım yakıcı azabı'� diye canını alırlar. İnançsız olarak ölenlerin pis kokusu gök ehlini rahatsız edecek kadar berbattır. KABİR HAYATI İnsan ölüp de kabre konduğu andan, kıyametin kopmasına kadar geçen zamana 'kabir hayatı' denir. Kabir hayatının bir adım öncesi dünya, bir adım sonrası ahiret hayatıdır. Kabir hayatı, dünya ile ahiret arasında bir engel oluşturduğu için ona 'berzah hayatı' da denir. Bir bakıma kabir, ahiret hayatının çeşitli duraklarının ilkidir. Kabirdeki imtihanı kolayca veren, ondan sonraki menzilleri daha kolay geçer. Bu ilk imtihanı veremeyen kimsenin kabir hayatı son derece korkunçtur. KABİRDEKİ SORGU Kabre konan her insan, Münker ve Nekir melekleri tarafından hesaba çekilir. Bu sorgulama şöyle olur: Defin işi bitip de eş, dost ve aile fertleri mezardan birer birer ayrılırken, kabirde yalnız başına kalan kimse onların ayak seslerini işitir. O sırada biri Münker, diğeri Nekir diye anılan siyah tenli, mavi gözlü iki melek gelir; ölen kimseyi oturtur, Müslüman olup olmadığını anlamak için 'Rabbin kim? Hangi dindensin?'� diye sorarlar. Müslüman ise 'Rabbim Allah; dinim İslam'� diye cevap verir. Bir de Resul-i Ekrem hakkında ne düşündüğünü öğrenmek isterler. Mü'min, ölmeden önce de dilinden düşürmediği gibi, kelime-i şehadet getirerek onun Allah'ın kulu ve Resulü olduğunu söyler. Melekler ona 'Biz senin bunu söylediğini daha önce de biliyorduk'� derler. Sonra kabri genişletilir ve pırıl pırıl aydınlatılır. Ona Cehennemdeki yeri gösterilir: 'Bak, senin yerin burasıydı. Allah Teala burayı Cennette yüce bir makamla değiştirdi. O seni şu güzel yerinden kaldırıp yeniden diriltene kadar, burada gelin güvey uykusu gibi rahat uyu!'� derler. O Müslümanın kabrinden Cennete bir yol açılır. Cennetin burcu burcu kokularını duymaya başlar. Ona Cennet elbiseleri giydirilir. Gözünün gördüğü yere kadar kabri genişletilir. O da yeniden diriltileceği kıyamet gününe kadar Cenab-ı Mevla'nın kendisine sunacağı nimetler içinde ve sabah akşam Cennetteki yerini seyrederek rahat ve huzur içinde yaşar. Kafir veya Allah'a inanmış görünen kimse (münafık) ise, meleklerin sorularına cevap veremez. Melekler ona, kendisinin durumunu daha önce de bildiklerini söyleyerek başına şiddetli bir şekilde vururlar. Onun feryadını insan ve cin dışındaki diğer varlıklar duyar. Kabri daraltılır, kabrinden Cehenneme bir kapı açılır, Cehennemin alevlerini duymaya başlar. Sabah akşam Cehennemdeki yerine bakarak acılar içinde kıvranır. KABİR AZABI Peygamber Efendimiz dualarında kabir azabından Allah'a sığındı; Müslümanların da sığınmasını tavsiye etti ve bu konuda şöyle buyurdu: "Kabirlerinizde Deccal fitnesine yakın bir imtihandan geçeceğinizi Allah bana bildirdi. Ben hayatımda kabirden daha korkunç bir manzara görmedim. Birbirinizi gömmeyi bırakmayacağınızı bilsem, kabir azabından bir miktar size de duyurması için Allah'a dua ederdim." ÖLDÜKTEN SONRA DİRİLME Birgün kıyamet kopup dünya hayatı son bulacaktır. Sadece Allah Teala'nın bileceği bir süre geçtikten sonra, sur'a ikinci defa üflenecektir. O zaman gökten hayat veren bir su indirilecek, herkes adeta bitkiler gibi yeniden canlanacak, kemikleri bile çürümüş olan insanlar, Allah'ın izniyle hiç çürümeyecek olan kuyruk sokumundaki hardal tanesi kadar küçücük bir parçadan (acbü'z-zenebden) yeniden canlanacak, kabirlerinde dirilip kalkacaklardır. O zaman insanlar dünyada bir gün veya daha az bir zaman kaldıklarını sanacak, Allah'a hamdederek mahşere doğru koşarcasına gideceklerdir. Ne yazık ki, kendi yaratılışını unutanlar, 'Çürümüş kemikleri kim diriltecek'� diye hayretle sorarlar, öldükten sonra yeniden hayat bulacaklarına bir türlü inanmazlar. İşte onlar, ilk önce yaratanın yeniden dirilttiğini göreceklerdir. MAHŞER Allah Teala, mahşer gününden söz ederken; 'büyük gün,'� 'bütün insanların, alemlerin Rabbi huzuruna çıkacağı gün'� ifadelerini kullanmaktadır. O gün, sur sesini duyanların gözü dehşetle açılacak; o kimseler dört yana dağılmış çekirgeler gibi kabirlerinden fırlayacaklar ve kendilerini çağırana doğru koşacaklar. İlk insandan son insana kadar herkes bir araya gelecek; o gün yer başka bir şekle büründüğü, dağlar toz gibi savrulduğu, bir çukur, bir tümsek bulunmadığı için; dümdüz, bembeyaz, hiç kimsenin tanıdık bir işarete rastlamadığı bir yerde bütün insanlar toplanacak. İnsanlar mahşer yerinde, Cenab-ı Hakk'ın huzuruna, - yalınayak, - çıplak, - ve sünnetsiz olarak çıkacaklar. Kapıldıkları dehşet, korku ve şaşkınlık yüzünden birbirlerine dönüp bakamayacaklar. O dehşetli zamanda güneş insanları yakıp kavuracak, herkes günahı ölçüsünde tere batacak; kimi topuklarına, kimi dizlerine kadar, kimi beline, köprücük kemiklerine kadar, kimi de ağzına ve kulaklarına kadar tere gömülecektir. Hiçbir gölgenin bulunmadığı o dehşetli günde, Allah Teala bazı kimselere özel ikramda bulunacak; onları Arş'ının gölgesinde dinlendirecektir. Bu bahtiyar insanlar: - adil devlet başkanları, - temiz bir hayat içinde Rabbine kulluk ederek büyüyen gençler, - kalbi mescidlere bağlı Müslümanlar, - birbirlerini Allah için seven; buluşmaları da, ayrılmaları da Allah için olan insanlar, - güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine 'Ben Allah'tan korkarım'� diye yaklaşmayan yiğit adamlar, - sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka verenler, - tenhada Allah'ı anıp gözyaşı dökenler olacaktır. AMEL DEFTERİ Mahşer gününde herkesin önüne, dünyada iken yaptığı bütün iyilik ve kötülükleri gösteren kitapları (amel defterleri) açılacak. Herkese: 'Oku kitabını! Bugün kendini sorgulayacak durumdasın'� denecek. İyilik yapmış olanın amel defteri sağ eline verilecek. O kimse, büyük bir sevinç içinde etrafındakilere 'Bakınız şu kitabıma, alınız okuyunuz'� diyecek. Onun hesabı kolay görülecek ve Cennetin yüksek yerinde, elini atınca koparacağı meyvelerin arasında, yiyip içerek mutlu bir hayat sürecek. Defteri sol eline verilenler ise 'Amanın, bu nasıl deftermiş! Yaptığım herşeyi küçük büyük demeden sayıp dökmüş. Keşke bana defterim verilmeseydi de hesabımı öğrenmeseydim. Keşke ölümle birlikte herşey bitmiş olsaydı'� diye yanıp tutuşacak. HESAP Daha sonra insanlar, dünyada yaptıklarından dolayı Cenab-ı Hakk'ın huzurunda hesaba çekilecektir. Ağızlar mühürlenip kapatıldığı için konuşamayacak, onun yerine eller ve ayaklar neler yaptığını bir bir anlatacak, kulaklar, gözler, deriler dile gelip herşeyi haber verecektir. Elbette iman edip iyi işler yapan, Allah'ın emirlerini tutup yasaklarından sakınan biriyle, böyle olmayanlar hesaplaşmada bir tutulmayacaktır. Peygamber Efendimizin anlattığına göre bu şöyle olacaktır: Allah Teala her bir insanla tercümansız konuşacaktır. O zaman insan sağ tarafına bakacak, ahirete gönderdiği iyilikleri görecek. Soluna bakacak, vaktiyle yaptığı kötü işleri görecek. Önüne bakacak, önünde sadece Cehennemi görecektir. Cenab-ı Mevla, kendilerinden memnun olduğu kullarının amel defterine şöyle bir bakmakla yetinecek, onları ayrıca hesaba çekmeyecektir. Zira hesaba çekilenler azap göreceklerdir. Muhammed ümmetinden; büyü yapmayan, yaptırmayan, uğursuzluğa inanmayan ve sadece Rablerine güvenen yetmiş bin kişi hesaba çekilmeden Cennete girecektir. Dünyada en küçük bir iyilik yapan, yaptığı iyiliğin karşılığını mutlaka görecek; en küçük kötülük yapan da bunun cezasını çekecektir. Bu hesaplaşma sonunda kimsenin kimsede hakkı kalmayacak, hatta boynuzsuz koyun bile, boynuzlu koyundan hakkını alacaktır. MİZAN Hesap işi bittikten sonra, dünyada yapılan iyilik ve kötülüklerin ölçülüp tartılmasına sıra gelecektir. Allah Teala kıyamet günü son derece doğru ve hassas teraziler kuracak, böylece kimse en küçük bir haksızlığa uğratılmayacaktır. Bir hardal tanesi kadar bile olsa, iyi veya kötü herşey tartıya konacaktır. Tartıda iyilikleri ağır gelenler kurtulacak, muradına erecek; iyilikleri hafif gelenler, derin bir mutsuzluğa gömülecek, bir uçurumun girdabına sürüklenecek ve şayet Allah'ın ayetlerini de inkar etmişlerse sonsuza kadar Cehennemde kalacaklardır. Dünyada yapılan ibadetler ve iyilikler mizanda ağır gelecektir. Bazı iyilik ve ibadetler tartıda daha ağır çekecektir. Mesela 'Sübhanallahi ve bi-hamdihi sübhanallahi'l-azim'� zikri dilde hafif olmakla beraber Rahman olan Allah'ı hoşnut eden iki cümle olduğu için mizana konduğunda ağır gelecektir. 'Elhamdülillah'� diye Allah'ı zikretmek de mizanı sevapla dolduran bir ibadettir. Ama terazide herşeyden daha ağır çeken, güzel ahlak olacaktır. SIRAT Mahşerden sonra Cennete veya Cehenneme gidebilmek için sıratın üzerinden geçilecektir. Sırat, Cehennemin iki yakasına kurulmuş, Peygamber Efendimizin benzetmesiyle, kıldan ince, kılıçtan keskin bir köprüdür. Mü'minler buraya gelince, peygamberler 'Allahım selamet ver, selamet ver!'� diye yalvaracaklardır. Sırattan ilk defa Muhammed aleyhisselam ile birlikte ümmeti geçecektir. Allah'ın hoşnut olduğu kullar, bu köprüden, amellerinin derecesine uygun bir süratle kolayca geçip gideceklerdir. Kimi göz kırpacak kadar bir zamanda, kimi şimşek, kimi rüzgar hızıyla, kimi kuş, kimi iyi cins at ve deve süratiyle geçecektir Son söz Efendimiz (s.a.v)'den: "Akıllı kimse ölümü en çok hatırlayan ve ölümden sonrası için çalışandır." (İbn Mace, Zühd 31)
Ameliyat İzlerini Yok Etmek İçin Öneriler Özellikle hamilelikte alınan kilolar, sarkmalar ve vücuttaki deformasyonlar kadınların moralini düşürüyor. Hızlı alınıp verilen kilolar da vücutta bozulmalara ve sarkmalara yol açıyor. Depresyon, uykusuzluk, obsesyon ve özgüven eksikliği gibi birçok psikolojik soruna yol açan deformasyonların artık ilerleyen teknolojik imkanlarla kolayca giderebildiğini görüyoruz. Günümüzde birçok kadın estetik amaçlı ameliyat çözümüne başvuruyor. Estetik ameliyatlar acılı ve zor bir sürece sahip olsa da güzelleşmek uğruna yapılan her şey mübahtır! mottosunu unutmuyoruz. Ameliyatlardan sonra izlerin kalması da ayrı sıkıntılara yol açıyor. Estetik olarak hoş bir görüntüye sahip olmayan izleri yok etmek aslında çok kolay… Önerilerimizi uygulayın ve süreç içinde farkı gözlemleyin. Şeker, en büyük doğal ölü derilerden arındırıcı maddedir. Ameliyat izlerini ölü derilerden arınarak gideren şekerin izlerinizi nasıl yok ettiğini göreceksiniz. 1 yemek kaşığı şekeri, badem yağı ve limon suyuyla karıştırıp ameliyat yerinize sürün ve 10 dakika nazikçe masaj yapın. 1 ay boyunca her gün uygulamanız yeterlidir. Aloe veranın yaraları iyileştirici ve hücre yenileyici özelliğinden dolayı izleri geçirmekte de oldukça faydalı olduğunu söylemeliyiz. 4 yemek kaşığı aloe vera, 5 adet vitamin A ve 10 adet vitamin E tableti karıştırıp her gün izlerin üzerine uygulayıp bir süre bekletin. Kakao yağı bilinen en iyi kan akışını hızlandırıcı, kırışıklık karşıtı ve yaşlanma karşıtı doğal üründür. 1 yemek kaşığı buğday tohumu yağı, 4 yemek kaşığı kakao yağı, 2 çay kaşığı E vitamini yağı ve balmumunu karıştırın. Balmumunu eriterek kullanın. Günde iki kez yara izlerinizin üzerine sürün. Yumurta, içindeki zengin protein ve amino asitle hücre onarıcı bir güce sahiptir. Cildi yeniler ve gerginleştirir. 2 yumurta akını çırpın ve yaralarınızın üzerinde kuruyana dek bekletin. Daha sonra durulayıp nemlendirmek için zeytinyağı ile masaj yapın. 2 hafta boyunca her gün uygulayın. 2 çay kaşığı badem yağı, yarım çay kaşığı lavanta ve yarım çay kaşığı papatya yağını karıştırıp ameliyat izlerine sürün ve bir süre bekletin. Bu üç yağın içinde de zengin vitaminler mevcuttur ve cilt yüzeyinize iyi gelecektir.
TERE TOHUMUNUN İNANILMAZ FAYDALARI OKUYALIM SAĞLIĞIMIZ İÇİN m.ulaş Sağlığımızın müthiş şifreleri Tere aynı zamanda kuvvet verici, vitamin noksanlıklarına karşı ve iştah açıcı olarak da kullanılıyor. Hastalıklara karşı direnci arttırıp, sigaranın zararlarını azaltıyor. Sigarayı bıraktıktan sonra ziftinden kurtulmayı hızlandırıyor. Tere tohumu suyu, saç dökülmesi ve kepeklenmeyi de önlüyor. Tere otunun yenmesi, balgam söktürüyor. Bir çay kaşığı tere tohumunun, bir bardak soğuk suyla içilmesi halinde vitiligo’ya (ki o bir deri hastalığıdır) daha da rahatsız edici hatta zararlı hale gelebilir. Kadın sağlığına dost Tere tohumuna kadın dostu bir ürün diyebiliriz. Genel olarak bayanların çoğuna görülen adet düzensizliklerine bir son vermek için kullanılabilir. İlaveten tere tohumu emziren annelerin süt üretimini ve salgılanmasını artırmaktadır. Yüksek demir ve protein içeriği sayesinde hem 9 ay boyunca yorulan bedenin ihtiyaçlarına cevap vermektedir hem de bebek için besleyici özellik göstermektedir. Sindirim sistemine yararlı Tere tohumu kanı temizler ve iştahı uyarır. Kabızlık için etkili bir çözümdür. Bal ile kullanılarak amipli dizanteri tedavisinde kullanılabilir. Fakat mide ülseri ve kanaması olanlara zararlıdır. Tere tohumu uyumayan bebeklerde ve özellikle kolik tedavisinde faydalıdır. SOLUNUM YOLLARI İÇİN Tere tohumu çiğnendiği zaman güçlü bir balgam sökücüdür. Yanı sıra boğaz ağrısı, öksürük, astım ve baş ağrısı tedavisinde olumlu sonuçlar vermektedir. Anemiyi hafİfletebilir Tere tohumunda vücutta kolayca emilebilen ve oksijen taşıyıcı molekül olan hemoglobinin yapısında yer alan diyet demir minerali bulunmaktadır. Bunun anlamı tere tohumu hemoglobin düzeyini artırmaya yardımcı olur. Düzenli bir şekilde alındığı zaman anemiyi hafifletmeye yardımcı olur. Tere tohumu demir emilimini arttırır. Bu faydanın elde edilebilmesi için C vitamini alınımından yarım saat tüketilmesi önerilmektedir. Kan şekerini düşürmektedir. Kansere karşı koruyucu Tere tohumu serbest radikallerin zararlarından hücrelerin korunmasına yardımcı olan vitamin A ve vitamin E gibi antioksidanları içerir. Dolayısıyla bu tohumların yapılarındaki bileşimler, doğal anti kanser ilaçların toksik etkilerinden sağlıklı dokuyu korumak için verilen ilaçların yapısında yer almaktadır. Kısacası doğal bir koruyucudur. TERE TOHUMUNUN DİĞER FAYDALARI Metabolizmayı hızlandırır ve canlandırır. Tere tohumunun yapısındaki aktif maddeler (arachidic ve linoleik asit) hafıza güçlendirici olarak rol almaktadır. Vücut direncini artırır. İdrar yollarını temizler. Sigaranın zararlarını azaltır. Tere tohumu suyu, saç dökülmesi ve kepeklenmeyi önler. Araştırmalar kadınların % 60’ının saç dökülmesi sebebinin düşük demir düzeyleri ve kötü proteindir. Kireçli su ile ıslatılmış tere tohumu bir çay kaşığı yardımı ile saçlara sürülür. Bu saçlarınıza kuvvet kazandırır.
Kust-i Bahri —Udi hindi şifa menbaı Kozmetik/Güzellik: udi hindi yagı 1/10 oranında bal ile karıştırlıp yüze masaj yaparak sürülür Cildi tazeler lekeleri giderir hücre yeniler Vajinal iltihaplarda: Doğal bal (kişi alerjik değilse) bir ped üzerine sürülür üzerine bir miktar kust-i hindi serpilir. 7-10 gün süre ile kullanılır. Solunum yolu hastalıklarında: Astım, tüberkiloz , faranjit, soğuk algınlığı, boğaz iltihabı, bademcik, zaturre, ateş, sinüzit,migren ve baş ağrısı, 4) İshal ve kabızlığı önleciyi (düzenleyici), İktidarsızlığın tedavisinde, Vücudu kuvvetlendirmede Soğuk ağrıları: Udu hindi yağıyla romatizma, kulunç ve mafsal ağrıları masaj yapılır. Boğaz ağrılarında ve bademcik iltihaplarında: Her bir burun deliğine beşer damla damlatılır Bilinmeyen şifa dogal antibiyotik Udi hindi ürünleri bulunur
Hayatta 3 şey için kavga edeceksin.
1.VATAN.
2.EKMEK.
3.NAMUS. Gerisine yol ver gitsin.
1.VATAN.
2.EKMEK.
3.NAMUS. Gerisine yol ver gitsin.
1 Ekim 2019 Salı
Evli olanlar eşleriyle çekildikleri resim ve videoları paylaşarak "bakın kocişimle ne kadar mutluyuz" yazıları yazarak mutlu olduğunu kanıtlama hayranlık toplama derdine düşerken, gezdiği yerlere gidemeyen, aldıklarını alamayan, mutlu olamayıp eşiyle sorun yaşayan insanları unuttu... Ve bunları paylaşanlar yüzünden, birileri millet karısına neler yapıyor diyerek daha çok eşinden beklentiye girerek tartışmaya başladı. Bekar olup evlenemeyen ise bakıp bakıp nasıl da mutlular benimse eşim bile yok diyerek iç çekti.. O "mutlu göründüğünüz" resimlere bakılırken değen nazarlardan bahsetmiyorum bile. En kötüsüde çocukların mahremiyeti kalmadı doğar doğmaz atılan resimlerle mevlütünden sünnetine kadar paylaşılır oldu. Evlat sahibi olamayan ağlayan nice bayanlar baktıkça iç çekti belki isyana belki hüzne düştü. Ben anne olamadım diye ağlayıp hüzne kapıldı. Çocuğa sorulmadan paylaşılan resimler pedofili sapık dolu insanların pis nazarına maruz kaldı.... Ama aile için hiç önemli değil! Kimisi evladı üzerinden para kazandığı için resimlerini paylaşmak zorunlu hissederken kimiside evladıyla beğeni hayranlık toplama ve mutlu olduğunu kanıtlama derdine düştü. Lütfen resim paylaşımı ego tatmin etme kendini kanıtlama ve hayranlık toplama düşüncelerinize son verin. Yukarda yazdığım aileleri, insanları düşünün birilerinin pis nazarına maruz kalmak size ve ailenize zarar verir sorun yaşarsınız farkında bile olmazsınız! Herşeyinizi kendi dünyanızda yaşayın, sanal bağımlılıktan kurtulun. Velhasıl: Tüfek icad oldu mertlik bozuldu… Sosyal medya icad oldu; nezaket, tevazu mefhumları unutuldu. Bir zamanlar, kişi seyahatten döndüğünde “yediğin içtiğin senin olsun, gezip gördüklerini anlat” denilir, yenilen ve içilenlerin anlatılması edep dışı görülürdü… Yenilen güzel bir şeyden bahsedilirken “af edersiniz” diye söze başlanırdı. Şimdi ise yediği yemek ve tatlıları sosyal paylaşım sitelerinde umuma teşhir etmede bir mahsur görülmüyor… Allah bizleri ıslah etsin bu beğenilme arzusundan kurtarsın! Fatih Kahraman Sosyal medyanın sahte yüzü...Güler misin, ağlar mısın?
19.065 Görüntüleme
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)