6 Kasım 2019 Çarşamba

🌱KARAHİNDİBA🌱 #Karatavuk,#Arslandişi,#Radika,#Acımarul ➡️ İçindekiler:C vitamini,B vitamini 👉Normande herhengi bir yan tesiri yoktur. Sütünü emmemek gerekir. ✔ŞİFASI: kan temizleyici,karaciğer güçlendirici, idrar söktürücü,sarılık, zayıflama kürü, şeker,böbrek taşı önleyici, cilt temizleyici, diş temizleyici i,mesane iltihabı, kan yapıcı iştah açıcı. ❎Tabiatı soğuk rutubetlidir. Vücuttan toksin maddeleri atar. 50 çeşidi yetişir.

Görüntünün olası içeriği: bitki, çiçek, doğa ve açık hava

Yeni doğan bebeğin, yedinci gününe kadar bütün bedenini zeytin yağıyla yağlayın,böyle olunca bebeğin bedeni güçlü olur ve soğuk algınlığına yakalanmaz. (Hakiki zeytin yağı ile)


TC Ali Tunç - Alternatif tıp
Meme kanserine bitkisel çözüm
Konyalı 2 lise öğrencisi, son dönemde ABD'li ünlü aktrist Angelina Jolie ile birlikte yeniden gündeme gelen meme kanserine meyan kökü bitkisiyle çözüm buldu
Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Laboratuarında kanserli hücreler üzerinde deneyler yapan öğrenciler meyan kökü bitkisinin kanserli hücrelerin yüzde 50'sini yok ettiğini bilimsel olarak kanıtladı. Dünya üzerinde her 8 kadından 1'inde görülen ve son dönemde ABD'li ünlü aktrist Angelina Jolie ile birlikte yeniden gündeme gelen meme kanseri üzerinde araştırmalar yapan Özel Merve Güventaş Anadolu ve Fen Lisesi 10'uncu sınıf öğrencisi Ayşenur Tuğçe Doğan ile Tuba Sezer, meyan kökü bitkisinin kanserli hücreleri yok etmede etkili olduğunu tespit etti. Yaklaşık 1 ay boyunca Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Laboratuarında çalışmalar yapan öğrenciler daha önceden hazırladıkları Ebegümeci, Hatmi Çiçeği, Meyan Kökü, Kekik, Rezene ve Sinameki bitkilerinin özütlerini, meme kanseri hücre hattına benzer özellik gösteren MCF-7 kültür ortamına bıraktı. Yapılan testler sonucunda meyan kökü bitkisi özütünün kanserli hücrelerin yüzde 50'sini tamamen yok ettiği kesin olarak kanıtlandı. Proje öğrencisi Ayşenur Tuğçe Doğan, "Meme kanseri her 8 kadından birinde görülmektedir ve akciğer kanserinden sonra gelen en önemli kanser türüdür. Bu yüzdende meme kanserini araştırmak istedik. İlk etapta meme kanserine karşı 6 bitki türünü belirledik. Bu bitkilerin özütünü çıkarıp Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Laboratuarında meme kanseri hücre hattına benzer özellik gösteren MCF-7 kültür ortamına bıraktık. Yaklaşık 1 ay boyunca süren çalışmalar sonucunda meyan kökü bitkisinin kanserli hücrelerin yarısını yok ettiğini gördük"dedi.
'Uzmanlara yol gösterdik'
Meme kanseri üzerinde yapılan bu çalışmanın uzmanlara yol gösterici nitelikte olduğunu belirten proje danışmanı bilgisayar öğretmeni Tuğba Karagöl, " Öğrencilerimiz büyük bir gayret göstererek önemli bir işe imza attılar. Çağın en büyük çözüm bekleyen hastalıklarından biri olan göğüs kanserine meyan kökü bitkisinin bu denli önemli bir etki etmesi olduğunu kanıtlamak önemliydi. Bundan sonra iş uzmanlara düşüyor. Öğrencilerimiz onlara bir yol gösterdi. Onlarda meyan kökü bitkisini kullanıp meme kanseri hastalarına şifa olacak ilaçlar üretmelidirler" şeklinde konuştu.

Bu sözlerim sebebiyle çok tepki alacağımı biliyorum, lakin Allah'ın karşısına bildiğini gizleyerek gidenlerden olmaktan yine Allah'a sığınırım


Sefika Cevik
Bu sözlerim sebebiyle çok tepki alacağımı biliyorum, lakin Allah'ın karşısına bildiğini gizleyerek gidenlerden olmaktan yine Allah'a sığınırım!
Geçtiğimiz aylarda kıymetli bir hocamın muayenehanesinde uzun zamanlar yoğun bakım hemşireliği yapmış bir kardeşim ile tanıştım. Uzun görüşmelerimiz sonucunda ona şu soruyu sordum:
-Hiç ölümlere şahit oldun mu? Ölüm anında yalnız başlarına makinalar altında ne yapıyorlar?
Uzun uzun ellerine baktıktan sonra, yüzüme tokat gibi çarpan şu cevabı verdi:
-Evet.. sayamayacağım kadar çok ölüme şahit oldum..
Hepsinin ortak özelliği; son anlarında ağızlarındaki oksijen maskesini atıp, üzerlerindeki kabloları sökmeye çalışıyorlardı dedi..
Peki dedim, siz ne yapıyordunuz?
Biz kabloları geri takıyorduk, tekrar böyle çabaları olursa, ellerini bağlıyorduk! Böylede can veriyorlardı dedi.
Allahuekber!
Anında aklıma tahrif edilmiş tevrattaki şu ayet geldi.
Yahudiler:
“Acıklı ölümlerle ölecekler” (Yeremya 16/4)
Diye bizim üzerimize yemin etmişlerdi!
Biz bugün her tıbbın bir dini vardır ve bugünün tıp anlayışı asla "İslam" değildir! Derken tamda bunu kast ediyorduk!
Biliyorsunuz ki, Yahudiler öyle sistemli çalışıyorlar ki bir santim boşluk bırakmadan yüzyıllar evvel yaptıkları planları aynen bugün üzerimizde uyguluyorlar.
Bugün Mescidi Aksa'nın altını santim santim kazanlar, Filistin'de kundaktaki bebekleri yakıp eritenler buradaki Müslüman'ları rahat mı bırakacaklar sandık?
Bizleri ateşe verip yakmıyorlar ama bırakmıyorlar ki insan gibi yaşayıp, insan gibi can verelim..
Tekrar çınladı kulaklarımda..
"Son anlarında rahat can verebilmek için kabloları söküyorlardı, bizde ellerini bağlıyorduk" SubhanAllah!
Ne zaman Müslüman feraseti ile bakacağız? Daha başımıza ne gelmesi lazım ki Rasulullah'ın uyarılarını hatırlayalım?
Öyle bir sistem yerleştirdiler ki Müslümanların üzerine, akıl tutulması yaşar hale geldik.
Tabutlarımızın üzerinde "Ölüm ne bir dakika ileri, ne bir dakika geri" yazıyor lakin hala öleceğini bile bile terk eder olduk sevdiklerimizi buz gibi odalara.
Çünkü bu empoze edildi zihinlerimize.
Evvelce yaşlıların vasiyetleri vardı, sımsıcak yatakları vardı, başında Yasin okuyanları, zemzemle ıslatılan dudakları, helallik almaya gelen eş/dostları vardı.
Sımsıcak, tevekkül dolu, İslam'i olan ölümümüz buydu bizim! Çünkü vuslat vardı işin ucunda kavuşmak vardı!
"3 gün yatak, 4. gün toprak" diyorlardı cesurca, ölümü "çare" bilircesine..
Bugün biz ne yapar olduk kendimize?
Yapayalnız, çırılçıplak, duasız terk ettik sevdiklerimizi yoğun bakım ünitelerine.
Ben bizzat morgda bir çok yaşlı hastanın boğazının delinip 2-3 dikişle teğellendiğini gördüm.. Neden?
Nefes yolu açtıkları için.
-Zaten bu insan son nefesini vermeye çalışıyor neden birde zulmedip nefes yolu açıyorsun?
-Bize böyle öğretildi..
Kardeşlerim bunları gözyaşları içerisinde yazıyorum Vallahi, Billahi durum çok sandığınızdan daha vahim!
Burada asla doktorları suçlamıyorum çünkü onlara dayatılan sistem bu, öğretilen müfredat bu..
Rasulullah ne buyuruyor? "Her taşın altından yahudi çıkacak" bugün doğumumuzdan, ölümümüze kadar tiyatro misali bize yazıp çizdiklerini yaşıyoruz.
Yine tevratta şu ifade geçiyor:
Vurun; gözünüz esirgemesin ve acımayın; ihtiyarı, genci ve ere varmamış kızı ve çocuklarla kadınları helak için vurun.” (TEVRAT, Hezekiel 9/5-6)
Nasılda "vuruyorlar" değil mi? Hemde bizi, bizim elimizle vuruyorlar hiç gevşeklik göstermiyoruz..
Müslüman son nefesi verebilmek için çırpınıyor, biz ellerini bağlıyoruz.. Çünkü tevrat diyor ki "VURUN,ACIMAYIN!"
Sadece bu kadarla kalsa..
Eskiden her ölü evinde yıkanır, kefenlenir, evinden çıkardı ölüsü. Bugün ölüler evlere sokulmuyor.. Kapının önünden öyle böyle helallik al gönder..
Yıkadıkları sabunlar kimyasal, sardıkları kefenler titanyum dioksit, döktükleri kafurlar sentetik..
Biz neyin telaşındayız kardeşler?
Dirimize sahip çıkamıyoruz, ölümüze hakim değiliz peki biz bu hayatta neden varız?
Tv dizilerini bölüm bölüm mahşerde anlatmak, en güzel börek tariflerimizi Allah ve Rasulunun önüne koymak için mi?
Biz öyle büyük bir savaşın içerisindeyiz ki, tarifi yok zalimliğinin..
Ve biz bu savaşta uyuyoruz!
Düşman evlerimizde, evlatlarımızın ensesinde, yaşlılarımızın canına kast etmiş..
Biz ise esir düşmüşuz..
Hapsolmuşuz heveslerimizin peşinde..
Gözlerimizi kabirde açmamak duası ile..
/Yağmur Mirzayeva-05.01.2019/

Ayasofyanin kıblesini kim düzeltti,camiyi yıkmadan? Hızır as'ın Ayasofya'yı kıbleye çevirdiği direk ve parmak izi!

Ayasofyanin kıblesini kim düzeltti,camiyi yıkmadan?
Hızır as'ın Ayasofya'yı kıbleye çevirdiği direk ve parmak izi!
Fatih sultan Mehmed İstanbul'u fethettikten sonra, ilk cuma namazını Ayasofya'da kılmak için kilisenin derhal camiye çevrilmesini emretmiş, ordudaki ustalar kısa sürede Ayasofya Kilisesi'ni, Büyük Fetih Camii'ne çevirmişler ve cuma namazına hazırlamışlar.
Cemaat toplanmış Fatih Sultan Mehmed etrafındakiler:
- Aranızda ikindi namazının sünnetini hiç kaçırmayan var mı? diye sormuş.
- Eğer kaçırmayan varsa bütün cemaatin başına o geçecek ve imamlığı o yapacak, demiş.
Herkes büyüklere bakmaya başlamış.
Fatih Sultan Mehmed'in orada bulunan lalası da diğer alimlere ve en son da Akşamseddin'e bakmış. Ama herkes başını yere eğmiş.
Akşamseddin bile başını yere eğmiş ve:
- Bir keresinde evime misafir geldi.
Misafirleri kıramadığım ve çok meşgul olduğum için ikindi vakti keraate girdi.
Hayatımda sadece bir kez ikindi namazının sünnetini kılamadım, demiş.
Akşemseddin'in bu sözü üzerine
Fatih Sultan Mehmed:
- Ben hayatımda hiç ikindi namazının farzını ya da sünnetini kaçırmadım, demiş.
Bunun için de oradaki heyet tarafından İstanbul'un fethinden sonra Ayasofya'da kılınacak ilk cuma namazına imamlık yapmaya Fatih Sultan Mehmed layık görülmüş.
Yani hem padişah olduğu için hem de o kadar savaşın arasında ikindi namazının sünnetini kaçırmadığı için imamlığa geçmiş.
Fatih Sultan Mehmed imamlığa geçtikten sonra namaza başlamak için tekbir getirir ama hemen sonra durmuş ve sağına soluna selam vererek namazını bozar. Sonra tekrar tekbir getirmiş ve tekrar durur sağa sola selam vererek namazını bozar. Üçüncüsünde de tekbir getirdikten sonra ellerini bağlar ve ilk cuma namazını kıldırmaya başlar.
Cemaatten bazıları:
"Padişah büyük kibre girdi o kibrinden dolayı namazı başlatamadı" diye düşünmüşler.
Namaz kılındıktan sonra Fatih Sultan Mehmed'e namazı neden üç kere bozduğunu sormuşlar o da:
- İstedim ki namaz sırasında bana ve bütün cemaate Kabe görünsün,
yani biz Kabe'nin önünde namaz kılalım.
Bu niyetle birinci tekbiri getirdim fakat Kabe görünmedi. İkincisinde de tekbir getirdim Kabe görünmedi.
Fakat üçüncüsünde tekbir getirdim ve
Kabe gözümün önünde belirdi, demiş.
Bunun sebebini de Akşemseddin Hazretleri'ne sormuşlar o da bu hadiseyi şöyle anlatmış.
Demiş ki:
- Padişahımız üç defa tekbir getirdi.
Birinci tekbirde baktım ki, Ayasofya'nın yönü kıbleye bakmıyor. İçimden "İnşallah bir yanlış yapmayız" dedim.
İkinci kez tekbir getirdi, tekrar namazı bozdu, namazı bozduğu için sevindim.
Üçüncü tekbirde yine içimden:
"İnşallah namazını bozar" dedim.
Fakat o an bana manevi alemde
cemaatin en arka safı gösterildi. En arka safta, bir kişilik yerin eksik olduğunu gördüm. Bir an baktım ki Hızır Aleyhisselam, o bir kişilik yere doğru saf tutmak için gelirken
terler direğe parmağını soktu ve
Ayasofya'nın yönünü kıbleye doğru çevirdi. Ondan sonrada bir kişilik yerin eksik olduğu o safa geçti ve namaza durdu.
Böylece padişah üçüncü kez tekbir getirdikten sonra Kabe'yi tam karşısında gördü, bir daha selam vermedi ve böylece İstanbul'un fethetinden sonraki ilk cuma namazını kıldırdı..

hurma Adem as 'ın toprağının artığından yaratılmıştır.Iki

hurma Adem as 'ın toprağının artığından yaratılmıştır.Iki cihan padişahı sevgili peygamber efendimiz hurma hakkında o sizin halanızdır buyurmuştur.

Hz. Allah Adem a.s vucudunu topraktan yarattığı vakit şeytan aleyhillane Adem a.s vucuduna tükürmüş ve göbeğine denk gelmiştir.Bunu gören cebrail a.s o tükrüğü Adem a.s göbeğinden almış ve yere atmış.Hz.Allah'ta bu Adem a.s vucudundan kopan toprak parçasından kelp'i(köpeği)yaratmıştır.O yüzden kelp insan oğluna sadıktır.

Görüntünün olası içeriği: köpek

Öyle bir zaman gelecek ki âfiyetin onda dokuzu insanlardan kaçmakla kalan biri ise susmakla olacak Hz Ali (RA)

Görüntünün olası içeriği: yazı
Recep Ergul