“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
https://vimeo.com/tomorhoca
- Ana Sayfa
- İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
- Dini bilgiler
- Hatim duası Türkçe Hatim Duası
- Ahmet tomor hoca sohbetleri
- suleymaniye
- Ruhlar kabirde hep kalır mı?
- Şehitlik ve Fazileti
- İslami Eğitim
- ALLAH (C.C.) 'ÜN SIFATLARI
- Ahmet Tomor Hocaefendi Sohbetleri
- Veysel Gürler
- Umman'dan Şifâlar
- İSLAMİ BİLGİLER KİTAP SOHBET SEYRET MULTİMEDYA
- Safakat İslami Forumları
- sadakat.net
- Ehl-i Sünnet Hanefi
- HAVAS İLMİ-MÜCERREBAT-I İLAHİ ŞİFACILAR
- Sağlığımızın müthiş şifreleri Sayfadaki tüm bilgiler bilgi amaçlıdır kullanım tercihi size aittir önce araştırın inceleyin doktorunuza danışın saygılar
- Sayfa ve guruptaki bilgiler bilgi amaçlıdır araştırın araştırmadan doktorunuza danışmadan kullanmayın sakın saygılar hepinize m.ulaş
- MUHTASAR İLMİHAL | Fazilet
- İLİM BÖLÜMÜ
- İmam Suyuti Camius Sağir
- Dini Sorular Molla Cami dini sorular ve cevapları
- incemeseleler
- "Nazar, deveyi kazana, insanı mezara sokar."
- YAVRULARIMIZA ELİF CÜZÜ ÖĞRETELİM. BİZLERDE TEKRAR EDELİM...
- Hadis-i Şerif
- FAZİLET TAKVİMİ
- mektebun
- faydalı
- medine
- Zi tuva kuyusu...
- Ali Eren Hoca
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
- "Kişi sevdiği ile beraberdir."
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
15 Kasım 2019 Cuma
İKŞUT OTUNUN FAYDALARI OKUYALIM hebatit b
Mustafa Ulaş
İKŞUT OTUNUN FAYDALARI OKUYALIM
Yeni doğan çocuklarda sarılık tedavisi için yaygın bir şekilde kullanılır. Tabi burada bebeğe içirilmez. Anne içip sütten bebeğe fayda verilmesi beklenir.
Hepatit-B hastalığında faydası bilinmektedir. Bu hastalıktaki fayda özellikle 2-3 ay kullanıldıktan sonra iyi sonuçlar alındığı görülmüştür.
Ayrıca karaciğer yağlanmasında faydalı olduğu bilinmektedir. Karaciğer enzimlerine olumlu etkilerinden dolayı pankreas üzerinde de etkili olduğu düşünülmekte. Yani şeker hastalığına dolaylı yoldan destekleyici olarak düşünülebilir.
Bilimsel olarak ikşut otu:
Lise düzeyinde yapılan bir araştırma sonucu şöyledir. Kükürtlü aminoasit olan sistein proteinleri oluşturan 20 amino asitten birisidir. Vücuttaki birikmiş toksinleri temizlemesi yönünden sistein çok önemli bir yere sahiptir. Bir hepatit hastasının karaciğer enzim bozukluğunu kısa sürede kontrol altına alır. İkşut otundaki ham protein yüzdesi 9,57 kükürt miktarı ise 1,33 mg /ml dir. Sonuç olarak ikşut otundaki toplam kükürtlü protein miktarı yönünden zengin olduğu ve hepatit hastalığına destekleyici olarak değerlendirilmelidir.
İkşut’un kullanım şekli:
Soğuk demleme ve sıcak demleme olarak iki şekilde kullanılabilir.
Soğuk demleme: 1 fincan ikşut bir litre ılık suda 24 saat bekletildikten sonra süzülüp günde 3 defa yemeklerden yarım saat önce birer su bardağı içilir. En az 2 ay içilmesi tavsiye edilir.
Sıcak demleme:
1 tatlı kaşığı ikşut bir bardak kaynamış suya atılıp 5-6 dk. demlendikten sonra günde 3 defa aç karna içilir.
Hiçbir şey boşuna yaratılmamıştır.
Bu efsane bitkinin, aslında tarımsal üretimde hiç arzu edilmeyen ve parazit bir bitki olduğundan, tarım alanlarında da bitkisel üretime zararlar vermektedir. Verim kaybına yol açarak, en fazla ekonomik zarar oluşturan, parazit bitki özelliğine sahip olan, küsküt türlerinin en fazla yonca, üçgül, domates, havuç, soğan ve biberde zarar verdiği belirtilmektedir. Yaşama dönemi boyunca bütün ihtiyaçlarını (besin maddeleri ve su) konakçı bitkiden sağlar.” 2 Bu şartlarda gelişerek, fitoterapinin değerli bir destek bitkisi olan İKŞÛT nimetinin, insan vücuduna sağladığı faydalar ise “idrar arttırıcı, müshil, gaz ve safra söktürücü etkilere sahip olduğu bildirilmektedir. Karaciğer ve böbrek rahatsızlıklarında, bulanık görme, göz yorgunluğu giderme ve klinik olarak yaşlanmanın önüne geçmek için kullanılmıştır. Mardin yöresinde ise, karaciğer problemleri ve diz ağrıları için kullanılmaktadır. Antioksidan ve antikanser etkilere sahiptir. Bazı araştırmalara göre, yaşlanmaya karşı etkileri ve hafızayı güçlendirdiği gösterilmiştir. Ayrıca analjezik (ağrı kesici), antienflematuar (iltihap engelleyici) etkileri tesbit edilmiştir. Bu anlamda Mardin ve yöresinde yetişen küsküt türünün, kullanım şekil ve amacı konusunda yapılacak bilimsel çalışmalar sonucunda, sağlık açısından yararlı, doğal bitkisel preparatların üretilmesi, olası bir durumdur.” 3
Eski tıp kaynaklarında da İKŞÛT bitkisinin faydalarından bahsedildiği görülmektedir. Vehbî olarak, tıp ilmine mazhar edildiğine inandığım, anadan doğma gözleri görmeyen Davûd el ANTAKÎ, tezkiresinde “İKŞÛT, ince iplikleriyle diğer nebatlara uzanıp yapışan, küçük yapraklı bir bitkidir. Vücutta tıkalı kanalları açar. İdrar söktürücüdür. Hepatit hastalığını (sarılık) geçirir. Nefes darlığını (astım), anjin ve diğer boğaz enfeksiyonlarının tedavisinde etkilidir. Özellikle SUMMAK ile daha faydalı olur. Sağlıklı beslenme diyetlerinde (HİMYE), karın sancısında, romatizmal ağrılarda, mide faaliyetlerini güçlendirmede, tedavi edici özellikleri vardır. HİNDİBA ile kullanılmasında daha iyi neticeler alınır.Alıntı
Hepatit-B hastalığında faydası bilinmektedir. Bu hastalıktaki fayda özellikle 2-3 ay kullanıldıktan sonra iyi sonuçlar alındığı görülmüştür.
Ayrıca karaciğer yağlanmasında faydalı olduğu bilinmektedir. Karaciğer enzimlerine olumlu etkilerinden dolayı pankreas üzerinde de etkili olduğu düşünülmekte. Yani şeker hastalığına dolaylı yoldan destekleyici olarak düşünülebilir.
Bilimsel olarak ikşut otu:
Lise düzeyinde yapılan bir araştırma sonucu şöyledir. Kükürtlü aminoasit olan sistein proteinleri oluşturan 20 amino asitten birisidir. Vücuttaki birikmiş toksinleri temizlemesi yönünden sistein çok önemli bir yere sahiptir. Bir hepatit hastasının karaciğer enzim bozukluğunu kısa sürede kontrol altına alır. İkşut otundaki ham protein yüzdesi 9,57 kükürt miktarı ise 1,33 mg /ml dir. Sonuç olarak ikşut otundaki toplam kükürtlü protein miktarı yönünden zengin olduğu ve hepatit hastalığına destekleyici olarak değerlendirilmelidir.
İkşut’un kullanım şekli:
Soğuk demleme ve sıcak demleme olarak iki şekilde kullanılabilir.
Soğuk demleme: 1 fincan ikşut bir litre ılık suda 24 saat bekletildikten sonra süzülüp günde 3 defa yemeklerden yarım saat önce birer su bardağı içilir. En az 2 ay içilmesi tavsiye edilir.
Sıcak demleme:
1 tatlı kaşığı ikşut bir bardak kaynamış suya atılıp 5-6 dk. demlendikten sonra günde 3 defa aç karna içilir.
Hiçbir şey boşuna yaratılmamıştır.
Bu efsane bitkinin, aslında tarımsal üretimde hiç arzu edilmeyen ve parazit bir bitki olduğundan, tarım alanlarında da bitkisel üretime zararlar vermektedir. Verim kaybına yol açarak, en fazla ekonomik zarar oluşturan, parazit bitki özelliğine sahip olan, küsküt türlerinin en fazla yonca, üçgül, domates, havuç, soğan ve biberde zarar verdiği belirtilmektedir. Yaşama dönemi boyunca bütün ihtiyaçlarını (besin maddeleri ve su) konakçı bitkiden sağlar.” 2 Bu şartlarda gelişerek, fitoterapinin değerli bir destek bitkisi olan İKŞÛT nimetinin, insan vücuduna sağladığı faydalar ise “idrar arttırıcı, müshil, gaz ve safra söktürücü etkilere sahip olduğu bildirilmektedir. Karaciğer ve böbrek rahatsızlıklarında, bulanık görme, göz yorgunluğu giderme ve klinik olarak yaşlanmanın önüne geçmek için kullanılmıştır. Mardin yöresinde ise, karaciğer problemleri ve diz ağrıları için kullanılmaktadır. Antioksidan ve antikanser etkilere sahiptir. Bazı araştırmalara göre, yaşlanmaya karşı etkileri ve hafızayı güçlendirdiği gösterilmiştir. Ayrıca analjezik (ağrı kesici), antienflematuar (iltihap engelleyici) etkileri tesbit edilmiştir. Bu anlamda Mardin ve yöresinde yetişen küsküt türünün, kullanım şekil ve amacı konusunda yapılacak bilimsel çalışmalar sonucunda, sağlık açısından yararlı, doğal bitkisel preparatların üretilmesi, olası bir durumdur.” 3
Eski tıp kaynaklarında da İKŞÛT bitkisinin faydalarından bahsedildiği görülmektedir. Vehbî olarak, tıp ilmine mazhar edildiğine inandığım, anadan doğma gözleri görmeyen Davûd el ANTAKÎ, tezkiresinde “İKŞÛT, ince iplikleriyle diğer nebatlara uzanıp yapışan, küçük yapraklı bir bitkidir. Vücutta tıkalı kanalları açar. İdrar söktürücüdür. Hepatit hastalığını (sarılık) geçirir. Nefes darlığını (astım), anjin ve diğer boğaz enfeksiyonlarının tedavisinde etkilidir. Özellikle SUMMAK ile daha faydalı olur. Sağlıklı beslenme diyetlerinde (HİMYE), karın sancısında, romatizmal ağrılarda, mide faaliyetlerini güçlendirmede, tedavi edici özellikleri vardır. HİNDİBA ile kullanılmasında daha iyi neticeler alınır.Alıntı
Teşekkürler sevim hanımın ikşut hakkında tedavisi ve tecrübeleri
NOT EDİN GÜN GELİR GEREK OLUR. 1..Dut pekmezi : Büyük ve küçüklerin korkulu rüyası bademciklere karşı,ağız içi aftlara,mide sorununa,kansızlığa karşı kullanılır.Yan etkisi %0 faydası sayılmayacak kadar çok. 2.. Üzüm sirkesi : Bir su bardağına bir yemek kaşığı katılarak kullanılır.Ağız boğaz ağrılarına,ateş düşürmeye,diş ağrılarına , nazara,pozitif olmaya yarayan bir nimettir.Yan etkisi %0 en az 50 türlü musibet ve soruna karşı etkilidir. 3.. Rezene çayı : Midesel,sinirsel durumlar için,böbrek ve adet dönemi ağrıları için,sütü az lohusanın sütünün artması için, sancı ve spazm için bulunmaz nimettir.Yan etkisi %0 faydası çoktur.40 gün boyunca düzenli 2 fincan içip ayrıca rezene çayı suyu ile gözlerine masaj yapanların gözleri nurlanır farlanır gözlüğünü atanı bile gördüm. 4.. Adaçayı : En büyük özelliği sinirsel,midesel ve öksürüğe karşı akciğeri koruyucudur.Ayrıca hafızayı arttırıcı özelliği vardır.Ağız ve boğaz sorunlarında rahatlıkla içilebilir. Yan etkisi %0 olası faydaları çoktur. 5.. Civanperçemi çayı : Miğren ve sinirsel ağrılara,adet dönemi sancıları,kist ve miyomlar için çok faydalıdır.Yan etkisi %5 mide bulantısı yapabilir.Limon sıkılırsa o etkide pasifize edilir. İnsan için en az 30 tür şifa ve faydası vardır.Özellikle bayanlar. 5.. Keçiboynuzu pekmezi : Kan yapıcı,kilo aldırıcı,öksürüğü azaltıcı vücuda zindelik verici etkileri vardır.Yemeklerden yarım saat önce alınırsa zayıflatır sonra alınırsa kilo yapar. Yan etkisi %0 6.. Kuru üzüm : Az karına 40 gün boyunca her sabah bir avuç yenirse hafızayı kuvvetlendirir,tok tutar,kan yapar ve akciğeri-karaciğeri korumaya alır. Yan etkisi %0 7.. Alıç sirkesi : üzüm sirkesi gibi kullanılabilir.Tüm vücut fonksiyonel organları için faydalıdır. 8.. Elma sirkesi : Özellikle kalp ve damar sağlığı için çok iyidir. Yan etkisi hassas midede aç karına sakın alınmasın %0 sağlığa katkısı çoktur. 9.. Elma çayı : Kolesterolü dengeler,damar sağlığı ve kalp için faydalıdır. 10. Böğürlen çayı : Kanı temizler ve alyuvarları besler, gripal enfeksiyon için faydalıdır iştahı açar damarları korur böbrekler ve idrar yolları için faydalıdır. 11. Kuru İncir çayı : Akciğeri korur bronşite ve kuru öksürüğe faydalıdır.İncir çekirdekleri beyin ve hafıza için faydalı olup taze olarak yenmesi mideye faydadır yalnız fazla yemek mide fesadına yol açabilir.Kararında yarar fazlasında zarar var. 12. Zeytin yaprağı çayı : Kolesterolü düzenler,şekeri dengeler, damar sağlığını korur kalp atımını düzene sokar.
Allah Resul'u su içerken sol elini başına götürür şekilde içerdi ?
Eymen Özdemir
Allah Resul'u su içerken sol elini başına götürür şekilde içerdi ?
Beyin hararet yaptığında suya ihtiyaç duyar, içilen su ile beyinde bir anda bioelektirik bir açılım olur, açığa çıkan enerji taşmasın, israf olmasın diye sol el ile blok koyularak tekrar bedene aktarım olur.Beyin gücü bu manada desteklenmiş olur.
İnsan düşünürken, eyvah veya şok gibi duygu durumlarında ellerini başına neden götürür ?
Parmaklar kozmik akışın olduğu, enerjinin devinim yaptığı noktalardır, yoğun düşüncelere girdiğimizde beyin ekstra bir düşünce, düş gücü takviyeye ihtiyaç duyar, bu esnada gayri ihtiyari ellerimizi, parmaklarımızı başımıza götürerek beyne bioelektirik takviye yapar, meselenin halli için çareler ararız .
#Eymen Özdemir Facebook grup paylaşımları.
#Eymen Özdemir Facebook grup paylaşımları.
RESULULLAH ( sav ) EFENDİMİZ BUYURUYOR. Her kim beytullahın etrafında yedi kere döner, Ve sonra, MAKAM-I İBRAHİM, e yakın yerde, İki rekat namaz kılan, Ve zem zem içerse ne kadar olursa olsun bütün günahları af olur, Buyuruyor. Ey sonsuz kudretine ve gücüne hayran olduğum RABBİM En güzel isimlerinle anıyor ve yüceltiyorum seni Ummeti Muhammedi huzuruna gelenlerden ve bu güzellikleri yaşayanlardan eyle YARAB.
Nuşirevan\'ın Adaleti
Akincibay Arslan
Nuşirevan\'ın Adaleti
Hazreti Ömer ve Sa'd İbni Vakkas Hazretleri, İran'a at satmaya gitmişlerdi. İran'a vardıkları zaman şehrin girişinde cirit oynayan bir kısım genç görüp seyre daldılar. Bir ara yabancıların kendilerini seyretmekte olduğunun farkına farkına varan gençlerden birisi yanlarına gelip "Bedeviler" gibi sözlerle hakaret ettikten sonra, satmak için getirdikleri ve üzerine bindikleri Arap atlarını ellerinden zorla aldılar.
Hazreti Ömer ve Sa'd ibni Ebi Vakkas Hazretleri ticaret maksadıyla geldikleri şehre meyüs ve mükedder vaziyette girdiler. Yanlarında yiyecek bir şeyleri olmadığı gibi paraları da kalmamıştı. Aç susuz akşam olmasını beklediler. Akşam olunca da bir hana vardılar. Kapıdan girer girmez hancı, misafirlerin yabancı olduğunu ve üzüntülü olduklarını anladı. Neden üzüntülü olduklarını sordu. Hazreti Ömer daha üzüntülü görünüyordu. O hiç konuşmadı. İbni Vakkas Hazretleri ise başından geçenleri hancıya dert yanarak anlattı. Hancı misafirlerini dinledikten sonra:
- Siz kederlenmeyin, bizim hükümdarımız son derece âdildir. Ya atlarınızı buldurur, yahut bedelini tazmin eder. Sizin anlattığınıza göre elinizden atları alan hükümdarın kendi oğludur. Ama o mutlaka bu meseleyi halleder, diyerek teselli verdikten sonra:
-Her sabah hükümdarımız pazar yerinde halkın önünden geçer ve halk ona dert ve dileklerini bildirirler. O da ne icab ediyorsa hemen yapar. Siz sabahleyin hemen pazar yerine gidin vaziyeti anlatın dedi.
Sabah, Hazreti Ömer ve arkadaşı pazar yerine çıkıp hükümdarı beklemeye başladılar. Biraz sonra hükümdar yanında tercümanları olduğu halde geldi. Herkes nesi varsa açık açık söylüyor o da gerekeni hemen orada yapıyor veya yapılmasını emrediyordu. Sıra Hz. Ömer ve İbni Vakkas'a geldi. Onlarda başlarından geçenleri anlattılar., atlarının bulunup geri veilmesini dilediler.
Hükümdar bunları dinleyince yüzü çok asıldı ve üzüntülü olduğu her halinden belli idi. Bir kese altın verdi ve atlarının da bulunacağını söyledi. Hükümdar tercüman vasıtası ile konuşuyordu, tercüman ise atı alanların hükümdarın oğlu olduğunu söylememişti. Hazreti Ömer ve Ebû Vakkas Hazretleri yine akşam kaldıkları hana geldiler. Bu sefer yanlarında paraları da vardı, karınları da toktu. Hancının parasını verdiler, o gece de orada kalıp sabahleyin yola çıkmayı düşünüyorlardı. Hancı ne olduğunu sordu. Onlar hükümdarla görüştüklerini ve atları bulacağını söylediler, dedi.
Hancı birden öfkelendi ve :
-Demek kendi oğlu olduğu zaman iş değişiyor, dedi.
Sabah oldu bu sefer hükümdarın karşısına hancı çıkıp:
-Hükümdarım, suçu işleyen başkası olur ceza verirler de, sizin oğlunuz olursa cezasız kalır öyle mi? dedi.
Nuşirevan bunu duyunca rengi değişti ve çok sinirli olduğu besbelli idi:
-At sahipleri yarın şehir terketsinler... Fakat biri şehrin kuzey, biri güney kapısından çıksın dedi.
Sabah oldu ve atların değerinden fazla para verdi. Hazreti Ömer ve Ebû Vakkas Hazretleri şehri terkediyorlardı. Bir de ne görsünler, şehrin bir kapısına atı alan genç, diğer kapısına ise hükümdara yanlış bilgi veren tercüman asılmışlar ve ölmüşler bile...
Fakat ne yazıktır ki, adaletiyle meşhur bu hükümdara iman nasip olmamış ve Efendimiz (s.a.v.) imansız gittiklerine teessüf ettiği isimler arasında bunu da symıştır.
Aradan zaman geçti, Hazreti Ömer Halife-i İslâm , Sa'd ibni Ebi Vakkas ise Mısır valisi oldu. Mısır'i İslamlaştırma ameliyesinde bir de cami yapılacaktı. Bu camiye en müsait yer ise bir yahudinin yeri idi. Mısır valisi yahudinin yerine cami yapımına başladı. Yahudi çaresiz bir şekilde düşünürken müslümanlardan bir zat:
-Nedir senin bu halin? diye sordu.
O:
-Bir evim vardı, başka bir şeyim yoktu. Vali şimdi oraya cami yapıyor. Ben ne yapabilirim? Şimdi açıkta kaldım, dedi.
Müslüman ona:
-Sen git Medine'ye... Orada Halife Ömer vardır. Derdinei ona anlat. Senin derdine mutlaka çare bulur, dedi.
Yahudi daha islamiyetin nasıl bir din olduğunu bilmiyordu. Medine'ye vardı. Halife'yi sordu, bahçede olduğunu söylediler. Gitti Bahçeyi buldu. Baktı ki, oarad bir adam çalışıyorYanına yaklaşıp:
-Ben Halife Ömer'le görüşmek istiyorum, dedi.
Ona göre hükümdarın tarlada ne işi vardı. Karşısındaki:
-Derdini anlat! Ömer benim, dedi.
Yahudi derdini anlatıp, bir çare bulunmasını söyleyince Hazreti Ömer, öfkelibir şekilde , bir kemiğin üzerine bir şeyler yazıp adamın eline verdi:
-Götür bunu valiye ver, dedi.
Yahudi bu yazışmadan pek bir şey anlamamıştı. Bundan bir şey çıkmaz, diyordu kendi kendine...
Mısır'a gelip kemiği Sa'd ibni Ebi Vakkas'a verince, vali çok korkmuştu. Hemen evi eskisinden daha güzel bir şekilde tamir etti ve yahudiye verdi. Hemde memnun etmek için bir miktar yardımda bulundu. Hazreti Ömer'in gönderdiği kemiğin üzerinde sadece şu iki kelime yazılı idi:
-Ben Nuşirevan'dan daha adilim!...
- Siz kederlenmeyin, bizim hükümdarımız son derece âdildir. Ya atlarınızı buldurur, yahut bedelini tazmin eder. Sizin anlattığınıza göre elinizden atları alan hükümdarın kendi oğludur. Ama o mutlaka bu meseleyi halleder, diyerek teselli verdikten sonra:
-Her sabah hükümdarımız pazar yerinde halkın önünden geçer ve halk ona dert ve dileklerini bildirirler. O da ne icab ediyorsa hemen yapar. Siz sabahleyin hemen pazar yerine gidin vaziyeti anlatın dedi.
Sabah, Hazreti Ömer ve arkadaşı pazar yerine çıkıp hükümdarı beklemeye başladılar. Biraz sonra hükümdar yanında tercümanları olduğu halde geldi. Herkes nesi varsa açık açık söylüyor o da gerekeni hemen orada yapıyor veya yapılmasını emrediyordu. Sıra Hz. Ömer ve İbni Vakkas'a geldi. Onlarda başlarından geçenleri anlattılar., atlarının bulunup geri veilmesini dilediler.
Hükümdar bunları dinleyince yüzü çok asıldı ve üzüntülü olduğu her halinden belli idi. Bir kese altın verdi ve atlarının da bulunacağını söyledi. Hükümdar tercüman vasıtası ile konuşuyordu, tercüman ise atı alanların hükümdarın oğlu olduğunu söylememişti. Hazreti Ömer ve Ebû Vakkas Hazretleri yine akşam kaldıkları hana geldiler. Bu sefer yanlarında paraları da vardı, karınları da toktu. Hancının parasını verdiler, o gece de orada kalıp sabahleyin yola çıkmayı düşünüyorlardı. Hancı ne olduğunu sordu. Onlar hükümdarla görüştüklerini ve atları bulacağını söylediler, dedi.
Hancı birden öfkelendi ve :
-Demek kendi oğlu olduğu zaman iş değişiyor, dedi.
Sabah oldu bu sefer hükümdarın karşısına hancı çıkıp:
-Hükümdarım, suçu işleyen başkası olur ceza verirler de, sizin oğlunuz olursa cezasız kalır öyle mi? dedi.
Nuşirevan bunu duyunca rengi değişti ve çok sinirli olduğu besbelli idi:
-At sahipleri yarın şehir terketsinler... Fakat biri şehrin kuzey, biri güney kapısından çıksın dedi.
Sabah oldu ve atların değerinden fazla para verdi. Hazreti Ömer ve Ebû Vakkas Hazretleri şehri terkediyorlardı. Bir de ne görsünler, şehrin bir kapısına atı alan genç, diğer kapısına ise hükümdara yanlış bilgi veren tercüman asılmışlar ve ölmüşler bile...
Fakat ne yazıktır ki, adaletiyle meşhur bu hükümdara iman nasip olmamış ve Efendimiz (s.a.v.) imansız gittiklerine teessüf ettiği isimler arasında bunu da symıştır.
Aradan zaman geçti, Hazreti Ömer Halife-i İslâm , Sa'd ibni Ebi Vakkas ise Mısır valisi oldu. Mısır'i İslamlaştırma ameliyesinde bir de cami yapılacaktı. Bu camiye en müsait yer ise bir yahudinin yeri idi. Mısır valisi yahudinin yerine cami yapımına başladı. Yahudi çaresiz bir şekilde düşünürken müslümanlardan bir zat:
-Nedir senin bu halin? diye sordu.
O:
-Bir evim vardı, başka bir şeyim yoktu. Vali şimdi oraya cami yapıyor. Ben ne yapabilirim? Şimdi açıkta kaldım, dedi.
Müslüman ona:
-Sen git Medine'ye... Orada Halife Ömer vardır. Derdinei ona anlat. Senin derdine mutlaka çare bulur, dedi.
Yahudi daha islamiyetin nasıl bir din olduğunu bilmiyordu. Medine'ye vardı. Halife'yi sordu, bahçede olduğunu söylediler. Gitti Bahçeyi buldu. Baktı ki, oarad bir adam çalışıyorYanına yaklaşıp:
-Ben Halife Ömer'le görüşmek istiyorum, dedi.
Ona göre hükümdarın tarlada ne işi vardı. Karşısındaki:
-Derdini anlat! Ömer benim, dedi.
Yahudi derdini anlatıp, bir çare bulunmasını söyleyince Hazreti Ömer, öfkelibir şekilde , bir kemiğin üzerine bir şeyler yazıp adamın eline verdi:
-Götür bunu valiye ver, dedi.
Yahudi bu yazışmadan pek bir şey anlamamıştı. Bundan bir şey çıkmaz, diyordu kendi kendine...
Mısır'a gelip kemiği Sa'd ibni Ebi Vakkas'a verince, vali çok korkmuştu. Hemen evi eskisinden daha güzel bir şekilde tamir etti ve yahudiye verdi. Hemde memnun etmek için bir miktar yardımda bulundu. Hazreti Ömer'in gönderdiği kemiğin üzerinde sadece şu iki kelime yazılı idi:
-Ben Nuşirevan'dan daha adilim!...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)