18 Kasım 2019 Pazartesi

KURAN-I KERİMDE

⚠️KURAN-I KERİMDE BİRLEŞELİM DIYORLAR AMA NASIL⚠️
👉TUTTURMUŞLAR, "Bütün Müslümanlar Kur'ân'ı kerimde birleşsin..." deyip duruyorlar. Peki nasıl birleşecekler, onu anlatmıyorlar.
🔹️Soruyorum:
1. İmamı Eş'arî'yi (ks) ve İmamı Mâturidî'yi (ks) itikad önderi olarak kabul eden Ehl-i Sünnet; Allah cisim değildir, zamandan mekândan, cihetten, inmekten çıkmaktan, insanlar gibi organlara sahip olmaktan münezzehtir diye inanıyoruz. Muhammed ibn Abdilvehhab'ı imam kabul edenler tersini söylüyor. Evet bu iki zümre Kur'ân-ı kerimde nasıl birleşecek?
2. Ehl-i Sünnet bütün Ashab-ı Kiram'ı din konusunda âdil olarak kabul ediyoruz. Bazı fırkalar ise birkaç sahabi dışındakileri münafık olarak görüyor. Bunlar Kur'ân-ı kerimde nasıl birleşecekler?
3. Fıkhi ve mezhepleri faydalı ve zarurî gören Ehl-i Sünnet ile mezhepleri put olarak gören ehl-i bid'at Kur'ân-ı kerimde nasıl birleşecek?
4. Kur'ân-ı kerimde ve çok sahih Cibril hadîsinde kadere iman şartı var. Biz Ehl-i Sünnet kadere iman ediyor, bazı ehl-i bid'at ise kaderi reddediyor. Bunlar Kur'ân-ı kerimde nasıl birleşecekler?
5. Ehl-i Sünnet ulemâsı ve fukahası dinde reform, dinde değişiklik, dinde yenilik, dinde başkalaştırma yapılamaz diyor; ehl-i bid'at fırkalarından biri olan Fazlurrahman'ın Tarihsellik mezhebi Kur'ân-ı Kerim'in , Sünnetin ve Şeriat'ın nice muhkem hükmünü, bu devirde geçerli değildir diye inkâr ve red ediyor. Ehl-i Sünnet ile ehl-i bid'at bu konuda Kur'ân-ı kerimde birleşebilir mi?
👉Evet Kur'ân-ı kerim dinimizin temel kaynağıdır, Kelamullahtır, yaratılmamış Kelam-ı Kadim'dir ama onda birleşmek kuru lâfla, boş edebiyatla olmaz. Kur'ân-ı kerimde birleşmenin şartları vardır. Bu şartlara uyulmaz ise birleşme olmaz.
1. Kur'ân-ı kerimin gerçek icazetli müfessirler tarafından yapılmış muteber tefsirleri esas alınacaktır.
2. Heva ve re'y tefsirlerine itibar edilmeyecektir.
3. Ehliyetsiz cahiller Kur'ân-ı kerimi kendi kafalarına göre yorumlamayacaktır.
4. Kur'an-ı kerimi ehliyetli ve icazetli ulemâ tarafından Sünnet-i seniyyenin ışığında tefsir edilecektir.
5. Allah'a (cc) noksan sıfatlar izafe eden ehl-i bid'ate kulak verilmeyecektir.
6. Bir asırdan fazladır süre gelen icmâ-i ümmet dışlanmayacaktır.
7. İlim, irfan, takva, fazilet, firaset sahibi ulemâ Kur'ân'ı kerimde ' birleşme konusunda rehber kabul edilecektir.
🔹️İslâm dünyasındaki 72 bozuk fırka ve onların yüzlerce şubesi hep Kur'ân-ı kerim diyor.
Mirza Gulam Ahmed Kadiyanî -hâşâ- nebidir, kendisine vahiy gelmiştir diyen Kadiyanîler de Kur'ânı kerim diyor, Kur'ân-ı keim okuyor.
Tevbe sûresinin son iki ayeti Kur'ân-ı kerime sonradan ilave edildi hezeyanını savuran 19. Reşad Halife de Kur'ân diyor.
(HAŞA)" HZ.Cebrail, Hz. Ali'ye gelecekti, Cibril şaşırdı da Hz. Muhammed'e verdi" diyen Gurabiye taifesi de Kur'ân-I KERİM diyor.
Haricîler gece gündüz Kur'ân-I KERİM okuyor.
👉Velhasıl İslâm dünyasında ne kadar bid'at ve dalalet fırkası ve cereyanı varsa hep Kur'ân-I KERİM diyor.
M.İslamoğlu ve örgütü de "sabah akşam sadece" avaz avaz Kur'ân-I KERİM diyor.
İslâm'da tesettür yoktur diyenler Kur'ân-ı kerim diyor.
👉Evet biz Müslümanlar Kur'ân-ı kerimde nasıl birleşeceğiz? Mesele buradadır.
🔹️Peygamber-i Zişan'dan (, Ashab kiramdan, Tâbiîn hazaratından, Tebe-i Tâbiîn hazeratından ve onları takip eden kuşaklardan bu yana on binlerce büyük müctehid, ulemâ, fakih, müfessir, muhaddis gelip geçmiştir. Kur'ân'ı kerimde birleşmek ancak ve ancak onlara tâbi olmakla, onları taklid etmekle gerçekleşebilir. Onlar inkâr edilirse, onlar devre dışı bırakılırsa birlik olmaz, tefrika ve parçalanma olur.
🔹️Kur'ân'- ı kerimde birleşmek konusunda Vehhabîler muhatab bile alınmaz.
İslâm âlemindeki yüz milyonlarca tasavvufi tarikat mensubu sufîyi müşrik ve kafir ilan edecekler ve sonra Kur'ân-ı kerimde birleşilecek. Böyle bir şey mümkün müdür?
🔹️Mücessime taifesini tenkit ve ikaz etmeyeceğiz, onlarla Kur'ân-ı kerimde birleşeceğiz... Olur mu böyle şey? Kur'ân-ı kerimde birleşmek için öncelikle Cenâb-ı Hakk'ı kemal sıfatlarla sıfatlamak ve noksan sıfatlardan tenzih etmek gerekir...!.
Şerife Şevval Kardelen

ÇALGI DİNLEMEK:Hadis-i Şerif;**Istimaul-melahi ma´siyyetün vel-cülüsüfiha fiskun vettelezzüzü bihe küfrün) Manasi:Calgi aletlerini kullanmak seyyie yani günahtir.calgi aletlerinin calindigi yerde oturmak fasikliktir. Onlardan zevk almak ise küfürdür. Tecridi Sarih tercemesi cilt 11


1- KADERİ İNKÂR ETMEDİ.

⚠️HİÇ BİR MEDRESELİ SİZ ILAHIYATÇILAR GİBİ;⚠️. (istisnaları. tenzih .ederiz)
🔹️1- KADERİ İNKÂR ETMEDİ.
🔹️2- HZ. ADEM'E (as) BABA BULMADI.
🔹️3- HZ. MERYEM'E Çift cinsiyet isnad etmedi.
🔹️4- HIRİSTİYANLARA CENNETTE YER VERMEDİ.
🔹️5- CENNET VE CEHENNEMİ İNKÂR ETMEDİ.
🔹️6- HZ. İSA'NIN (as) NÜZULUNU SAFSATA SAYMADI
🔹️7- SEFERDEYKEN NAMAZI TAM KILACAKSIN DEMEDI.
🔹️8- ALLAH'A "GAYBI BILMEZ" DİYEREK ACZİYET İSNAT ETMEDİ.
🔹️9- DİNLER ARASI DIYALOG'A DESTEK OLMADI.
🔹️10- KUR'ÂNI YENİDEN YORUMLAMAYA KALKIŞMADI.
🔹️11- ŞEFAATİ İNKÂR ETMEDİ.
🔹️12- BEN DEİST'İM DEMEDİ.
🔹️13-SİZİN GİBİ MAKAM VE MEVKİ SARHOŞLUĞUNA DÜŞMEDİ.
Ş.Şevval Kardelen'den

MÜBAREK GECELERDE YAPILAN İBADETLER SÜNNETTİR

MÜBAREK GECELERDE YAPILAN İBADETLER SÜNNETTİR  İmam-ı Şâfii (r.h.) şöyle demiştir: “Kitap, sünnet, ashab ve icmaya aykırı şeyler icad etmek sapıklıktır. Bunlara muhalif olmayan, hayırlı ve güzel olan şeyler ortaya çıkarmak ise kötü bid’at değildir.” Asırlardan beri Berât, Regâib ve Kadir gecelerinde kılınan namazlar bu kapsamdadır. Osmanlı padişahlarından Fatih Sultan Mehmet zamanında akdedilen bir ilim meclisinde, dönemin büyük fıkıh alimlerinden sayılan Molla Hüsrev, Molla Gürâni gibi âlimlerle, bir çok ilimde maharet sahibi, tasavvuf ilimlerinde derya olan Şeyh Akşemseddin'in de hazır bulunduğu bir yerde Regâib namazının sıhhati üzerinde birleşmişler ve bunun üzerine vakfiyede yer alması için sultan tarafından emir verilmiştir.  Bidatlar Kur'an ve sünnetle çelişir, onlarla bir tearuz içinde olursa bunlara kötü bidat denir. Dinde sonradan uydurulan dedikleri budur, bunlar reddedilmiştir. Böyle değil de bidatin şeriatta bir aslı olur ve tekarrup yani Allah rızasını ka¬zanmak için ortaya çıkarılırsa, o zaman buna bidat-ı hasene derler. Bunu “sonradan ortaya çıkma” değil, "sünnet" tabir ederler ve bunlar makbuldür. Zira bu nevi uygulamalar, ulemânın yoludur. Bunlar Nebi (s.a.v.)’in temiz sünnetine dahildirler. Zira mutlak sünnete muhalif olmayan muhdes, yani sonradan ortaya çıkarılmış şeyler kapsamının dışındadırlar. Nitekim, "Her kim İyi bir sün¬net koyarsa (Müslim, zekat 69) hadisinde bidat-ı hasene sünnetle tabir edilmiştir. Bundan dolayı bidat-ı hasene, sünnet kapsamındadır. Özellikle meşayih ve evli¬yanın tatbikatları bu açıdan son derece önemlidir.  Bu Nebi (s.a.v.)’in şeriatını değiştirmek gibi algılanmamalı belki onun gizli taraflarını açıklamanın söz konusudur. Bu açıklama ise bid’at değil, hidâyetin ta kendisidir. Dolayısıyla bu tip ibadetler indî olmayıp şer’idir. Onların tatbikatları sünen-i hüdâ çerçevesinde mütâlâa edilmelidir. Halbuki Bazı sığ âlimler bunu anlayamayıp reddetme yoluna gitmişlerdir.  (İsmail Hakkı Bursevi, Hadis-i Erbain, s. 14, 226)

kafirin

🥀ÇOK ÖZLEDİK ÜSTAZIM🥀

Salih Can
🥀ÇOK ÖZLEDİK ÜSTAZIM🥀
🥀Yıl 1959, Efendi Hazretleri (ks) dünya hayatındaki son günlerini yaşamakta; fakat hâlâ koşuşturmaktadır. Sohbetler, vaazlar, dersler, talebelerin ihtiyaçları vs` Şeker hastalığına ve o yaşına rağmen hizmetten ve talebelerinden bir an olsun ayrılmıyor. Her gün dört vasıtayla Çamlıca’dan Topçular’a Tekâmül Talebelerini okutmaya gidiyor.
---Küçük Çamlıca, Kısıklı neresi, Eyüp Topçular neresi! ” O zamanlar bu ulaşım imkânları da yok. Tramvayla Kısıklı’dan Üsküdar’a iniyor, Üsküdar’dan vapurla karşıya Eminönü’ne geçiyor, oradan da başka bir vasıtayla Edirnekapı’ya, oradan da Topçular’a”
🔹️İşte o son günlerinde ve yine Tekâmül Talebelerinin yanında, onlarla birlikte Kur’an-ı kerim hatmi yaptıktan sonra sohbet etmekte:
“Evlatlarım! Buraya kadar getirdiğimiz din hizmetleri, bundan sonra sizlerin omuzlarındadır. Şu anda Ümmet- i Muhammed’in evlatları sizlerin imdadını bekliyor. Bu işin ihmâl edilecek tarafı yoktur. Bu hakikati anladıktan sonra hizmet etmeyen iyi bilsin ki, kıyamet gününde iki elim on parmağım onun yakasında olacaktır. Kıyamet günü değil huzur ` u ilahî’ye, değil huzur ` u Resûlullah’a; benim huzuruma bile çıkamayacaktır.” dedikten sonra gözyaşları içerisinde dua edip:
🔹️“Evlatlarım! Tekrar geleceğim; ama ders için değil. Artık o iş tamamdır. Lâkin bir defa daha gelip size bir hadis` i kutsî bir de hadis` i şerif yazdıracağım. İnşallah Âlem` i Berzah’ta ve Livâü’l` Hamd sancağı altında yine böyle birlikte olacağız.” der.
🔹️Ertesi gün yine o yorgun ve hasta haline rağmen Kısıklı’dan Topçular’a kadar gelir ve talebeleriyle tek tek vedalaştıktan sonra, o mezkûr hadisleri yazmalarını ister:
1. Hadis` i Şerif:
“Yâ Ebû Rafi! Allah’a yemin ederim ki, senin iki elinle (yani maddî ve mânevî gayretin ve çalışman neticesinde), bir şahsa Cenab` ı Hakk’ın hidayet nasip etmesi, güneşin üzerinde doğduğu ve battığı her şeyden daha hayırlıdır.”
2. Hadis` i Kutsî:
Cenab` ı Hak, Davud Aleyhisselâm’a hitâben: “Ey Davud! Benden kaçan bir kulumu, tekrar bana getirmen tüm insanların ve cinlerin ibadetinden bana daha sevimli gelir.” Bu talebeleriyle dünya hayatındaki son görüşmesidir ve son nasihatleridir. Çıkarken tekrar “Evlatlarımı bir kere daha görmüş olayım.” diyerek onlara bakar ve oradan ayrılır. Bu hâdiseden kısa bir müddet sonra da ebedî âleme irtihal etmişlerdir.
Tarih: 16 Eylül 1959.
Rabbim yolundan ayırmasın.
Allah (cc) şefeatlerine nail eylesin
YOLUN YOLUMUZ DAVAN DAVAMIZDIR ÜSTAZIM...