2 Aralık 2019 Pazartesi

CİNLERİ TANITAN DÖRT ÖZELLİK

CİNLERİ TANITAN DÖRT ÖZELLİK

  "CİNLER"in çok önemli birkaç özelliği vardır ki, bu hususlar konuyu dikkatle tetkik edenlerin asla gözünden kaçmaz.
1.  CİNLER`de mantıksal bütünlük yoktur.
2.  CİNLER`de büyüklük duygusu aşırı gelişmiştir.
3.   CİNLER`de kendini kontrol mekanizması çok zayıftır.
4.   CİNLER`de sürekli tekrarlar mevcuttur.
Hangi isim altında, dünyanın neresinde olursa olsun verdikleri tebliğlerde daima yukarıda saydığımız bu dört esası derhal müşâhede edebiliriz.
Şimdi bu dört hususu açıklamaya çalışalım:
1-CİNLERDE mantıksal bütünlük yoktur
Eğer CİNLERDEN ya da kendi tanıtımlarına göre UZAYLILARDAN alınan tebliğler dikkatle tetkik edilecek olunursa, verilen konularda baştan sona mantıksal bir bütünlülük asla görülemez. Sürekli çelişkili beyânlar verilir. Bir yerde verilen beyân, bir başka yerde, ötekine ters düşer. Bunu kamufle etmek için de hemen bir yafta, bir kılıf sererler"biz sizi düşündürmek, imtihan etmek, dikkatinizi ölçmek için bu çelişkileri koyuyoruz.’’
Oysa, sürekli çelişki içindedirler. Bunun sebebi de "zekâ"ca güçlü olmalarına karşılık "akıl" yönünden bir hayli ölçülü yapıya sahip olmalarıdır. Pratik "zekâ" ile o an için o konuya bir çözüm getirebilirler, ancak "akıl" son derece sınırlı olduğu için, o anda buldukları çözüm mutlaka bir süre evvel verdikleri tebliğlere; ya da, bir süre sonra verecekleri tebliğlere, son derece ters düşerek, büyük bir çelişki oluşturacaktır.
2-CİNLERDE büyüklük duygusu aşırı gelişmiştir.
Burada bahsi geçen büyüklük, sadece duygusal büyüklük, gurur kibir anlamında olmayıp; birimsel ve boyutsal anlamdadır aynı zamanda.
Bir yandan kendilerini yeryüzünün yöneticileri olarak gösterip insanları buna inandırmaya çalışırlarken; diğer yandan da birimsel ve boyutsal büyüklüklerle düşünceleri allak - bullak edip, çaresiz hâle getirme çabaları içindedirler.
CİNLER, kendilerinin insanlardan ne kadar üstün, büyük ve yüce olduklarına inandırmak için de insanlarla aralarına mertebe koyarlar.
CİNLERİN, kendilerini UZAYLILAR diye tanıtarak verdikleri tebliğlere inanan insanların çok çok büyük bir kısmının, temelde İslâm düşünce sistemi, Tasavvuf düşünce sistemi üzerine alt yapıları mevcut değildir. Bahsedilen konular üzerinde, Kur`ân`ın görüşü nedir, o konuda Allah Rasûlü  ne demiştir, hiç haberleri yoktur. Normal şartlarda konuşula gelenin çok değişiği olarak, bu bilgilere rastlanınca, hâliyle inanmaktadırlar... Üstelik...
CİNLER, bu kişilerin çoğunda halusinasyon türü, uzaylı - uzay gemili rüyalar veya uyanıklık halinde görülen imajlar da göstermektedirler ki, artık onlar için inanmaktan başkaca bir yol kalmamaktadır.
CİNLERİN insanları kandırmada önemli bir taktiği de, ayrıca şu olmaktadır:
Her medyum topluluğu, hangi inançlarla bezenmiş ise, onlara kendi inançları doğrultusunda tebliğ verilmekte, sanki onlardanmış gibi kendilerini kabûl ettirmektedirler.
Meselâ dini ciddiye almayanlara, aynı şekilde; dinle ilgilenene aynı şekilde; tasavvufa meyli olana bir tasavvuf önderinin ismini kullanarak gibi.
3-CİNLERDE kendilerini kontrol mekanizması çok zayıftır.
Bu sebepten ayarları çok kolaylıkla kayar ve konuşmalarında haddi aşarlar. Buna şayet tâbiri caiz ise "reostaları bozuktur" da denilebilir.
Bazen Yaradanı yaradan, yüce güçler olurlar; bazen, ALLAH`ı bedenleyip insanların arasına yollarlar; bazen evrenlerden büyük, yüce varlıklar olurlar; bazen de Rabbin itaatkâr kulları olarak, insanları dinden ve Allah Rasûlü’nden uzaklaştırıp kurtarmak{!} için ellerinden geleni esirgemezler.
4-CİNLER`DE sürekli tekrarlar mevcuttur.
İnsanlara sürekli tebliğler vererek, onlara kendilerinin üstünlüğünü kabûl ettirmeye çalışan CİNLER`de mevcut bulunan bir özellik de belirli kelimeleri sürekli tekrar eden cümleler kurmalarıdır.
Böylece:
1-İletişim kurulan medyumun, bu tekrarlarla sanki tesbih çeker gibi beyninde bir açıklık oluşturularak, kendilerine daha fazla bağlanılmasını temin ederler.
2-Zaman zaman düşülen fikir tıkanıklıklarında, cümle tekrarları ile zaman kazanırlar.

Bu dünyaya en uzak yıldız ne kadar mesafede ise, oradan birinci kat semaya da o kadar mesafe vardır. Fenciler henüz birinci kat semayı keşfedemediler. Ne zaman bu Türkiye'nin büyüklüğü kadar ayna yaparlarsa, belki o zaman birinci kat semayı öğrenebilirler. Batıl bir görüş olan "sonsuz uzay boşluğu" iddialarının ne kadar yanlış olduğunu gözleri ile görürler. Süleyman Hilmi Tunahan.(k.s )

Fotoğraf açıklaması yok.

Astronomi İlminin Önemi İmam-ı Gazali hazretleri, Astronomi ilminden bilgisi olmayanların imanının kâmil olmayacağını buyurmuşlar... Kâinattaki iki temel unsur olan yerler ve gökler her zaman birbiriyle alakadardır. Ayrı ayrı düşünülemez. Kainat ve içindeki her şey Allah’ın varlığına ve birliğine işaret eden birer delil, birer ayettirler. Astronomi İlminden bilgisi olmayanlar ise Cenab-ı Allah’ın kâinâttaki hâkimiyetinin, herşeyi kendine ibâdet ettiren kudretinin işâretlerini yani Rububiyetinin ve Uluhiyetinin işaretlerini görmekten yoksun olurlar. Kâinatta herşeyin birbiriyle alakadar, cüz'i ve külli programlarla birbirine bağlı olduğu, bu muhteşem nizamı gözlemleyip, ilmini tahsil etmekle ise kesretten vahdete giderek imanımızı mükemmelleştiririz. Aynı zamanda bize bir nimet olarak sunulan, zaman tayini ve yolumuzu bulmamız için sebep olarak yaratılan gök cisimlerinin ilminden de istifade ederiz.

TILSIM NEDİR VE HAVASTAKİ YERİ

Tılsım: Semavî birtakım güçlerin, arzî güçlerle birleşerek garip, olağandışı işler yapması şeklinde tarif edilir (et-Tânevî, Keşşâfu Istılâhâti’l-Fünûn, 2/927). Elmalılı Hamdi Yazır, tılsımın, Hz. İbrahim a.s’ın kavmi olan Keldanîler’in yaptığı sihir türü olduğunu söyler ve şöyle der: “Fikrimizce bu sihirde, tabiiyat ile ruhiyatın eski zamanlarda keşfedilmiş, birbiriyle ilişkili bazı garip özellikleri birleştirilerek uygulandığı anlaşılmaktadır.” (Hak Dini Kur’an Dili, 1/443) 

Ayın akrep burcunda bulunduğu sırada mühre kazıtılan akrep figürünün, kişiyi akrep ısırmalarına karşı koruyacağı, arkasını üstü açık olduğu halde aya doğru dönen hayvanların, ay ışığının arkalarına vurması sebebiyle öleceği… gibi hususlar semavî kuvvetlerle arzî kuvvetlerin belli bir tarzda bir araya gelmesi sonucunda oluşan tılsımlara örnek olarak zikredilmiştir. (İbn Hazm, el-Fısal, 5/101-102; Âlûsî, Rûhu’l-Ma’ânî, 20/120) 

İbn Hazm tılsım hakkında müşahedeye dayalı enteresan bilgiler verir ve şunları söyler: “Tılsım, eşyanın tabiatını değiştirme ve gözbağcılık değildir. Tılsımlar, Allah Tealâ’nın terkib ettiği birtakım güçlerdir ki, soğuğun sıcak ile ve sıcağın soğuk ile giderilmesi gibi, Allah Tealâ bu tılsımlar vasıtasıyla başka bazı güçleri ortadan kaldırır. (…) Tılsımların def’i mümkün değildir.” 

Semavî güçlerle arzî güçler arasındaki denge ve ilişki doğru biçimde kurulduğu zaman, tılsım garip hadiselerin oluşmasına yol açabilir. “Mıknatısın demiri, kehribarın saman çöpünü çekmesi ve sirkenin ittiği taş böyledir. Bu taş, içinde sirke bulunan kaba sarkıtıldığı zaman kaba girmez, dışına kaçar. Keza yağmur çeken taş da buna örnektir ki, bu taş Türkler arasında iyi bilinir.” (el-Îcî, el-Mevâkıf, 3/368)

Trafik kazalarından korunmanın manevi tedbirleri_Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) hazretlerinden: Trafik kazalarından korunmanın manevi tedbirleri_Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) hazretlerinden: "Resülüllah (s.a.v.) Efendimiz’in 27 sır kâtibi vardı. Âyetü'l-Kürsi Hicret'ten sonra bir gece yarısı nazil olduğunda onu, Resûlüllah'ın sır kâtiplerinden Zeyd bin Sabit (r.a.) yazmıştır. Âyetü'l-Kürsiye tazim ve tebcil için, bir rivâyete göre 40 bin, diğer bir rivâyete göre 80 bin melek nâzil olmuştur. Âyetü'l-Kürsî'ye çok muazzam ve muhterem bir melek hâdimdir/hizmetçidir. Bu gün bütün vâsıtalar/araçlar tehlike halindedir. Ancak ta'lîmât-ı İlâhiye ile bu tehlikelerin önüne geçilebilir. [Hava], deniz ve kara vâsıtalarına binerken "Bismillâhi mecrâhe ve mürsehe inne Rabbi le Gafûru'r Rahıym [Meali: Onun yüzüp gitmesi de, durması da Allah'ın ismiyledir. Muhakkak ki Rabbim, çok mağfiret edici ve çok rahmet edicidir] (Sure-i Hûd, 41) diye okuyan kimse, her türlü tehlikeden muhâfaza olunur. Sokağa çıkarken 7 Âyetü'l-Kürsî okuyup, her defasında 6 cihete/yöne üflemeli. Yedincide, "Velâ yeudühü hıfzuhümâ ve hüve'l-aliyyü'l-azıym" diye 3 defa okuyup "Huu" ile içine "Huu”lamak lâzım. Bu talîmât ile vesâite/araçlara binenleri, Cenâb-ı Hakk her türlü felâketten korur. Bunu söylemezdik ama, tehlikelerin umumiyeti(çoğalıp genelleşmiş olması) bizi bu esrârı söylemeye mecbur etti. Hakikaten muazzam bir esrâr-ı İlâhîdir. Ne akıl, ne mantık, ne san'at, hiç biri ona tahammül edemez. Bunun adına, "Kerâmetü'n-Nebi" derler. Bu insanlar, isyanları ile kok kömürü hâline gelmişlerdir. Kuruların yanında yaşlar da yandığından, o yaşları kurtaralım diye bu esrârı ifşâ ediyoruz"

HERHANGİ BİR SIKINTI HALİNDE OKUNACAK DUA

Posted by Site - Yönetici Şubat 23, 2011

5insanlara-tesekkur-etmeyen-allahu-tealaya-da-sukretmez-fakire-hesap-sorulmazborc-ve-sikinti-uzerine-bir-hadis

HERHANGİ BİR SIKINTI HALİNDE OKUNACAK DUA.

Müşkil vaziyette kalındığında o işin hal ve âsân olması için boy abdesti ile 1001 Salat-ı Münciye ve günde 500 Kelime-i Tevhid getiren kula, Mevlâ avuç açtırmaz  müşkilini âsân eder.


Ahbab Hoca

mahkemede beraat etmek için

mahkemede beraat etmek için

Mahkemeden berâet etmek için ( وَللهُ غَالِبٌ عَلَى اَمْرِهِ ) 1461 defa ve her yüzüncüde ( وَللهِ غَالِبٌ عَلَى اَمْرِهِ ) kasem yapılarak okunur

AHBAB HOCA  EFENDİNİN DEFTERİNDEN NOTLAR                                                                                                   
Bir işin halli, bâhusus mahkemeden beraet için 51 Besmele okuyup, kapıdan girerken 'Huu' denir. Bi-iznillâhi Teâlâ her iş ve müşkil hallolur. Esrâr-ı Besmele'dendir..." [Süleyman Hilmi Tunahan kuddise sırruh, Ahbâb hocaefendi merhum, Notlar, s. 72]

YANINDAKİ MELEĞİN VE ŞEYTANIN İSMİNİ ÖĞRENME

YANINDAKİ MELEĞİN VE ŞEYTANIN İSMİNİ ÖĞRENME

İnsanlar doğarken Hafaza melekleri ve Kiramen Katibin melekleri ile beraber bir melek ve bir şeytan daha yaratılır. Bunun ile ilgili olarak Hazreti Aişe radıyallahü anha şöyle anlatmıştır:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir gece yanımdan çıkıp gitmişti. (Benim nöbetimde) hanımlarından birinin yanına gitmiş olabilir diye içime kıskançlık düştü. Geri gelince halimi anladı ve:

"Kıskandın mı yoksa?" dedi. Ben de:

"Evet! Benim gibi biri senin gibi birini kıskanmaz da ne yapar?" dedim. Aleyhissalatu vesselam:

"Sana yine şeytanın gelmiş olmalı" dedi. Ben:

"Benim şeytanım mı var?" dedim.

"Şeytanı olmayan kimse yoktur" dedi.

"Seninde de var mı?" dedim

"Evet, Ancak onu Müslüman yaptım!" buyurdu."
Herkes kendi ismine bakaraktan bunların isimlerini öğrenebilir. Bu usul ile ayetlerin veya esmaların görevlileri de bulunabilir.
Bir isimden müvekkil meleğin ismini bulmak için o ismin ebced ile hesabı yapılır. Çıkan sonuç kendisi ile çarpılır. Rahmani’yi bulmak için çıkan sonuçtan 41 çıkarılır. Çıkan sonuç sol taraftan ebcede çevrilir. Ayrıca sonuna Yâil eklenir. Şeytani’yi bulmak için ise çıkan sonuçtan 325 çıkarılır. Çıkan sonuç sol taraftan ebcede çevrilir. Ayrıca sonuna Ìşin eklenir.
Bir misal ile açıklamak gerekir ise;
Nurullah ismini ele alalım. Bu ismin ebcedi 322’dir.
322 x 322 = 103.684

Rahmani için
103.684 –  41 = 103.643               يجودج يَائِيلْ

Şeytani için 
103.684 – 325 = 103.361             يججوا عِيشٍ

YEMEK DUASI VE SIRRI

YEMEK DUASI VE SIRRI

YEMEK DUASI VE SIRRI !! Yemek duasinda cok büyük kerametler vardir.Yemeklerden sonra bu dua'ya devam edilen evde bereket kesilmez.Ve O ailenin cocuklari anne ve babasina asi olmazlar. Elhamdü lillah ( 2 Kere) Elhamdü lillahillezii et`amenaa vesegaanee vecealenee minel müslimiyn. Elhamdü lillehi rabbil alemiyn vessaleeti vesseleemü alaa seyyidinaa Muhammedin ve alaa eelihii ve sahbihii ecmaıyn. Vagfu anne vagfirlenaa verhamnaa ente mevlanaa fensurnaa alel gavmil kefiriyn. ( 3 Kere ) Allahümme salli alaa seyyidinaa Muhammedin biadedi envaaırrızgı velfütüühaat yaa baasıtullezii yebsüturrizga limen yesaau bi gayri hisaab. Übsut aleynaa rizgan veesian min külli cihetin min hazeeini gaybike bigayri minneti mahluug bi mahzi fazlı keramike bigayri hisaab. Yaa ekramel ekramiyn veya erhamerrahimiyn, iftahilbaabe yaa Allah ( 3 Kere ) Yaa Allahu yaa kafii yaa fettaah yaa müfettih fettih bil hayr. Allahümmegfir sahibe hezettaami vel eekiliyn. Allahümmec al devletenaa daaimen evleedenaa aalimen saaliha velaa tüsallit aleynaa zalimen. Allahümme zid velaatengus nıgmeten kesiyraten bihurmetil FATIHA… NOT : Duadaki bazi harfler ikiser yazilmistir, bu o harfleri biraz uzatarak okumak anlamina gelir. MANASI : Hamd Allaha mahsustur. ( 3 kere ) Hamd bizi doyuran, sulayan, ve bizi müslümanlardan eyleyen Allaha mahsustur. Hamd alemlerin rabbi olan Allaha mahsustur. Salatu selam efendimiz Muhammed s.a.v. ile O´nun al ve ashabinin tamami üzerine olsun. Bizi afv eyle , bizi magfiret eyle , bize rahmet eyle ( Allahim ). sen bizim mevlamizsin; kafir kavimler üzerine- galib gelmemiz icin – bize yardim eyle.( 3 kere ) Allahim rizkin ve fetihlerin her cesidinin adedi kadar, Efendimiz Muhammed Mustafa´ya s.a.v. rahmet eyle. Ey istedigine rizki hesabsiz olarak yayan Rabbim! Mahlukata minnet ettirmeden, sadece kereminin fazliyla, kendi gayb hazinelerinden, her cihetten bizim üzerimize hesabsiz olarak rizk sac , ey ikram edicilerin en cömerdi ve ey merhamet edicilerin en merhametlisi. Ya Allah ( hayra ait ) her kapiyi ac, ( 3 kere ) Ya Allah ya Kafi , ya Fettah , ya Müfettih ! Hayirli olarak ac ( hayirli fetihler nasib eyle ) Allahim bu yemegin sahibi ve yiyenleri magfiret buyur. Allahim onlarin devletlerini daim, evladlarini alim, salih eyle.Onlar üzerine zalimleri musallat etme ! Allahim Fatiha suresinin sirri hürmetine, -bize- bir cok nimetler fazlalastir, noksanlastirma !