2 Aralık 2019 Pazartesi

Korkulu yerden emniyetle geçmek için



( وَجَعَلْنَا مِنْ بَيْنِ اَيْدِيهِمْ سَدّاً وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَدّاً ) okunur.

AHBAB HOCA EFENDİNİN DEFTERİNDEN NOTLAR

CİNLERİ KULLANARAK YAPILAN BAKI YÖNTEMLERİ


Suda bakanlar
Bir kap içerisini su koyarak ve bu suyun içine, bildikleri ayetleri okumak suretiyle cinleri suda toplayarak onlarla iletişim kurmasıdır. 
Kitaptan bakanlarEski din alimlerinin yazmış oldukları bilgilerden faydalanırlar. Geçmiş zaman ki alimler tarafından tertip edilen dualar ve onların verdikleri örneklerden yola çıkarak, kendi bilgilerini de katar ve yorumlarlarını iletir. 
Aynada bakanlarAyetleri, eski zaman alimlerinin derlemiş olduğu duaları okumak suretiyle aynaya toplanan cinleri, TV ekranında seyredermiş gibi görerek aldıkları bilgileri iletirler. Bu bakım tarzı genellikle rahmani olmayan cinlerin, aynada toplanması muhtemeldir.buda bakım yapan yada davet eden kişinin manevi gücü, cinlere olan hakimiyetinden kaynaklanmaktadır. Önemli bir hususta bu tür bakımların bakan yada davet eden kişi üzerinde kalan enerjinin yani cinlerin ileriki zamanlarda rahatsızlık vermesi muhtemeldir. 
Tırnakta bakanlar
Ayetleri veya eski zaman alimlerinin derlemiş olduğu duaları okumak suretiyle baş tırnağının üzerinde cinleri, bir TV ekranını seyredermiş gibi görerek aldıkları bilgiyi iletirler. Dikkatle yapılması gerekir. Bakan kişinin cinleri, hüküm altına alamaması durumunda, farklı türde değişik olaylar yaşayabilmesi muhtemeldir. 
Uyutarak bakanlar
Burada bakan hocanın göz perdesinden dolayı, cinleri göremeyerek okumalar yaparak bir başka kimseyi aracı kullanmasıdır. Sıkça karşılaşılan bu olay en tehlikeli olanıdır.Kesinlikle uzak durulması gerekmektedir. Burada daha öncede, bir çok filmlerde karşılaştığınız hipnotizma denilebilecek bir olay gerçekleşmektedir. Hocanın, aracı kullandığı kişinin vücut enerjisi ve manevi gücü çok önemlidir. Bir çok sakıncası vardır. Sakıncaların en önemlisi bu bakımdan sonra vücudunda kalan enerjiyi atamayan kişiler, ileriki zamanlarda ciddi manevi ve psikolojik rahatsızlıklarla karşılaşmışlardır. Kalan etkiyi yok edebilecek türde bir hocanın olmayışı, buna bağlı olarak kişinin bu türdeki denemelerin ilk başlangıcı olursa , farklı etkiler alması, bilgi veren yada yardım eden cinlerin, ondan gitmek istememesi gibi bir takım etkileri mevcuttur. Bu yüzden de tamamen bu tür olaylardan uzak durulması gerekmektedir.

İSİM İSİM İSTANBUL


İlk önce ismi Kone Petro'ydu. Anlamı 'Taş Beşik' idi. Şimdi orayı Beşiktaş olarak biliyoruz. İstanbul'daki semt ve mahalleler isimlerini nereden alıyor bilmek ister misiniz?

Milliyet gazetesinin haberine göre, mimar Önder Şenyapılı’nın ‘Ne demek İstanbul; Bebek, niye Bebek!?’ adlı kitabı semt ve mahallelerin adlarının nasıl doğduğunu açıklıyor. İşte tarihi anlamlarını unuttuğumuz yerlerden bazıları...

* ABİDE-İ HÜRRİYET: Şişli’de Hürriyet tepesindeki anıtın adı. Bugünkü dille söylenirse ‘Özgürlük Anıtı’. Hürriyet tepesinde 31 Mart şehitleri yatıyor. Anıt onların anısına 1911 yılında dikilmişti.

* AĞA CAMİİ: Beyoğlu’nda İstiklal Caddesi üstündeki Ağa Cami’sini Şeyhülharem Hüseyin Efendi yaptırmıştı. Hüseyin Efendi aynı zamanda ‘Galatasaray Ağası’ydı. Bu nedenle Ağa Cami olarak anılır.

* ALTIN BOYNUZ: Biz ‘Haliç’ diyorsak da Batı kaynaklarında ‘Altın Boynuz’ olarak geçiyor. Bunun nedeni Rumca eski ismi ‘Hriso Keras’ın tercümesinin kullanılıyor olmasıdır. Bunun nedeni, Kağıthane ve Alibey derele-rinin çatal vaziyette, boynuzu andırmasıdır.

* AYAZMA: İstanbul’da çok fazla sayıda ayazma var. Nedir ayazma? Hıristiyanların inançlarına göre kutsal ve şifalı su; bu maksatla ziyaret edilen yerlerdeki dini yapıdır. Her ayazmanın adını taşıdığı aziz ve azizeler için özel bir günü vardır.

* BAB-I ALİ: Günümüz Türkçesinde ‘Yüce Kapı’ anlamına gelen bu terim, aynen tercüme edilerek diğer dünya dillerine de girmiştir. İstanbul’da devleti temsil eden her ofis, ‘kapı’ diye anılırdı. Yani bugünün devlet dairesinin karşılığı ‘kapı’ idi. Basın kuruluşları İkitelli’ye taşınmadan önce “Bab-ı Ali” denilince akla basın geliyordu.

* BAĞDAT CADDESİ: Bizans döneminden bu yana varlığı bilinen yol (şimdi cadde), Osmanlılar döneminde Üsküdar’dan Şam ve Bağdat yönüne giden kervanlarca kullanılıyordu. Osmanlı ordusu, Doğu seferlerine bu yoldan çıkıyordu. Adının Bağdat Caddesi olması bu nedenledir.

* BAHARİYE: Osmanlı padişahları ve vezirler, özellikle bahar mevsiminde, Haliç kıyısında Eyüp Sultan’dan sonra gelen ve Bostan iskelesi ile Silahtarağa arasında uzanan bölgeye giderlermiş. Buraya köşkler yaptırılmış. Baharda yeğlenen bir bölge olduğu içinde ‘baharlık’ anlamına ‘bahara ait’ yani ‘bahariyye’ diye anılmış.

* BALAT: Rumca saray anlamına gelen ‘palation’ sözcüğünden geldiği sanılmakta. Önce İstanbul’un Haliç kıyısındaki kapılarından birine verilen ad, sonra bütün semtin adı oldu.

* BALTALİMANI: Rumeli Hisarı’nın ötesindeki eski adı ‘Fadalya’ olan ‘Baltalimanı’, adını İstanbul’un fethi sırasında Gelibolu’daki donanmayı hazırlayan ve kuşatma sırasında gemileri bu limana getirmeyi başaran Baltaoğlu Süleyman Bey’den aldı. Baltaoğlu Süleyman Bey Osmanlı Devletinin ilk Kaptan-ı Derya’sıydı.

* BEBEK: İsmini, Fatih’in bu bölgenin muhafazasına memur ettiği bölükbaşının ‘Bebek’ lakabından almıştı. Bebek Çelebi ya da Bebek Çavuş’un bu semtte bir köşkü ve sonradan hasbahçe olan bir bahçesi vardı.

* BELGRAD ORMANI: Ormanın adı, Kanuni Sultan Süleyman döneminde kurulan Belgrad köyünden gelmekte. Belgrad köyü 1521 Sırbistan seferinden sonra İstanbul’a getirilen Sırp tutsakların yerleştirilmesi amacıyla kurulmuştu.

* BEŞİKTAŞ: Bu semt ‘Kone Petro’ adıyla anılıyordu. Anlamı ‘Taş Beşik’ idi. Rahip Yaşka, Hz İsa’nın beşiğini Kudüs’ten getirip, burada yaptırdığı kiliseye koymuştur. Hz. İsa çocukluğunda bu beşik içinde yıkanmış, bu sebeple bu kilise Rumlar arasında ‘Taş Beşik’ olarak ün yapmıştır. Rahip ölünce beşiğin Ayasofya’ya bırakıldığı söylenir. Bu söylenti bir delile dayanmadığı için efsane niteliği taşımaktadır.

* BOMONTİ: Semt adını, 1902 yılında Bomonti Kardeşlerin burada kurdukları Bomonti Bira Fabrikası’ndan almıştır. Bu bina daha sonra İstanbul Tekel Bira Fabrikası olarak anılmıştır.

* CERRAHPAŞA: Semt, buradaki cami-nin adını taşır. Camiyi 16’ncı yüzyılda, Sadra- zam Cerrah Mehmet Paşa yaptırmıştır. Mimar Davud Ağa’dır. Cerrah Paşa camiyle birlikte çifte hamam, çeşme ve türbe de yaptırmıştır.

* CİHANGİR: Kanuni Sultan Süleyman’ın, Tophane ile Fındıklı arasındaki kıyıdan 300 basamakla ulaşılan yüksekçe bir yere oğlu Cihangir’in anısına yaptırdığı cami, semte adını vermiştir.

* ÇAĞLAYAN: Sultan Abdülaziz, Osmanlı döneminde bahçe ve çağlayanlarla ünlü bu yere 1863’te bir kasır yaptırmıştır. Kasrın bulunduğu alan çağlayanlarla kaplı olduğundan ‘Çağlayan’ diye anılmış, daha sonra semte ismini vermiştir. 1940’ta yıkılan kasrın yerine İstihkam Mektebi yaptırılmıştır.

* ÇIRAĞAN: Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, buraya kurdurduğu köşkte Çırağan Şenlikleri denilen meşale şenliklerini düzenlendiğinden, Farsça ‘ışık’ anlamındaki ‘Çırağan’ ismiyle anıldı.

* DARÜŞŞAFAKA: ‘Şefkat Yurdu’ anlamına gelen Darüşşafaka adı, yoksul ve yetim çocukların yetiştirilmesi amacıyla 1873 yılında hizmete giren parasız yatılı okula verilmiştir.

* EMİNÖNÜ: Osmanlı döneminde deniz gümrüğü ve gümrük eminliği burada bulunduğu için semt Eminönü diye anılır olmuş.

* ETİLER: 1950’lerin başında bomboş bir arazi olan bölgede 192 villa yapımı için Etibank’ın ortaklığıyla bir Etiler Yapı Kooperatifi kuruldu ve 1954’de konutların yapımına başlandı. Semtin adı da bu yapı kooperatifinden kaldı.

* FATİH: Semt, adını Fatih Sultan Mehmet’in yaptırdığı külliyeden almıştır.

* GALATA: Adını, Rumca ‘süt’ anlamına gelen ‘gala’ kelimesinden aldığı iddia edilir. Bir zamanlar Galata’da inek ahırları ve süthaneleri bulunması bu iddiayı güçlendiriyor.

* HALASKARGAZİ: Harbiye’den Şişli Cami’sine uzanan cadde bu ismi taşıyor. Bu isim Anadolu’ya geçmeden önce 1918-1919 arasında semtte oturan Mustafa Kemal Paşa anısına verilmiştir. Dilimize Farsça’dan geçen ‘halaskar’ sözcüğü ‘kurtarıcı’ anlamına geliyor.

* HARBİYE: Semt adını buraya kurulmuş olan ve artık burada bulunmayan Mekteb-i Harbiye’den/ Harp Okulu’ndan almıştır.

* ZEYREK: Fetih’ten sonra camiye dönüştürülen Pantocrator Kilisesi’nin yeni adı ‘Molla Zeyrek’ semte ismini vermiştir. Dilimize Farsçadan gelen zeyrek sözcüğü, zeki, anlayışlı, uyanık anlamına gelmektedir.

EFSANE TEPELER

YEDİTEPE: İstanbul yedi tepe üzerine kurulmuştur. Bu yedi tepe ve üzerindeki önemli yapıları yazar Giovanni Scognamillo ‘İstanbul’un Gizemleri’ isimli kitapta şöyle sıralar:

1- Sarayburnu tepesi: Topkapı Sarayı ve Ayasofya

2- Nuruosmaniye tepesi: Nuruosmaniye Cami ve Çemberlitaş

3- Beyazıt Tepesi: Beyazıt ve Süleymaniye camileri

4- Fatih Tepesi: Fatih Cami

5- Sultan Selim tepesi: Sultan Selim Cami

6- Edirnekapı tepesi: Tekfur Sarayı, Kariye Cami

7- Davutpaşa tepesi: Çukurbostan Sarnıcı

Histerionik Kişilik Bozukluğu


Histerionik kişilikler; gösterişi seven, oyuncu, dikkat çekmeye çalışan ve sadece kendilerini düşünen kişilerdir. Genelde yaygın olarak ve yanlış bir yargı ile kadınlara yönelik olduğu düşünülür. Fakat araştırmalar Histerionik kişilik bozukluğunun eşit olarak erkeklerde de var olduğunu göstermektedir.
Bu psikolojik rahatsızlığa sahip kişiler genelde çalkantılı ve tatmin olamadıkları ilişkiler yaşarlar. Pek çok kişi çocukken dolaylı, baştan çıkarıcı ve manipule etmeye yönelik davranışları iletişim kurma yolu olarak öğrenir. Eğer bu hastalığa sahipseniz, yüksek ihtimalle insanları size çeken cazibeli, baştan çıkarıcı, girişken ve aşırıya kaçan bir karakteriniz vardır.
Genel olarak görünümünüz canlıdır ve zaman zaman sıradan duyguları biraz daha abartılı ve renkli olarak gösterirsiniz: örneğin sıcaklık şehvete, kızgınlık öfkeye, üzüntü kedere ve hayal kırıklığı trajediye dönüşür. Çoğunlukla flört eden bir tarza sahipsinizdir.
Her ne kadar Histerionik kişilik özellikleri başkalarına çekici gelsede kişi kendisini sahtekar olarak görür ve oynadığı rol kendisine yüzeysel, sahte ve utanç verici gelir. Gösterişli görünümün altında genelde derin duygusal boşluk ve açlık yatar. Sürekli olarak başkalarının dikkatini üzerinde toplayamamak ve başkalarının onayını alamamak kişinin mutsuz olmasına ve tükenmesine yol açar.
Histerionik kişilik bozukluğuna sahip insanlar çoğu zaman ilginin merkezi olma, sürekli iltifat edilmesi, övülme, fiziksel olarak sürekli çekici olma arzuları içinde hapis kalmış hissederler. Çok uzun bir zaman giyinmek ve süslenmek için kullanılır. Aynı zamanda kişi kendisini bir sahtekar olarak gördüğü için oyunun anlaşılmasından korkar.
Bu probleme sahip bireyler kolayca sinirlenir, arzularını geciktirmekte ve sabırlı olmakta çok zorlanırlar. Genelde Histerionik kişilik bozukluğu olan insanlar içsel boşluklarını gidermek ve sorunlarını çözmek için başka insanlara, özellikle güçlü ve idareci kişilere yaklaşırlar.

Belirtiler
Kaçınılmaz bir boşluk hissi ve çaresizlik
Başkalarının dikkatini çekmek ve onaylanmak için fiziksel görünüme ve baştan çıkarıcı davranışlara eğilim
Sürekli olarak ilginin merkezi olma ihtiyacı
Ani değişimler ve nisbeten yüzeysel ifade şekli
Gösterişli olmaya, oyunculuğa ve acındırıcı davranışlara eğilim
Başkalarının etkisine fazlası ile açık olma ve kendi değerini diğer insanların yaklaşımlarına göre ölçme.

Tedavi
Kişilik hastalıklarının erken yaşlarda gelişiyor olması ve insanların kendilerini bu hastalık ile tanımlıyor olması tedavinin çözümünü zorlaştırmaktadır. Psikolojik yada psikiyatrik tedavinin başarılı olabilmesi için kişinin kökleşmiş davranış şekline, yaklaşımlarına, bakış açılarına, ilişki yapılarına ve kapasitelerine değinilmesi gerekir. Genelde kişilik problemleri psikoterapi ile çözümlenebilmesine rağmen, uzun zaman içinde yerleşmiş olan bu duygu, düşünce ve davranış alışkanlıklarını değiştirmek yoğun ve sürekli tekrarlanan bir tedavi ve öğrenme süreci gerektirir.
Bazı zamanlar, özellikle kriz anlarında kişi intihar teşebüssünde bulunabilir. Bu durumda kişinin kısa bir süreliğine hastaneye yatırılması gerekebilir. Eğer kişinin hastalığı ilerlerse ve evde ihtiyacı olan bakım ve ortam sağlanamıyorsa, daha uzun süreli olarak hastanede kalması istenebilir.
Araştırmalar bazı kişilik sorunlarının kişide devam ettiğini ama bazılarının yok olduğunu göstermektedir. Görünüşe göre hayat tecrübeleri ile birlikte kişi karakterinin temel özelliklerini değiştirmeyi öğreniyor. Bir psikolog yada psikiyatrist tarafından tedavi uygulandığı zaman ise hastalığın gelişmesi hızlanıyor. Özellikle kişi tedaviye gönüllü olarak geliyorsa, iyileşmek için çaba sarfediyorsa ve problemlerinin sorumluluğunu üstleniyorsa hastalığın iyileşmesi daha hızlı oluyor. Ama diğer tarafta kişi sorunlarının başkalarından yada çevresinden kaynaklandığına inanıyorsa, sorumluluğunu üstlenmeyi reddediyorsa ve problemlerini çözemeyecek kadar güçsüz ve zayıf olduğunu iddia ediyorsa iyileşme süreci biraz daha uzun zaman alıyor.

GELİNCİK

Gelincik denilen hayvan (mal bekçisi de derler) sözden anlar. Farelerin düşmanıdır. Ey gelinciğim, gel bizim evde farelerin düğünü var, çok fare vardır, dersen gelir tutar. Gelincik çok zehirlidir,onu küstürmeye gelmez, sonra evdeki hayvanlara dahi zarar verir,onun için korunmalıdır.

AHBAB HOCA EFENDİNİN DEFTERİNDEN NOTLAR


FATİHA SURESİ MAKSADA ULAŞMA


Fatiha suresi ile maksada ulasmak Fatiha suresi ile ruhanilere tesir etmek, birçok hayırları elde etmek, insanların kalbini kazanmak, bütün kötülükleri men etmek için Fatiha suresi ile tasarrufta bulunmak istersen: Sabah namazından sonra veya geceleri asagıdaki tertip üzere Fatiha yı serifi okur ve her birine baslarken Besmele-i serif ile baslarsın. Pazar günü 582 defa: Elhamdülillâhi rabbil âlemîn. Pazartesi günü 618 defa: Errahmânirrahîm. Salı günü 242 defa: Mâliki yevmiddîn. Çarsamba günü 844 defa: i yyâ kena'büdü ve iyyâ kenesteîn. Persembe günü 1074 defa: ihdinas sirâtal müstakîm. Cuma günü 1807 defa: Sirâtallezîne enamte aleyhim. Cumartesi günü 4203 defa: Gayril magdûbi aleyhim ve lâddâllîn. Bu esrarı en iyi ve en hayırlı amellerde kullanin!

Kaybolan Kişileri Bulmak veya Geri Getirmek için !


Kaybolan Kişileri Bulmak veya Geri Getirmek için ! Nerede olduğunu bilmediğiniz bir kimseyi evine getirmek veya bulmak isterseniz,sabaha karşı tenha bir yerde tam bir taharetle (Gusül abdesti) 17 defa aşağıdaki Ayeti Kerimeyi okuyup,sonra 100 defa Salatü selam getir,sonra 3 defa Yasin Suresini ondan sonra 3 defa Ayete'l Kürsi yi ve sonrasında 41 defa Tebbet Suresini okuduktan sonra aşağıdaki yazılı Duayı oku,bütün bunlar tamamlandıktan sonra geri getirilmesi murad edilen her kim olursa olsun biiznillahi teâlâ evine geri döner. 17 Defa Okunacak olan Ayeti Kerime; Okunuşu; Bismillahirrahmanirrahim 1. Kul uhıye ileyye ennehusteme'a neferun minelcinni fekalu inna semı'na kur'anen 'aceben. 2. Yehdiy ilerruşdi feamenna bihi ve len nuşrike birabbina ehaden. 3. Ve ennehu te'ala ceddu rabbina mettehaze sahıbeten ve la veleden. 4. Ve ennehu kane yekulu sefiyhuna 'alellahi şetatan. Okunacak olan Dua; Okunuşu; Fa'lem ennehü lâ ilahe illâllâhü ya rahmânü fettehızhü vekiylen ve kânallahü aliymen hakiymen. Allahümme heyyic-kalbe fülânibni fülâne(Kaybolan kişinin adı ile babasının adı söylenir) hatta yerci'a ilâ mahallihi bihakkı ke-lâmikel keriymi ve bihakkı esmâikel ızâmi ve birahmetike ya erhamerrâhımiyne lâ fetâ illâ ali lâ sevfe illâ zülfikari