15 Ocak 2020 Çarşamba

KIYAMETTE ARŞIN GÖLGESİNDE GÖLGELENECEK OLAN 7 KİŞİ. Ebu Hureyre radiyallahü anh'den nakledilen bir hadiste, Peygamberimiz (aleyhisselatü vesselam) şöyle buyurmuştur:


Salih Can

"Yedi kişi / grup var ki, Allah kendi (arşının) gölgesinden başka gölgenin olmadığı günde, onları (arşının) gölgesi altında gölgelendirecektir: Bunlar:
1- Âdil imâm / devlet reisi / yetkililer,
2- Rabbine ibâdet içinde yetişmiş genç,
3- Gönlü mescitlere bağlı olan kimse,
4- Allah için birbirlerini seven, buluşmaları ayrılmaları da buna dayalı olan iki kimse,
5- Mevki ve güzellik sahibi bir kadının gayri meşru bir isteğine: ‘Ben Allah'tan korkarım’ diyen kimse,
6- İnfâk ettiğinde sol tarafının, sağ tarafının ne infâk etmekte olduğunu bilmeyecek kadar gizli sadaka veren kimse,
7- Tenhâ yerde Allah'ı zikredip / düşünüp de, iki gözü dolup taşan kimse.” (Buharî, Ezan, 36)

namazlar


Maşallah demeyi unutma

YIRTMAÇLI CEKET‼ 💥💥💥💥💥💥💥💥 Zaman Osmanlının son zamanları , Devlet-i Alî Osmanî Okadar çok ajan ve düşmanla dolmaya başladı ki Os

Mustafa Arabacı
YIRTMAÇLI CEKET
💥💥💥💥💥💥💥💥
Zaman Osmanlının son zamanları , Devlet-i Alî Osmanî Okadar çok ajan ve düşmanla dolmaya başladı ki Osmanlı Devletinde artık amirinden tut memuruna belli makam ve mevkilere geldiler...
Osmanlı Devleti memurları devletin ciddiyetinden dolayı ceket ve Osmanlının kültürünü yansıtan kıyafetler ile Devleti temsil ederlerdi...
AJANLAR devletin içinde çoğaldık ça bir yekün oluşturuluyor ve yavaş yavaş Osmanlının sonu hazırlanıyor du.
Kim devletin adamı ? kim ajandı ? Bilinmez olmuştu. Ajanlar kendi ara larinda yaptıkları ittifakla kendi adamlarını tanımak istiyor ve onun için bir alamet arıyorlardı.
Ensonunda tamamının ittifakı ile ajan olan kendi adamları ceketleri nin arkasına birer yırtmaç açtırarak herkes onun ne olduğunu bilecektir.
Onun icin ajanlar yırtmaçlı ceket giyerlerdi. Bizlerde tepeden tırnağa giydiği herşeyi ile İslâmı temsil eden kişiler olarak YIRTMAÇLI CEKET giymemeliyiz...
Kaynak:Kıyafet,İslam,cilt3,s.169.

basura nar kabuğu

Görüntünün olası içeriği: yazı

KINA : ”Kınaya devam ediniz, şüphesiz ki saçınızı, başınızı parlatır, kuvvetleştirir. İnsanın bedenine kuvvet verir, kabirde şahitlik yapar. ” MERCİMEK : ”Mercimek yemeye devam ediniz, mercimeği yetmiş Peygamber övmüştür.” AYVA: ”Ayva yiyiniz, yürek sıkıntınızı alır. Göğüsteki balgamı ve kiri temizler. Kalbe de kuvvet ve şecaat verir. Hamile kadın yerse doğan çocuğu güzel olur.” YUMURTA : ”Peygamberlerden biri Allah (c.c.)’ a zayıflıktan şikayette bulundu. Cenabı Hak o peygamberine yumurta yemesini emir buyurdu. ” İNCİR: ”İncir yiyiniz. Eğer iddia etsem ki cennetten bir meyve geldi oda incir desem, sözümde hanis olmam, hulf etmem. Basurdan kurtarır, siyatiğe iyi gelir.” HARDAL – TERE TOHUMU : ”Hardal ve tere tohumuna kıymet veriniz , Allah (c.c.) onları –her derde şifa kı

BAZI YİYECEKLER HAKKINDA PEYGAMBERİMİZİN s.a.v TAVSİYELERİ
KINA : ”Kınaya devam ediniz, şüphesiz ki saçınızı, başınızı parlatır, kuvvetleştirir. İnsanın bedenine kuvvet verir, kabirde şahitlik yapar. ”
MERCİMEK : ”Mercimek yemeye devam ediniz, mercimeği yetmiş Peygamber övmüştür.”
AYVA: ”Ayva yiyiniz, yürek sıkıntınızı alır. Göğüsteki balgamı ve kiri temizler. Kalbe de kuvvet ve şecaat verir. Hamile kadın yerse doğan çocuğu güzel olur.”
YUMURTA : ”Peygamberlerden biri Allah (c.c.)’ a zayıflıktan şikayette bulundu. Cenabı Hak o peygamberine yumurta yemesini emir buyurdu. ”
İNCİR: ”İncir yiyiniz. Eğer iddia etsem ki cennetten bir meyve geldi oda incir desem, sözümde hanis olmam, hulf etmem. Basurdan kurtarır, siyatiğe iyi gelir.”
HARDAL – TERE TOHUMU : ”Hardal ve tere tohumuna kıymet veriniz , Allah (c.c.) onları –her derde şifa kılmıştır.
SARIMSAK : ”Çiğ sarımsak yiyiniz. Eğer Cebrail (A.S.) ile konuşmamış olsaydım ben de yerdim.”
TURUNÇ : ”Turunç yemek kalbe kuvvet verir.”
KEKİK – MÜRSAFI – YAVŞAN OTU : ”Evlerinizi kekik otu , mürsafı ve yavşan otu ile tütsüleyin.”
NAR : ”Narı içindeki zarı ile yiyiniz, muhakkak ki o, mideyi dibağat edip temizler.”
PİRİNÇ : ”Yerden biten her bitkide şifa ve zehir vardır. Pirinç ise öyle değildir. Onda yalnız şifa vardır.”
NERGİZ : ”Nergis çiçeği koklamaya devam ediniz, zira kalp de delilikten, barastan, cüzzamda bir habbe vardır. Onları nergisten başka bir şey gideremez.”
İNEK SÜTÜ : ”İnek sütüne mülazamet ediniz, zira inek sütü her derde şifadır inek sütüne devam ediniz zira inek sütü şifa, yağı devadır.”
REYHAN : ”Reyhan çiçeği kime verilirse alsın; kabul etsin reddetmesin, zira taşıması hafif, kokusu güzeldir. ”
HİNDİBA : ” Hindibayı silkmeden yiyiniz, zira cennetten üzerine damla düşmediği bir gün yoktur.”
ET : ”Et yemek insanın ahlak ve cemalini güzelleştirir. Dünya ve ahrette taamların efendisi et’tir.”
HURMA : ”Kim sabahları Medine’ nin acve denilen hurmasından yerse o gün ona zehir ve sihir tesir etmez. Hurma yemek kulunçtan kurtarır. Acve hurması cennet meyvelerindendir. Zehire karşı şifadır.”
MANTAR : ”Üç, beş veya yedi mantar alıp onları sıktım. Suyunu bir şişeye koydum. Bu suyu ( göz ağrısından muzdarip olan)cariyemin gözüne sürme olarak çektim şifaya kavuştu.”
SÜRME :”Sizin en hayırlı sürmeniz (ismid)’dir. Gözün kuvvetini arttırır ve kirpikleri bitirir.”
ZEYTİNYAĞI : ”Resulü Ekrem zatülcenp olanlara zeytinyağı ve veres denilen bitkiyi tavsiye ederlerdi. Resulü Ekrem zatülcenp hastalığına karşı udihindi ve zeytinyağını tavsiye buyururlardı.” ”Zeytinyağını içiniz ve yağlanınız. Zira o mübarek ağaçtandır.’
ÇÖREK OTU : ”Çörek otuna kıymet veriniz muhakkak ki, o ölümden başka her derde şifadır.”
UDİHİNDİ :”Bu udihindi ye kıymet veriniz, onda yedi hastalık için şifa olduğu muhakkaktır. Davut’ u Antaki diyor ki :”Bir mıskal (4-81 gr) udihindi içilirse mide hastalığını ve hararetini giderir. Tozu su ile içilirse karaciğer sancısını keser.”
KABAK: Aişe validemiz anlatıyor : ” Resulüllah ile evleneceğimde annem beni şişmanlatmak için çeşitli ilaçlar yapmasına rağmen hiç birisi ile şişmanlamadım, ancak ( validemin) bana kabakla hurma yedirmesi ile en güzel şekilde şişmanladım .” Kabak yemek dimağı kuvvetlendirir, aklı ziyade eder.”
KÜL : “Resulü Ekrem Efendimiz’ in (Uhud Şavaşında) mübarek başları yaralanıp, dişi kırıldığı vakit Hz. Ali (R.A.) bir kapla su taşıyor, Fatıma (R. Anha)’ da Resulü Erkemin mübarek kanını yıkıyordu. Fatma (R.A.) baktı ki kan durmuyor, bunun üzerine bir hasır parçası alarak yakıp külünü yara üzerine koydu ve kan da durdu.
TELBİNE ÇORBASI : “ Telbine denilen çorba, hastanın midesini kuvvetlendirir. İnsandaki bazı sıkıntıları izale eder.”
ÇORBANIN YAPILIŞI:Un yahut un kepeği konarak birazda bal ilave edilir ve çorba elde edilir. Çok kere un çorbasına süt ve bal ilave edilir demişlerdir.
BU ÇORBANIN MENFAATİ: Bu çorba ise vücudun tabii hararetini takviye ederek mizacın soğukluğunu izale eder. Hadisi şerifte “fuadd” dan murad midenin ağzı manasındadır. Peygamber Efendimiz zevce-i mutahharelerine ( telbine çorbasının ) yapılması için emir buyururlardı. Faydası vardır lakin içilmesi hoş bir şey değildir. Peygamber Efendimiz bunun yenilmesi her ne kadar hoş bir şey değilse de, hastanın bağırsakları yumuşaması için tavsiye ederlerdi. Severek içilmese bile faydası görülür.
KUR’AN ve BAL : “İki şifa kaynağına devam ediniz. Onlar da Kur’an ve baldır.”
“Helalinden kazanılan para ile bal alınır , yağmur suyu ile içilirse ölümden başka her derde şifa verir.”
BAL ŞERBETİ : Bir kimse Resulü Ekrem in huzuru şeriflerine geldi ve :
-Biraderim karnından şikayet ediyor ( karnı ağrıyor )dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz :
– Bal şerbeti içir dedi.
Peygamber Efendimiz’ in bal şerbeti içmeyi ihtar etmelerindeki muradı, mutlak amel yapıcı şeylerin kullanılmasının lüzumu tembihtir. İşte bu hadisi şerif balın şifa olduğuna bilhassa karın hastalıklarına ilaç olduğuna delalet eder. Çünkü Cenabı Ecelli Ala balın şifasını Kur’ an-ı Kerim’ de beyan etmiş ve övmüştür. Bal, yumuşaklık verir, musil olan devaların esasını teşkil eder.
SU İÇMEK : “Sizden birisi su içtiği vakit emer gibi içsin, soluk almadan içmesin. Zira suyu birden bire içmek karaciğer ağrısı yapar.”
MİSVAK : “Dişleri misvak ile temizlemek (fırçalamak ) “samdan” başka bütün hastalıklara şifadır. “ (Sam ölüm demektir)
YEŞİLLİK : “ Bir kimse mal ve evladın çok olmasını isterse (sofrasında) yeşillik yemeye devam etsin.”
TUZ : “ Ya Ali (R.A) taamına tuzla başla. Şüphesiz ki tuz yetmiş derde devadır. Cinnet, cüzam, baras , karın ağrısı ve diş ağrılarına devadır.” (Bahsi geçen tuz, doğal tuzdur. Rafine edilmiş tuz değildir.)
BAKLA : “Bir kimse bakla yerse, cenabı hak o kimseden yediği baklanın misli kadar hastalık çıkarır.”
KURU ÜZÜM : “Kuru üzüm ne güzel taamdır, yemeye mülazamat ediniz. Safrayı izale edip balgamı giderir, ahlakı güzelleştirir. Ağız kokusunu güzel eder. “
KAVUN :“Yemekten evvel kavun yenirse karnı yıkar , hastalıkları giderir.”
KARA HALİLE : “Kara halile içmeye devam ediniz, şüphesiz ki o cennet ağaçlarındandır. Lezzeti acıdır, lakin her derde şifadır"...
ALINTI..

Bir gün Efendimiz’in yanında oturan bir adam, yoldan geçen şahsı Kâinâtın Efendisi’ne gösterdi:

Bir gün Efendimiz’in yanında oturan bir adam, yoldan geçen şahsı Kâinâtın Efendisi’ne gösterdi:
“Yâ Resûlallah! Ben şu adamı çok seviyorum” dedi.
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve selem:
“Onu sevdiğini kendisine söyledin mi?” diye sordu.
“Hayır, söylemedim” deyince:
“Hemen git ve ona kendisini sevdiğini söyle!” buyurdu.
Sahâbî yerinden kalktı; o zâtın arkasından yetişti ve:
“Ben seni Allah rızâsı için seviyorum” dedi.
O da ona şu nefis cevabı verdi:
“Beni rızâsı için sevdiğin Allah da seni sevsin.” (Ebû Dâvûd, Edeb 112, 113; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 140-141, 150)