2 Şubat 2020 Pazar

Boraks Hayat Verir; Beyin %85, Kan %90, böbrekler %82, kas %75, kemikler %22 oranında su içerir ve ortalama erkeklerin vücudu %55-65 ve kadınların vücudu %50-60 su dan oluşur. Beyinde yüksek oranda su bulunur ve ancak sulu ortamda beyin iyi çalışır su oranı düştükce beynin foksiyonları azalır. Alüminyum ve kalsiyum beyinde artar ise kireçlenme nedeniyle kişide önce unutkanlık sonra azheimer hastalığı vb., rahatsızlıklar görülür. Bor ise tek başına durmaz, bor ortada 2 bor elementi ve bunlara bağlı 4 adet sodyum ve bunların etrafında 10 adet su molekülü bağlı olarak bulunur. Naghii ve Samman 1997’de; 45 yaş üstü sağlıklı erkeklerde bir guruba düşük bor diyeti diğer guruba da günlük 10 mg bor içeren diyet uygulamıştır.



14 saat
Mustafa Ulaş
5 Nisan 2019 ·
Araştırma sonucunda supplement alan erkeklerde idrarla kalsiyum atımı azalmış, kemikte kalsiyum tutulumu %17 artmıştır. Naghii M, Samman S. insan ve hayvanlarda bor yetersizliğinin idrar ile kalsiyum atımının fazla olduğu tespit edilmiştir.(27) Nielsen F. Borun hücre zarındaki reaktif oksijen radikallerini temzileyici etkisinin olduğunu tesbit etmiştir.. İnsan ve hayvanalr üzerinde yapılan çalışmalarda bor yetersizliğinine beyinin elktriksel aktivitesini azaltığı tesbit edilmiştir. Bor yetersizliği önce kısa süreli hafız kaybı, dikkat etksikliği, algılama zafiyeti, motor aktivitesi hızının azalacağı ve daha sonra alzheimer, depresyon, şizofren vb., daha ağır rahatszılıkların ortaya çıkacağı beyan edilmiştir.(29)
Bor-Kalsiyum Metabozlizması (Savaşları, Antagonist=Düşman Kardeşler);
Bor-Kalsiyum ilişkisine ister metobolik değişimler, ister antogonist zıtlıklar isterse bor-kalsiyum tampon sistemleri diyelim ortada çok karmaşık bir bor-kalsiyum ilişkisi var. Bu bor-kalsiyum ilişkisini Dünyada ilk anlayan ve çözen kişi ben ibrahim Gökçek’e aittir ve hastalıkların ortaya çıkışının %95-96 neden kayanaklandığını ilk ben buldum. Vücudun herhangi bir noktasında bor azalır ise kalsiyum ile bu açık kapatılmaya çalışılır, kalsiyumun yoğunlaştığı noktada ise çeşitli hastalıklar görülür. Azalan boru takviye ettiğinizde kemiklerden çözülüp gelen kalsiyum tekrar kemiklere döner ve yaşam kalitesi yükselir hastalıklar yok olur.
1-) Bor hücre zarında azalır ise yerini kalsiyum alır, kalsiyum hücre ve hücre zarında yoğunlaşır ise hücre sertleşir ve foksiyonları azalır.
2-) Hücreler arası sıvıda ki (intersellüler sıvı) bor azalır ise yerini kalsiyum alır, kalsiyum yoğunlaşır ise hücreler arası sıvı kirlenir akışı ağırlaşır, zamanla batatlık gibi mikrop üreten bir merkez oluşur.
3-) Sinir Sisteminde bor azalır, kalsiyum artar ise sinir sistemi iletkenliğini kaybeder ve zamanla ms, polinöropati, sinir ucu iltihaplanması, unutkanlık, alzheimer, depresyon gibi rahatsızlıkları tetikler.
4-) Lenf kanalında borun yerine kalsiyum geçer ise lenf kanalı sertleşir.Lenf sistemi vücudumuzun fen işleri gibi çöp toplar. Lenf sisteminindeki kalsiyum yoğunlaşırsa lenf kanalı çöp lüğe döner ve iltihabi hastalıkları tetikler.Önce lenf bezesi şişmesi, iltihaplanması sonra lenfoma kadar gider.
5-) Damarların iç yüzeyinde ki borun yerini kalsiyum alır ise damarlar sertleşir ve arteroskleroz (damar sertliği ve plak oluşumu) nedeni ile beyin kanaması, kalp krizi, diabet, karaciğer yağlanması ve cinsel yetersizlik gibi rahatszılıklar görülebilir.
6-) Eklem ve yumşak dokuda borun yerini kalsiyum alır ise eklem kireçlenmesi, romatoid artrit, artroz, fibromiyalji ve ankilozan spondilit gibi rahatsızlıklar nükseder.
7-) Borun bir miktar fazla alınması ile birlikte vücut ısısı da hafif artar ve böylece depolanan yağlar yavaş yavaş erir ve kişi kilo verir. Obeziteden yılda 300.000 kişinin öldüğü düşünülürse bu çok zayıflama metodu çok ucuz va problemsiz bir metotdur.
Boraks ve İnsan Sağlığı;
Ben İbrahim Gökçek 35 yılık çalışmamın sonucu hastalıkların %95-96’inin BOR Eksikliğinden kaynaklandığını tespit ettim. Bor’un vücutta azalmasını tetikleyen 4 ana sebep vardır.
1-) Alüminyum folyo ve Alüminyum kaplar
2-) Kimyasal ilaçlar
3-) Kimyasal Gübre
4-) Kandidoz Mantarı
Aluminyum Bor ile antogonsit, yani düşman kardeşler alüminyum giren hücrelerde bor çıkar. Kimayasal ilaç kullananlarda bor kendiliğinden yavaş yavaş yok olur. Kimyasal gübre kullanılan tarım alanlarda üretilen tahıl, sebze ve meyvelerde bor 0,25 mg’a kadar düşer ve organik tarım yapılan toprakta yetişen gıdalarda ise 20 mg bor bulunur. Kandidoz Mantarı bağırsaklarda saçak şeklinde çoğalır ve streç folyo gibi bağırsakları sarar ve kişinin bağırsakları besinlerdeki vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz vs emilimi minimum seviyeye düşer. Böylece kişide önce halsizlik, dermansızlık, sonra alerjik hastalıklar, cilt hastalıkları, romatizma, depresyon, kalp damar hastalıkları görülmeye başlar.
Bor Eksikliği Hangi Hastalıkları Tetikler;
1-) Hücre zarı çöker; Bor hücre zarını korur dayanıklı ve fonksiyonel yapar, fakat bor azalır ise hücre zarı çöker ise hücre içine zararlı maddeler girer ve artık maddeler dışarı atılamaz ve hücre çöplüğe dönüşür. Hücreler beslenemeyince kişide halsizlik, dermansızlık ve sürekli açlık duygusu başlar ve sonra alerjik hastalıklar cilt hastalıkları vb hastalıklar görülür.
2-) OBEZİTE Problemi; Hücreler beslenemeyince kişide sürekli açlık duygusu uyanır, sürekli çok gıda tüketmek zorunda kalır ve zamanla aşırı kilo alır. OBEZİTEYE SON; Bor vücut ısısını hafif artırdığı için normalden fazla enerji harcar ve böylece kişi yavaş yavaş zayıflar.
3-) Hormon Bezeleri; Hormon salgılayan bezelerde ki kalsiyum oranı artıkça kireçlenme nedeniyle bezeler yeterince hormon salgılayamaz ve kişide hormon yetersizliği neden ile cinsel isteksizlik, cinsel yetersizlik başta olmak üzere birçok problem ortaya çıkar.
4-) Sinir Sistemi; Sinir hücrelerinde kalsiyum yoğunlaşması neden ile sinir sisteminde iletkenlik problemi doğar ve kişide algılama zafiyeti başalar ve zamanla nöropati ve ms gibi hastalıklar görülür.
5-) Lenf Sistemi; Lenf bezeleri ve kanallarında kalsiyum yoğunlaşması artık ve toksik maddelerin taşınmasında zafiyetlere sebep olur ve zamanla lenf ödemi, lenf bezesi şişmesi ve lenfoma gibi rahatsızlıkları tetikler.
6-) Romatizma; Hücre zarındaki zafiyet (bor eksikliği) nedeniyle kemiklerde olması gereken kalsiyum yumuşak doku, hücreler ve eklemlere akın eder. Eklem ve yumuşak dokuda yoğunlaşan kalsiyum artroz, artrit, fibromiyalji, ankilozan spondilit, sle ve Behçet gibi hastalıkları tetikler.
7-) Kalp-Damar; Damarların iç yüzeyinde biriken kalsiyum damarların sertleşip kireçlenmesine sebep olur, kireçlenen damarlar kalp krizi, beyin kanaması, unutkanlık Alzheimer, cinsel yetersizlik, karaciğer yağlanması, pankreas yağlanması (diyabet), görem zafiyeti ve kulak çınlamasına sebep olur.
 Genital Siğil-Genital Herpes; Virüs ve Mantarlar koloni şeklinde birlikte çalışır, virüs varsa mantar var, mantar var ise virüs vardır. Bor virüs ve mantara karşı çok çok kuvvetli dezenfektandır.
9-) Alerji, Sedef, Egzama; Kandidoz mantarı saçak şeklinde bütün bağırsak mukozasını streç folyo gibi sarar ve ince bağırsak artık yeterince DAO (diaminooksidaz) salgılayamaz, dao'nun azalması histaminin aşırı yükselmesine sebep olur ve kurdeşen, polen alerjisi, besin alerjisi, atopik egzama ve sedef gibi rahatsızlıklar hortlar.
Artroz-Bor ilişkisi:
Son yıllarda yapılan araştırmalara göre bir kişinin günlük sebze ve meyveden alması gerek miktar 5 mg. Fakat sebze ve meyvenin yetiştiği toprak kullanılan gübre vs., nedeni ile bor oranı çok farklı olabilmektedir. Kimyasal gübre kullanılan topraktan bor oranı 0,25 mg'a kadar düşmekte, organik tarım da ise bu oran 20 mg’a kadar yükselmektedir. Tabii ki Ülke’ den ülkeye de sebze ve meyvede ki bor oranı da değişir. Türkiye bu bakımdan çok çok şanslı bir ülke çünkü Dünya bor rezervinin hemen hemen % 72’si bizde dir. Günümüzde çiftçilerin aşırı kimyasal gübre kullanması nedeniyle maalesef tüketilen sebze ve meyvede ki bor oranı bizde de çok çok düşmüştür.
Bir kişinin günlük alması gereken miktardan çok az miktarda alınan bor birçok hastalığı tetikler. Bilindiği gibi bağırsak mantarları bağırsaklarda çoğalırsa bütün bağırsağı streç folyo gibi kaplar ve bağırsakların vitamin, mineral, enzim vs emilimini önler. Vitamin, mineral, enzim vs yetersizliğine sebep olur ve kişinin bağışıklık sistemi çöker. Bağışıklık sisteminin çökmesi birçok hastalığın ortaya çıkmasına sebep olur. Batı Ülkelerinde bir kişinin günlük aldığı bor 1-2 mg, kimyasal gübre kullanılan tarım alanlardın da ki sebze ve meyve ile alınan bor 0,25 mg’a düşmektedir. Örneğin; Jamaika’da şeker kamışı için aşırı kimyasal ilaç kullanımı nedeniyle toprakta ki bor oranı aşırı oranda düşmüş ve insanların % 70’i artroz dan muzdariptir. Aynı şekilde Mauritius adasında da toprakta ki bor oranı aşırı şekilde kimyasal gübrelerden dolayı azalmış ve insanların % 50’sinde artroz görülmeye başlamıştır. Bir örnekte Batı Avusturalya’nın Carnavon şehrinde toprak bor bakımından çok zengin olması nedeniyle burada artrozlu hasta oranı sadece %1 dir.
Boraks Doğal Antibiyotik;
Boraks mantar ve virüslere karşı çok güçlü, fakat bakterilere karşı zayıf bir dezenfektandır. İnsan, hayvan ve bitki hücresinin hücre zarı dayanıklı ve nemli olması ve birçok sinyali iletebilmsi gerekir. Bor insan vücudunda hemen her organda bulunmasına rağmen tiroid bezelerinde sonrada kemik ve dişlerde daha yoğundur. Kemikler ve eklemler için bor eksikliği düşünülemez. Bor tiroid bezelerini uyararak vücudun kalsiyum, magnesyum ve fosfor metabolizmasını düzenler. Bor yetersizliği tiroid bezesinin aşırı çalışmasına sebep olur ve çok aşırı hormon salğılar. Aşırı tiroid hormon ise kemiklerde ki kalsiyumun çözülüp kana karışmasına neden olur. Bu durum zamanla eklemlerde artroz (eklem deformasyonu), osteoporoz (kemik erimesi), artrit (eklem iltihaplanması) ve diş çürüklerine sebep olur. Bor yetersizliğ anlaşılmaz ve uzun süre devam ederse yumşak dokuda sertleşme, kas krampları ve eklem sertleşmesi gibi rahatsızlıkları ortaya çıkar. Aynı şekilde damarlarda kireçlenme, hormon bezelerinde sertleşme, böbreklerde taş ve böbreklerde kireçlenme böbreklerin iflasına kadar gider. Borun immün fonksiyonu artırıcı yönde rolü olduğu yapılan çeşitli araştırmalar ile gösterilmiştir. Borun gerekli oranda alındığında bağışklık istemini güçlendirdiği tesbit edilmiştir. (29)
Boraks Hormon Düzenleyici;
Bor steroid hormonlarında ki metabolik değişimleri, özelikle de seks hormonlarını etkiler ve erkeklerde testestoron hormonunu artırır ve bayanlarda menopoz rahatsızlıklarına sebep olan östrojen hormonunu dengede tutar. Bor D-Vitaminini aktif forma çevirir ve böylece yumuşak doku ve eklemlerde ki kireçlenmeyi önler. Bor birçok metabolik değişimde rol oynayarak sedef, görme zafiyeti, hafıza zafiyeti, kalp problemi gibi rahatsızlıkların iyileşmesini hızlandırır. Alman kanser araştırmaları uzmanı Dr. Paul Gerhard Seeger yapmış olduğu araştırmalar sonucunda kanserin hücre zarının zayıflaması sonucu ortaya çıktığını belgelemiştir. Bor hücre zarı fonksiyonları için çok çok önemlidir, bor eksikliği hüce zarının çözülmesine sebep olur. Hücre zarını çözülmesi tümörlerin yayılmasını tetikler. Bor türevleri tümörleri yok edici, kemik erimesini, iltihap önleyici, kolesterol, lipid ve trigliseridi düşürücü, pıhtılaşma ve doku bozulmasını önleyicidir. Bor prosta tümörünü ve iyi huylu prostat büyümesini önelyicidir. Orta yaşlarda ki erkeklere günde 100 mg boraks verilmiş ve testosteron oranın % 30 artığı tespit edilmiştir. Prostat kanser olan hastalar üzerinde yapılan klinik araştırmalarda hastalarda testosteronu artırdığı PSA’yı düşürdüğü ve %64’ünde prostat tümörünü küçüldüğü tespit edilmiştir. Yapılan araştırmalarda borun vücuttaki bazı hormonların düzeyinde değişiklik yaptığı gösterilmiştir.(28) Nielsen ve ark. 1987 ve 1990 yıllarında 2000 kalori içeren diyetle 0,25 mg bor içeren diyeti bir guruba, diğer guruba da diyete ek olarak 3 mg bor suplementi vermiştir. Bor elementi alan gurupta plazmada estradiol ve testesteron, yani kadınlık ve erkeklik hormonu artırdığı tesbit edilmişlerdir.

NEDEN KANSERSİN ? Sobayı attın ve evine klimayı ve bilumum elektrikli ısıtıcıyı soktun. Resmen radyoaktif olan cep telefonunu kulağına 2 saat yapıştırdın. Radyoaktif olan wi-fi (kablosuz ağ) vericisini evin içine soktun, radyoaktif olan alıcı bilgisayarı da kucağından indirmedin. Yatarken cep telefonunu hep başucunda tuttun ama uçak moduna almayı aķıl etmedin. Evine naylon torba, naylon kıyafet, sentetik ayakkabılar terlikler soktun. Kıyafetlerinde sadece pamuk, bambu lifi, keten tercih etmedin.

Hasanali Kaptan

Hem çocuğunun odasına hem de kendi yatak odana gece lambası koydun ve geceleri açık tuttun. Bağışıklık sisteminin gelişmesini ve kanserden korunmayı sağlayan melatonin hormonunun gece uyurken zifiri karanlıkta üretildiğini hiç duymadın ya da duydun ama boş verdin.
Yiyeceklerini cam ve toprak kaplarda saklamak ve pişirmek yerine çelik ve bilmediğin kaplamalarla kaplı kaplarda pişirdin yedin. En önemlisi de mutfağının her yerine plastik, teflon ve alüminyum soktun ve çizildikçe onları da yediğini unuttun.
Evini arap sabunu gibi doğal yağlarla üretilmiş bir sabun yerine, temiz olsun diye çamaşır suyuyla sildin.
O su buharlaştıkça soludun ve akciğer kanseri oldun.
Bulaşık makinesine deterjan ve parlatıcı koyduğunda, o deterjanı ve parlatıcıyı yediğini fark etmedin.
Deterjan yerine karbonat, parlatıcı yerine sirke koyarak hem sağlıklı hem de tertemiz bulaşıkların olacağını önemsemedin.
Çamaşır deterjanının ve yumuşatıcının vücut ısısı ile deri tarafından emildiğini ve deri kanserinin en büyük nedeni olduğunu umursamadın.
Çamaşırlarını boraks ve karbonat karışımı ile yıkayıp yumuşatıcı gözüne elma sirkesi koyarak muhteşem bir temizlik elde edeceğini umursamadın.
Evde basitçe kostik ve zeytin yağını karıştırıp kalıplara dökmek ve kendi doğal sabununu yapmak dururken, gidip içerisinde bin tane kimyasal zehir olan o sabunlarla her sabah yüzünü bedenini yıkadın. Her gün bu daha da iyi diye pazarlanan o şampuan zehirleriyle saçını yıkadın.
Karıncaları, böcekleri, sinekleri; limon karbonat fesleğen acı biber vb doğal yollarla evinden uzak tutmadın. Bastın böcek zehrini, o ağır kimyasalları temizlesen bile gitmez bunu unuttun. Soludun ve eşyaların üzerinden ellerinle ağzına soktun. (O kadar kandırıldın ki, böcek zehrine neden böcek ilacı dendiğini bile sormadın.)
Hayatında hep şeker oldu. Çayı, kahveyi şekersiz içmedin. Kahvaltıya reçelsiz ve krem çikolatasız oturmadın.
Beyaz pirinç ve ekmeğin şeker olduğunu unuttun.
İçinde yüksek oranda fruktoz bulunan meyveleri kiloyla yedin. İçinde glukoz ve aspartam olan ürünler tükettin.
Kolanın ve gazlı içeceklerin şeker ve zehir karışımı olduğunu bile bile içtin.
Önce insülin direncin başladı sonra şeker hastası oldun, 150 kilo oldun ama durmadın.
O da yetmedi; bildiğimiz çamaşır deterjanının şeker ve naneyle karıştırılmış şekli olan diş macunu ile hayat boyu diş fırçaladın ve bunun bir kısmını yuttuğunu göz ardı ettin.
Bal ve karbonatın dişlerini tartarlardan bile temizlediğini bilmedin ve dişleri de o macunlarla çürüttün.
Görüntünün olası içeriği: çiçek, bitki, doğa ve açık hava

Boraks Nedir, Boraks’ın Faydaları ve Boraks hakkında Bilinmeyenler; Boraks Dekahidrat ( Sodyum Tetra Borat ), Bor elementi periyodik sistemin 3. grubunun başında yer alır. Atom numarası 5, atom ağırlığı 10.82, erime noktası 2190 °C'dir. Elmastan sonra en sert madde olan bor, gri-siyah kristalin veya amorf mikro kristalin yeşilimsi sarı renkli bir yapıdadır. Bor doğada serbest bulunmaz. Oksijenle birleşerek borik asit, boraks, kolemanit, kernit gibi tuzları halinde veya silikatları halinde bulunur. Boraks eksiden evlerde temizlik mazemesi ve böcek ilaçı olarak kullanılmış bu neden ile hemen hemen her evde de bulunan Boraks aniden tehlikeli madde olarak sınıflandırılmıştır. Hatta Avusturalyada Boraks tehlikeli madde olarak ilan edilmiş ve yasaklanmıştır. Neden böyle oldu bunun arkasında hangi Tıp Mafyası var bunlar değineceğiz. Boraks doğada çeşitli formlarda bulunan bir mineral olup Dünyada en çok Türkiye’de % 72, sonra Kaliforniya % 15 ve Kazakistan’da % 9 oranında bulunmaktadır. Boraks ortasında 2 sodyum elementi ve ona bağlı 4 adet bor elementi ve bunun etrafında 10 veya bazen daha az su molekülün den oluşur. Boraks borik asit ve sodyum tuzu karışımıdır. Boraks çözeltisi nin PH-Değeri 9-10 yani çok güçlü bir alkalidir. Borak % 11,3 ve borik aist % 17,5 oranında bor içerir. Borik asit eskiden konserve maddesi olarak kullanılmış ve hatta çok yoğun kullanılmıştır. Taki Avusturlaya’da ki sözde yasağa kadar. Kullanıldığı Alanlar:

Mustafa Ulaş
7 Temmuz 2019 ·


Bor eskiden konserve katkı maddesi olarak kullanılmıştır, çünkü bor hem doğal ve hem de yan etkisi olmayan en etki dezenfektan olup besinlerdeki mantar, bakteri ve virüsleri yok edicidir. Eskiden konserve sanayinde çok kullanılan boraks bir dedikoduya kurban edilmiştir ve çok çok tehlikeli kanserojen kimyasallar konserve katkı maddesi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Son yıllarda bir Türk ilim adamın yaptığı çalışmalar sonucunda bor saflaştırılmış ve yeni borlu bir beton türü üretilmiştir. Bu borlu beton ile gökdelenler şimdikinin 3-4 katı daha yükselse dahi problem olmayacak, çünkü borlu beton ile binaların dayanıklılığı görülmemiş oranda artacak. Bor cam, çimento, cam sanayi, röntgen cihaz odalarında borlu çimento kullanılır. Hızlı trenlerde ray sistemleri bor karbür ile kaplanır. Boraks, borun en önemli bileşiğidir. Tetra borik asidin sodyum tuzuna 'boraks' denir. Boraks, mineral halinde tinkal, tinkalkonit olarak doğada bulunur. Saf halde renksiz saydam kristaller halindedir. 400°C'de suyunu kaybeder. Renksiz olan boraksın sudaki çözeltisi hafif kalevi bir reaksiyon gösterir. Bundan dolayı boraks bazı çamaşır tozlarına katılır. Boraks çözeltilerinin kristallendirilmelerinde sıcak çözeltide 60°C'nin üstündeki sıcaklıklarda pentahidrat ve altındaki sıcaklıklarda dekahidrat boraks kristallenir. Boraks deka hidrat kolayca su kaybedebilir, boraks pentahidrat ise daha iyi muhafaza edilebilir.
Boraks ve İnsan Sağlığı;
Ben İbrahim Gökçek 35 yılık çalışmamın sonucu hastalıkların %95-98’inin BOR Eksikliğinden kaynaklandığını tespit ettim. Bor’un vücutta azalmasını tetikleyen 4 ana sebep vardır.
1-) Alüminyum folyo ve Alüminyum kaplar
2-) Kimyasal ilaçlar
3-) Kimyasal Gübre
4-) Kandidoz Mantarı
Aluminyum Bor ile antogonsit, yani düşman kardeşler alüminyum giren hücrelerde bor çıkar. Kimayasal ilaç kullananlarda bor kendiliğinden yavaş yavaş yok olur. Kimyasal gübre kullanılan tarım alanlarda üretilen tahıl, sebze ve meyvelerde bor 0,25 mg’a kadar düşer ve organik tarım yapılan toprakta yetişen gıdalarda ise 20 mg bor bulunur. Kandidoz Mantarı bağırsaklarda saçak şeklinde çoğalır ve streç folyo gibi bağırsakları sarar ve kişinin bağırsakları besinlerdeki vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz vs emilimi minimum seviyeye düşer. Böylece kişide önce halsizlik, dermansızlık, sonra alerjik hastalıklar, cilt hastalıkları, romatizma, depresyon, kalp damar hastalıkları görülmeye başlar.
Bor Eksikliği Hangi Hastalıkları Tetikler;
1-) Hücre zarı çöker; Bor hücre zarını korur dayanıklı ve fonksiyonel yapar, fakat bor azalır ise hücre zarı çöker ise hücre içine zararlı maddeler girer ve artık maddeler dışarı atılamaz ve hücre çöplüğe dönüşür. Hücreler beslenemeyince kişide halsizlik, dermansızlık ve sürekli açlık duygusu başlar ve sonra alerjik hastalıklar cilt hastalıkları vb hastalıklar görülür.
2-) OBEZİTE Problemi; Hücreler beslenemeyince kişide sürekli açlık duygusu uyanır, sürekli çok gıda tüketmek zorunda kalır ve zamanla aşırı kilo alır. OBEZİTEYE SON; Bor vücut ısısını hafif artırdığı için normalden fazla enerji harcar ve böylece kişi yavaş yavaş zayıflar.
3-) Hormon Bezeleri; Hormon salgılayan bezelerde ki kalsiyum oranı artıkça kireçlenme nedeniyle bezeler yeterince hormon salgılayamaz ve kişide hormon yetersizliği neden ile cinsel isteksizlik, cinsel yetersizlik başta olmak üzere birçok problem ortaya çıkar.
4-) Sinir Sistemi; Sinir hücrelerinde kalsiyum yoğunlaşması neden ile sinir sisteminde iletkenlik problemi doğar ve kişide algılama zafiyeti başalar ve zamanla nöropati ve ms gibi hastalıklar görülür.
5-) Lenf Sistemi; Lenf bezeleri ve kanallarında kalsiyum yoğunlaşması artık ve toksik maddelerin taşınmasında zafiyetlere sebep olur ve zamanla lenf ödemi, lenf bezesi şişmesi ve lenfoma gibi rahatsızlıkları tetikler.
6-) Romatizma; Hücre zarındaki zafiyet (bor eksikliği) nedeniyle kemiklerde olması gereken kalsiyum yumuşak doku, hücreler ve eklemlere akın eder. Eklem ve yumuşak dokuda yoğunlaşan kalsiyum artroz, artrit, fibromiyalji, ankilozan spondilit, sle ve Behçet gibi hastalıkları tetikler.
7-) Kalp-Damar; Damarların iç yüzeyinde biriken kalsiyum damarların sertleşip kireçlenmesine sebep olur, kireçlenen damarlar kalp krizi, beyin kanaması, unutkanlık Alzheimer, cinsel yetersizlik, karaciğer yağlanması, pankreas yağlanması (diyabet), görem zafiyeti ve kulak çınlamasına sebep olur.
8-) Genital Siğil-Genital Herpes; Virüs ve Mantarlar koloni şeklinde birlikte çalışır, virüs varsa mantar var, mantar var ise virüs vardır. Bor virüs ve mantara karşı çok çok kuvvetli dezenfektandır.
9-) Alerji, Sedef, Egzama; Kandidoz mantarı saçak şeklinde bütün bağırsak mukozasını streç folyo gibi sarar ve ince bağırsak artık yeterince DAO (diaminooksidaz) salgılayamaz, dao'nun azalması histaminin aşırı yükselmesine sebep olur ve kurdeşen, polen alerjisi, besin alerjisi, atopik egzama ve sedef gibi rahatsızlıklar hortlar.
Artroz-Bor ilişkisi:
Son yıllarda yapılan araştırmalara göre bir kişinin günlük sebze ve meyveden alması gerek miktar 5 mg. Fakat sebze ve meyvenin yetiştiği toprak kullanılan gübre vs., nedeni ile bor oranı çok farklı olabilmektedir. Kimyasal gübre kullanılan topraktan bor oranı 0,25 mg'a kadar düşmekte, organik tarım da ise bu oran 20 mg’a kadar yükselmektedir. Tabii ki Ülke’ den ülkeye de sebze ve meyvede ki bor oranı da değişir. Türkiye bu bakımdan çok çok şanslı bir ülke çünkü Dünya bor rezervinin hemen hemen % 72’si bizde dir. Günümüzde çiftçilerin aşırı kimyasal gübre kullanması nedeniyle maalesef tüketilen sebze ve meyvede ki bor oranı bizde de çok çok düşmüştür.
Bir kişinin günlük alması gereken miktardan çok az miktarda alınan bor birçok hastalığı tetikler. Bilindiği gibi bağırsak mantarları bağırsaklarda çoğalırsa bütün bağırsağı streç folyo gibi kaplar ve bağırsakların vitamin, mineral, enzim vs emilimini önler. Vitamin, mineral, enzim vs yetersizliğine sebep olur ve kişinin bağışıklık sistemi çöker. Bağışıklık sisteminin çökmesi birçok hastalığın ortaya çıkmasına sebep olur. Batı Ülkelerinde bir kişinin günlük aldığı bor 1-2 mg, kimyasal gübre kullanılan tarım alanlardın da ki sebze ve meyve ile alınan bor 0,25 mg’a düşmektedir. Örneğin; Jamaika’da şeker kamışı için aşırı kimyasal ilaç kullanımı nedeniyle toprakta ki bor oranı aşırı oranda düşmüş ve insanların % 70’i artroz dan muzdariptir. Aynı şekilde Mauritius adasında da toprakta ki bor oranı aşırı şekilde kimyasal gübrelerden dolayı azalmış ve insanların % 50’sinde artroz görülmeye başlamıştır. Bir örnekte Batı Avusturalya’nın Carnavon şehrinde toprak bor bakımından çok zengin olması nedeniyle burada artrozlu hasta oranı sadece %1 dir.
Boraks Doğal Antibiyotik;
Boraks mantar ve virüslere karşı çok güçlü, fakat bakterilere karşı zayıf bir dezenfektandır. İnsan, hayvan ve bitki hücresinin hücre zarı dayanıklı ve nemli olması ve birçok sinyali iletebilmesi gerekir. Bor insan vücudunda hemen her organda bulunmasına rağmen tiroit bezelerinde sonrada kemik ve dişlerde daha yoğundur. Kemikler ve eklemler için bor eksikliği düşünülemez. Bor tiroit bezelerini uyararak vücudun kalsiyum, magnesiyum ve fosfor metabolizmasını düzenler. Bor yetersizliği tiroit bezesinin aşırı çalışmasına sebep olur ve çok aşırı hormon salgılar. Aşırı tiroit hormon ise kemiklerde ki kalsiyumun çözülüp kana karışmasına neden olur. Bu durum zamanla eklemlerde artroz (eklem deformasyonu), osteoporoz (kemik erimesi), artrit (eklem iltihaplanması) ve diş çürüklerine sebep olur. Bor yetersizliği anlaşılmaz ve uzun süre devam ederse yumuşak dokuda sertleşme, kas krampları ve eklem sertleşmesi gibi rahatsızlıkları ortaya çıkar. Aynı şekilde damarlarda kireçlenme, hormon bezelerinde sertleşme, böbreklerde taş ve böbreklerde kireçlenme böbreklerin iflasına kadar gider.
Boraks Hormon Düzenleyici;
Bor steroid hormonlarında ki metabolik değişimleri, özelikle de seks hormonlarını etkiler ve erkeklerde testestoron hormonunu artırır ve bayanlarda menopoz rahatsızlıklarına sebep olan östrojen hormonunu dengede tutar. Bor D-Vitaminini aktif forma çevirir ve böylece yumuşak doku ve eklemlerde ki kireçlenmeyi önler. Bor birçok metabolik değişimde rol oynayarak sedef, görme zafiyeti, hafıza zafiyeti, kalp problemi gibi rahatsızlıkların iyileşmesini hızlandırır. Alman kanser araştırmaları uzmanı Dr. Paul Gerhard Seeger yapmış olduğu araştırmalar sonucunda kanserin hücre zarının zayıflaması sonucu ortaya çıktığını belgelemiştir. Bor hücre zarı fonksiyonları için çok çok önemlidir, bor eksikliği hüce zarının çözülmesine sebep olur. Hücre zarını çözülmesi tümörlerin yayılmasını tetikler. Bor türevleri tümörleri yok edici, kemik erimesini, iltihap önleyici, kolesterol, lipid ve trigliseridi düşürücü, pıhtılaşma ve doku bozulmasını önleyicidir. Bor prosta tümörünü ve iyi huylu prostat büyümesini önelyicidir. Orta yaşlarda ki erkeklere günde 100 mg boraks verilmiş ve testosteron oranın % 30 artığı tespit edilmiştir. Prostat kanser olan hastalar üzerinde yapılan klinik araştırmalarda hastalarda testosteronu artırdığı PSA’yı düşürdüğü ve %64’ünde prostat tümörünü küçüldüğü tespit edilmiştir.
Rex Newnham Artroz Kürü;
Dr. Rex Newnham kendisi osteopat ve herbalist 1960 ‘lı yıllarda artroza yakalanmış ve her türlü modern tıp ilaçlarını kullanmış ve faydasını görmemiştir. Dr. Rex Newnham Avusturalya’nın Peth Üniversitesinde Toprak ve Bitki bilimi üzerine araştırmalar yapmaktadır. Mesleği nedeniyle hastalıkların temelinde bitkilerin biyo kimyasında ki bozulmaların tetiklediğini tespit etmiştir. Bitkilerin biyo-kimyasını çok iyi bilen Dr. Rex Newnham çevresinde ki toprağın mineral bakımından çok yetersiz olduğunu tespit etmiştir. Doktor Rex bitkilerde ki Kalsiyum metabolizmasının bor ile desteklendiği biliyordu. Dr. Rex günde 30 mg boraks almaya karar vermiş ve 3 hafta içinde eklemlerdeki şişlikler, donukluk ve sertliklerin geçtiğini tespit etmiştir.
Dr. Rex Sağlık Bakanlığı ve Üniversite yetkilileri ile yaptığı görüşmelerde buluşundan bahsetmiş, fakat hiç ir kimse ilgilenmemiştir. Artroz hastaları bor’un bu etkisinden çok çok etkilenmişler. Bazı hastalar üzerinde zehirli, karınca ve hamam böceklerine karşı ibaresini görünce ürkmüşlerdir. Rex boraksı standardize ederek 10.000 kutu tabet üretmiştir. Dr. Rex 5 yıl boyunca her ay 10.000 kutu borak satmış ve binlerce insan hücum etmiş. Bu durumun önüne geçmek için ilaç olarak üretebilmek için Sağlık Bakanlığına başvurmuştur. Rex’in başvurusu Sağlık Bakanlığı bu bor’lu tablet üretiminin ilaç sektörüne zarar verebileceğini ile sürerek zehir olarak ilan etmiştir. Sağlık Bakanlığı Dr. Rex 1.000 Us Dolar cezaya çarptırmıştır ve yasaklamıştır. Sebep ilaç sektörüne zarar vermek, insanlara değil.
Bor ve Alüminyum Şavaşları; Alheimer Hastalığı
Bor ve Alüminyum elementleri bir biri ile mücadele ederler, alüminyum boru sıkıştırarak dışarı atmaya çalışır. Son zamanlarda yapılan araştırmalarda ölen Alzheimer hastalarının beyinleri üzerinde yapılan araştırmalarda hastaların beyninde yüksek oranda alüminyum tespit edilmiştir. Alüminyum beyinde ki boru dışlayarak dışarı atar. Besinlerin alüminyumlu folyo ile sarılıp saklanması, besinlerin muhafazası, içme sularında ki alüminyum ve besinlerle alına alüminyum oranı artıkça sağlık problemleri de çoğalır. Bitkilerde Alüminyum bor’un emilimini önler, alüminyum bitkilerdeki enerji akışını önler ve gelişimini yavaşlatır. Alüminyumlu toprakta bitkiler köklerini derinlere salamaz ve gelişemez. Ormanlarda bitkilerin ölmesinin sebebi toprakta bor yetersizliği nedeniyle olur, çünkü bitkilerin kökleri kurur. İnsan, hayvan ve bitki hücre zarlarının dayanıklı ve fonksiyonel olması ancak ve ancak iz elementlerden bor ile mümkündür.
Kalsiyum-Magnezyum Metabolizması;
Kalsiyum ve magnezyum insan vücudunda karşı oyuncular (antagonist=düşman kardeşler) ve aynı zamanda birlikte çalışırlar (cooperation=işbirliği). İnsan vücudunda ki magnezyumun yarısı kemiklerde yarısı da doku ve hücrelerdedir, kalsiyumun ise %99 kemiklerde ve %1’ hücreler arası sıvıda bulunur. Kalsiyum hücre içine girince hücre büzülür, kalsiyum hücreden çıkıp magnezyum içerir girince hücre rahatlar. Bu hücrelerdeki pompa sisteminin çalışması için çok enerji gerekir. Şayet yeterince enerji yoksa kalsiyum hücre içinde yoğunlaşır. Enerji yersizliğinin sebebi Kandidoz mantarı, yanlış beslenme veya vücutta aşırı cüruf depolanması olabilir. Kemiklerdeki kalsiyum ne kadar çok yumuşak dokuya kayarsa organlarda sertleşme, lenf akışında yavaşlama buda hastalık demektir. Sinir hücrelerinde kalsiyum artar ise sinir hücrelerindeki haberleşme aksar. Göz merceğinde kalsiyum artar ise katarakta sebep olur. Hormon salgılayan bezelerde kalsiyum oranının artması hormonların azalması ve bütün hücrelerin fonksiyonlarını yerine getirememesi demektir. Hücreler arasında ki kalsiyum yoğunluğu magnezyumun azalması demektir. Magnezyum yetersizliği enzimlerin oluşmaması ve haliyle enerji yetersizliği ortaya çıkar ve kişide önce halsizlik, yorgunluk, sonra alerjik hastalıklar ve cilt hastalıkları sonrada depresyon vs. görülür. Hücre zarında kalsiyum oranı artar ise hücre içine giriş ve çıkışlarda yavaşlama olur ve artık maddeler atılamadığından çöplük (cüruf) oluşur. Hücreler arasında kalsiyum oranı çok yoğunlaşırsa hücreler ölmeye başlar. Bor hücre zarının fonksiyonlarını artırır, kalsiyum ve magnezyum dengesini sağlar. Bor ile birlikte hücre ve dokudaki fazla kalsiyum tekrar kemiklere depolanır ve magnezyum oranı arta ve problemler ortadan kalkar.
Bor ile Kansere Çare;
Alman onkolog ve kanser araştırmalar uzmanı Dr. Paul-Gerhard Seeger kanserin hücre zarında ki çözülme nedeniyle başladığını bildirmiştir. Bor türevleri hücre zarının fonksiyonları için çok çok önemlidir. Şayet hücre zarı çözülmeye başlarda kanserde ortaya çok kolay çıkar. Belki de Dünyadaki kanser vakalarını bu kadar çok yayılması BOR Eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Bor türevleri tümörlerin gelişimini ve çoğalmasını, kemik erimesi ve iltihapları önler.
Bor ile Mantara Son;
Boraks tozu mantar yok edici bu neden ile Mantar hastalıklarına karşı en ideal ilaç. Kandidoz mantarı sağlıklı bir kişide problemsiz bir mantar, fakat kimyasal ilaç kullanan ve ve yanlış beslenenlerde hızla çoğalır. Kandidoz mantarı bütün bağırsakları saçak şeklinde mantar kolonisi birçok kolu ile (pseudo-hyphen) sarabilecek bir zincirleme ile çoğalır ve yayılır. Bağırsaklar artık besinlerde ki vitamin, mineral, enzim, glikoz vs besleyici maddeleri absorbe edemez hale gelir. Bağışıklık sistemi zayıflar ve hastalıklar yavaş yavaş ortaya çıkar. Bağırsak mukozası (sümüksü deri) tahriş ve tahirp olduğundan kişide bağırsak rahatsızlıkları ve iltihabi hastalıklar zuhur eder. Bağırsaklarda ki deformasyon nedeniyle artık sindirilmemiş protein artıkları da absorbe edilir. Hyphen (saçak şeklinde mantar kolonisi) kana karışırsa otoimmun hastalıklar ve kansere sebep olur. Kandidoz mantarı saçak şeklinde ince bir streç folyo gibi bağırsağı sarabilir. Boraks ile yapılan klinik araştırmalarda; borik asit veya Borak’sın kandidoz folyosunu çözdüğü ve yayılmasını, çoğalmasını önlediği tespit edilmiştir. Antibiyotiklerin sebep olduğu kandidoz mantarı istilasını boraks ve borik asit’in antimikozik (mantar öldürücü) özeliği nedeniyle bütün mantar hastalıkları (alerjik hastalıklar, cilt hastalıkları, vs) tedavi edilebilir. Kandidoz Mantarını üretmiş olduğu toksik maddelerden AFLATOKSİN B1’in DNS’i tahrip edebilir zarar verbilir. Aflotoksin B1 Karaciğer ve Akciğerde kansere sebep olabilir. Bor Türevleri zarar gören DNS’in kendisini yenilemesini sağlar. (Turkez, H., Geyikoglu, F.: „Boric acid: a potential chemoprotective agent against aflatoxin b1 toxicity in human blood“ in Cytotechnology, 2010, 62(2):157–165
Boraks ile Tecrübeler;
Boraks’ın kandidoz mantarı ve birçok hastalığa karşı etkisi mükemmel bununla ilgili birçok hasta tecrübesi www.earthclinic.com bu siteye kayıtlı üyeler tarafından beyan edilmiştir. Bir üye ’’Benim sedef hastasıyım ve eklemlerimde dayanılmaz ağrılar var ve yeni yeni romatoid-sedef hastalığı da başladı. Ben bu forumda boraks üzerine yazıları okuyunca hemen denmek istedim. Aman Allah’ım bir gün sonra dizimdeki ağrılar yok oldu. Sedef olan yerle 2 gün içinde çok daha iyi bir duruma geldi. Ben ¼ tatlı kaşığı boraksı 1 litre su ile karıştrarak alıyorum.’’
Tırnak Mantarı olan bir forum üyesi; ’’Ben yaş olan ayaklarıma avuç dolusu boraks ile ovaladım ve kaşıntı hemen geçti. Birkaç hafta sonra arkadaşımla karşılaştım ne oldu dedi, hiçbir rahatsızlık kalmadığını söyledim.’’ („Borax Cures“ auf Earthclinic.com, 7.12.2012; )
Vajina Mantarı olan birçok bayan da yatmadan önce bir soft jel kapsülüne boraks duldurmuş ve vajinaların fitil gibi yerleştirmişlerdir. Bu metot o kadar etkili ki bazen bir defa kullanmak bile problemi çözülmüştür. Fakat tabii ki 2 hafta süre ile bunu devam etmek gerekir. Vajina mantarına karşı etkisi klinik araştırmlarla tespit edilmiştir. (De Seta, F., Schmidt, M., Vu, B., Essmann, M., Larsen, B.: „Antifungal mechanisms supporting boric acid therapy of Candida vaginitis“ in J Antimicrob Chemother, 2009, 63(2):325-336; ) ve (Iavazzo, C., Gkegkes, I. D., Zarkada, I. M., Falagas, M. E.: „Boric acid for recurrent vulvovaginal candidiasis: the clinical evidence“ in J Womens Health (Larchmt), 2011, 20(8):1245-55; )
Boraks ile yapılan bir diğer araştırmada ise bor’un florit ile reaksiyona girerek floridi vücuttan uzaklaştırdığı tespit edilmiştir. Bor vücudu ağır metallerden temizler arıtır ve idrar yolu ile dışarı atılır. („Fluoride Poisoning“ auf Earthclinic.com, 16.6.2012; )
Fibromiyalji; Foruma üye olan bir bayan yıllarca fibromiyalji, çene eklemi ağrısı, kronik yorgunluk ve rosacea hastalığı nedeniyle acı çekmiş. Bu rahatsızlıklara sebep olarak flor elementinden şüphelenmiş. Bayan 1/8 deniz tuzu ve 1/8 boraksı bir litre su ile karıştırarak gün içinde tüketmiş ve 2 hafta içinde rahatsızlıkları hafiflemiştir. 2 hafta içinde yüzündeki gül hastalığı solmuş cildi güzelleşmiş, ateşi düşmüş ve ağrıları azalmıştır. Sürekli yorgun olan bayan tekrar normal yaşama dönmüş ve tam enerji ile çalışmaya başlamıştır ve en önemlisi KİLO vermiştir.
İskelet Fluorosis; Alüminyum madenlerinde çalışan işçiler görülen iskelet veya dişlerde renk değişim ve florit oranın yükselmesine kısaca iskelet fluorisis denir. Çin’de 31 iskelet fluorisis hastası üzerinde boraks ile tedavi denemeleri yapılmıştır. Tedavi süreci içinde kademeli olarak alınan boraks oranı günlük 300 mg dan 1.100 mg’a kadar yükseltilmiş ve hastalar da %50-80 oranında iyileşme görülmüştür.
Tiroit Kanseri; Foruma üye olan bir bayan; ’’7 yıl önce tiroit kanseri, 6 yıl önce böbrek üstü bezesinde zafiyet, sonra erken menopoz başladı, bir yıl sonra rahim sarkması ve sonra rahim ameliyatla alındı. 3 sene öncede fibromiyalji ve nöropati ortaya çıktı. Ben küçükken sürekli florlu su ve florlu hap aldım. 2008’in son baharında ben tamamen güçsüz kaldım takatim kesildi ve yardıma muhtaç duruma geldim. Ben artık yürüyemez olmuştum ve hiç uyuyamıyordum. Sırt ağrılarından her gün kusuyordum. Floritin yan tesirleri üzerine bir yazı okuyunca, anladım ki benim problemim bu flor’ dan kaynaklanıyor. Ben boraks ile vücut temizliğine başladım ve 1/8 tatlı kaşığı boraksı bir litre su ile karıştırarak bir günde tüketim. Tam 3 gün sonra benim rahatsızlıklarım hemen hemen yok oldu.
Alınabilecek Boraks-Dozajı;
Boraks ile birçok hastanın sadece ağrıları azalmamış, kalıcı olarak iyileşmişlerdir. Sedef hastalığında; ¼ tatlı kaşığı, boraks bir litre suya katılır çalkalanır ve gün içinde tüketilir. Saç dibi, Ayak ve Parmak Tırnağındaki mantar boraks ile ovalanır. Vajina mantarına karşı boraks boraks kapsülü fitil gibi kullanılır. Roza hastalığı, yumuşak doku romatizması, kronik yorgunluk sendromu, kemik erimesi vb., rahatsızlıklara karşı kullanılır. Boraks idrarla dışarı atılır ve her hangi bir organda depolanmaz. Dozaj vücut ağırlığına göre değişir. Şayet kişinin herhangi bir hastalığı yoksa bir tatlı kaşığı boraks (5 ml=0,40 gram) bir litre su ile karıştırılarak alınır. Eğer kişinin; artroz, artrit, osteoporoz, menopoz gibi rahatsızlıkları varsa ve seks hormonu çok düşükse kademeli olarak bu dozajı 3 katına kadar çıkarmak mümkündür.
Boraks Tehlikeli Değil, Şayet Dozaja Uyulursa;
30 yıl önce bir tanıdığıma doktoru sinir hapı (kimyasal bir hap) vermiş ve demiş ki bünyen zayıf yarım tabet al, bir tabet sana ağır gelir demiş. Yaşlı amcada canım bir haptan ne olur diyerek bir hapı bütün olarak içmiş, adamcağızı hastaneye zor yetiştirdiler az kalsın ölecekti. Tabii ki boraks aynı şekilde dozaj önemlidir, alınması gereken miktar tatlı kaşığının ¼’ü bir litre suya katılacak ve gün içerisinde tüketilecek. 1981 yılında Avrupa Birliğinde boraks zehirli olarak ilan edildi ve kullanımı yasaklandı. Oysa insanlar üzerinde herhangi bir klinik araştırma yapılmadı. Sodyum hidroksit (NaOH) ve Hidroklorik asit (HCL) zehirli olmalarına rağmen yasak mı değil, çünkü Sodyum hidroksit ve Hidroklorik asit ikisi de ilaç sanayini tehdit edecek alternatif olabilecek bir madde değiller. Oysa ki Boraks aklınıza gelebilecek bir çok hastalığı problemsiz iyileştirebilir. Dr. Rex Newnham 10.000 lerce hastayı tedavi etmiş teşekkür yerine para cezasına çarptırılmıştır. Neden? Çünkü İlaç Endüstrisi zarar etmesin daha çok para kazansın diye oyunlar oynanmaktadır.
Boraks’ın Yan Etkisi var mı?
Yıllarca yanlış beslenme, kimyasal ilaçlar veya kandidoz mantarı neden ile eklemler, bağdokusu, hücreler arası, lenf sistemi ve sinir sistemine depolanana kireç 3-5gün boraks alınca hemen kalsiyumdan kurtulamazsınız. Forumda 2-3 haftada insanlar en ağır artroz, artrit, osteoporoz vs. hastalıktan kurtulduğunu yazıyor, fakat vücudun temizlenmesi için 3 ay kadar ½ çay kaşığı boraksı bir litre su ile karıştırarak içmek gerekir. ½ Çay kaşığı demek 1-2 gram
Boraks’ da alınması gereken miktar ½ çay kaşığı yani 1-2 gram demektir. Bu dozajın asla yan tesiri olmaz aylarca kullansa bile.
Kalsiyum Hapı Alın Kemikler Güçlensin Masalı;
Heidelberg’deki Alman Kanser Araştırma Merkezi’nde 23 bin 980 kişi, 10 yılı aşkın bir süre izlendi ve kalsiyum ilaçları alanlarla almayanların kalp krizi geçirme oranları karşılaştırıldı. Merkezde, kalsiyum ilaçları almayan 15 bin 959 kişiden 851′inin kalp krizi geçirdiği, kalsiyum ilaçları alanların kalp krizi geçirme olasılığının ise almayanlardan yüzde 86 oranında daha yüksek olduğu gözlendi. Araştırma sonuçları ‘Heart’ (Kalp) dergisinde yayımlanmıştır. O halde kalsiyum hapı almak daha tehlikelidir, bu nedenle kalsiyum yerine bor hapı alınmalıdır. Kalsiyum alalım diye kullandığımız haplar kalp krizi tehlikesini arttırıyor. Kalsiyum ilaçlarının, kalp krizi geçirme olasılığını artırabileceği bildirildi. BBC’nin haberinde, Almanya’da yapılan bir araştırmanın, kalsiyum ilaçlarının, kalp krizi geçirme olasılığını artırabileceği tespit edilmiştir. (http://heart.bmj.com/content/98/12/920.full, http://www.medpagetoday.com/Cardi…/MyocardialInfarction/3289 )
Son zamanlarda kemik erimesi için verilen kalsiyumun ve kemik erimesine karşı kullanılan ilaçların kalp krizi riskini artırdığına dair yayınlar yapılmaktadır. İsveç’te yapılan bir çalışmaya göre fazla kalsiyum alımının tüm nedenlere bağlı ölüm riski, kalp ve damar hastalıkları ile iskemik kalp hastalığı riski artırdığı tespit edilmiştir. British Medical Journal dergisinde yayınlan bu çalışmada kalsiyum alan 1914-1948 doğumlu yaklaşık 61.433 kadın ortalama 19 yıl süreyle takip edilmişlerdir. Katılımcıların aldıkları besinlerin içindeki kalsiyum miktarı hesaplanmış, ayrıca dışarıdan ilaç olarak aldıkları kalsiyum miktarı kaydedilmiştir.
Araştırmaya katılanların günlük aldıkları kalsiyuma göre 4 gruba ayrılmıştır;
1-) Günlük 600 mg’dan az kalsiyum alanlar
2-) Günlük 600-999 mg kalsiyum alanlar
3-) Günlük 1000-1399 mg kalsiyum alanalar
4-) Günlük 1400 mg’dan fazla kalsiyum alanlar
19 yıl süre bu araştırma süresinde 11.944 kadın vefat etmiş ve bunlardan 3962 ‘si kalp-damar hastalığı, 1932 si iskemik kalp hastalığı ve 1100’ü inme sonucu ölmüştür. Yüksek oranda kalsiyum alanlarda kalp-damar hastalıkları ve iskemik kalp hastalığından ölenlerin diğer gruplara göre çok yüksek olduğu tespit edilmiştir.. Kaynak: Michaëlsson K, et al "Long term calcium intake and rates of all cause and cardiovascular mortality: community based prospective longitudinal cohort study" BMJ 2013; 346: f228.
Not: Doğrusu kalsiyum hapı almak değil, kalsiyumun kemikte kalmasını sağlamaktır, bu da ancak boraks ile mümkündür. Dünyayı kimyasal ilaç ve kimyasal gübre ile zehirliyoruz sonrada hortlayan hastalıkları tedavi edebilmek için yine zehir olan kimyasallara sarılarak sürekli zehirlenme sarmalından kurtulamıyoruz.

Böbrek yetmezleyinde Dialize gedenler 1 çay kaşığı sarıballı baba

Tehran Turqutlu

Böbrek yetmezleyinde
Dialize gedenler
1 çay kaşığı sarıballı baba
1 çay kaşığı altınbaşak
1 çay kaşığı yoğurt otu
Bir bardaq suya sarıballıbaba ve altınbak atıp 5 dak.kaynatın.6 cı dakikada yoğurt otun atın daha 6 dakika kaynatın ve için.
günde 3 defa

Ayasofya'da namaz kılmayı nasip eyle Yâ Rabbi...

İdrar Yolu Enfeksiyonuna Karşı Kızılcık İdrar yolu enfeksiyonu genelde çok ciddiye alınmayan hastalıklardan bir tanesidir. Fakat en başta önlem alınmaması durumunda böbrekler dahil bir diğer sindirim sistemi organlarını tehdit etmeye başlar. Hatta ilerleyen seviyesinin prostat olduğunu söylemek mümkündür. Kızılcığın idrar yolu enfeksiyonlarını tedavi edici özelliğinin olduğu birçok laboratuvar çalışması sonucu ispatlanmıştır. Bunun için bir miktar kızılcık suyu kaynatılarak tüketilmesi yeterlidir. Kardiyovasküler Sağlık İçin Kızılcık;

KIZILCIĞIN FAYDALARI MÜKEMMEL
Sağlığımızın müthiş şifreleri

Kızılcık, kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltır ve kardiyovasküler sağlığın korunmasına ciddi anlamda katkıda bulunur. Kızılcıkta bulunan flavonoidler, antioksidan özelliklere sahiptirler ve bu özelliklerinden dolayı ateroskleroz tehdidi azaltabilir. Ateroskleroz, kan içinde bulunan yağ, kalsiyum ve kolesterolün birikmesi ile alterlerin tıkanmasına neden olan bir hastalıktır. Bu vücudun çeşitli bölgelerine oksijenin sağlıklı bir şekilde ulaşmasını engeller ve bu durumun bir sonucu olarak da kalp krizi, felç veya ölümle sonuçlanan ciddi sağlık sorunları ortaya çıkar. Fakat kızılcığın içerdiği birçok mineral ve bileşen bu sağlık sorunlarına yakalanma riskini azaltır.
Antitümör Olarak Kızılcık;
Kızılcık, antitümör etkisi olan nadir meyvelerden bir tanesidir. Kızılcığın bu özelliği içerdiği polifenolik olarak adlandırılan bileşene atfedilir. Dünyanın birçok ülkesinde farklı kurumlar tarafından yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda bu özelliği ispatlanmış ve meme, kolon, prostat ve diğer birçok kanser tümörlerine karşı çok etkili olduğu ortaya konulmuştur. Kızılcık suyu aynı zamanda kanın pıhtılaşmasını engelleyen ve tümörleri ortadan kaldıran salisilik asit içermektedir. Bu yüzden düzenli olarak kızılcık tüketimi birçok kanser türüne yakalanma riskini azaltır.
Kızılcık Diş Çürümelerini Önler;
Yeni yapılan bir araştırmaya göre, kızılcık suyu diş çürüklerini önler. Kızılcıkta bulunan ve proantosiyanidin olarak adlandırılan bileşen, dişlere yapışan zararlı bakterilerin ortadan kalkmasına yardımcı olur. Bu bileşen asit üretilmesini engellediği gibi dişlerin etrafında plaklar oluşmasına da izin vermez. Burada bahsettiğimiz kızılcık, marketlerde satılan hazır kızılcık ürünleri değildir. Tamamen doğal olan kızılcıklar, diş sağlığını korur. Fakat hazır satılan ürünlerde şeker veya glikoz içerdiğinden, doğal kızılcıktaki faydayı sağlamaz.
Kızılcık Solunum Enfeksiyonları Önler;
Yapılan bilimsel çalışmalara göre, kızılcık suyu çocuklarda kulak ve solunum yolu enfeksiyonlarının sık yaşanmasına neden olan haemophilus influenzayı azaltmaya yarar. Bunun yanında solunum yollarına zarar veren bakterilerin ortadan kalkmasını sağlar.
Kızılcık Kanseri Önler;
Kızılcık, çeşitli kanser hücrelerinin büyümesini engelleyen proantosiyanidinleri içerir. Çalışmalar, flavonoidler bakımından zengin besinlerin kanser ve kanserden kaynaklanan ölüm riskini azaltmada önemli bir rol oynadığını ortaya koymaktadır. Özellikle kızılcık suyu tüketimi kolon ve mesane kanserine yakalanma riskini ciddi anlamda azaltabilir. Çünkü zengin miktarda anti kanserojen bileşenler içermektedir.
İdrar Yolu Enfeksiyonları ve Böbrek Taşlarına Karşı Korur;
Özellikle bayanlar sık sık sistit ve idrar yolu enfeksiyonu geçirirler. Kızılcık bu sorunların tedavisine yardımcı olur. İdrar enfeksiyonlarının çoğuna e-coli adı verilen bir bakteri neden olur. Kızılcıkta bulunan benzoik asit bakterilerin çoğalmasını engeller ve vücudumuzdan atılmasını kolaylaştırır. Kızılcık suyu, şerbeti veya kompostosu idrarımızdaki asit miktarını arttırır. Böylece böbrek taşlarının (özellikle kalsiyum taşları) tedavisinde kullanılır. Bu arada idrardaki ağır kokuları da giderir.
KIZILCIK ŞERBETİNİN FAYDALARI NELERDİR?
* Cilt ve saç sağlığının korunmasına yardımcı olabilir. Derinin yaşlanmasını geciktirir. Saçların dökülmesine neden olan sorunları giderir.
* Kızılcık şerbeti birçok enfeksiyon hastalığının üstesinden gelme özelliğine sahiptir. Bunların en başında akciğer enfeksiyonu gelir.
* Solunum yolu enfeksiyonlarına iyi gelir, astımve bronşit hastalıklarını hafifletir. Bronşlarda rahatlama sağlar.
* Kızılcık şerbeti üşütmeden kaynaklanan boğaz ağrıları ve iltihaplarına iyi gelir. Nezle ve grip gibi hastalıkların tedavisinde tıbbi amaçlı kullanılabilir.
* Kızılcık şerbeti mide ülserine iyi geldiği gibi genel anlamda sindirim ve boşaltım sistemi sağlığına mükemmel katkıda bulunur.
* Kabızlık sorunlarını ortadan kaldırabilen kızılcık şerbeti bu özelliği sayesinde obezite sorunlarını engeller ve zayıflamaya yardımcı olur.
* Kızılcık şerbeti genel anlamda ağız sağlığının korunmasına yardımcı olur. Ağız içerisindeki bakterileri temizler.
* Böbrek sağlığını koruduğu gibi böbrek taşlarının oluşmasına da izin vermez.
* Kızılcık şerbeti kilo vermeye de yardımcı olur. Vücutta yağ yakımına destek olan bileşenler içerir.
* Bazı sağlık uzmanları kızılcık şerbetinin selülit sorunlarını giderdiğini savunmaktadır.
Gut hastalığına iyi geldiği düşünülmektedir.
* Beyin sağlığı için faydalıdır. Strese karşı savunma sistemini güçlendiren kızılcık şerbeti aynı zamanda zihinsel faaliyetlerin sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlar.
KIZILCIK ŞERBETİ NASIL YAPILIR?
Malzemeler;
* 500 gram kızılcık
* 1,5 litre sıcak su
* 3/4 su bardağı toz şeker
* 2 adet karanfil (arzuya göre)
Hazırlanışı;
* Sap ve yaprak kısımları ayıklanmış bol suda yıkadığınız kızılcıkları derin bir tencereye alın.
* Sıcak su ilave ettiğiniz kızılcıkları, kısık ateşte kaynamaya bırakın. Kaynamaya başlayan kızılcıkları karanfil ilavesiyle 15-20 dakika kadar pişirin.
* Kaynayıp yumuşayan kızılcıkları, bir tülbent ya da ince delikli bir süzgeçten geçirin.
* Kızılcıkların özünü bıraktığı sulu karışıma toz şeker ekleyip tahta bir kaşıkla karıştırın.
* Cam bir sürahiye aldığınız şerbet karışımını buzdolabında soğuttuktan sonra sevdiklerinizle paylaşın.