7 Şubat 2020 Cuma

Dr. Aidin Salih hanım diyor ki; *- Erzakınızı Kur'an okunan yere koyun!* Suya *şifâ ayetleri okuyup için,* Kur'an okuyun! *Alın size doğal antibiyotik; canlı hücr

Fotoğraf açıklaması yok.Dr. Aidin Salih hanım diyor ki;
*- Erzakınızı Kur'an okunan yere koyun!*
Suya *şifâ ayetleri okuyup için,*
Kur'an okuyun!
*Alın size doğal antibiyotik; canlı hücreli, anne nefesi değmiş gibi.*
Çünkü kişi *îmân gücünü yükselttikçe, manevî mizacı*
tüm hücrelerine *galip olmaya başlar.*
*Manevî hâliniz güçlendikçe;*
• geçmişiniz,
• sıkıntılarınız,
• bunalımlarınız *siliniyor.*
* Kaygılarınıza,
* vesveselerinize takılıp kaldıkça
*ya da*
*"O niye öyle dedi?"*
*"Bu niye böyle yaptı?*
diye düşündükçe,
*farkında olmasak da önce Ruhumuz, sonrasında da bedenimiz ve beynimiz hasta oluyor.*
Bu sebebledir ki, *biz davamızda yol alamıyoruz.*
Bırakalım davayı, *ailemizde dâhi huzuru bulamıyoruz.*
*Herkes,* şekerleme tüketir gibi *Antidepresan tüketir hâle gelmiş.*
Neden?
*Mevlâmız ile aramızı açtığımızdan,*
*Duâ etmeyi unuttuğumuzdan,*
*Mevlâmıza dertlenmeyi bilmediğimizden,*
*Tevbemizi azalttığımızdan...*
Sadece ama sadece bir *Besmele'nin manevî gücünü yazsak sayfalar yetmez...*
Hangimiz *avuçlarımızın içine duâlar, Felâk-Nas'lar okuyup bedenimizi mesh ediyoruz?*
Bunu *çocuklarımıza da yapıyor muyuz?*
Biz *manevî huzurumuzu kaybettiğimiz an, ruh ve beden sağlığımızı da kaybetmeye başladık, kardeşler...*
Bakın, bunu misallendirmek istiyorum.
*Hz. Yakub (as) Yusuf'unu kaybettiğinde ne yaptı?*
• Kaygılandı,
• vesveselendi,
• buhranlara düçar oldu...
Streslendi, düşüne düşüne, ağlaya ağlaya sonunda bu hâller onu hasta etti ve gözleri görmez oldu!..
*Ama ne zaman* vazgeçti,
*manevî unsurunu kuvvetlendirdi,*
*Allah (cc)'a tam bir teslimiyet gösterdi,*
*işte o zaman* Allah (cc) *Yusuf'unu ona geri verdi.*
*Kaygısı çok iken,* evinin yakınındaki Kenan kuyusundaki Yusuf'unu görmüyor, hissetmiyordu.
*Kaygılarını atınca,* 10 günlük mesafeden *Yusuf'unun kokusunu almaya* başladı.
SubhanAllah!..
Biz de bu misalden *çok nasihat çıkarmalıyız,* kardeşlerim...
İçine düştüğümüz buhranlardan dolayı;
* sağlıklı düşünemiyor, neticesinde de
* sağlıklı kararlar alamıyor ve
son olarak da ruh ve beden sağlığımızı kaybediyoruz.
Sonrasında;
*Antidepresan Ağına* düşüyor, kendi ellerimizle kendimizi delirtiyoruz...
Oysa Allah (cc),
*bize bir susam tanesini bile şifa olsun diye göndermedi mi?*
*NEDEN Yahudi'nin KORTİZON ilâcına inandık da İslâm'ın her derde devâ ÇÖREKOTUnu şifadan saymadık?!..*
Biz, iyileşmek için şifâyı temiz yollardan aramadık ki!..
Keyfimize göre, *"zarurettir, zarurettir"* dedik ve her türlü şeyi nefsimize helâl saydık.
Oysa Allah (cc),
*Haram kıldığı hiçbir şeyin içine şifâ koymamıştır.*
Gelin, evvelâ manevî olarak İslâm mizacımızı kuvvetlendirelim!
Size *en tatlı reçeteyi yazıyorum;*
• Vaktinde kılınan namaz,
• Allah'a yalvarırcasına okunan bir cüz Kur'an,
• İçine Kur'an'dan duâ okunup içilen bir bardak su,
• Gözyaşlarıyla ıslanmış bir seccade ve elbise;
Emiin olun ki, *ruh ve beden sağlığınız için en şifâlı* ilâçtır.
Hem de *hiç yan etkisi ve komplikasyonu yok.*
Allahümme salli alâ Seyyidinâ ve Nebiyyinâ Muhammed.

HZ ALİ R.A. RABBİM ŞEFAATLERÎNE NAİL EYLESİN.

Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'Ne güzel demiş Hz.Ali Ey benim gibi nefis taşıyan dostlarım. Dikkat edin! Dünya arkasını dönmüş gidiyor; ahiret yüzünü çevirmiş bize doğru geliyor. İkisinin de taliplileri var. Siz ahiret insanı olmaya bakın; unutmayın, bugün amel var hesap yok, yarın da hesap var amel yok. Rabbim affına merhametine, bereketine ve en sonunda cennetine nail olan kullarından eylesin... Cumanız mübarek olsun'

🌷🕋HACER-ÜL ESVED TAŞI🕋🌷 Hacer-ül Esved Siyah taş demektir. Siyah parlak bir taştır . Dünyaya ilk indirildiğinde sütten daha beyazdı fakat insanların Günahları onu kararttı. Hacer-ül Esved Taşı Cennetten indirilmiştir. Hz İbrahim Kabeyi ilk inşaaettiginde Tavaf başlama yeri belli olsun diye oğlu ismaile Taş getirmesini söyler. Oğlu İsmail asm ise Kâbe'nin yanında bulunan Ebu kubeys dağından ( şuan üstünde kocaman kralın sarayı var ) Allah'ın önceden meleklerine koydurttuğu bembeyaz taşı bulur ve getirir. Tavaf başlama yönüne yerleştirilir.

Peygamber efendimiz hacer-ül Esvedi öpmüş ve orada ağlamıştır bunu gören sahabeler niye ağladığını sormuş, Peygamber efendimiz ise " Burası ağlanılacak yerdir ." Demiş ve orda dua etmiş ve edilen duaların kabul olacağının haberini vermiştir. Hacer-ül Esved'in için Hakem olayı gerçekleşmiştir. ( Kâbe hakemliği iseMekke’deki bir kadın, Kâbe Hareminde buhurdanlıkta Öd ağacı yaktığı sırada, buhurdanlıktan sıçrayan bir kıvılcımdan Kabe’nin kat kat olan örtüsü tutuşup tamamı ile yanmış, bu yüzden duvarlar da her taraftan gevşeyip çatlamıştı. Zaman, zaman sahilden gelen sel baskınları ile de Kabe’nin tabanı ve duvarları da iyice yıkılmıştır. Ve tekrar inşa ettiklerinde hacer-ül Esvedi kim koyacak kavgası çıkmıştır.Kureyşiler, bu durumda dört veya beş gece beklediler. Sonrasında Kureyşin yaşlılarından Ebu Ümeyye b. Mugire bir teklifte bulundu; Teklifine göre, mescidin kapısından giren ilk kişi bu taşı koymak için hakem olacaktı. Bütün kavmin büyükleri bu teklifi kabul ettiler.
Tam bu sırada peygamberimiz içeri girdi, bütün Kureyşliler el çırparak El-Emin olan Sevgili Peygamberimizin hakemliğine razı olduklarını belirttiler.
Allah Rasulü’de cübbesini çıkardı, yere serdi, Hacerülesved‘i cübbenin üzerine koydu. Hz. Peygamberimiz de hakemlik yaparken bütün kabilelerden birer kişi alarak onu konulacak yere getirttikten sonra mübarek elleriyle taşı kaldırdı ve yerine koydu. Böylece çok ciddi bir ihtilaf önlendi.)
Peygamber efendimiz Hacer-ül Esvedi öpenin ve dokunanın günahların affedileceğini söylemiştir. Ve kıyamette bizlerin Hacca ve umreye gittiğimize şahitlik yapacaktır. Ona selam veren herkesi kayıt etmektedir.
Fotoğraf açıklaması yok.

5 Şubat 2020 Çarşamba

*AYASOFYA’NIN YIKILAN KUBBESİ* 🔘 *Ayasofya'nın Yıkılan Kubbesi Ancak Resulullah Efendimizin (s.a.v) Mübarek Tükrüğü İle Tutturulabilmişti*

*AYASOFYA’NIN YIKILAN KUBBESİ*
🔘 *Ayasofya'nın Yıkılan Kubbesi Ancak Resulullah Efendimizin (s.a.v) Mübarek Tükrüğü İle Tutturulabilmişti*
 Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde *Ayasofya kubbesinin tamiri ile ilgili şu rivayet* göze çarpar ;
 *Peygamber Efendimizin (s.a.v.) dünyaya teşrif ettiği gece* vukû bulan zelzeleden Kisra Sarayı, Kızılelma ve *Ayasofya'nın kubbesi yıkılmıştı*.
Bir müddet zaman geçtikten sonra *Hızır Aleyhisselam'ın hatırlatması* ile Busrâ'da ikamet eden 300 keşiş rahip Bahira'nın başkanlığında Mekke-i Mükerreme'ye geldiler.
O zaman küçük yaşta olan *Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) ağzından bir miktar tükürük* ile *mübarek ellerinin süretini* aldılar.
Ebu Talib'in el yazısı ile ceylan derisi üzerine resmedilen *bu sûret halen bir kutuda saklıdır*.
Elhasıl *Peygamber Efendimizin (s a.v.) mübarek ağız suyundan, Zemzem-i Şerif suyundan ve Mekke-i Mükerreme'nin toprağından* bir miktar alan papazlar İstanbul'a geldiler. Ayasofya'nın yıkık olan kısmını bununla *tamir ettiler.*
 *Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) mübarek tükrüğü ile yapılan yer*, kubbenin kıble cihetinde 32 nakışlı olarak halen bellidir.
Bunu bilenler o yere nazar ettiklerinde "Allahümme salli ala Muhammed" derler. *Zira bu kısım kubbenin diğer yerlerinden daha parlaktır.*
Fetihten sonra *Hz. Fatih; bu kubbe Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) mübarek ağız suyu ile ayakta tutuldu diye* ta kubbenin ortasında zincir ile altın bir top asmıştır ki bunun içi 50 Rum kilesi buğday alır.
Bu top altında Hızır (a.s.)’ın zaman zaman Salih Müslümanlar ile buluştuğu söylerler.
[Evliya Çelebi Seyahatnamesi ; C.1, S.89]
Muhtasar Yazar

..HEMOROİT DÜŞMANI KARA HALİLE OTU Siyah Mücevher | Kara Halile Kara Helile, şifalı bitki dünyasının siyah mücevheridir. Basur (hemoroit) ve kabızlık tedavisi için daha sık kullanılan bu sert ama çok şifalı olan bitkiyi tanıyalım…. Kara Halile (Kara Helile) siyahımsı ve sert yapılı bir olmasına rağmen birçok hastalığa şifası olan bir bitkidir. Özellikle hemoroit (basur) tedavisinde kullanılmaktadır. Kabızlık ve ishale de şifası olan bir bitkidir. Sert bir yapısı olan Kara Helile’nin anavatanı Güney Asya’dır. Hindistan, Nepal, Batı Çin, Güney Sri Lanka, Malezya ve Vietnam’da yaygın olarak yetişir.

Efsane otlar..HEMOROİT DÜŞMANI KARA HALİLE OTU
Siyah Mücevher | Kara Halile
Kara Helile, şifalı bitki dünyasının siyah mücevheridir. Basur (hemoroit) ve kabızlık tedavisi için daha sık kullanılan bu sert ama çok şifalı olan bitkiyi tanıyalım….
Kara Halile (Kara Helile) siyahımsı ve sert yapılı bir olmasına rağmen birçok hastalığa şifası olan bir bitkidir. Özellikle hemoroit (basur) tedavisinde kullanılmaktadır. Kabızlık ve ishale de şifası olan bir bitkidir.
Sert bir yapısı olan Kara Helile’nin anavatanı Güney Asya’dır. Hindistan, Nepal, Batı Çin, Güney Sri Lanka, Malezya ve Vietnam’da yaygın olarak yetişir.
Kara Helile her zaman yeşil olan bir ağaçtır. Çok yıllık olan Kara Helile ağaç boyu 30 metredir.
Kara Helile’nin meyvesi hafif laksatif, midevi, tonik, adaptojen, karaciğer koruyucu, ateş düşürücü, spazm çözücü, ekspektoran, anti-astım, virüs öldürücü ve hipoglisemiktir.
Kara Helile, sinamekiden daha hafif etkilere sahip bir bağırsak temizleyicidir.
Göz rahatsızlıkları, hemoroid, diş çürükleri, diş eti kanamaları, ağız içindeki yaralarda kullanılmaktadır.
Yüzeysel kullanımının antienflamatuvar, ağrı kesici ve yara iyileştirici olduğu bilinmektedir. Demlenmesiyle elde edilen sıvı cerrahi sonrası yaraların daha kısa sürede kapanması amacıyla kullanılmaktadır. Bu sıvı aynı zamanda basur tedavisinde lokal olarak, diş eti hastalıklarında ve ağız içi yaralarda gargara şeklinde kullanılmaktadır.
Geçmeyen ishallerde karahalile tozu veya haşlanmış hali kullanılabilir. Dışkıda kan görülmesi durumunda da kullanılmaktadır.
Antibakteriyel, antifungal ve antiviral etkinliklerini gösteren bilimsel çalışmalar bulunmaktadır.
Yerli tarihi kaynaklar uzun süreli kullanım için Kara Helilenin balla birlikte alınmasını önermektedirler. Kara Helile, Ayuverda tıbbında en sık kullanılan bitkilerdendir.
Karahalile kavrulmadan kullanılmaz. Çünkü oldukça sert bir yapısı vardır. Kavrulduktan sonra yumuşayacaktır. Kara Halile meyvesi genel olarak toz veya demleme şeklinde kullanılır. Kara Halile tozu bal ile karıştırılıp tüketilebilir.
Vücuttan toksinlerin atılmasına destek verdiği için adaptojen bir bitki olarak kabul edilmektedir.
Özellikle yağlı ve ağır yemeklerden sonra alınması kişiyi ve sindirimi rahatlatır.
Kanama önleyici etkisi damar büzme özelliğinden gelir.
Kara Helile’nin Kullanımı:
50 gr. Karahalileyi tavaya alıp 8-10 damla sıvıyağ ilave edip 10 dakika kadar kısık ateşte yakmamaya özen göstererek kavurun. Soğuduktan sonra öğütücüde toz haline gelene kadar çekin.
Kabızlık için aç karnına 1 çay kaşığı balın içine 1 çay kaşığı toz helileyi ilave edip macun yapıp yutun ve üzerine bol ılık su için.
Hemoroid için her gün kullanılmalıdır. Allah’ın izniyle kısa zaman da faydasını göreceksiniz.
Kara Halile Faydaları:
Midevi özellikli spazm çözücü.
Kan şekerini düşürücü etkisi vardır.
Damar büzücü etkisi vardır.
Hemoroit tedavisi için kullanılır.
Ağrı kesici ve yara iyileştirici özelliği vardır.
Sindirim sistemini çalıştırıcı ve rahatlatıcı etkisi vardır.
Karaciğeri uyarıcı etkisi vardır.
Vajina akıntılarında kullanılır.
İdrar kaçırma ve idrar tutukluğunda kullanılır.
Diş çürükleri, diş eti kanamalarında ve ağız içi yaralarda kullanılır.
Zayıflatıcı etkisi vardır.
İştah açar, sindirimi kolaylaştırır, karaciğeri uyarır, sindirim sistemini hızlandırır, mideyi korur ve hafif laksatiftir.
Gaz şikayeti olanlar tarafından günlük olarak kullanılabilir.
Sinir sistemin ve sinirleri destekleyicidir. Beş duyunun algılama düzeyini geliştirir.
Ödem çözücü olarak kullanılır.
Kronik öksürük, boğaz yanması ve astımda kullanılmaktadır. Bu amaçlar için genelde diğer bitkilerle karışımları kullanılır.
Uterusun (rahim) atonisinde kullanılır. Vajinal akıntılarda kullanılır.
Böbrek taşı, ağrılı idrar yapma ve idrar tutukluğunda faydalıdır.
Ürtiker ve eritamatöz deri hastalıklarında kullanılmaktadır.
Çok zayıfların kilo almasında ve şişmanların zayıflamasında fayda sağladığı belirtilmektedir.
İnmeyen uzun süreli ateşte destekleyicidir.

KURAN TALEBELERİ İÇİN İLK TEBERRU..... Şanlı Peygamberimiz sav. eshab-ı suffenin yanına vardılar, başta hz.ebu hureyre ra. olmak

............KURAN TALEBELERİ İÇİN İLK TEBERRU..... Şanlı Peygamberimiz sav. eshab-ı suffenin yanına vardılar, başta hz.ebu hureyre ra. olmak üzere adeta çok açız der gibi,peygamberimizim mübarek yüzüne mahzun mahzun bakıyorlar,şanlı peygamberimiz çok üzüldü ve omuzuna bir heybe alarak medine-i münevverenin çarşısında esnaflardan teberru edecekti, yolda hz.ebubekr-i sıddık ra. la karşılaşıyor. hz.ebubekir ra. ne bu hal ya rasülallah deyince, şanlı peygamberimiz sav. eshab-ı suffenin hiç yiyeceği kalmadı teberruya çıktım buyurunca. hz. ebubekr-i sıddık ra. heybeyi mübarek omuzlarından alıyor. teberru bizim işimiz ya rasülallah buyuruyor.işte kuran talebelerine ilk teberru böyle başladı.. (bir sohbetten alıntı)😭😭😭
Hasan bozkurt.

Fatih Sultan Mehmed Han İstanbul'u fethettiği zaman, hocası Akşemseddin hazretlerine, Cuma namazını Ayasofya'da kılmak istediğini ve hocasına kendisinin imam olmasını söyler. Ayasofya'yı cami yapmak için seferber olunur. Cuma gününe cami yetiştirilir, cemaat namaza başladığı sırada Fatih Sultan Mehmed Han'ın abdesti kaçar. Tabii sultanın yanında da rastgele insanlar olmaz. Sağında ve solunda da en büyük hocalar, şeyh efendiler saf tutarlar. Kamet getirilir, imam Allahü ekber der. Fatih Sultan Mehmed han, ne yapacağını şaşırır. Abdestsiz namaz kılınmaz. Abdest almaya çıksa izdiham olacak... Namaz kılar gibi eğilip kalksa, Cumadan mahrum kalacak. Ya Rabbi, ben ne yapayım şimdi derken, yanındaki bir şeyh efendi firasetiyle vaziyeti anlar. Cübbesini açar, buradan abdest al der. Sultan bakar ki, çeşme var, su var. Acele olarak abdestini alır ve rükûa varmadan önce imama yetişir. Namaz biter, selam verilir, dualar yapılır. Ertesi gün Fatih Sultan Mehmed Han, hocası Akşemseddin hazretlerini ziyarete gider. Ayrılırken, (Hocam dua buyurun) der. O da, (Allah iman selameti versin) der. Daha uzun dua bekleyen Fatih Sultan Mehmed Han, şaşırıp kalır. Hocası sorar; — Ne oldu, beğenmedin mi? — Bu kadar mı efendim? — Evladım yetmez mi? En kıymetli dua budur. Dün sana cübbesini açıp abdest aldıran şeyh, bir saat önce öldü; ama imansız gitti; çünkü bu kerametinden dolayı ona kibir geldi. KİBİRLİ OLANLAR BİR DÜŞÜNÜNKİ SULTANIN ŞEYHİ BİLE KİBİRDEN İMANSIZ GİTMİŞ RABBİM BİZLERİ KİBİRDEN MUHAFAZA EYLESİN İNŞALLAH AMİN HAYIRLI HUZURLU AKŞAMLAR

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi ve iç mekan