“Tüm iksirlerden altın bizim için en yüksek ve en önemlisidir. Altın vücudu kırılmaz tutabilir… İçilebilir altın tüm hastalıkları iyileştirir, yeniler ve eski haline getirir. ” Paracelsus
Tıbbın öncülerinden biri olan Paracelsus, bütün doğal ilaçların en üst kaidesindeki çok yönlü bir çare olarak değerli kolloidal altını görmüştür.
Bu tabiatın bir armağanı, geleneksel tıp tarafından ise bir sır… Eski Mısırlılar, Romalılar, Yunanlılar, Çinliler, Hintler; altın suyunu kullandılar. Paracelsus, İbn-i Sina, Bingenli Hildegard ve 19. yüzyılda bile bakteriyolog Robert Koch altın suyu çalışmalarını yapmışlardır, kullanımını teşvik etmişlerdir.
Altın; lüks yaşamdan, kolyeden, bilezikten, yatırım yapmaktan daha fazlası… İnanılmaz güçlü. Vücudumuzun iz elementlerinden biridir ve doğal olarak oluşur. Sağlığımızın üzerinde bütüncül bir etkisi var. Hayat enerjimiz, gençliğimiz, genel olarak aklımız.
Elektrik ve manyetik alanların enerji bloklarını çözebilen kolloidal altın; bedenimizi, zihnimizi, ruhumuzu amaçlanan titreşim desenlerine geri getirir. Yaşam, zihinsel tazelik ve fiziksel gücü getiren enerjisi ile minör ağrılara elveda demek kolloidal altın suyu ile mümkündür.
Binlerce yıl önce zengin ve güçlüler için ayrılmış, asil bir iksir olan altın suyu çeşitli hastalıkların tedavisi için başarıyla kullanıldı. En eski tıbbi kayıtlara göre altın, 5000 yıl önce Mısırlılar tarafından enerjinin ve canlılığın yanı sıra zihinsel ve fiziksel temizlik akışını güçlendirmek için kullanıldı.
Geleneksel Çin Tıbbı ve Geleneksel Hint Tıbbı (Ayurveda) kolloidal altın suyunu kullanmıştır. Her iki medikal kültürde de altın, yalnızca sağlığı güçlendirmek veya onarmak için değil aynı zamanda taze fikirlilik, gençleşme ve uzun ömür getirmek için de kullanılmıştır.
İsveç ve Çek Cumhuriyeti bilim adamları, altın bileşiklerinin hücre içi hareketlerini gözlemledi. “Bütün hastalarda bireysel teşhise bakılmaksızın, kırmızı hücre durumu, hücresel solunum, enerji metabolizması ve enzim durumu iyileşti.”
Geleneksel Çin Tıbbı: Altın, İçilebilir Güneş Enerjisi
Hayatımız enerji olmaksızın ne olurdu ve hayat enerjisi güneş ışığı olmaksızın ne olurdu? Altın geleneksel olarak daima güneşle ilişkilidir. Geleneksel Çin Tıbbı, altının güneşe olan yakınlığından ötürü merkezi bir yaşam enerjisi olarak prensip ediniyor.
Kolloidal Altın: Etkisi
Kolloidal altının bireysel hastalıklara spesifik etkilerine açıkça girmeden önce, kolloidal altının genel etkisini ilk önce bilmek mantıklıdır.
Önce “kolloidal” terimini açıklığa kavuşturalım.
Kolloidal, maddenin atomdan sonra en küçük ikinci birimini belirtir. Aynı zamanda bir maddenin orijinal özelliklerini kaybetmeden parçalanabileceği mümkün olan en küçük biçimdir.
“Kan ve Lenf” kolloid boyutlardadır. Kolloidal parçacıklar vücudumuzda en uzak ve en küçük yerlere nüfuz edebilirler. Mikroskobik boyutundan dolayı kolloidal altın, organizmada altın parçacıkların toplam yüzey alanını çarpma yeteneğine sahiptir. Böylece etkisi bütün vücuda yayılmış olur.
Kolloidal altın, elektrik ve manyetik alanlar sayesinde sağlığımızı korumak ve dirençli bir hale getirmek, enerjinin açığa çıkması için gereken blokajları ortadan kaldırmak gibi fonksiyonlara sahiptir. Bundan ötesi; bedenimiz, zihnimiz, yaşam enerjisinde ki zihinsel tazeliğin ve fiziksel gücün birkaç gün veya haftadan sonra farkedilebilen orijinal, doğal, sağlıklı titreşim kalıplarını geri alıyor.
Elektromanyetik yük, ölü hücreleri çeker ve kan yoluyla etkili bir şekilde ortadan kaldırır. Bunlar kesinlikle çok ilginç gerçekler. Kolloidal altın, muhteşem bir etkiye sahiptir.
Sağlık ve Canlılık = Enerji Akışı ve İletişimi
Sağlam, tam işlevsel ve yaşamsal varlığımızın temeli hücrelerin arasında bozulmamış bir iletişimdir. Bu da rahatsız edilmeyen bir enerji akışına bağlıdır. Sağlık, hücre enerjisinin fazlalığı ve doğru iletişimidir.
Biyolojik yaşlanma, hücre işlevlerinin aşamalı olarak düşmesinden başka bir şey değildir. Mevcut 75-100 trilyon hücrenin iletişimi tamamen sorunsuz bir şekilde çalışırsa, sağlıklı kalırız ve çok daha yavaş yaşlanırız. Bunun için hücrelerimizin yeterli enerjiye ihtiyacı vardır.
Vücudumuzun, zihnimizin ve ruhumuzun sağlıklı bir şekilde çalışması için uyarı iletimiyle bilginin iletimi şeklinde olan iletimin mutlak bir temel olarak oluşturulması gerekmektedir.
Geleneksel Çin Tıbbı, tüm hastalıkların nedeni olarak enerjinin akışını daima vurgular. Buna göre iyileşme mantıksal olarak; uçtan uça organizmayı dengesiz hale getiren blokajların kaldırılmasıdır. Çünkü enerjiyi engelsiz olarak tekrar işlevsel hale getirebilir ve vücut sağlıklı olabilir.
Enerjik Etki
Elektrik uyarılarının, bireysel sinir hücrelerinin iletişim kurduğu beyindeki duyusal işleme temelini oluşturduğu kanıtlanmıştır. Beyindeki bilgileri bir nörondan diğerine aktaran bu sinyallerdir.
Elektriksel uyarı iletimi yoluyla enerji, hücre iletişiminin engelsiz akışı, sezgiler, zeka, bizim organların bozulmadan çalışması, optimize edilmiş kas aktivitesi için zihinsel ve fiziksel refah; kısacası mükemmel bir dizayn…
İnsan büyük ölçüde elektriksel varlık demektir. Düşünme süreçlerinden, duygulardan, kas kasılmalarına kadar organizmamız içindeki güç hattına güveniyoruz.
Kolloidal Altın ile Genomuzun Bilgi Akışını 10.000 Kat Arttırmak Mümkün
1999’da Basel Üniversitesi’ndeki araştırmacılar ilk defa DNA moleküllerinin elektriksel iletkenliğini ölçmeyi başardı. Bu araştırma, DNA’nın bilgi akışını kolloidal altın ile 10.000 kata kadar arttırmanın mümkün olabileceği anlamına gelmektedir.
Enerji hayattır ve DNA’nın elektrik iletkenliği, hücrelerin enerji üretiminde temel bir faktördür. Kolloidal altın suyu, elektrik akışını düzenler ve yeniler. Enerjik hissetmek ve zihinsel dengemizi sağlamak kolloidal altın suyu ile mümkündür.
Kolloidal Altın Suyunun Spesifik Etkisi
Kolloidal altın suyunun genel etkilerini biliyoruz. Kolloidal altın, vücudumuzda bütüncül olarak başka bir madde gibi davranmadığından tüm hastalık ve rahatsızlıkları listelemek elbette imkansızdır. Kolloidal altın, hem geleneksel hem de modern tıpta aşağıdaki rahatsızlıklara karşı kullanılır.
Artrit, astım, anksiyete, obezite, eklem hastalıkları, romatizma, bağımlılıklar, depresyon, halsizlik, kronik yorgunluk sendromu, yanıklar, cilt hastalıkları, menopoz, kanser, kardiyovasküler problemler, gece terlemesi, sindirim problemleri, sinir bozuklukları, multiple skleroz, alzheimer, demans, koordinasyon problemleri, uyku bozuklukları, alerjiler, aids.