17 Mart 2020 Salı

BÖBREKLERİNİZ VEYA BÖBREKTE PROTEİN KAÇAĞINIZ VARSA BÖBREKÜSTÜ BEZLERİNİZDE SORUN VARSA BASİT TEDAVİSİ m.ulaş diyalize girenler kullanmasınlar sakın 1çay kaşığı kırkkilit otu


Mustafa Ulaş
BÖBREKLERİNİZ VEYA BÖBREKTE PROTEİN KAÇAĞINIZ VARSA BÖBREKÜSTÜ BEZLERİNİZDE SORUN VARSA BASİT TEDAVİSİ m.ulaş diyalize girenler kullanmasınlar sakın
1çay kaşığı kırkkilit otu
1 çay kaşığı sarıballı baba
1 çay kaşığı altınbaşak
1 çay kaşığı yoğurt otu
Bunları Bir su bardagı suya koyun 30 dakika kaynar suyla demleyin sabah öğlen akşam 1 su bardağı aç için 2 saat yiyip içmeyin 2 saat sonra bol su için böbreklerinizi böbreklerdeki protein kaçağınızı ve böbreküstü bezlerinizi tedavi edin 15 ile 30 gün devam edilir bu arada asıl sorununuz karaciğeriniz filitreleriniz tıkalı tedavi edinki tekrarlamasın sorununuz şifa Allah tan saygılar hepinize

kıbrısta askerdim,,limon ağaçlarının altındaydı bölüğümüz,,her sabah çorba çıkardı kahvaltıda,,ağaçlardan limonu alıp sıkardım çorbama,,ayrıca kantinimiz yoktu yani parayla alabileceğiniz bir şey yoktu,,böyle oluncada canı sıkılıyordu insanın bende cebime soktuğum bir limonu akşama kadar kemire kemire yerdim kabuğuyla beraber,,bilenler bilir kıbrıs adasında adaya mahsus bir yerel hastalık vardır,,TAVUK hastalığı,,bu ismi alması insan ayakta duramaz düşer tavuk gibi yan yatar filan o yüzden hastalığa tavuk hastalığı demişler,,bütün alaydaki 1000 kadar askerin tamamı en az 2 veya 3 kere askerliği boyunca bu hastalığa yakalanır,,3 gün kusar ayakta duramaz,,,bir tek ben bu hastalığa veya başka bir hastalığa hiç yakalanmadım askerliğim boyunca,,,doktor asteğmenimizin bu özelliğim dikkatini çekmiş,,bir gün beni çağırttırdı,,bana sen revire hiç çıkmadın neredeyse askerliğin bitecek hiç hasta olmadın bunun sırrı nedir ne yapıyorsun devamlı olarak diye bana sordu,,bende limon olayımı anlattım,,her gün 1 limon sabahtan akşama canım sıkıldıkça

Gülay Akarsu
Alıntı
kıbrısta askerdim,,limon ağaçlarının altındaydı bölüğümüz,,her sabah çorba çıkardı kahvaltıda,,ağaçlardan limonu alıp sıkardım çorbama,,ayrıca kantinimiz yoktu yani parayla alabileceğiniz bir şey yoktu,,böyle oluncada canı sıkılıyordu insanın bende cebime soktuğum bir limonu akşama kadar kemire kemire yerdim kabuğuyla beraber,,bilenler bilir kıbrıs adasında adaya mahsus bir yerel hastalık vardır,,TAVUK hastalığı,,bu ismi alması insan ayakta duramaz düşer tavuk gibi yan yatar filan o yüzden hastalığa tavuk hastalığı demişler,,bütün alaydaki 1000 kadar askerin tamamı en az 2 veya 3 kere askerliği boyunca bu hastalığa yakalanır,,3 gün kusar ayakta duramaz,,,bir tek ben bu hastalığa veya başka bir hastalığa hiç yakalanmadım askerliğim boyunca,,,doktor asteğmenimizin bu özelliğim dikkatini çekmiş,,bir gün beni çağırttırdı,,bana sen revire hiç çıkmadın neredeyse askerliğin bitecek hiç hasta olmadın bunun sırrı nedir ne yapıyorsun devamlı olarak diye bana sordu,,bende limon olayımı anlattım,,her gün 1 limon sabahtan akşama canım sıkıldıkça yaladım kemirdim yedim,,dedim,bana afferin dedi son 4 günün kala revire gel sana 4 gün istirahat yazacağım sen hiç istirahat almadın bari son 4 gün rahat et dedi,,,ve son 4 gün kala gittim istirahatimi yazdı,,bu benim bizzat yaşadığım bir hadisedir,,bunu limon nasıl yapar bilemem ama yapıyor,,yaptı,,,tuz ve karbonatla etkisi katlarca artıyor,,dehşet bir enerji veriyor insana,,düşünsenize yalamak için ağzınıza yaklaştırdığınızda bile ağzınızı sulandırıyor,,yani daha size değmeden sizi reaksiyona sokuyor,,bu kadar güçlü 2. bir bitki yok,,hiç bir bitkiyi ağzınıza götürdüğünüzde limonun yaptığını yapmadığını hepiniz bilirsiniz,,bu muhteşem meyve içi kabuğu içeriği hepsi ayrı ayrı ve beraber incelenmelidir..

“Rızkın hayırlısı kafi, zikrin hayırlı hafi (gizli) olandır.” (Sad bin Ebi Vakkas R.A.)

............... Yaşlı adam her gün Kur’an-ı Kerim okuyor fakat ezberleyemiyordu. Küçük oğul: “Baba ezberleyemediğin halde neden her gün okuyorsun?” diye sordu. Baba, kendisiyle kömür taşınan sepeti göstererek: “Sepetle şu denizden bana su getirdikten sonra söyleyeceğim” dedi. Oğul denizden su getirmeye çalışır fakat defalarca denemesine rağmen başaramaz. Babasına dönerek: “Baba başaramıyorum. Bununla su taşıyamam ki” der. Baba sepeti göstererek: “Peki onda bir şey farkettin mi?” diye sorar.(Kendisiyle kömür taşınan sepet artık tertemiz olmuştu.) Oğul: “Evet baba sepet tertemiz olmuş.” Baba: “İşte böyle oğul. Kur’an-ı Kerim deniz suyu gibidir. Kalbimde tutamazsam bile dünyanın pislikleriyle kirlenen kalbi temizler.” der. Hayat, Allah’ı zikretmeyle paklanır…
Görüntünün olası içeriği: çiçek

Li-îlâfi Kureyş sûre-i celîlesini okumaya devam edersen hiçbir şeyden korkmazsın.....meyn kitabında Şeyh Ahmed Duhani isimli zattan naklen şöyle anlatıyor: Bundan evvel Mekke-i Mükerreme’de gayet dehşetli veba hastalığı olmuştu. Gerek hacılar ve gerek ahali yollarda gidip gelirlerken birdenbire düşüp vefat ederlerdi. Cenazelerin çokluğundan yollarda yürümek, Mescid-i Harâm’a gitmek imkânsız bir hale geldi. Hastalığın en ziyade dehşet verdiği günlerde beni de korku sardı ve namazlarımı evde kılmaya karar verdim. Fakat ikindi cemaatini feda edemeyip Harem-i Şerife gittim ve namazdan sonra Safâ kapısından çıkıp güçlükle Safâ dağı eteklerine kadar gidebildim. Yolun iki geçesinde birçok

Li-îlâfi Kureyş sûre-i celîlesini okumaya devam edersen hiçbir şeyden korkmazsın.....meyn kitabında Şeyh Ahmed Duhani isimli zattan naklen şöyle anlatıyor: Bundan evvel Mekke-i Mükerreme’de gayet dehşetli veba hastalığı olmuştu. Gerek hacılar ve gerek ahali yollarda gidip gelirlerken birdenbire düşüp vefat ederlerdi. Cenazelerin çokluğundan yollarda yürümek, Mescid-i Harâm’a gitmek imkânsız bir hale geldi. Hastalığın en ziyade dehşet verdiği günlerde beni de korku sardı ve namazlarımı evde kılmaya karar verdim. Fakat ikindi cemaatini feda edemeyip Harem-i Şerife gittim ve namazdan sonra Safâ kapısından çıkıp güçlükle Safâ dağı eteklerine kadar gidebildim. Yolun iki geçesinde birçok kimseler yatıp kalmış ve Müslüman cenazelerinden sa’yetmek imkânı kalmamış idi. Cenazelerin çokluğundan ürküp daha ileri hareket edemedim, cansız bir ceset gibi Safâ’ya dayanıp kaldım. Bir müddet sonra kulağıma şöyle bir ses geldi: “Sen utanmaz mısın? Ecelleri geldiği vakit artık bir saat geri de kalamazlar, ileri de gidemezler.”(mealindeki Yunus Sûresinin 49.) âyet-i celîlesine inanmaz mısın? Oldukça âlimsin, epeyce tefsir ve hadis kitapları okudun, îmân ağacı gönül bahçende kök tutup karar kıldı. Li-îlâfi Kureyş sûre-i celîlesini okumaya devam edersen hiçbir şeyden korkmazsın. Ve bu sırrı her kime söylersen vehim belâsından onu da kurtarmış olursun. Vah vah ayıptır, hem de günahtır.” Sanki o saate kadar cansızmışım da bu ses kulağımdan bana bir ruh üşemiş gibi titreyen vücuduma taze bir hayat geldi, vesveseden hiç eser kalmadı. Sesin ilhâm olduğunu anlayıp Kureyş Sûresini okuyarak evime döndüm, aileme “Li-îlâfi.” sûre-i celîlesine devâm etmelerini tenbih eyledim. Korku ve dehşetin ehl-i beytimden dahi zâil olduğunu görünce artık her kime tesadüf ettim ise emrolunduğum üzere bu sûreyi okumalarını tavsiye ederdim. Elhamdülillâh, bu mübârek sûreye devam edenlerin hiçbirinde vehimden eser kalmadı.

Hadis-i Şerif : Ashabımdan birine sövene Allah lânet etsin. (Câmîu's-Sağir)

Peygamber Efendimiz sav : Kim infâkı çok yaparsa rızkı da ona göre çoğalır. Kim infâkı az yaparsa ona da rızkı azaltılır.
Hasan Bozkurt ........“Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem), Zübeyr (r. anh) Hazretlerine buyurdular ki: “Ey Zübeyr! Rızık anahtarları Arş-ı A’lâ’nın kenarındadır, Allah kullarına rızıklarını infâklarına (hayır ve hasenâtlarına) mütenasip olarak indirir. Kim infâkı çok yaparsa rızkı da ona göre çoğalır. Kim infâkı az yaparsa ona da rızkı azaltılır.”

H.Ş : Şefaatım ümmetimden herkese şâmildir. Yalnız sahâbemi aşağılayanlar ve alaya alanlar mahrumdur. (Münâvî)

H.Ş : Ümmetimin en edepsizi sahâbelerim aleyhinde kötü söz söylemeye cüret eden şerlilerdir.
(Münâvî)

H.Ş : Allahım! Hesab ve kitab ilmini Muâviye'ye öğret ve onu ahiret azabından muhafaza buyur.
(Münâvî)

H.Ş : Ümmetim arasında en cömert olan Muâviye'dir. Ya Rabbi! Muaviye'yi hidâyete erdirici kıl.
(Nevâdir'ul-Usûl)

H.Ş : Ashabımdan birine kötü söz söyleyene Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti üzerine olsun.
(Câmîu's-Sağir)


H.Ş : Şefaatım ümmetimden herkese şâmildir. Yalnız sahâbemi aşağılayanlar ve alaya alanlar mahrumdur. (Münâvî)

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, şunu diyen bir yazı 'Böğürtlen dalları kapının üstüne asılırsa evin halkına sihir büyü tesir etmez.. İbni sina hz..'
Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı '"Kim her gün elli defa İhlas Sûresini okursa kıyamet gününde kabrinden şöyle çağrılır: "Kalk! Ey öven zat, Cennete gir! Hadis-i Şerif [İmam Mu'cemu's-Sağir Mu 2/484.]'