23 Mart 2020 Pazartesi

Ashab-ı Kiram'ın hepsine hürmet etmek ve onlar hakkında ileri geri konuşmayıp hayırla yad etmek vaciptir.

TARİHTE BÜYÜK SALGINLAR
📌 İlk veba salgını olarak kabul edilen, Filistin’deki Betsemeş salgını 50 bin kişinin ölümüne sebep olmuştur.
📌 En korkunç veba salgını 1346-1353 yılları arasında meydana gelmiştir. Çin kaynaklı bu salgının bütün Asya kıtasını kaplamasıyla 25 milyon insan ölmüştür. Öyle ki, İpek Yolu boyunca dolaşan ve Kırım’dan bütün Avrupa’ya yayılan ‘Kara ölüm’, 75 milyonluk nüfusunun üç-e biri yok olan Avrupa’nın yapısını değiştirmiştir.
📌 Selçuklu ve Osmanlı devirlerinde Anadolu’nun çeşitli yerlerinde veba salgınları olmuştur. 1429’da Bursa’da meydana gelen salgında çok sayıda inşanla birlikte şehrin önemli şahsiyetleri, Emir Muhammed Buharî, Mevânâ Şemseddin Fenârî ve Hacı İvaz Paşa da hayatlarını kaybetmişlerdir.
📌 “Beter bir felaket şu veba!” dedirtecek olan bu hasalıktan, 1750 yılında İstanbul’da günde bin, bin iki yüz kişi ölmüştür. 1762’de de Diyarbakır’da 50 bin kişi yine vebadan hayatını kaybetmiştir.
📌 1830-1831 tarihlerinde ilk kolera salgınında İstanbul’da 5-6 bin kişi can vermişti.
📌 9 Eylül 1847’de Trabzon’da ortaya çıkan salgın, alınan bütün karantina önlemlerine rağmen İstanbul’da görülmüş, daha sonlaları ise Karadeniz sahili ve bütün İstanbul’u kuşatmış, oradan Rumeli’ye, Balkanlar’a ve Anadolu’ya yayılmıştır. Ortaya çıkmasıyla kısa sürede dünyaya yayılan kolera, 1910 yılında neredeyse Osmanlı topraklarının tamamında görülmüş, 5688 hasta vakası ve 5377 ölüm gerçekleşmiştir.
📌1489’da Granada’da İspanya Kralı Ferdinand’ın ordusunda 17 bin asker tifüsten ölmüştür. Çok enteresandır ki savaşta ölen askerlerin sayısı sadece ve sadece 4 bindir.
📌 1528 yılında Fransızlar, Napoli’yi kuşattıklarında tifüs salgını çıkmış ve 30 bin asker tifüsten telef olmuştur. Temizliğe son derece dikkat edilen Osmanlı ordusunda ise, son dönem hariç, bu tür salgınlara rastlamak hemen hemen mümkün değildir.
📌 Çiçek hastalığı Çin’den Japonya’ya ve Kuzey Afrika’ya, oradan da ülkelerine dönen Haçlı orduları ile Avrupa’ya yayılmıştı. Hastalık, Amerika’da milyonlarca yerlinin ölümüne neden olmuştu. Avrupa’ya yerleşen hastalık 60 milyon kişinin ölümüne sebep olmuştu.
📌1719-1723 tarihlerinde Avrupa’da çok şiddetli çiçek hastalığı hüküm sürmüştür. 18. yüzyılda 60 milyon kişi çiçek salgınlarından ölmüştür.
📌 Çok eski tarihlerde, M.Ö. 415 senesinde, Sicilya’daki Yunan ordusunda görülen bir grip salgını kayıtlara geçmiştir. Bundan sonra her yüzyılda 2-3 inftuenza (grip) salgını dünyayı sarmış ve milyonlarca insanı öldürmüştür.
📌 Bir başka grip salgını da 1889-1890 yıllarında Rusya’da ortaya çıkmıştır. “Rus Gribi” olarak adlandırılan hastalık, kıta sürede Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya’ya yayılmış, 1 milyondan fazla insanın ölmesine sebep olmuştur.
📌 Çin’de, 1917 yılının son aylarında başlayan grip, Çin’i aşarak Japonya’ya gelmiş, sonra Güney ve Güney Doğu’ya yönelerek Hindistan, Türkiye ve Yakın Doğu’ya ulaşmıştır. Sibirya’dan başlayan diğer bir kol ise Rusya’ya ve Baltık sahillerinden de ticaret gemileriyle Amerika’ya sıçramıştır.
📌 Dünya talihinde bilinen en büyük salgın olan ve İspanyol gribi (Influenza A H1N1) diye adlandırılan bu salgında 20 milyon kilinin öldüğü tahmin edilmektedir. Dünyayı silip süpüren hastalık daha sonraki tarihlerde ise Asya’da 70 bin (1957), Hong Kong’da 700 bin (1968), İngiltere’de 30 bin ki linin ölümüne yol açmıştır.
Kaynak : Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi Özel Sayısı

MİRAC GECESİ’NDE VE GÜNDÜZÜNDE YAPILACAK İBÂDET: Receb-i şerîfin 27’nci gecesi (yarın akşam) Mirac Gecesi’dir. • Yatsı namazından sonra 12 rekât Hâcet Namazı kılınır: Her rekâtte Fâtiha’dan sonra 10 İhlâs-ı şerîf okunur. Namaza niyet şöyledir: “Yâ Rabbi, rızâ-yı şerîfin için niyet eyledim namaza. Bu gece yedi kat gökleri ve bütün esrârını göstererek muhabbetin ile müşerref kıldığın sevgili Habîbin Resûl-i Zîşân Efendimiz hürmetine, ben âciz kulunu aff-ı ilâhîne, feyz-i ilâhîne ve rızâ-yı ilâhîne mazhar eyle.” Allâhü Ekber. Namazdan sonra: 4 Fâtiha-i şerîfe, 100 defa, “Sübhânallâhi ve’l-hamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm”, 100 İstiğfâr-ı şerîf, 100 Salevât-ı şerîfe okunup duâ edilir. Bu namaz, her rekâtte yüz İhlâs okunarak on rekât kılınır veya on İhlas okunarak 100 rekât kılınırsa bunu yerine getiren mümin bu namazın feyz ve bereketiyle huzûr-ı ilâhîye namaz borçlusu olarak çıkmaz.



• Hadîs-i şerîfte, Receb-i şerîfin 27. gecesinin gündüzünde oruç tutana altmış ay oruç sevâbı yazılacağı vaad edilmiştir.

• O gün öğle ile ikindi arasında 4 rekât namaz kılınır: Her rekâtte Fâtiha’dan sonra 5 Âyetü’l-Kürsî, 5 Kul yâ eyyühe’l-kâfirûn, 5 İhlâs-ı şerîf, 5 Kul eûzü birabbi’l-felak, 5 Kul eûzü birabbi’n-nâs sûreleri okunur. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neş.)

HANGİ TOPLULUKLA BERABER OLALIM

Lokman Aleyhisselâm, oğluna şöyle nasîhatte bulundu: “Ey oğlum! Allâhü Teâlâ’yı zikreden bir topluluk gördüğün zaman, sen de onlarla beraber ol. Eğer sen âlim isen (onların yanında ilminle amel edebileceğin için) ilmin sana fayda verir. Eğer câhil isen onlar sana ilim öğretir. Ve umulur ki Allâhü Teâlâ onlara rahmeti ile nazar eder de onlarla beraber rahmet-i ilâhî sana da isâbet eder.

Allâhü Teâlâ’yı zikretmeyen bir topluluk gördüğün zaman ise onlarla beraber olma. Zîrâ sen âlim olsan da (onların yanında ilminle amel edemeyeceğin için) ilmin sana bir fayda vermez. Eğer câhil isen onlar senin cehâletini veya dalâletini arttırırlar. Olur ki Allâhü Teâlâ onlara gadabı ile nazar eder de onlarla beraber gadab-ı ilâhînin sana da isâbet etmesinden korkarım.”

1915 YILINDA HENÜZ 27 YAŞINDA ÇANAKKALE SAVAŞINA KATILMAK İÇİN MÜRACAAT

............. 1915 YILINDA HENÜZ 27 YAŞINDA ÇANAKKALE SAVAŞINA KATILMAK İÇİN MÜRACAAT EDİP GİDEMEYEN BİR ALLAH DOSTUNA RÜYASINDA PEYGAMBERİMİZ SAV : "ANADOLU BENİMDİR BENİM KALACAK" BUYURMUŞTUR. Çanakkale savaşı, 18 Mart 1915 - 9 Ocak 1916 tarihleri arasında gerçekleşmiştir. 18 Mart 1915'te başlayan ilk saldırı 9 ocak 1916 tarihinde karşı donanmanın ülkeyi tamamen terk etmesi ile son bulmuştur...

H.Ş : “Evinin hayrını arttırmak isteyen yemeklerden önce ve sonra ellerini ağzını yıkasın.” (Ramuz el-Ehadis:396/9)

Hasan Bozkurt .......... Enes (ra) peygamber (as) bize şöyle buyurdu: – “Evinin hayrını arttırmak isteyen yemeklerden önce ve sonra ellerini ağzını yıkasın.” (Ramuz el-Ehadis:396/9)

İnsanın elleri dışla en çok temas eden ve en çok kirlenen organıdır. Bir de elin yiyip içtiğimiz, ağzımıza burnumuza, kulağımıza soktuğumuz organ olduğunu düşünürsek el yıkamanın ne kadar önemli olduğu ortadadır.

............. İnsanın elleri dışla en çok temas eden ve en çok kirlenen organıdır. Bir de elin yiyip içtiğimiz, ağzımıza burnumuza, kulağımıza soktuğumuz organ olduğunu düşünürsek el yıkamanın ne kadar önemli olduğu ortadadır.
El yıkamak, sağlık açısından büyük önem taşır. Peygamber (as) el yıkama konusunda çok hassas davranmış, bir şey yiyeceği zaman önce ellerini yıkamış, bir şey yedikten sonra yine ellerini yıkamış, yatmış kalkmış, ellerini yıkamış ve yıkamayı tavsiye etmiştir. En önemlisi de yıkanmamış ellerin hastalık nedeni olduğunu bildirmiştir.

Dinin garip zamanında Kur’an ve sünnete sahip çıkanlara, ashabı kiramın büyükleri gibi derece kazanma müjdesi verilmektedir.

Hasan Bozkurt ...Hadisi şerifte şöyle buyrulur: “Sizi iki sarhoşluk kaplar. Maişet,(dünyalık geçim)sevgisinin sarhoşluğu ve Cehalet sarhoşluğu. Böyle bir dönemde siz, iyiliği emredip, kötülüğü nehy edemezsiniz.(Çünkü dünyaya dalınca heyecanınızı kaybedersiniz,dini ilimleri öğrenmediğiniz için bilemezsiniz. Ve gücünüzü kaybedersini. Ancak; (böyle bir dönemde iken) Kur’an-ı kerim ve sünnet-i seniyye’ ye bağlı kalarak, onlara sımsıkı sarılıp ayakta kalanlar, dinlerini ayakta tutanlar müstesnadır. Onlar, ashabımdan Muhacir ve Ensar’ın önde giden büyükleri gibi ecir ve sevap alacaklardır. ” (Ramuz el ehadis, s.101)

K.S : Mümin TESBİH NAMAZ'ını Senede birkaç kere kılıp üzerinde hakkı olanların ruhlarına hediyye etse bin defa helal ederler.