“Biz onların kalpleri üstüne, onu (Kur’ân-ı Kerîm’i) iyice anlamalarına engel perdeler, kulaklarına da bir ağırlık koyduk.
Sen onları doğru yola çağırsan da davet ettiğin halde ebediyyen asla hidâyete gelmezler.”
(Kehf Sûresi, âyet 57)
İbn-i Ömer’in (r.anhümâ) rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte:
“Mühür, Arş-ı A’lâ’nın sütunlarına bağlıdır.
Haramlar işlenmeye, haram kılınan şeyler helâl görülmeye başlandığı zaman Allâhü Teâlâ bu mührü gönderir ve kendisinde (yazılı) olan şeyle kalpleri mühürler.” buyrulmuştur.
İmâm Mücâhid’in (r.a.) rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte de: “Kalp, açık el gibidir.
Kul her ne zaman günah işlerse parmağın biri kapatılır.
Tâ ki (günah işleye işleye) parmakların tamamı kapatılıncaya kadar devam eder.
Böylece kalp üzerine mühür vurulmuş olur.
Bu da kalbin kilitlenmesi demektir.” buyurulmuştur.
Hasan-ı Basrî (r.a.) şöyle derdi: “Muhakkak kul ile Rabbi Azze ve Celle arasında günah cihetinden malum bir sınır vardır.
Kul, o sınıra ulaştığı zaman kalbi mühürlenir ve artık hayırlı ameller işlemeye muvaffak olamaz.”
Bazı âlimler şöyle îzah etmişlerdir: Her günah için kalpte biten bir bitki vardır.
Günahlar çoğaldığı zaman yabancı ve zararlı otların meyveleri sardığı gibi o bitkiler de kalbi çevreler ve onu sımsıkı sarar.
Hatta kalbin kılıfı gibi olur.
Bu kılıfın, Allâhü Teâlâ’nın Kur’ân-ı Kerîm’de zikretmiş olduğu, kulun hakîkatleri işitmesine ve anlamasına mâni olan örtülerden bir örtü olduğu söylenmiştir.
Kalplerimizin mühürlenmesinden ve kalpleri mühürlenmişlerin şerlerinden Allah'a cc sığınırız..☝🏻