2 Mayıs 2020 Cumartesi

*İSMÂİL HAKKI BURSEVÎ’DEN (RAH.) NASÎHATLER* 🔘 Kişi, rızkını dînin helâl gördüğü ve insanlara faydalı yollardan kazanmalı, eline geçen rızkın da Allah’tan geldiğini bilmelidir. Çalışmaktan niyet sâdece ticâret yapıp kâr ve dünyâlık elde etmek için olmamalıdır. 🔘 Ekmeğin bazı yerlerini yiyip bazı yerlerini bırakmamalıdır. Dünyâda ekmek, amellerdeki niyet gibi en temel gıdadır. Onun için hadîs-i şerîfte “Ekrimü’l-hubze (Ekmeğe hürmet ediniz)” buyurulmuştur. Ekmeği ve kırıntısını hor görmek ve ayakaltına bırakıp zelil etmek Mushaf-ı Şerîf’e hürmetsizlik etmek gibidir. Sofrada kalan ufağını yemek ise ona hürmettendir. 🔘 Eğer zenginlik istersen gece ev süpürme, soğan sarımsak kabuğunu ateşe atma, kendinden yaşlı ve âlim olanların önünden yürüme, her çöp ile dişlerini karıştırma. 🔘 Mescidden herkesten evvel çıkıp gitme, duâyı bekle.


🔘 Kap-kacağı yıkamadan koyma, içinde yemek veya su olan kabın üzerini bir şey ile ört ve açık bırakma, eğer örtmezsen içerisine hastalık iner de onu yiyip içen hastalıktan kurtulamaz.
🔘 Her şey için yemin etme, Allâhü Teâlâ’nın ism-i şerîfine tâzim et.
🔘 Evin içinde ve dışında örümcek ağı bırakma.
🔘 İnsanlara çok lânet edici olma, zâlimlere Hakk’ın lâneti kâfîdir.
🔘 Yalan söylemekten kaçın.
🔘 Elbise üzerinde iken, yırtığını dikme. Mutlaka dikmen gerekirse Allâhü Teâlâ’yı zikrederek ve salevât getirerek dik.
🔘 Mum ve kandil fitilini iyice söndür, dumanlı bırakma.
🔘 Yerlere tükürme.
🔘 Namazda tembellik etme.
🔘 Pazarda çok eğlenme. Zîrâ dünyâ hırsına işârettir. Pazar yeri şeytanın oyun yeridir. Onun için “Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü velehü’l-hamdü yuhyî ve yümît, vehüve hayyün lâ yemût, bi-yedihi’l-hayr, vehüve alâ külli şey’in kadîr” duâsını okumaya devam etmek gerekir. Zîrâ günahlar rızkın azalmasına sebeptir.
[Nasîhatnâme-i İsmâil Hakkı]

BU MÜBAREK RAMAZAN I ŞERİFTE BUYURUN BİR TÖVBE İSTİĞFAR EDELİM !!! Bismillahirrahmanirrahim « Estağfirullah. Estağfirullah. Estağfirullahe'l-azîm el-kerîm, ellezî lâ ilâhe illâ hüve'l-hayyü'l-kayyûmü ve etûbü ileyhi, tevbete abdin zâlimin li-nefsihî, lâ yemlikü li-nefsihî mevten velâ hayâten velâ nüşûrâ. Ve es-elühü't-tevbete ve'l-mağfirete ve'l-hidâyete lenâ, innehû, hüve't-tevvâbü'r-rahîm « ____Ya rabbi Ya rabbi Ya Rabbi..! Bu ana gelinceye kadar benim elimden, dilimden, gözümden, kulağımdan, ayağımdan ve elimden bilerek veya bilmeyerek meydana gelen bütün günah ve hatalarıma tevbe ettim, pişman oldum. Küfür, şirk, isyan, günah ve kusur her ne türlü hâl vaki oldu ise, cümlesine tevbe ettim, pişmanlık duydum. Bir daha yapmamaya azm ü cezm ü kast ettim. Sen bu tevbemi kabul eyle. Nefsime uyup, şeytana tabi olup da aynı günah ve kusurları bir daha tekrar etmeme imkan verme, yâ Rabbi. Bir daha iman ve ikrar ediyorum ki, Peygamberlerin evveli Âdem Aleyhisselâm, ahiri ise Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm, bu ikisi arasında her ne kadar peygamber gelip geçtiyse, Bunların cümlesine inandım, iman ettim, hepsi de haktır ve gerçektir. Bütün peygamberlere, onlara gönderilmiş olan İlâhi kitaplara ve içindeki emirlere şeksiz ve şüphesiz iman ettim, dilimle ikrar, kalbimle tasdik ediyorum ve yine iman ve ikrar ediyorum ki en son kitap Kur'ân-ı Azimüşşân ve en son Peygamber de Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm'dır . . Amentü billahi vebimacaaemin indillah.Amentu biresülillahi vebimacaaemin indi resülüllah. " Amentü billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve Rusulihi ve'l-yevmi'l-âhiri ve bi'l-kaderi, hayrihî ve şerrihî minellâhi teâlâ ve'l-bâsü bade'l-mevt. Hakkun, eşhedü en lâ ilâhe illâllah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlüh. "(Allahümme inni üridü en üceddidel imane tecdiden bigavli lailahe illallah muhammedürresülüllahi haggen ve Sıtga 3 defa) " lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine’z-zâlimîn . . ." Hasbünellahü ve ni´mel vekil . . . Ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim . . . Ve sallAllah'ü ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi vesellem . . . Âmîn . . . Velhamdü lillahi Rabbilâlemîn . . Veysel gürler.

MEYVE VE SEBZELERİ İLAÇ KALINTILARINDAN NASIL ARINDIRABİLİRİZ VE KANSERDEN KORUNMA YÖNTEMLERİ


Günümüzde kontrollü-kontrolsüz çok yoğun tarımsal ilaç kullanımı, kansere yakalanma riskinde patlama yaratacaktır .
yapılan bir araştırma sonucu tarım ilacını, karbonatlı suyun çözdüğünü öğrendim.
Pratikte tamamen etkili olmasa da boş suyla yıkamaya göre etkisi kat ve kat fazladır.
Meyve ve sebzelere ilaçlar, diffüzyon yoluyla içine girenlere yararı olmayacaktır.
Ama kabuk üzerinde kalan ilaç kalıntıların tamamını çözecek,yıkama sonrası ilaçsız hale getirecektir.
En büyük etkisi de günlük bol olarak tükettiğimiz yeşillikler (maydonoz,dereotu,roka ,marul vs.) üzerine olacaktır. Yeşilliklerin dokuları tarafından emilen tarımsal ilaçlar ,yine aynı şekilde konsantrasyon farklılığından doğacak ters diffüzyonla suya çıkabilir.Kesin olan ise yaprak üzerinde ilaç kalıntılarının çözünüp atılmasını sağlar.
Yeşilliklerin 20-30 dk karbonatlı suda bekletilmesi, üzerindeki ilaç kalıntılarını söküp atacaktır.Uygulama dozu 1 litre suya 1-2 çay kaşığı yemeklik karbonat (sodyumbikarbonat) karıştırıp bekletebilirsiniz Daha sonra temiz su ile yıkamanız yeterli olacaktır.
Mikroplarından arınmasını istediğinizde de sirkeli suda bekletilmesi gerektiğini zaten biliyorsunuz. Önce karbonatlı suda bekletme işlemi yapılmalı.

Sultan Abdülaziz Han Nasıl Şehit Edildi?... 4 Haziran 1876 günüydü... Saat dokuzu gösteriyordu... Padişah, Kur'an okuyordu... Yusuf Sûresi'ne gelmişti...

Sultan Abdülaziz Han Nasıl Şehit Edildi?...
4 Haziran 1876 günüydü...
Saat dokuzu gösteriyordu...
Padişah, Kur'an okuyordu...
Yusuf Sûresi'ne gelmişti...
Katiller sessizce Sultan Abdülâziz'in kapısına sokuldular...
Reyhan ve Rakım Ağa'ları kapıda nöbetçi kaldı, Eski Padişah'ın ikinci mabeyincisi Fahri Bey, izin alıp odaya girdi. Sultan Abdülâziz, Fer'iye Sarayı'na getirildiğinden beri Fahri Bey özel hizmetine bakıyor, daha doğrusu Hüseyin Avni Paşa'ya dakika dakika Padişah'ın yaptıklarını rapor etmek üzere yakınında bulunuyordu. Önce hal hatır sordu.
"Hamd olsun Yüce Rabbime" diye cevap verdi Padişah, "Beterin beteri vardır." Gözleri kapıya kayınca Cezayirli Mustafa Pehlivan'la Yozgatlı Pehlivan Mustafa Çavuş'u fark etti... Durumu kavradı... Rengi attı... Fakat bir şey söylemesine fırsat kalmadan, üçü bir anda atılıp bastırdılar... O sırada Boyabatlı ve diğerleri de odaya girdiler... Boyabatlı ile Cezayirli, Padişah'ı dizlerine oturtup çırpınmasını önlemeye çalıştılar... Fakat Padişah çok güçlüydü... Zaptedemediler...Fahri Bey, Sultan Abdülâziz'in kollarını arkadan tuttu... Yozgatlı Mustafa Pehlivan ise, keskin bir hançerle Padişah'ın bileklerini kesmeye başladı...Olaya intihar süsü vereceklerdi... Ama hiçbir intiharda iki bilek birden kesilemezdi.
Bilekleri kesilen eski Padişah, ikinci mabeyinci Fahri Bey'e son kez bakıp mırıldandı: "Şu kestirmeye kıydığın eller, iki gün önce sana kıymetli bir sedef tesbih hediye etmemiş miydi?"
Kaderin hükmüne bakınız ki; baş katili Fahri Bey'i kahveci çıraklığından almış, ikinci mabeyincilik gibi sarayın en yüksek görevlerinden birine kadar
yükseltmişti.
Damarlarında ileri geri işleyen hançer derinlere daldığı zaman eski Padişah dayanamadı... Acıyla inledi: "Aman Allahım!" Canı, kanıyla birlikte oluk oluk damarlarından akıp gitti... Katiller korku dolu gözlerle son nefesini vermek üzere olan koca Padişah'a baktılar... Sonra pencereden bahçeye çıktılar... Kaçtılar... Kapıya bırakılan nöbetçiler de işin bittiğini anlayınca sıvıştı... Koridora derin bir sessizlik hâkim oldu... Neden sonra Padişah'ın odasının önünden geçen saray hizmetkârlarından Arzıniyaz Kalfa, odadan hırıltılar geldiğini duydu... Kapıyı zorladı, ama içerden sürgülenmişti... "Yetişiin!" diye bağırdı, "Efendimize bir haller oldu."
Koşup gelenler, kapıyı kırarak odaya girdiler... Şimdi saat tam dokuzu otuz altı geçiyordu... Sultan Abdülâziz'in kanlar içinde vücuduyla karşılaştılar.
Henüz ölmemişti... Fakat Hüseyin Avni Paşa'nın kesin talimatını önceden almış olan bazı subaylar, son çırpınışlarla titreyen vücudunu, kanları aka aka ve âdeta sürükleye sürükleye saray karakolunun kahve ocağına taşıdılar... Bir sedire uzattılar... Hâlâ sağ olan eski Padişah'ı kurtarmak için kıllarını bile kıpırdatmıyorlardı...
Tarih, bu korkunç cinayete şahitti...
Ve sebep olanları asla unutmayacaktır...
Ondan ötürü söylenen bu sözü hiç unutmadım...BIZ HÂLÂ ABDULAZIZ'İN AHINI CEKIYORUZ. DAHA SIRA ABDULHAMIT'E GELMEDI..Ruhları şad, Mekanları cennet olsun inşallah..

KEMİK KIRIĞI İÇİN burçak kırık ve ve çatlak kemikler üzerine lapası konulursa kırık kemikleri kendine toplar 24 saatte yerine getirir ve kaynatır Zeytin yağı tuzla karıştırılıp satılırsa ezikler düzelir

Zuraf Encu

Salavati Şerife nelerden kurtarır? DEVENİN DİLE GELİP KONUŞMASI Birgün Yahudinin biri, iki yalancı şahit buldu ve Peygamber efendimize gidip dedi ki: - Yâ Muhammed! Eshâbından şu zât, benim devemi çaldı. İşte şahitlerim de burada. Peygamber efendimiz şahitlere sordu; "Doğru" dediler. Eshâb-ı kirâmdan olan o zâtı çağırtıp, buyurdu ki: - Bak hakkında şikâyet var. - Ne oldu yâ Resûlallah?

Salavati Şerife nelerden kurtarır?
DEVENİN DİLE GELİP KONUŞMASI
Birgün Yahudinin biri, iki yalancı şahit buldu ve Peygamber efendimize gidip dedi ki:
- Yâ Muhammed! Eshâbından şu zât, benim devemi çaldı. İşte şahitlerim de burada.
Peygamber efendimiz şahitlere sordu; "Doğru" dediler. Eshâb-ı kirâmdan olan o zâtı çağırtıp, buyurdu ki:
- Bak hakkında şikâyet var.
- Ne oldu yâ Resûlallah?
- Sen bu gece bir deve çalmışsın.
- Ben mi, kimin devesini?
- İşte bu Yahudinin devesini.
- O deveyi ben satın aldım, çalmadım yâ Resûlallah.
- Peki, senin şahidin var mı deveyi satın aldığına dair?
- Yâ Resûlallah ben yeni aldım daha deveyi, gören yok, bilen yok.
- Bu şahitler, devenin Yahudinin olduğunu söyledi. Onun için deve Yahudiye verilecek.
O mübârek zat Peygamber efendimizden rica etti:
- Yâ Resûlallah! Bana biraz müsaade eder misin?
Sonra mescidin bir köşesine gidip, 2 rekât namaz kıldı, elini açtı ve şöyle duâ etti:
"Yâ Rabbî, ben her gece yatağa yatmadan, uyumadan evvel Cenâb-ı Peygamberimize, 10 salevât-ı şerîfe okurum. Yâ Rabbi! Eğer bu senin indinde makbul oldu ise, kabul oldu ise, beni bu sıkıntıdan kurtar! Bu deveyi ben satın aldım, ama şahitler Yahudinin olduğunu söylüyorlar."
O kişi geri geldiğinde, deve ayağa kalktı ve anlaşılır bir lisanla dedi ki: "Yâ Resûlallah! Bu Yahudi yalan söylüyor. Ben bu zatın devesiyim."
Deve konuşunca, "Deve nasıl konuşur?" diyen Yahudi ve şahitler korkup kaçtılar.
Onlar gittikten sonra Peygamber efendimiz, sebebini sorduğunda şöyle cevap verdi:
- Yâ Resûlallah! Benim bir âdetim var. Her gece yatmadan evvel size 10 defa salevât-ı şerîfe okurum. Allahü teâlâ bu 10 salevât-ı şerîfeyi kabul etti ve deveyi size söyletti.
Peygamber efendimiz buyurdu ki:
- Sen ki, bana her gece 10 salevât-ı şerîfe okuyunca, Allahü teâlâ dünyada iken seni bu sıkıntıdan kurtardığına göre, ahirette de Cehennemde yanmaktan kurtaracaktır.

YEMEN ÖLÜYOR Burası Yemen, Suudi Amerika ve Müttefikleri Yemen'e ölüm yağdırıyor, katliam yapıyor. Dünya Yemen'e sessiz, kör ve sağır. 5 milyondan fazla insan açlıktan ölümün eşiğinde...

Bir zulme engel olamıyorsanız, en azından onu duyurun. 

HZALİ (R.A.)

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, ayakta duran insanlar ve açık hava