31 Mayıs 2020 Pazar

"GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE İSLÂMI TAHRİF HAREKETLERİ..!." * Yemenli Yahudi Münafık Abdullah ibn Sebe, Hz.Osman ve Hz.Ali'nin hilafeti zamanında yaptığı fitne çalışmasıyla müslümanları bölmüş ve Şia' nin ortaya çıkmasını sağlamıştır.



* 1700 Yıllarında da İngiltere müstemlekeler Bakanlığı Ortadoguya 5000 adet Casus görevlendirmiş. Bu Casuslardan Hempher' in hummalı çalışmasıylada Muhammed ibn Abdülvehhab eliyle VEHHABİLİGİN kurulmasını sağlanmıştır.

* 1900 yıllarda da yine İngilizlerin çalışmasıyla ilk defa Hindistanda Sünneti safdışı bırakan, bize Kur'an yeter diyenler zuhur ederek "Kur'aniyyûn" sapık fırkası ortaya çıkmıştır. Bu bozuk fikri savunanlar Türkiyede de bol miktarda bulunmakta ve Sünneti savunanlara şiddetle karşı çıkmaktadırlar.

* Pakistanlı Fazlur Rahman da, birçok ayetin tarihsel olduğundan bahsederek, 300 civarında ayet-i kerimenin hükmünün inzal olduğu zamandaki kavimler için geçerli olduğu, zamanımızda uygulanmasının mümkün olmadığını iddia etti. Zamanımızda Tarihsellik denilen bu sapık fırka Türkiyede bazı İlâhiyat Fakültelerinde ve bilhassa Ankara İlahiyat Fakültesinde savunulur hale geldi. Batılı İslam düşmanı Oryantalistlerin bu çalışmalarına maalesef bizim yerli oryantalist ilahiyatçılarda yardımcı olarak bu bozuk akımların Türkiyede de yayılmasını sağlamışlardır.

* Tarihte ve günümüzde İslâmiyetin en büyük düşmanı şüphesiz ki Yahudiler ve İngilizlerdir.

"Şia kafirdir, Şia'ya kafir demeyen de kafirdir." Şeyhûlislam Mehmed Ebussuud Efendi. rh.aleyh.


Ulubatlı Hasan surlara tırmanmadan 1-2 gece önce Otağ-ı Hümayün (Padişah Çadırı) nda Padişah çok güzel bir dua etmiştir Dışarıdan bir amin sesi gelmiştir. Bunun üzerine II. Mehmed amin diyen kişinin bulunmasını istemiştir. Bu da Uluabatlı Hasan'dır. Neden Otağ-ı Hümayün e bu kadar yakında olduğu sorulunca oda ilk saldıranlar arasında olmak istediğini ama kumandanının izin vermediğini söylemiş. Padişahın izni ile en ön safa geçmiştir ve en ön saflarda yer alıp kahramanca savaşmıştır. Çok genç yaşta şehitlik rütbesini kazanan Ulubatlı Hasan'ın vücuduna 27 ok saplanmıştı. Arkadaşları bu okları çıkardılar ve bu mübarek şehidi Fatih'in huzuruna götürdüler. Fatih Sultan Mehmet Han, dua ettikten sonra şöyle demiştir: "Ulubatlı Hasan'ım! Ne kadar şanlısın. Eğer sultan olmasaydım, Ulubatlı Hasan olmak isterdim!"....


Kertenkele yi öldürün; Saibe (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi: “Bir gün, Aişe (Radiyallahu Anha)’nın yanına girdim ve odasında bir mızrak gördüm. Bunun üzerine Aişe (Radiyallahu Anha)’ya: –Ey mü’minlerin annesi! Sen bu mızrakla ne yapıyorsun? diye sordum. Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi: –Biz bununla kertenkele öldürüyoruz. Çünkü İbrahim (Aleyhisselam) ateşe atıldığı vakit yeryüzündeki bütün hayvanlar ateşi söndürmeye çalışmış, yalnız kertenkele buna katılmamıştır. Çünkü o İbrahim (Aleyhisselam)’ın üzerine ateşi üfürdüğünü, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize haber verdi ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize kertenkeleyi öldürmeyi emretti.”..İbni Mace 3231, Buhari 7/3150, Ahmed bin Hanbel


Bir genç, “Fatih Sultan Mehmet’ in resmini neden hep yaşlı bir insan suretinde çiziyorlar” diye sorunca, bir yazarımız şöyle cevap vermiş: - Yaptığı işler o kadar büyük ki, bunları genç bir insanın yapacağını hayallerine sığdıramıyorlar...

♦️Kıyamet nedenmi kopmuyor? Ömrü, abdesthane mescit ve rahle-i tedrisat arasında geçen, Hz ALLAH'ın gadabini söndüren, rahmetini coşturan mümtaz kulları varda onun için... ♦️Kıyamet nedenmi kopmuyor..?

Görüntünün olası içeriği: 5 kişi, ayakta duran insanlar ve açık hava
Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, ayakta duran insanlar ve açık hava
Görüntünün olası içeriği: 4 kişi, açık hava ve doğa
Görüntünün olası içeriği: 3 kişi, iç mekan
Hilmi Özer

♦️Kıyamet nedenmi kopmuyor?

Ömrü, abdesthane mescit ve rahle-i tedrisat arasında geçen, Hz ALLAH'ın gadabini söndüren, rahmetini coşturan mümtaz kulları varda onun için...

♦️Kıyamet nedenmi kopmuyor..?

Bizler beyhûde bir hayat içerisinde dünyevî zevklerle aldanırken, ALLAH için lillah için, tüm nefsanî arzularından feragat edip, en sevdiği ailesinden , doğduğu topraklardan, cân ve cânanlarindan hicret ederek, ilâ-i kelimetullah için, islâm davası için, kendileri hak ve hakikat üzere olmalarına rağmen cehenneme oluk oluk akıp giden ınsanlarında felâhina islâhina imânina vesile olmak için, insanoğlunun ayak bastığı her yerde, dağlarda obalarda kıl çadırlarda, amazonlarda pigmelere, kızılderelilere vesîle-i necât olmak için islam dinini tebliğ eden hz ALLAH'ın dininin ihyâ ve ifşâ sı için çok kıymetli ömürlerini bezleden, rasulullah efendimizin has ümmeti, sahibuzzamanin göz bebeği, hz ALLAH'ın dostları sevgilileri varda onun için..

♦️Bizler zevk-i sefâ içerisinde yaşama mücadelesi verirken, Onlar cevru cefâ içerisinde hayatlarını ALLAH yoluna hizmete, yüce kitabımız kuran-i kerimin tâlim ve teallümüne vakfedip, "evlatlarimin kesip attığı kör tırnağa dünyaları değişmem" iltifatlarına nâil olurken, melekler bile zarar gelmesin için kanatlarını onların ayakları altına sererek şerefyâp olurken, onların ayaklarının altında turâp olmak ne büyük saadat ne büyük bir şereftir. Onların ayakları altında bir tiken olup ezâu cefâ vermek, maddî hiç bir talepleri olmadıkları halde kuran hizmetlerine mâni olmaya sayetmek ne acı bir bedbahtliktir.

RABBİM ONLARIN AYAKLARI ALTINDA TİKEN DEĞİL TÜRÂB OLMAYI NASİP EYLESİN. ÂMİNN..
Hilmi özer

Kur'ân-ı Kerim'e Hizmet Etmenin Mükâfatını Tahmin Edebilirmisiniz? . Bir gün Rasülüllah Efendimiz (s.a.v.) sohbet ederlerken, azabı ve cehennemin şiddetini anlatırlarken bir grup, bir zümre insandan bahsediyorlar ve buyuruyorlar ki: “Ahirette bir zümre insan olacak, onlar sırattan süratle, şimşek gibi geçecekler ve cennetin kapısında bekleyecekler. Cenab-ı Hakk onlara hitap ederek: ‘Girin cennetime’ buyuracak. Ama onlar: ‘Hayır, biz girmeyiz’ diyecekler. Bunun üzerine sıratı zar zor geçen, ömürleri boyunca cennete girebilmeyi arzulayan insanlar hayret edecek ‘Bunlar kim?’ diye merak edecekler. Cenab-ı Hakk nedenini bildiği halde insanlara ders olması için onlara sual edecek; ‘Herkes sırattan zar zor geçip cennete girmek için bu kadar istekli iken, sizler sıratı şimşek gibi geçtiğiniz halde niçin cennete girmiyorsunuz.’ Onlar da diyecekler ki; ‘Ya Rabbi! Biz dünyada iken bütün zamanımızı Kur’an-ı Kerim’i okumak ve okutmakla geçirdik, annemizden, babamızdan, ailemizden ayrı kaldık. Bizim annemiz, babamız, kardeşlerimiz, akrabalarımız cehennemde iken biz nasıl cennete girelim?’ ” İşte onlar Kur’ân-ı Kerim talebesidir. Onlar gurbete giden; anasından, babasından uzaklara giden, Kur’ân-ı Kerim’i öğrendikten sonra onu öğretmek için dünyanın her tarafına giden mü'minlerdir. “Sonra Cenab-ı Hakk; ‘O halde tutun yakınlarınızın, akrabalarınızın ellerinden, her birinize ailenizden 70 kişiye şefaat etme salahiyeti veriyorum’ buyuracak. O sırada Sahabe-i Kiram’dan bir zat, bir bedevi arka saftan kalabalığı yara yara; ‘Yâ Rasülüllah, Yâ Rasülüllah!’ diyerek Rasülüllah Efendimiz (s.a.v.)’in yanına geliyor

.....ve diyor ki: ‘Ya Rasülüllah! Peki, ben ne olacağım? Benim hiç kimsem yok, bana kim şefaat edecek?’. Rasülüllah Efendimiz (s.a.v.) de buyuruyorlar ki: ‘Onlara yardım edersen, hizmet edersen sen de kurtulacaksın, cennete gireceksin.’ O zat ardından diyor ki: ‘Peki, Ya Rasülüllah! Benim elimden kim tutacak?’. Bunun üzerine Rasülüllah Efendimiz (s.a.v.) o zatın elini sımsıkı tutarak: ‘Senin elinden ben tutacağım, cennete beraber gireceğiz’ buyuruyor.”