16 Haziran 2020 Salı

Muş şehri, gümüş Ali köyünde imiş arkadaşlar

Bir yavrumuza besmele öğretmek cihana değer. Besmeleli ellerde dünya ancak barış ve huzur bulur.

Temkin vakitlerine karşı çıkan , Seyyid Kutup sevicilerini aklamaya kalkmayın..! Şıracının şahidi bozacı..!

MUTLU OLMAK, ANCAK MUTLU ETMEKLE MÜMKÜNDÜR. Lütfen birbirinizi mutlu edecek vesileler arayın. Mesela;



1- Ailenizin yanında eşinize sevginizi gösterin. Onu övün, saygıyla anın. Gönlünü alın.
2- Evliliğinize anne ve babanız dahil hiç kimseyi karıştırmayın. Etraftakilerin sözleriyle hareket etmeyin. Problemi evde çözün.
3- Aile içinde şakalaşmayı, gülmeyi unutmayın.
4- Eşiniz için bakımlı olun. Sadece dışarıya çıkarken değil özellikle ev içinde de kendinize bakın.
5- Sadece kendinizi haklı görmeyin. Bazen eşinizin de haklı olabileceğini düşünün. Ona fırsat verin. Sözlerine kıymet verin. Birbirinizi dinleyin.
7- Eşinizin akrabalarına da saygı gösterin. Hadi gel bugün filanca akrabanı gidelim ziyaret edelim veya gel bugün benim şu şu akrabamı gidip ziyarette bulunalım, deyin.
8- Eşinizin kusurunu örtün. Ortalıkta kesinlikle konuşmayın. Olur olmaz yerde eşinizi eleştirmeyin. Onurunu zedeleyecek sözlerden kaçının.
9- Bazen eşinize beklemediği sürprizler yapın. Onu mutlu edecek birşeyler yapmaya çalısın.
10- Eve girerken gülümseyin. Dışarıdakini dışarıda bırakın, eve sıkıntı taşımayın.
11- Sinirlenince sükûneti koruyun. Sinirlenince o anki konuyu konuşmamak için oradan uzaklaşın. Akli selim olduğunuzda tekrar aynı konuyu mantıklıca konuşun.
12- Evde, çocuk bakımında eşinize yardımcı olun. Çocuklarınıza merhametli olun..
13- Helal rızık yedirin. Kazancınız azda olsa şükredin. Şükrettikçe Allah ni'metlerini size karşı çoğaltacaktır. Kendinizi hiçbir zaman başkaları ile kıyaslamayın. Allah'ın taksimi farklı farklıdır. Hikmetleri çoktur. Bunu unutmayın.
14- Tatile eşinizle gidin. Lokantada yemek yerken bile ailenizle yiyiniz. Aileniz ile hareket etmeye gayret gösterin.
Bunları deneyin. Çünkü yıldan yıla, umutsuzluğumuz ve boşanmalarımız çoğalıyor. Basit bir sebepten dolayı boşanmak, kâinatı yıkmak gibidir. Allah için birbirinizi sevin. Birbirinize sabırlı olun. Sürekli kötü huylarınızı düşünerek sevginizi yıpratmayın.
Mutlu ailelerin artması dileklerimle saygılar sunuyorum.
DERLEYEN: Uzman Pedagog İshak Orhan
İletişim. 0 505 409 69 80

Kırmızı olan sağdaki karpuz kabak aşılı,sert ve kilosu fazla,raf ömrü uzun kabakseverler bunu aldığı için üretimi çok yapılır. Soldaki yerli tohum, Pembe renkli lezzetli,lakin raf ömrü az,uzun süre beklerse içini yemeye ve bozulmaya başlar! Vatandaş bilinçli olarak tüketir,tercihini dogaldan yana kullanılırsa üretici zarar edince yerli ve doğal üretime döner,herkes doğal lezzetli Pembe renkli karpuzu tüketmeye başlar!

ALLAHIM. DİN-İ CELİL-İ İSLAMA, HZ.KURANA HİZMET EDENLERDEN EYLE, HİZMET BAŞINDA RAZI OLDUĞUN ŞEKİLDE VEFAT EDENLERDEN EYLE.🤲🤲

Babasından yalan duymayan çocuk,onu örnek alır!
Benim babam yalan söylemez diye,yalan söyleyemez!
Yaşayan değerleri yaşatmak bizde

Zehirlenme

Zehirlenme
Zehirlenme yada zehire karşı
Ceviz incir ve sedef çiçeği yutulur
Birer baş soğan yutulur
Yemekten önce fındık ve ceviz yiyene zehir tesir etmez
Birer bardak merkep sütü içilir
İncir ceviz yenir bir bardak içilir
Aç karnına 7 tane incir yiyen Ogün zehir tesir etmez
Sarımsak yenir
Anason kaynatılarak içilir
Bir çorba kaşığı kekik iki su bardağı içilir 50 gram pelin otu suda kaynatılıp içilirse vucuttaki zehirli maddeleri idrar yolu ile atılıyor
Bal şerbeti büyük bir kase de içilir

Endonezya nasıl Müslüman oldu? ...Kendi halinde bir tüccardı. Bir gün kumaşları gemiye yükledi. Endonezya'ya gitti, oraya yerleşti. İşini orada devam ettirdi. Kumaşları kaliteliydi. Tam da halkın aradığı cinstendi. Kendisi de kanaat sahibi bir insandı.


....Kazancı az olsun, temiz olsun düşüncesindeydi. Bir gün geç geldi iş yerine. Eleman iyi bir kâr elde etmişti sattığı mallardan. Merak etti, sordu: - Hangi kumaştan sattın? .-Şu kumaştan efendim. -Metresini kaça verdin?-On akçeye. -Nasıl olur?" diye hayret etti, -Beş akçelik kumaşı on akçeye nasıl satarsın? Bize hakkı geçmiş adamcağızın. Görsen tanır mısın onu? Eleman gitti, müşteriyi buldu, getirdi. Dükkan sahibi müşteriyi karşısında görür görmez, helâllik istedi ve fazla parayı müşteriye uzattı. Müşteri şaşırmıştı. Böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyordu. -Ne demekti hakkını helâl et?Olay kısa sürede dilden dile dolaştı. Çok geçmeden kralın kulağına kadar vardı. Sonunda kral kumaş tüccarını saraya çağırdı. Kral sordu: -Sizin yaptığınız bu davranışı daha önce biz ne duyduk, ne de gördük. Bunun aslı nedir? -Ben, dedi tüccar, bir Müslüman'ım. İslâm dini böyle emreder. Müşterinin bana hakkı geçmişti. Dolayısıyla kazancıma haram girmişti. Ben sadece bir yanlışı düzelttim. Kral, -İslâm nedir, Müslümanlık nedir? gibi peş peşe sorular sordu. Birer birer sorularını cevapladı. Kral ilk defa duyuyordu böyle bir dinin varlığını. Fazla zaman geçirmeden İslâm'ı kabul etti. Daha sonra kısa süre içinde de halk Müslüman oldu. 250 milyonluk nüfusa sahip olan bugünkü Endonezya'nın Müslümanlığı kabul etmesindeki sır sadece beş akçelik kumaştı. Yapılan tek şey vardı sadece: İnandığı gibi yaşamak, sahip olduğu güzellikleri çevresiyle paylaşmaktı. Efendimizin müjdesi herkese açık: "Doğru ve güvenilir tüccar, kıyamet gününde peygamberler, sıddıklar (doğrular) ve şehitlerle beraberdir." Yani, asıl etkili olan söz dili değil, hal diliydi. Konuşmaktan çok yaşamaktı. Anlatmaktan ziyade davranış dilinin devreye girmesiydi.

Görüntünün olası içeriği: 5 kişi, açık hava, şunu diyen bir yazı 'ENDONEZYA NASIL MÜSLÜMAN OLDU?'