3 Temmuz 2020 Cuma

bİd‘at İcad ettİklerİ zaman, Allah Teâlâ, onun benzerİ olan sünnetlerden bİrİnİ alIr; kIyâmete kadar da onlara onu gerİ vermez.

Ehl-i Sünnet Hanefi ............ “Hassan b. Sâbit (r.a.), Sevgili Peygamberimiz’den (s.a.v.) şöyle rivâyet etmiştir: ‘Bir kavim dinlerinde bir bid‘at icad ettikleri zaman, Allah Teâlâ, onun benzeri olan sünnetlerden birini alır; kıyâmete kadar da onlara onu geri vermez.’

SAĞLIĞIMIZIN MÜTHİŞ ŞİFRELERİ GÖZDE SARI KANTARONMU KIRMIZI KANTARONMU SORANLARA sarı nokta göz ve karatavuk göz hastalıklarına sarı kantaron yağı diğer göz hastalıklarına her ikiside oluyor çok yakan sizde daha iyi demektir katarakttan ameliyat olup gözünde lens olanlar kantaron yağını kullanmasınlar dikkat Rabbim şifa hazinesinden şifa versin Amin M.ulaş


SÖZDE DEĞİL ÖZDE SAĞLIKLI GERÇEK HELAL KESİM.. TÜRKİYEDE TOROS........AVRUPADA TUNA


Hasan Bozkurt
4 dk.

Mustafa bey göz kuruluğundada yakarmı kantaron yağ evet geçici etkiler saygılar

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi ve yazı

Karbonatla kanserini yenmiş teşekkürler

Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'Karbonatla ilgili Yeni Haberler Böbrek kanseri Ahmet Bulur Hocam arkadaşımın annesi böbrek kanseriydi ve kemoterapi dediki kemoterapi ye halsizlik vs ölü gibi hissediyorum kendimi bende şifa tan sonra da yazılarınızı 2 yıldır ettikten sonra dedim kemoterapiyi karbonatlı dedim akşam nasıl dediler bütün ya beni böyle söylüyor adamı bi dinleyelim dedim hem doğal yöntem kemoterapiyi yaklaşık buçuk ay boyunca sürekli sabah akşam karbonatlı su içti tekrar gitti hiçbir kanserden ediyorlar ki inanmazsınız bende dedim ki bana değil asıl kemal hocama siz Hocam harikasınız başarılarınızın devamını diliyorum Allah razı olsun sizden saygılar sunarım.. Muhteşem Yanıtla Mesaj'

Hz Ali (r.a) : "Şahsınıza yapılan kötülüğü affedin, ancak vatanınıza ve milletinize yapılanı affetmeyin."

TÜRKLER BOZKURT’U NEDEN SEMBOL OLARAK SEÇTİ?... Türkler? Neden başka bir hayvan değil de, “Gök yeleli Bozkurt’u” sembol edindi? ...........Bozkurt’un özelliklerini temel olarak şu şekilde sıralamak mümkündür: 1- Bozkurtlar atasına bağlıdır; Bozkurt sürüsünden ayrılan bir erkek bozkurt, karşılaştığı bir kara kurt sürüsüne girer ve girdiği sürünün liderliğini alır. 2- Bozkurt özgürlüğüne düşkündür. Dünyada evcilleştirilememiş tek hayvan olma ünvanı, Orta Asya bozkurtlarındadır. Hayvan yakalandığında tüm hayvanların aksine, gırtlak kısmında bulunan, “öd” denen keseyi parçalar ve intihar eder. Bozkurt esareti kabul etmeyen bir varlıktır. Bozkurt’un boynuna tasma takıp bir kafese koyamazsınız. Bozkurt ölümü kabul eder, kendisini parçalar ve intihar eder. 3- Bir bozkurt, sadece yiyeceği kadarını avlar ve yavrusu olan bir hayvana saldırmaz, avlamaz. Bozkurt leş eti yemez. Kendi avını kendisi avlar. Başka havanların avladığı leşi yemez. 4- Bozkurtlar eşlerini kıskanırlar. Bozkurt dişisi asla bir kara kurtla çiftleşmez. Bozkurt yaşamında tek eş seçer. Eşi ölmeden başka eş aramaz. 5- Bozkurt sürüsü sağdan ve soldan giden öncüler, akabinde de göbekten gelen ana kuvvetle saldırırlar düşmanına. Bozkurt cesaretli ve ölümüne mücadele eden bir yapıya sahiptir, esareti kabul etmez. 6- Bozkurtların bir lideri vardır ve sürü o liderin emrinden çıkmaz. Bozkurt liderine bağlıdır, dinlenme anında da lideri etrafında koruma tedbirleri alır. Bozkurtlar avlamaları, toplu yaşama kurallarına uyma vb. açılardan bir sistem içerisindedirler, yani asildirler. 7- Bozkurtlar teşkilat halinde bir yaşam sürerler. Bozkurt ekip çalışması yapar ve hürriyetine son derece düşkündür. 8- Karda yürüyen 40 kadar bir Bozkurt grubunu takip etseniz ancak beş, altı ayak izi görebilirsiniz, o kadar dikkatli ve organizedirler. Çünkü grup, önde giden lider bozkurt’un ayak izlerine basarak ilerler. Bozkurtlar asla organizesiz ve plansız hareket etmez, avlanmazlar. 9- Bozkurtlarda bir yavrunun hem annesi, hem de babası ölse dahi yavru hayatta kalır. Bozkurtlarda grup hiyerarşisi buna müsaade etmez. Diğer grup üyeleri yavruyu evlat edinir ve kendi yavruları gibi büyütürler. 10- Türklerin sembolü, “Gök yeleli bozkurt”tur; yani “GÖKBÖRÜ”. Bu kurt türü sadece Orta Asya dolaylarında yaşamaktadır. Türk milleti Bozkurt’u bu taşıdığı özelliklerden dolayı kendine sembol edinmişti...


................İrâde-i cüz'iyye: Cenâb-ı Hakk'ın kuluna verdiği mahdut bir salâhiyet ve tercih hakkıdır. Fakat ehemmiyeti pek büyüktür. Zira insan, irâdesini hayra sarf ederse Mevlâ hayrı, şerre sarf ederse şerri yaratır. Bu itibarla insan, Cenneti de, Cehennemi de bu irâde ile kazanır. Evet, Hâlık (Yaratıcı) yalnız Cenâb-ı Hakk'tır. O dilemezse, o yaratmazsa hiç bir şey olmaz. Şu kadar ki, kul kâsib yani isteyip çalışan, Mevlâ ise Hâlik yani yaratan'dır. İnsana verilen irâde-i cüz'iyye otomobilin direksiyonu gibidir . İnsan direksiyonu ne tarafa çevirirse otomobil o tarafa gider. Bu sebeple, isyan içinde olan bir kimse, “Ben ne yapayım Allâh böyle dilemiş, böyle yaratmış” deyip mes'uliyeti üzerinden atıp sıyrılamaz. Evet, Allâh dilemiştir ama, kulun irâdesi ve çalışması bu yolda olduğu için dilemiştir. Zâten kulda, böyle bir irâde-i cüz'iyye yâni tercih hakkı olmasaydı, Cenâb-ı Hakk kuluna imtihan fırsatı vermemiş, onu hayra veya şerre zorlamış olurdu. Halbuki Cenâb-ı Hakk kuluna zorla bir günahı yaptırıp, sonra da cezalandırmaktan münezzehtir. Bâzı kimseler, “Ezelde bâzılarının rûhu secde etmiş, bâzılarının etmemiş; işte ezelde rûhu secde etmeyenler kâfir gider.” derler. Aslâ böyle bir şey yoktur. Bu iddiâ insanın itikadını kökünden sarsar. Ezel itiraz yeri değildir. Orada isteyerek veya istemeyerek herkes secde etti. Cenâb-ı Hakk, ruhları imtihana çekerek, “Elestü birabbiküm (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?)” diye sorduğunda bütün ruhlar istisnâsız olarak, “Belâ (Evet Rabbimizsin Yârabbi)” diye ahid verdiler. Yine bâzı yanlış düşünenler diyorlar ki: “Sen ne yaparsan yap, Allâh dilediğine hidâyeti dilediğine dalâleti halkeder.” Bu düşünce de aslâ doğru değildir. Bu husustaki Âyet-i Kerîmeyi çokları yanlış tefsir ve izah ediyor. Üstâzım, Hocam Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazretleri bu husustaki Âyet-i Kerîmeyi: “Allâh, hidâyeti isteyip, hidâyeti dileyenlere hidâyeti; dalâleti isteyip, dalâleti dileyenlere de dalâleti halkeder” diye tefsir ve izah ederlerdi. Ayrıca bu mevzuu izah ederken derlerdi ki: “Ezelde Ahmed Cennetlik, Mehmed Cehennemlik diye zât ve şahıs üzerine bir hüküm yoktur. Ancak elbiseler biçilmiş; (İman elbisesi, itâat elbisesi, nur elbisesi) şu elbiseleri giyenler cennetliktir denilmiş; ayrıca küfür, isyân, zulmet elbiseleri biçilmiş, bunları giyenler de Cehennemliktir denilmiştir. Kul, irâde-i cüz'iyyesiyle bu elbiseleri seçmekte tamâmen serbest bırakılmıştır. Binâenaleyh, insan irâde-i cüz'iyyesiyle bunlardan hangisini seçer ve giyerse oraya gider.” Kul bütün fiillerinden kendisi mes'ul olduğuna göre artık kula lâzım gelen isyan etmek değil, mukadderâta boyun eğmek ve başa gelene râzı olmaktır. Bununla beraber görünür görünmez belâlardan bizi koruması ve ömrümüzü sıhhat ve âfiyet içinde geçirmemiz için Cenâb-ı Hakk'a yalvarmak da üzerimize düşen mühim bir vazifedir. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde, "Sadaka vermek belayı defeder, ömrü uzatır" buyurmuşlardır.. muhtasar ilmihal. hasan arıkan

Fotoğraf açıklaması yok.