7 Temmuz 2020 Salı

MünafIklar, zekat ve sadakayI Allah rIZASI İçİn değİl gösterİş İçİn verİrler.

Biz siyaset yapmıyoruz.
Biz Ehl-i sünnet mücadelesi veriyoruz..!
Ama siz bunu şimdi anlayamazsınız..
( r.a.)

ANNE VE BABAMIZ BİZLERİN DÜNYAYA GELMEMİZE SEBEBTİR. EHL-İ SÜNNET ALİMLERİMİZ CENNETE GİTMEMİZE SEBEPTİR......k.s.

Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'Ehl-i sü nnet îtikâdından hardal tânesi kadar ayrılanla sohbet, arkadaşlık öldürücü zehirdir. yetmiş bin Evliyânın reisi İmâm-ı Rabbânî Hazretleri kaddesallahu te'âlâ sirrahû'
Hasan Bozkurt

...........Hiçbir devirde Ehl-i Sünnet düşmanı sapıklar, bu kadar cür’etkar olmamışlardır. Çok dikkat etmek lazımdır. İlm-i Kelam’da müctehid olan İmam-ı Rabbânî (k.s.) Hz. bile “Ehl-i Sünnet’in büyüklerinin görüşlerine muvafık olmadığı müddetçe, hiç birimizin görüşü muteber değildir.” buyurduğuna göre, Ehl-i Sünnet’e saldıran sapıkların görüşlerine zerre kadar itibar edilemeyeceği açıktır.

Fırka-ı Naciye, kurtuluşa eren, ahiretteki her türlü azabtan beraet ederek, necatını, kurtuluşunu eline alan topluluk, zümre demektir ki, bunun bir adı da Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaattir. Diğer bir ifade ile Fırka-ı Naciye, Kur'an-ı Kerîm'in hükümlerini kabul ve tasdik etmekle onlara uyan, Hz. Peygamberin ve O'nun büyük Ashâbının yolunu aynen takip eden büyük topluluk, Cemaat demektir. Hz. Peygamber (s.a.s) Ebû Hureyre'den rivayet edilen bir hadislerinde: ".... Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak, kurtuluşa eren fırka (Fırka-ı Naciye) dışında kalan yetmiş iki fırka Cehenneme gidecektir", buyurmuşlardır. Ayrıca bu türden olan hadislerin devamında sahabîlerin, Fırka-ı Naciye'den sormaları üzerine Hz. Peygamber SAV. Fırka-ı Naciye'yi: "Benim yürüdüğüm yola ve bu yolda beni takip eden ashabımın yoluna uyanlardır." diye tarif etmiştir. İşte Yüce Allah'ın Resulü Sevgili Peygamberimizin ashabının yoluna uyanlara "Sünnet ve topluluk mensubları" anlamında Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat" denilmiştir.. Peygamberimiz s.a.v.'in sünnetine ve Ashâbının yoluna bağlı olan ve onların izlediği dini yol ve metodu benimseyenlerdir. Kitap ve Sünnet üzerinde ittifak etmiş, ihtilâf ve tefrikadan sakınmış, dinde münakaşaya sebep olan hususlarda aklı değil, Kitap ve Sünneti kaynak alan, nassları esas kabul eden topluluk. Hz. Peygamber s.a.v.'in sünnetine tâbi olanlara Ehl-i sünnet; onun sahâbîlerini âdil kabul ederek onların din hususundaki metodunu takip edenlere de Ehl-i cemaat ikisine birlikte "ehl-i sünnet ve'l-cemaat" denilmiştir.

cüzümüzün son sayfası OKUYALIM. OKUTALIM ÖĞRETELİM

Fotoğraf açıklaması yok.

Dostlar! Ayasofya'nın aslî şekline dönüşmesi meselesi ne oldu? Ben takip edemedim.

Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'Isırgan otu sirke ile karıştırılıp merhem apılırsa,uygulandığı bölgedeki çıban ve urları patlatıp deler;onları tedavi eder,iyileştirir. Onun tohumu ile yapılan merhemde kanserli urlara iyi gelir,kül ile yapılan merhemde kanserli urlara iyi gelir. Uzman Haccam Recep ERGÜL İbni Sina Esenyurt İSTANBUL'

Bir hanımefendi diyor ki; 1919 yılı idi. İstanbul baştan aşağı İngilizlerin işgâli altındaydı. Liseyi yeni bitirmiştim. Güzel bir kızdım. Dünür gelmeye başladılar. Biri avukatmış. Gösterdiler uzaktan, boylu poslu yakışıklı bir delikanlıydı, beğendim. Nişanlandık. Nişanlımı seviyordum.. Mutlu bir yuva kurmak hevesi ile lamba ışığının altında sabahlara kadar oyalar örüyor, çeyizler hazırlıyordum. Ama çok geçmedi ki mahallede bir dedikodu yayıldı. “Ayşe’nin nişanlısı avukat değilmiş, ipsizin biriymiş, üstelik cami önlerinden tabut taşıyarak karnını doyuruyormuş” dediler. Alt üst oldum. Babam götürdü, uzaktan izledik, gerçekten de tabut taşıyordu… Yıkıldım. Nişanı atıp, ayrıldık.


Aradan 5 yıl geçti. Evlenmiştim, bir de çocuğum olmuştu.

1924 yılıydı. Artık ülkemiz özgürdü.

Bir gün Beyoğlu’nda rastladım ona.

Oğlum yanımdaydı.

Beni görünce titredi, ceketini düğmeledi.

Saygı göstererek durdu önümde. “Vaktiniz varsa size bir çay ikram etmek isterim” dedi.

“Olur”, dedim. Bir büroya girdik.

Burası bir avukatlık bürosuydu ve kapıda adı yazıyordu.

İçerde yardımcıları çalışıyordu.

“Siz gerçekten avukat mısınız” dedim. “Evet” dedi.

“Peki, avukatsınız da neden cami önlerinden tabut taşıyordunuz” diye sordum.

Durdu, başı öne eğildi. “Beni affedin” dedi.

“İstanbul işgâl altındaydı. Her taraf İngiliz askeri kaynıyordu.

Her şeyi didik didik arıyorlardı.

Biz de Anadoluya, Milli kuvvetlere ancak,cenaze süsü vererek tabutlarla silah kaçırıyorduk.

Bu ülke için hayatî bir işti.

Bunu size bile söyleyemezdim…”

Bu VATAN'ı, canlarını ve aşklarını fedâ edebilenlere borçluyuz...

Sonuna kadar okuyanlar yoruma nokta bırakabilir mi?
Selam sana ey Asil ecdat, selam kahraman şehitlerimize, selam sizlere o günün asil kahramanlarına

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, kalabalık ve açık hava

kurbanda ismi azam sırrı vardır

Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'KURBANDA İSMİ AZAM SIRRI VARDIR! MADDİ MANEVİ DERDİ,GAMI,KEDERİ ÜZÜNTÜSÜ,SIKINTIS OLANLAR KURBAN KESTİREREK HZ ALLAHTAN YARDIM TALEP ETSİNLER ·'

Namazdan Sonra,”LEKAD CÂEKÜM...” (S. Tevbe:128-129) okuyan, belâlardan korunur. Ona o gün ölüm gelmez. Bir zât devam etmiş; “Okumayı bırak, bize gel” denilmiş.

Fotoğraf açıklaması yok.