10 Ağustos 2020 Pazartesi

Talâk (Boşama)

 

Talâk (Boşama)

Talâk (boşama) lügatte bağı çözmek ve tahliye etmek mânasındadır. Esiri serbest bırakmak ve devenin ipini çözmek mânalannda ıtlak kelimesi kullanılır.
Şer`î ıstılahda ise talâk; mânevi bir bağ olan nikâhı çözmek ve izale etmek, nikâhı ortadan kaldırmaktır.
Boşamak; Kitab, sünnet ve icmâ ile sabit olan bir hükümdür. Akıl da buna hak verir. Kur`an-ı kerîmde;
"Kadınlan iddetlerine doğru boşaym "(Talâk: 1).
"Boşama iki defadır. "(Bakara: 229). Duyurulmuştur.
Talâkın sünnetteki delili de Hz. Peygamber (sas) in şu hadîs-i şerifleridir. "Bunak ve çocuklannki hâriç, herkesin boşaması caizdir. [1]"Mubah şeylerin Allah (cc) ı en fazla gazaba getireni, boşamadır. [2]
Talâkın meydana gelişi üzerinde icmâ edilmiştir. Erkek akidle kadına helâl yönden sahip olmuştur. Gerçekten söz sahibi olan bir mülk sahibi diğer şeylerdeki mülkiyetini kaldırdığı gibi, kadın üzerindeki haklarını da kaldırabilir. Zira bazan nikâhdan sağlanan maslahat ve faydalar bozuk hallere inkılap ederler. Kan-koca arasındaki uyuşma nefrete dönüşür. Bu durumda evliliğin devamı; kin, nefret, buğz, düşmanlık duygularını ve diğer bir takım bozuklukları içine aîır. İşte bütün bu bozuklukları gidermek için boşanma meşru kılınmıştır. Böyle bir ihtiyaç olmadan yapılan boşama mubahtır, fakat nefret doludur. Çünkü maslahata aykırıdır.
Bir hadîs-i şerîfde şöyle buyurulmuştur: "Allah (cc) köleyi hürriyetine kavuşturmakdan kendisine daha sevimli gelen mubah bir şey yaratmadığı gibi; boşamadan daha fazla kendisini gazaba getiren mubah bir şey de yaratmadı.". { El-ihtiyâr}

İhlâslı bir Müslümana (Namaz kıl!) demek lüzumsuz olur. O, en zor şartlarda bile kılar. Fakat bir kimse ihlâssızsa, menfaatperestse, namazı, niyazı düşünmez. Çünkü onun niyeti, hep almaktır. Ama o aldıklarının hepsi, âhirette yılan ve akrep olur.

 Allah kimlere kıyamaz?

Sahabe efendilerimiz, Peygamber sav. Efendimize sorar; "Cenab-ı Hak kime kıyamaz Ya Resulallah der?"
Efendimiz (sav) : Allahu Teala "Birbiri için dua eden ve sevip hatırlayan kullarıma kıyamam, ikisini de affederim."der...
Birbirimize dua eden, sevip, hatırlayan kullardan olma duasıyla.. Hayırlı, Huzurlu günler.......


Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Hiçbiriniz falan ve falan âyetleri unuttum, demesin. Bilakis (o âyetler ona işlediği günah sebebiyle) unutturulmuştur.”
(Sünen-i Nesâî)

UNUTKANLIĞIN BİR SEBEBİ VE BAZI ÇÂRELERİ

Unutkanlığın en büyük manevî sebebi, işlenilen günahlardır. Bu sebeple, kişi işlediği günahlara tevbe etmeli ve bir daha işlememeye gayret etmelidir.

Tâbiîn’den Dahhâk bin Müzâhim (r.a.) demiştir ki:

“Kur’ân-ı Kerîm’i öğrenip de unutan herkes, onu mutlaka işlediği bir günah sebebiyle unutmuştur. Zîrâ Allâhü Teâlâ, Şûrâ Sûresi’nin 30. âyet-i kerîmesinde (meâlen): “Ve size musîbetten her ne şey isâbet ederse kendi ellerinizin kazandığı şey sebebiyledir” buyurmuştur. Kur’ân-ı Kerîm’i unutmak ise en büyük musîbetlerdendir.”

Hanefî ulemâsından ve İmâm-ı A’zam Hazretlerinin talebelerinden olan Vekî bin Cerrâh’a (rah.) dostlarından bir zât gelmiş, hâfızasının zayıf olmasından (unutkanlıktan) şikâyette bulunmuştu. Vekî Hazretleri de ona günâhlardan kaçınmasını tavsiye etmişti. O zât bu tavsiyeyi şöyle ifâde etmiştir: “Ben hâfızamın fenâlığından hocam Vekî’e şikâyet ettim. Bana günâhları terk etmek yolunu gösterdi ve sebebini şöyle îzah etti ki: “İlim bir fazl-ı ilâhîdir, Allâh’ın fazlını ise günahkâr elde edemez.”

Bir kimse, söyleyeceği bir şeyi unuttuğu zaman Peygamber Efendimize (s.a.v.) salevât okursa, ya unuttuğunu hatırlar veya unutup da söyleyemediği şeyin sevâbından daha çok sevab kazanır.

Bir şeyi unutmak istemeyen kimse, “Elhamdü lillâhi müzekkiri’l-hayri ve fâilihî.” duâsını çok okumalıdır.

Kişi bir şey söylediği veya söz verdiği zaman “İnşâallâh” demelidir. Zîrâ Allâhü Teâlâ, Kehf Sûresi’nin 23 ve 24. âyet-i kerîmelerinde (meâlen): “Ve bir şey hakkında ‘Ben elbette ki bunu yarın yapacağım’ deme. Ancak ‘İnşâallâh’ (Allâhü Teâlâ dileyecek olursa) yaparım, de…” buyurmuştur. (Âdâb ve Fazîletleriyle Duâlar, Fazilet Neş.)

MISRA:

İlm-i şerîf, ehlini eyler azîz. (Şerefli ilim, ehlini azîz eder.)



Sağlığınız için araştırın inceleyin lütfen tüm bilgileri burada tercih insiyatif sizin doktorunuza danışın saygılar

 

"Onlarla nasıl sözleşme olabilir ki;

 "Onlarla nasıl sözleşme olabilir ki; sizin aleyhinize ellerine bir fırsat geçse, hakkınızda ne bir antlaşma gözetirler, ne de bir yemin.

Dil ucuyla sizi hoşnud etmeye çalışırlar, fakat kalbleri o kadarına da razı olmaz. Zaten onların çoğu fasıktırlar."

{Tevbe, 8}

Tahrif edilmiş hıristiyan inancında y

 Tahrif edilmiş hıristiyan inancında yeni doğan bebekler günahkar doğduğu için kilisede vaftiz (suda yıkanmak) yapılırdı. Hatta sonradan hristiyan olan insanlar bile vaftiz havuzlarına girip yıkanırladı.

Ve bu yıkanma sonucunda günahlarından arınmış olduklarına inanırlardı.

İslamiyette ise doğan her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar ve âkil (aklı ermek) ve bâliğ (reşit olmak) olana kadar günahkar olması kabul edilmez.

Yaptığı hareketlerin yanlış mı doğru mu olduğunu kestirebildikleri vakit mükellef kılınmışlardır.

Bu da İslam'ın ne kadar yüce bir din olduğunu gösterir.

İLGİLİ MAKAM VE MERCİLERE DUYURULUR, BU VEBAL İLGİSİZ BÜTÜN MÜSLÜMANLARA YETER.

 

Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'Lütfen Dikkat! İstanbul /Karaköy'de/ Yeraltı Camii'nde Bulunan Ashabı Kirama Ait Kabirlerin, Üstündeki Mekanda, Gece Kulübünün Ne İşi Var Kutsal Mekanları Korumak Diyanet'ir Görevi Degilmi ???'

sözleşmesi

 Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'semamarasli İSTANBUL SÖZLEŞMESİ VE 6284 SAYILI İFTİRA KANUNU İSMANBL SÓREŞWESİ PKK TERÖRÜNDEN DAHA YIKICIDIR!'