17 Ağustos 2020 Pazartesi

İHLÂSLA SÖYLENEN “KELİME-İ ŞEHÂDET”İN AĞIRLIĞI Rasûlüllah (s.a.v.) Efendimiz bir gün, ihlâsla söylenmiş bir kelime-i şahâdetin, âhirette mü’minin terâzisinin sağ kefesini nasıl yükselteceğini şöyle anlatmışlardır: “Azîz ve Celîl olan Allah Teâlâ kıyâmet günü, ümmetimden bir adamı halkın içerisinden alır ve onun için doksan dokuz adet büyük defter açar. Her defter, gözün alabildiği kadar kocamandır. Allah Teâlâ adama sorar: - Bu defterlerde yazılı olanları inkâr ediyor musun? Muhâfız kâtiplerim (olmadık şeyler yazarak) sana zulm etmişler mi? Kul: - Hayır, ey Rabb’im, (hepsi doğrudur!) der. Allah Teâlâ sorar: - (Bunları işlemenden dolayı açıklamak istediğin) bir özrün (bir mâzeretin) var mı? Kul: - (Beyan edecek bir özrüm) yok, ey Rabb’im, der. Azîz ve Celîl olan Allah Teâlâ: - Evet, senin bizim yanımızda (büyük ve makbul) bir de hasenen (iyiliğin) var. Biz bugün sana zulm etmeyeceğiz! buyurur. Hemen bir kart çıkarılır. Üzerinde, “Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Rasûlüllah” yazılı. Sonra Allah Teâlâ buyurur: - Ağırlığını (yani ibâdetlerini ve sâlih amellerini) hazırla! Kul sorar: - Ey Rabb’im! Bu defterlerin yanındaki şu kart da ne? Allah Teâlâ ona (tekrar): - Sana zulm edilmeyecektir! buyurur. Hemen defterler mîzânın bir kefesine konulur, kart da diğer kefesine... Tartılırlar. Neticede defterler hafif kalır, kart ağır basar. Esasen Allâh’ın ismi yanında hiçbir şey ağır olamaz!” [Tirmizî, Sünen, İman, 17, Hadis no: 2639]

 Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'Peygamberimiz yaşadığı dönemde deve yetiştirenlerin tırnaklarını uzatmamasını her gün kontro etmesini söylerdi. Bunun nedeni ise yetiştirici develerini sağarken tırnaklarıyla canını yakmasın diyeydi. İşte Peygamberimiz böylesine ince düşünceli ve merhametliydi..'

👇”Ne kadar Bozuk , Sapık Bid'atler, Reformlar varsa hep Mezhepsizlikten gelmekte ve mezhepsizlik kanalıyla girmektedir"..!

Hemorid basur için kesin çözüm 10 adet İncir yaprağı 5 litre suda kaynatın 15 dk 20 dk içine oturun 3 gün yapın kesin çözüm olur inşallah

 Zuraf Encu

Ben her sabah evden çıkarken 7 defa okurum Size de tavsiye ederim

 

Görüntünün olası içeriği: yazı

*MÂNEVİ VİRÜS RİSKİNE KARŞI 14 KURAL* 1. Sabah akşam sık sık, ağzınızı *istiğfâr* ile en az 70 veya 100 kere iyice *çalkalayınız*. 2. Mânevî virüs belirtileri gösteren kişilerle aranıza en az 3-4 adım *mesafe* koyun. 3. Aklınıza ve içinize kötü duygu ve düşünceler geldiği anda “*lâ havle ve lâ kuvvete illa billahi’l-aliyyi’l-azîm*” deyin. Bilmiyorsanız *salât u selâm* getirin. 4. İnsanlarla karşılaştığınızda temas etmeden *tebessüm ederek selâm* verip geçin. 5. *Haram* şeylerden uzak durun, elinize almayın, bakmayın, dokunmayın. 6. Nefis ve şeytânın çağırdığı yerlere *gitmeyin*, gitmek için karar vermişseniz *iptâl edin.* 7. Eğer yakın zamanda nefis ve şeytâna uyarak günah işlemişseniz, evinize giderek *odanıza çekilin ve 14 gün tevbe-istiğfâr edin*. 8. Oturduğunuz odayı *Kur’ânı Kerim* okuyarak, tesbih çekerek, tefekkür ederek sık sık havalandırın. 9. Rûhunuzu ve kalbinizi *farz, sünnet ve nâfile* gibi temizleyicilerle sık sık yıkayın. 10. El, ayak, göz, kulak gibi sık kullandığınız âzâlarınızı her gün *abdest* alarak temiz tutun. 11. Mânevî virüs belirtiniz varsa îmân bakımından zayıf kimselerle temâs etmeyin, *abdestsiz ve besmelesiz* dışarı çıkmayın. 12. Kur’ân-ı Kerim’i *kendiniz* okuyun, bol bol *hayır işleri* yapın. 13. Kur’ân ve Sünnet’in istediği *dengeli Müslüman* olun, ibâdetlerinizi aksatmayın. 14. Eğer nefsî arzu ve isteklerden, şeytânın vesveselerinden dolayı içiniz aşırı daralıyorsa, sıkışıyor, rahatsız oluyorsa hemen bir *âlim veya ârife* başvurun.! *UNUTMAYALIM; NE NEFİS, NE ŞEYTAN, NE DE KÖTÜ ARKADAŞ ALACAĞIMIZ MANEVİ TEDBİRLERDEN DAHA GÜÇLÜ DEĞİLDİR !!!*

 

Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'Subhane zil mülki vel melekût, Subhanel zil izzeti vel ceberut, Subhanel hayyillezî la yemût, Sübbuhun, Kuddusün rabbune ve Rabbul-melaiketi ve'r-ruh..." Hikmeti: Her kim bu tesbihi günde bir defa okursa yahut haftada bir defa yahut ayda ve yahut yllda hiç olmadı Ömründe bir defa okusa geçmişine silgi Çekilir günahlarl affolunur. [Ravi: Hz.Enes (Radıyallâhu Anh)l'
Ilim Irfan Sofrası

Elhamdülillah ben her gün okuyorum Size de okumanızı tavsiye ederim

Hasan Basri Hazretleri diyor ki: Habib-i Neccar'ın vücudunu parça parça ettiler. Parçalarını şehrin sokaklarına attılar. Mübarek kabri Antakya'dadır. Allah onu cennete koydu; orada nimetler içindedir. Deniliyor ki: Kavmi ona işkence ediyordu. Ölmek üzereyken Allah kalb gözünü açtı ve Habib cenneti gördü. O anda kendisine, "Ey mutmain olan nefsin sahibi! Gir cennete ve Allah'ın azabından emin ol" denildi. Ve cennet gösterildi. Ona ne denildiği, onun da Cenneti görünce ne dediği ayette şöyle ifade buyuruluyor: قِيلَ ادْخُلِ الْجَنَّةَ قَالَ يَالَيْتَ قَوْمِي يَعْلَمُونَ {٢٦} 26) Gir cennete denildi... Keşke kavmim bilselerdi (dedi) .Cennetin güzelliklerini ve nimetlerini görür görmez, kendisini öldürenlerin; ona nelerin verildiğini bilmelerini arzu etti.Daha ne dediğini Kur'an şöyle haber veriyor: بِمَا غَفَرَ لِي رَبِّي وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُكْرَمِينَ {٢٧} 27) Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram görenlerden yaptığını bilselerdi, (dedi.). Evet ... Habib-i Neccar Hazretleri, Allah'ın kendisini affetmesinin sebebinin, İslam dinine bağlılık olduğunu kavminin bilmesini arzu ettiği için, ruhu böyle söylemişti... Yasin-i Şerif, Hammami terc. Ali EREN.

 

🌷BİZ SENİ ÇOK SEVDİK EFENDIM(SAV) 🌷 👉Herkes canını verecek kadar seni severken, kimseye yük olmamak için, kendi işini kendin yapışını sevdik Efendim (s.a.v), 🔹️ Başının ağrıdığını öğrendiğimde, başımın ağrısını sevdim, 🔹️Kuşu ölen çocuğun evine taziyeye gittiğinde... Anne ve yavru köpekler için koskoca ordunun yolunu değiştirdiğinde, merhameti sevdim, hayvanları sevdim, 🔹️"Benim çocuğum yok, ardımdan okuyacak kimse olmayacak" diye ağlayan Hz.Bilal'i, (ra) "Üzülme! Ümmeti Muhammed her ezandan sonra sana okuyacak" diye teselli edişini sevdim, 🔹️Bir gün, oturarak namaz kıldığını gören Ebu Hureyre'nin (ra) "Ey Allah'ın resülü, hasta mısın?" sorusuna, "Hayır, açım!" deyişini sevdim. O kadar uzun süre hiç aç kalmadım ben ama, kızın Hz.Fatma'ya, (r.anha) "Vallahi kızım, üç gündür baban bir şey yememiştir." deyişinde, açlığı sevdim. 🔹️Hz.Hatice'ye (r.anha) düğün için hediye ettiğin gülleri sevdim... "Hatice'nin sevgisi benim rızkımdır." deyişini sevdim. 🔹️ "Beni nasıl seviyorsun?" diye soran Hz.Ayşe'ye (r.anha), "kördüğüm gibi" cevabını... Ve zaman zaman "kördüğüm ne alemde?" sorusuna, "ilk günkü gibi" deyişini sevdim. 🔹️Sevgili kızın Hz.Fatma, (r.anha) her yanına girdiğinde, ayağa kalkıp karşılamanı, "hoşgeldin kızım" diye öpmeni, elinden tutup,yanına oturtmanı sevdim. 🔹️ Hz.Ali ile Hz.Fatma'yı evlendirirken, ikisini karşına alıp, "Ey Ali, kızımı sana cariye olarak veriyorum, ama unutma, sen de onun kölesisin" deyişini sevdim. 🔹️Yine mirâçta Rabbim "İste! Ne isteğin varsa vereyim" dediğinde, secdeye kapanıp, gözyaşlarıyla "Senden ümmetimi istiyorum" deyişini sevdim. 🔹️ Refik-i Alâ'ya, giderken, "Sizi kevser ırmağı başında bekleyeceğim. Bana kavuşmak isteyen, elini ve dilini kötülüklerden çeksin." deyişini sevdim. 🔹️ Ve Rabbimizin, "Andolsun size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız O'na çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir (Tevbe-128) buyurmasıyla, seni sevdim.

 

Fotoğraf açıklaması yok.
Ilim Irfan Sofrası

⚠️HANIMLAR GÖZÜNÜZ "CAF CAF" DA OLMASIN GÖNLÜNÜZ HUZURDA OLSUN (AZ OLSUN HUZUR OLSUN)⚠️

👉Selamun aleykum kardeşlerim bu yazıyı özellikle evlenmek isteyenler, evlenecek olanlar, hatta evliler için yazıyoruz...
Öncelikle evlilik karı ve koca iki kişiyle olan birşey derdi sıkıntıyı mutluluğu huzuru beraber paylasacağınız bir yuva olacak evlenince öyle değil mi .
Yeni evlenecek olan hanım kardeşlerim evleneceğiniz kişiye çok yüklenmeyin..
⚠️Bakın şimdi koltuk takımı en lüx en pahalı olsun, o olsun, bu olsun düğünüm güzel olsun lüks salonda olsun diye bir sürü şey istiyorsunuz. En iyisi en pahalısı olsun diye .
🔹️Eee evlenince ne oluyor adam bir dünya borca giriyor ve yine sıkıntıyı çeken siz oluyorsunuz . Borç yüzünden evde oluşan huzursuzluk tartışmalar o bu şu ...
Çevremizde yeni evlenen bir kız onu aldı bunu aldı 5000 tl lik perdesini aldı oo görmeniz lazım eee evlendiği çocuğun o kadar birikmişi yok kızda üstüne yüklendi yüklendi şimdi sıkıntı çekip altınları bozduruyor..
Ben àciz diyorum ki evimde öyle çok eşya olmasın 5000 tl perde alacagima 300-500 tl ye alırım alınması gerekeni al ama israf etme gösteriş peşine düşme bu sizin hayatınız önemli olan sizin mutlu olmanız evin içindeki huzurunuz siz Allah’ı (cc) razı etmeye bakın başka insanların ne dediğine bakarak ömrünüzü geçirirseniz kendinize hayatı zehir edersiniz halk ne der değil HAK ne der deyin.
Bazı insanlar sana sen bu kafayla gidersen çok ezilirsin diyor olabilir oysa çok yanlış düşünüyorlar ne diyor Peygamber efendimiz (s.a.v) kızı Fatima ya (r.anha) ; Sen ona eş ol ki o sana köle olsun... ipleri ilk günden ele almakmış yok ilk günden sert olacakmışsın yok kardeşim yok ,sen saliha eş olmasını bil karşında ki müslümansa Allah korkusu varsa seni ezmeye korkar senin emanet olduğunu bilir...
Velhasıl kelam kardeşlerim çok yüklenmeyin evlendikten sonra yavaş yavaş alırsınız. Ne o evime misafir gelecek bu mu evi, bu nasıl ev falan derler diye mi bu kadar caf caf vallahi insanlar ne der diye de en pahalisını almaya kalkmayın...
Erkek kardeşlerim sizde dünya malında çok gözü olan hanımlardan uzak durun dünya malına önem veren dünya sevgisine kapılmış bir eşden hayr gelmez...
Az olsun öz olsun ama huzurunuz olsun kardeşlerim...Huzur yoksa bir parça ekmeğin tadı yoktur.

“Zikrin en faziletlisi Lâ ilâhe ilallah; duanın en faziletlisi de Elhamdülillah’tır.” (İbni Mace, Tirmizi)

 


Fotoğraf açıklaması yok.
Ilim Irfan Sofrası

İHLÂSLA SÖYLENEN “KELİME-İ ŞEHÂDET”İN AĞIRLIĞI

Rasûlüllah (s.a.v.) Efendimiz bir gün, ihlâsla söylenmiş bir kelime-i şahâdetin, âhirette mü’minin terâzisinin sağ kefesini nasıl yükselteceğini şöyle anlatmışlardır:
“Azîz ve Celîl olan Allah Teâlâ kıyâmet günü, ümmetimden bir adamı halkın içerisinden alır ve onun için doksan dokuz adet büyük defter açar. Her defter, gözün alabildiği kadar kocamandır. Allah Teâlâ adama sorar:
- Bu defterlerde yazılı olanları inkâr ediyor musun? Muhâfız kâtiplerim (olmadık şeyler yazarak) sana zulm etmişler mi?
Kul:
- Hayır, ey Rabb’im, (hepsi doğrudur!) der.
Allah Teâlâ sorar:
- (Bunları işlemenden dolayı açıklamak istediğin) bir özrün (bir mâzeretin) var mı?
Kul:
- (Beyan edecek bir özrüm) yok, ey Rabb’im, der.
Azîz ve Celîl olan Allah Teâlâ:
- Evet, senin bizim yanımızda (büyük ve makbul) bir de hasenen (iyiliğin) var. Biz bugün sana zulm etmeyeceğiz! buyurur. Hemen bir kart çıkarılır. Üzerinde, “Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Rasûlüllah” yazılı.
Sonra Allah Teâlâ buyurur:
- Ağırlığını (yani ibâdetlerini ve sâlih amellerini) hazırla!
Kul sorar:
- Ey Rabb’im! Bu defterlerin yanındaki şu kart da ne?
Allah Teâlâ ona (tekrar):
- Sana zulm edilmeyecektir! buyurur.
Hemen defterler mîzânın bir kefesine konulur, kart da diğer kefesine... Tartılırlar. Neticede defterler hafif kalır, kart ağır basar. Esasen Allâh’ın ismi yanında hiçbir şey ağır olamaz!” [Tirmizî, Sünen, İman, 17, Hadis no: 2639]