11 Ekim 2020 Pazar

PÖÇ KUYRUK SOKUMU KEMİĞİ EĞİLMESİNİ VE BATMASINI NASIL DÜZELTİRİZ sağlığımızın müthiş şifreleri. M.ulaş

 

PÖÇ KUYRUK SOKUMU KEMİĞİ EĞİLMESİNİ VE BATMASINI NASIL DÜZELTİRİZ sağlığımızın müthiş şifreleri. M.ulaş
Parmağınızla arkadan uyluk kemiğinizi bulun derinin altından parmağınızı uyluk kemiğinixi geriye doğru güçlüce çekin kırt sesi duyarsınız işte o zaman işlem tamamdır felç riski yüksek ameliyattanda kutulursunuz 15 gün oturmayın simitle oturun pöç değmesin şifa olsun saygılar
M.ulaş

uyumamak için

 

Stres ve kaygı insanı harab eder...

 


KİMSENİN YAPTIĞI YANINA KALMAZ

 KİMSENİN YAPTIĞI YANINA KALMAZ

Harun Reşid, sarayının bahçesindeki bir gül fidanını çok beğenir. Yaprağı, kokusu, görünüşüyle dikkatini çeken gülü özel bakıma alması için bahçıvana emir verir. Bahçıvan üzerine titremeye başlar gülün ne var ki, sakınan göze çöp batar derler ya. Aynen öyle olur. Bir sabah bahçıvan gelip bakar ki, gülün dalına konan bir bülbül, ne kadar yaprak varsa hepsini gagalayarak yere düşürmüş. Tek yaprak bırakmamış gülün başında korku içinde koşar halifeye:
Sultanım der, üzerine titrediğimiz gülün yapraklarını bir bülbül gagalayarak yere dökmüş, tek yaprak bırakmamış gülün başında.
Harun Reşid, telaş etmeden cevap verir:
Üzülme efendi üzülme, der, bülbülün yaptığı yanına kalmaz.
Rahat bir nefes alan bahçıvan işine döner, bir gün bakar ki, bir yılan yaprakları düşüren bülbülü yakalamış, yutmak üzere, otların arasında kayıp gidiyor.
Heyecanla yine halifeye gelir:
Sultanım der, bülbülü bir yılan yakalamış, yutarken gördüm.
Sultan yine telaşsız:
Merak etme efendi der, yılanın yaptığı da yanına kalmaz.
Bahçıvan yine işine döner, bir ara bahçede çalışırken otların arasında yılanı görür.
Hemen elindeki küreğiyle darbe üstüne darbe indirerek yılanı orada öldürür.
Sevinçle geldiği halifeye durumu anlatır:
Sultanım der, bülbülü yakalayan yılanı ben de bahçede otlar arasında yakalayıp küreğimle öldürdüm.
Harun Reşid yine sakin:
Bekle efendi bekle der, senin de yaptığın yanına kalmaz.
Nitekim çok geçmez bahçıvan hatalar yapar,c yakalayıp halifenin huzuruna çıkarırlar, cezalandırılmasını isterler;
Halife emrini verir: Atın bunu zindana.
Hemen yaka paça zindana doğru götürürken geriye dönen bahçıvan şunları söyler:
Sultanım der, bülbülün yaptığı yanına kalmaz dediniz, onu yılan yuttu. Yılanın yaptığı yanına kalmaz, dediniz, onu da ben öldürdüm. Şimdi benim yaptığım da yanıma kalmıyor, sen zindana attırıyorsun. Herkesin yaptığı yanına kalmıyor da senin ki mi yanına kalacak..? Demek sana da bir yapan çıkacak, öyle ise gel sen bana yapma ki bir başkası da sana yapmasın.
Harun Reşid, doğru söyledin bahçıvan, diyerek:
Bırakın bahçıvanı, çiçekleri sulamaya devam etsin.
Derler ki: Sultanımız, yaptığı yanına kalır. Hayır der, kimsenin yaptığı yanına kalmaz, en ağır şekliyle ahirette ödemeye tehir edilir ama gafil insanlar bunun farkına varamaz da, yaptığı yanına kaldı sanırlar. Evet,kimsenin yaptığı yanına kalmaz, bunda hiç şüpheniz olmasın. Yanına kaldı sanılanlar daha ağırıyla ahirette ödemeye tehir edilirler. Ne var ki, gafil insanlar bunun farkına varamaz da yaptığı yanına kaldı sanırlar..!

HANIMLAR İLE ALAKALI RASÜLÜMÜZ'ÜN (S.A.V.) MÜBAREK SÖZLERİ

1. Güzel amel sahibi bir kadın yetmiş veliden üstündür.

2. Kötü amel sahibi bir kadın bin kötü amel sahibi erkekten daha kötüdür.
3. Hamile bir kadının iki rekât namazı hamile olmayan bir kadının yetmiş rekât namazından daha hayırlıdır.
4. Bir kadının kendi çocuğuna emzirdiği her yudum süt için ayrı ayrı ecir vardır.
5. Evin erkeği eve yorgun geldiği zaman hanımı güler yüzle hoş geldin derse yarım cihat sevabı alır.
6. Bir kadın çocuğunun ağlaması sebebiyle gece uyuyamasa o kadına yirmi köle azat etme sevabı verilir.
7. Bir kadın kocasına, bir koca da hanımına rahmet ve merhametle bakarsa Allah Teâlâ’da her ikisine rahmetle bakar.
8. Bir kadın ki kocasını Allah yoluna gönderiyor ve kendiside âdâbı ile evinde oturursa kocasından beş yüz sene evvel cennete girecektir. Yetmiş bin meleğin ve hurilerin sultanı olacaktır. Cennet suyuyla yıkandıktan sonra yakuttan yaratılmış bir at üzerinde kocasını karşılayacaktır.
9. Bir kadın hasta olan çocuğu sebebiyle uyuyamasa ve onu rahatlatmak için uğraşırsa Allah Teâlâ onun günahlarını affeder ve on iki senelik kabul olunmuş ibadet ecri verir.
10. Bir kadın süt veren hayvanını besmele çekerek sağmaya başlarsa o hayvan onun için dua eder.
11. Bir kadın besmele çekerek hamur yoğurursa Allah Teâlâ onun rızkına bereket verir.
12. Bir kadın Allah’ı zikrederek evini süpürürse Kâbe’yi süpürmüş gibi ecir ve sevap alır.
13. Bir kadın beş vakit namazını kılar, namusunu muhafaza eder, kocasına itaat ederse cennetin kapılarından dilediğinden girsin.
14. Kocasına itaat etmeyen kadının kılmış olduğu namaz başından yukarı geçmez.
15. Hamile olan bir kadına gündüzleri oruç tutmuş geceleri de ibadetle geçirmiş gibi sevap verilir.
16. Bir kadın doğum yaparsa Allah Teâlâ ona yetmiş senelik namaz ve oruç sevabı yazar. Çektiği zahmetlere ve her damara gelen sancıya bir hac yapmış sevabı verir.
17. Eğer bir kadın doğumdan sonra kırk gün içinde ölürse ona şahadet (şehitlik) derecesi verilir.
18. Eğer çocuk gece uyanır annesi de beddua etmeden ona süt emzirirse kendisine bir senelik namaz ve oruç sevabı verilir.
19. Çocuk sütten kesildikten gökten bir melek iner ve çocuğu emziren anneye şöyle nida eder. Allah sana cenneti vacip kıldı.
20. Kocası söylemeden bir kadın kocasına hizmet yaparsa yedi tane yetmiş gram altın tasadduk etmiş sevabı verilir. Kocası söyledikten sonra yaparsa yedi tane yetmiş gram gümüş tasadduk etmiş sevabı verilir.
21. Eğer kocası kendisinden razı olduğu halde bir kadın ölürse cennet o kadına vacip olur.
22. Saliha bir kadın yetmiş erkekten üstündür.
23. Hanımına bir mesele öğretene yetmiş senelik ibadet sevabı verilir.
24. Tesettürüne dikkat eden kadına cennette Allah Teâlâ’nın hususi rahmeti olacaktır.
25. İnce elbise giyen kadınlar, yabancı erkeklerde şehvet uyandıran kadınlar, dışarı çıkarken süslenip koku süren kadınlar ne cennete girecekler nede kokusunu duyacaktır.
Allah rızası için hanım kardeşlere tebliğ edelim

RESULULLAH’IN SÜVARİSİ “HZ MİKDAT” EVİ MEDİNE .Adı, Mikdâd bin Amr Resûlullah’a ( aleyhisselâm ) ilk olarak îmân eden Eshâb-ı kirâmlardandır.Resûlullah efendimize îmân edenlerin yedincisi olduğu bildirilmektedir.Peygamberimizin amcası Zübeyr’in kızı Dıbâa ile evlendi. Hazreti Mikdâd bin Esved de, Habeşistan’a hicret eden kâfilenin içinde yer aldı. Peygamberimizin Medine’ye hicretine kadar orada kaldı. Bu hicretten sonra Medine’ye döndü. Hicretin ikinci (m. 624) yılında Bedir Savaşı başlayacağı sırada Peygamberimiz ( aleyhisselâm ) Eshâbın ileri gelenlerini toplayıp onlarla istişâre etti. Henüz müslümanlar çok azdı. Harp için hazırlıkları yok sayılırdı. Maddî imkânları azdı. Önce Hazreti Ebû Bekir’in ve Hazreti Ömer’in fikirlerini aldı. Onlardan her biri “Hiç bir hizmet ve fedâkârlıktan geri durmayız!” diyerek, Resûlullahın dilediği gibi hareket etmesini istediler. Bu sırada konuşmak için müsâade isteyen Mikdâd bin Esved ( radıyallahü anh ) dedi ki: “Yâ Resûlallah! Allahü teâlâ sana neyi emrettiyse onu yap! Vallahi biz, İsrâiloğullarının Hazreti Musa’ya dediği gibi “Git Rabbinle beraber düşmanlara karşı çık! Biz buradan kımıldamayız” şeklinde bir söz söyleyecek değiliz. Biz sana tâbiyiz, Senin sağında, solunda, önünde ve arkanda dâima düşmanla çarpışırız” Onun, bu feragat ve şecaat misâli sözlerinden son derece memnun olan Peygamberimiz ( aleyhisselâm ) ona duâ etti. Bedir Savaşında büyük bir kahramanlık gösteren Mikdâd bin Esved ( radıyallahü anh ) bu savaşta İslâm ordusundaki tek süvari idi. Bunun için kendisine, Resûlullahın süvarisi denilirdi. Hazreti Mikdâd, ok atmakta, binicilikte son derece mahir bir yiğitti. Bedir’deki kahramanlıkları siyer ve hadîs kitaplarında anlatılmaktadır. Hazreti Ömer vefât edeceği zaman onu çağırıp “Yâ Mikdâd! Beni kabre koyduktan sonra şûra (danışma) heyetini çağır ve onları bir evde topla, içlerinden birini halife seçinceye kadar onları orada tut” emrini vermiştir. O da bu emri gereği gibi yapmıştır Peygamber efendimiz, kumandanlarından olan Mikdâd bin Esved’i çok severdi. Peygamberimiz ( aleyhisselâm ), onun hakkında şöyle buyurdu: “Allah bana Eshâbımdan dört kişiyi özellikle sevdiğini bildirip, benim, de onları sevmemi emir buyurdu ki: bunlar; Ali, Mikdâd, Selman ve Ebû Zer’dir.” İşaretli alan , babusselam kapısının girişi “önü” Hz Mikdât efendimizin evinin olduğu yer olup Hz Miktad iman eden ilk 7. sahabe olup islamiyete cok onemli katkıları olmustur .Hz Osman zamanında vefat etmiştir , kabri Şerif’i cennetül baki mezarlığındadır Allahü teala ondan cok razı olsun

 

KARA DUT Halsizliğe iyi gelir, Aşırı yorgunluğu giderir, Antibiyotik etkisi yaparak Ağız, Boğaz enfeksiyonlarını giderir, Yaşlanmayı geciktirici etkisi vardır. Bağırsak kurtlarından kurtulmakiçin birebirdir. Kabızlık sorunu ortadan kaldırır

 

Bazı küfür sözler
Bu sözleri söylemek küfre yani kâfirliğe sebep olur mu?
CEVAP
Bunlardan küfür olanların hepsini Fetâvâ-i Hindiyye’den alarak aşağıya çıkardık:
1- Kur’andaki yedullah, vechullah tâbirleri için, (Bunlar, Allah’ın uzuvlarıdır) demek. Yani (Allah’ın eli ve yüzü vardır) demek.
2- (Allah, susturamıyor senin dilini, ben nasıl susturayım) demek.
3- (Seni Allah’tan daha çok seviyorum) demek.
4- Allahü teâlâ için, mekân isnat etmek, mesela, (Allah’ın olmadığı, boş bir yer yoktur. Allah, göktedir, yukarıdadır, aşağıdadır, gökten veya Arş’tan bizi görüyor) gibi sözler söylemek.
5- (Allah, Cennette olacak ve müminler de Allah’ı Cennette görecektir) diyerek Allah’a mekân isnat etmek. [Allahü teâlâyı müminler Cennette, cihetsiz olarak, karşısında bulunmayarak ve nasıl olduğu anlaşılmayarak görecektir. Bu şekilde inanmak lazımdır.]
6- (Peygamberler günah işleyebilir) demek.
7- Peygamber için, sıradan biri gibi, (Şu adam, o adam) demek. [Hintli Hamidullah, Peygamber efendimiz için (Bu adam) tâbirini kullanmıştır. İslam Peygamberi isimli kitabında, (Kırkında bu tecrübeli adam, kavmini ıslaha teşebbüs etti) diyor. (s. 34)]
8- Hazret-i Ebu Bekir veya Hazret-i Ömer’e sövmek ve onlara lanet etmek.
9- Mutezile gibi, (Allah dünyada görülmediği gibi, âhirette de görülmez) demek.
10- Mütevatir olan hadisleri inkâr etmek.
11- Def, kaval [veya başka çalgı] çalarak Kur’an okumak.
12- (Çok Kur’an okudum, benden günahı kaldırmadı) demek.
13- Birine (Namaz kıl!) denince, (Sen namaz kıldın da ne oldu) demek. (Fetâvâ-i Hindiyye)