13 Ekim 2020 Salı

ALTIN OTUNUN ÖLMEZ OTUNUN FAYDALARI sağlığımızın müthiş şifreleri m.ulaş Altın otunun sağlık açısından faydalarından bazıları şunlardır:

 

ALTIN OTUNUN ÖLMEZ OTUNUN FAYDALARI sağlığımızın müthiş şifreleri m.ulaş
Altın otunun sağlık açısından faydalarından bazıları şunlardır:
Sindirim sistemine iyi gelir
Mide öz suyunun artmasına destek olarak sindirim problemi yaşayanlara yardımcı olur. Ayrıca, yemek yedikten sonra oluşan şişkinlik, hazımsızlık gibi sorunlarla baş etmede de yardımcıdır.
Sağlıklı bir böbrek
Pankreas, böbrek ve safra kesesinin düzenli çalışmasına yardımcı olarak, salgıların sağlıklı bir şekilde salgılanmasını sağlar. Bu özelliği safra kesesi ve böbreklerde oluşabilecek taş sıkıntısının önüne geçtiği söyleniyor.
Doğal ateş düşürücü
Altın otunun yüksek C vitamini ve P vitamini içeriği bir çok hastalıkta baş rol oynayan yüksek ateş problemlerinde oldukça etkili olduğu bilinmektedir.
Kilo vermeye yardımcı
Metabolizma ve beslenme bozukluklarına bağlı olarak gelişen obezite hastalıklarına karşı oldukça etkili olan altın otu, vücutta yağ yakımını hızlandırarak fazla kilolardan kurtulmanıza yardımcı olmaktadır.
Mide dostu
Altın otunun özellikle mide sorunlarını iyileştirici özelliğe sahip olduğu klinik araştırmalarda kanıtlanmıştır. Altın otu, içeriğideki zengin mineralleri sayesinde mide asit dengesini koruyarak iltihaplanmalara ve gastrite iyi gelmektedir.
İdrar söktürücü
Altın otu özellikle çay olarak tüketildiğinde enfeksiyonu önler ve antiseptik özelliği sayesinde idrar yollarının düzgün çalışmasına yardımcı olur. Toksinlerin vücuttan atılımını kolaylaştırır ve iyi bir idrar Altın otunun faydaları;
Sindirim sisteminin fonksiyonlarını düzenler.
Mide ve bağırsak sorunlarını giderir. Mide ekşimesi, mide yanması, gastrit gibi sorunları giderir.
Basur tedavisine yardımcı olur.
Mide özsuyunu artırır.
Prostatın için şifalıdır
Böbreklerde oluşan kum ve taşların dökülmesine yardımcı olur.
Çok etkili bir idrar söktürücüdür.
Altın otu çayının zayıflatıcı özelliği olduğu düşünülmektedir.
Ödem attırıcı olmasından dolayı tavsiye edilebilir.
İdrar yolu Enfeksiyonlarını önler
Hemoroit tedavisinde yardımcıdır.
Pankreas salgısını artırır.
Safra salgısını artırıcı özelliktedir.
Romatizma, kireçlenme, eklem ve kas ağrılarını hafifletici, kramp çözücü etkisi vardır.
İltihap oluşumunu önler,
Egzama, siğil, sedef gibi cilt sorunlarını gidermek için altın otu çayı tüketilmesi ve altın otu yağı sürülmesi önerilir.
Cildin sıkılaşması ve nemlendirilmesi için de altın otu yağı ile bakım yapılır.
Düzenli olarak altın otu çayı tüketiminin varis oluşumunu önler ve var olan varislerin görünümünü azaltır.
Çayının yapılışı;
İki buçuk su bardağı kaynamış suyun içine bir çorba kaşığı altın otu ilave edin 10 dakika demlenme işleminden sonra afiyetle tüketin.ALINTI.

CORONANIZDAN BASİTÇE KURTULUN basitçe m.ulaş önce doktora gidin saygılar

 

CORONANIZDAN BASİTÇE KURTULUN basitçe m.ulaş önce doktora gidin saygılar
Coronaya yakalandıysanız okuyun 1 su bardağına 1 tatlı kaşığı veya çay kaşığı sodyum bi karbonat koyun 1 limon sıkın üzerine sıcak su ilave edin yarım çay bardağı için kalanıyla gargara ve burna çekin günde 5 defa ve bol su için 20 dakika sonra yakalandıysanız eğer kantaron bitkisini suda kaynatın buharına durun günn boyu 5 defa buhara durun öksürük ciğerleri tahrip ediyor m.ulaş
kantaron durduruyor ve balgam.çıkarttırıyor peçeteye nane yağı ve lavanta yağı kekik yağı damlatın burnunuzdan çekin gün boyu 10 defa saygılar m.ulaşSağlığımızın müthiş şifreleri

KALP DAMAR SORUNLARIMIZA KESİN ÇÖZÜM VE NEDEN TIKANIYOR KARACİĞERİMİZİN ÖNEMİ OKUYALİM BOŞUNA ÇEKMEYELİM m.ulaş

 SAĞLIĞIMIZIN MÜTHİŞ ŞİFRELERİ

KALP DAMAR SORUNLARIMIZA KESİN ÇÖZÜM VE NEDEN TIKANIYOR KARACİĞERİMİZİN ÖNEMİ OKUYALİM BOŞUNA ÇEKMEYELİM m.ulaş
Damar tıkanıklığı için çobançökerten otu çayı alıç çiçeği çayı ve sirkesi kullanın gingo biloba çayı için ayrı ayrı 1 su bardağı ceviz yağı için 1 yemek kaşığı aç veya yiyin 2 ay devam edin düzelirsiniz ama tekrarlar bir süre sonra
Asıl sorunumuz karaciğerimiz filitrelerimiz tıkanınca kalp damar sorunlarımızda başlıyor kanımız vücudumuzda kirli ve yağlı dolaşmaya başlıyor kalp ve kılcal damarlardan tıkanmalar başlıyor giderek kalbin ana damarlarıda tıkanmaya başlıyor baypaslar bir zaman sonrada stendlar başlar takılır sorun büyüyerek devam ediyor damar bozulmaları varisler dolaşım yetmezliği başlıyor kalbi besleyen kılcal damarlarda tıkalı olduğu için kalp yeteri kadar çalışamaz oluyor
Çaresi var önce karaciğerimizi temizleyelim onaralım karaciğer tedavisini basitce ve kararlı yapalım devedikeni tohumu enginar tohumu beraber çektirilir sabah akşam 1 rer tatlı kaşığı yemekle alınır karahindibağ otu çayı ve sinirli ot çayı 1 rer su bardağı içilir lavanta çayı içilir 1 su bardağı bunları güne yayın tok için 3 ay devam edin
Perhizide var buğdaygiller ürünleri mısır ürünleri tatlı ne varsa hazır gıdalar hayvansal ürünler 3 ay kadar yasaklarımız perhizi tutacaksanız başlayın yoksa hiç başlamayın Rabbim Şafi ismiyle şifa versin tüm hastalara sağlık en büyük servetiniz unutmayın M.ulaş

LEYLAK VE LEYLAK YAĞININ FAYDALARINI BİLİYORMUSUNUZ ÖĞRENELİM sağlığımızın müthiş şifreleri m.ulaş

 

2s
 
LEYLAK VE LEYLAK YAĞININ FAYDALARINI BİLİYORMUSUNUZ ÖĞRENELİM sağlığımızın müthiş şifreleri m.ulaş
Leylak yağının faydaları saymakla bitmez güçlü bir Antioksidandır.
Süper Antiseptiktir.
Harika Antiperiyodik bir tonik niteliğindedir. Yani bazı rahatsızlıkların tekrar tekrar ortaya çıkmasına engel olur.
Antifungaldir. Mantar enfeksiyonlarını geçirir.
Genel olarak vücuttaki iltihaplanmaları önlemeye yardım eder.
Bakterilerle savaşır.
C vitamini zenginidir.
Gut hastalığının şikayetlerini azaltır.
Ateşi düşürmeye yardım eder.
Ateşli hastalıklarda terletmeye yardım eder.
Sıtma hastalığının tedavisinde etki gösterir. Ayrıca bu hastalığın ortaya çıkmasını da engelleyici etki gösterir.
Buhar yöntemiyle kullanıldığında bronşit ve astımı geçirmek konusunda başarılıdır.
Karna masaj yapılarak sürüldüğünde kadınlardaki regl düzensizliklerini gidermeye yardım eder.
Ayak ve genel vücut kokularını geçirmeye yardım eder. Bu etkisi için ayakların yıkandığı suya ya da duşta kullanılan suya birkaç damla damlatılabilir.
Fiziksel etkisinin yanında, zihinsel ve ruhsal anlamda da rahatlatıcı etki gösterir.
Depresyon ve anksiyete gibi ruhsal sorunları tedavi edici özellik gösterir.
Konsantrasyonu ve motivasyonu artırır.
Leylak Yağının Cilde Faydaları
Yüzdeki kırışıklıkları ve çizgileri azaltmaya yardım eder.
Yaşlanmanın etkilerini azaltarak cildin daha uzun süre genç görünmesini sağlar.
Cildin sarkmasına engel olur.
Cildi nemlendirmeye yardım eder.
Cilde canlılık ve ışıltı kazandırır.
Cildin yorgun görünmesinin önüne geçerek ona enerji pompalar.
Pek çok bitkisel yağ gibi, leylak yağı da doğal nemlendiriciler arasındadır.
Ciltteki yaraları tedavi edici etki gösterir.
Cilt ve deri hastalıklarının tedavisinde az da olsa faydası söz konusudur.
Yaraları ve sıyrıkları geçirmeye yardım eder. Ancak yalnızca basit yaralar üzerinde uygulanmalıdır. Derin kesikler için uygun değildir.
Cilt üzerindeki kızarıklıkları alır.
Güneş yanığını hızlıca tedavi eder.
Leylak Yağının Sindirime ve Mideye Olan Faydaları:
Vücuttaki toksik maddeleri atmak konusunda etki gösterir.
Bilhassa, kurt düşürmek için birebirdir.
Mideyi rahatlatmaya yardımcı olur.
Mide ve bağırsak bezlerini çalıştırıcı etki gösterir.
Gaz söktürmeye yarar.
İdrarı artırmaya ve sökmeye yardım eder.
İştah açar.
Leylak Yağının Ağrı Kesici Etkisi:
Romatizmal ve mafsal ağrıları geçirmeye yardımcı olur.
Kramplara iyi gelir.
Siyatik ağrıları giderir.
Adele ve kas ağrılarını hafifletir.ALINTI
Bitki alerjisi olanlar hiç bir bitkiyi kullanmasınlar
Yağın kalitesi çok önemli saygılar

Nazife Cihan hanım buyrun ALİNTİDİR!!! 46 yaşındayım. Evliyim. 20 yaşında ikiz kızlarım var. GATA mezunu tıp doktoruyum ve halen hekimliğe aktif olarak devam etmekteyim


Sağlıkla ilgili yazılanları okuduğumda gördüm ki; çok fazla malumat, bilgi eksikliği ve kavram kargaşası var. Konuşulanlara ayrı ayrı değil, umumi bakış, genel olarak cevap vermeye çalışacağım.
Öncelikle Tıp Fakültelerimizde gıda, besin tamamlayıcılarıyla alakalı bir ders okutulamadığından, Türkiyedeki doktorların %95 i doçent, profesör de olsalar, balık yağı, polen, arı sütü gibi ek besin maddelerini ve kullanım alanlarını bilmemektedirler. Geri kalan %5 ise tıbbi çalışmalarda veya yurt dışı kongrelerde tesadüfen bunlarla karşılaştığı için bilir ama onlar da
nerelerde ve ne dozda kullanılacağını bilmezler.
Burada suç biz tıp doktorlarında değil, Türkiye'deki Tıp
eğitimindedir. Yurt dışındaki hekimler bu tür ürünleri bilmekte ve
“tamamlayıcı tıp" olarak kendileri de dahil herkeste kullanmaktadır. Aksi takdirde Türkiye de hiçbir vicdanlı doktor;
- 9 tane balık yağıyla; romatoid artriti,
- Aloe vera ve propolisle; reflü, gastrit ve ülseri,
- Aloe vera ve propolis ve balık yağıyla; astımı,
- Balık yağı, B12 ve folik asitle; psikiyatrik rahatsızlıkları,
- Balık yağı ve argiyle; damar tıkanıklıklarını,
- Ginsengle; migreni,
- Polen ve pomesteenle; kansızlığı,
- Aloe vera, polen, fields of greens ve balık yağıyla; şekeri,
- 6 tane besin tamamlayıcısıyla; kanseri, vurabileceklerini bilselerdi,
kullanmazlar mıydı?
Onca insan kilo problemiyle boğuşurken, zayıflatıp sağlıklarına
kavuşturmazlar mıydı onları? Tabii ki kullanırlardı ve tabii ki
kavuştururlardı. Meslektaşlarımın bu çeşit ürünlere menfi, olumsuz tepki vermelerinin altında sadece bilgi eksiklikleri değil, sağlığı paraya dönüştürmeye çalışan, tıpta “ŞARLATAN" dediğimiz ucube yaratıkların piyasadaki engellenemeyen varlığı da yatar. O yüzden bir hekime balık yağını, polen ya da propolisi sorduğunuzda; “Bırak bu saçmalıkları, sen doğru beslenmene bak” cümlesini duyarsanız şaşırmayın. Çünkü onlar gıdaların, besin maddelerinin besin değerlerini yitirdiğinin, neredeyse bütün nebatatın, bitkilerin genetik yapılarıyla oynandığının ve hastalıkların altında yatan sebeplerin yine bu mevcut tüketilen besin maddelerinin olduğunun farkında değiller!
Gelelim doğru malumat ve bilgilere:
Nebati omega3, asla hayvani omega3’ün yerini tutmaz!.. Yani ceviz, ıspanak, semiz otu yiyerek bu iş olmaz!.
"BALIK YAĞI; doğumdan ölüme kadar herkesin sistemli, düzenli ve devamlı kullanmak mecburiyetinde olduğu, en mühim ilave gıda, ek besin maddesidir.”
Türkiye'deki meslektaşlarım bilmeseler de, dünyada en çok bilinen ve üzerinde en fazla tıbbi çalışma yapılmış (2.400 den fazla çalışma var) maddedir üstelik Omega3. Tıbbi olarak 4 hususiyeti, özelliği vardır balık yağının;
1) Antiinflamatuar; iltihap giderici,
2) Antioksidan; temizleyip yenileyici,
3) Antitümöral; kitle engelleyici,
4) Antiaterosklerotik; damar sertliğini, daralma ve tıkanıklıkları önleyici…
Amerika'dan İngiltere'ye, Avustralya'dan Almanya'ya kadar herkese, üstelik doktor nezaretinde kullandırılmaktadır balık yağı.
Japonya'da ise balık yağı kullanımında, direkt sağlık bakanlığı devrededir.
Yeni doğan bebeğe - Biz Türkiye'de, bebek 6 aylık olana kadar anne sütü dışında bir şey vermezken - anne sütüyle birlikte balık yağı da vermektedirler.
- Üstelik de neredeyse bizim büyüklere verdiğimiz doz olan 0.9 gram/gün olarak.
- 3 ile 5 yaş arası bütün çocuklara; bizdeki erişkin dozunun 1.5 katı olan 1.5 gram/gün verilmektedir.
- 50-70 yaş arası kadınlara; 2.5 gram/gün, erkeklere 2.9 gram/gün,
- Hamilelere; 2.1 gram/gün,
- Lohusalara; 2.5 gram/gün kullandırılmaktadır.
NETİCE
Sonuç ne sizce?
Türkiye'de kalpten ölüm oranı %50 iken yani 2 kişiden biri kalpten ölürken;
Japonya'da bu oran %13 tür! Japonya’da 100 yaş üzeri yaşayan insan sayısı ise; (Verileri görmeme rağmen inanmakta ben bile güçlük çekiyorum) tam 300.000 kişidir! 90 yaşında birisi öldüğünde: “Vah vah! Genç yaşta, çiçeği burnunda gitti” diyorlar oralarda.
Bizde ise: “Maşallah… Dünyaya kazık çakmış, amma da yaşamış” deniyor.
Piyasada çok ucuza satılan, Norveç, Alaska kökenli olduğu söylenen balık yağları var. Bunların bir çoğunun prospektüslerini okudum.
Hiçbirisinde hangi cins balıklardan ve balığın neresinden elde edildiği yazılmamış! Bu kadar ucuz olmaları, düşündürücü değil mi sizce de? Benim ailemde ve kendimde kullandığım balık yağı, “somon, sardalye ve uskumru" gibi “soğuk deniz balıklarının” gövdesinden elde edilmekte. 150 devlette denetlenmiş ve o ülkelerde satılan bir balık yağı ayrıca.
Ben bir hekim olarak, bu yazıyı yazmakla vicdani mesuliyetimi yerine getirmiş oluyorum. Fakir ya da zengin hiç kimsenin bebeğinin ya da ailesinin hayatı, diğerlerinkinden kıymetli değildir ve herkesin doğru malumatlara, doğru bilgiye ulaşma hakkı vardır.
Dr. Serdar Hakan Çiftçi

12 Ekim 2020 Pazartesi

Hz. Süleyman Peygamber’in Kurduğu Şehir :


Büyük Seyyah ve coğrafya bilimcisi Evliya Çelebi, Seyahatname isimli eserinde İstanbul’un kuruluşunun Hz. Süleyman Peygamber tarafından yapıldığını söyler ve şöyle anlatır:
Hazreti Peygamber Efendimizin doğumundan 1600 yıl önce Hz. Süleyman, babası Hz Davut'dan sonra hem hükümdar ve hem de Peygamber olmuştur. İnsanlara, iman etmiş cinlere, kuşlara ve vahşi hayvanlara hükmetmektedir.
Mağrip diyarında Okyanus ortasında FERENDUZ adasında SİDON adında bir padişah vardır. Bu şahıs Hz. Süleymen'a boyun eğmeyip onun getirdiği dini kabul etmemiştir. Bunun üzerine Hz. Süleyman kalabalık bir orduyla Sidon üzerine gider ve onu yener. Adasını yerle bir eder, halkını köle edinir. Bunlarla beraber Sidon'un periler kadar güzel kızını da kendisine eş olarak alır. Çünkü Hz
Süleyman o anda bekârdır. Belkıs vefat etmiştir. Sidon'un kızı ALİNE’yi bugünkü Yunanistan'a getirir. Ama kız şeytanın aldatmacasıyla devamlı ağlamakta ve üzülmektedir. Hz. Süleyman sebebini sorunca:
“Ey Allah dostu, dilerim ki benim için burada büyük bir saray yaptırırsın, ben de geri kalan ömrümü orada daima ibadetle geçiririm ve babamın bir de resmini yaptırırsan ona baktıkça teselli olurum.” der. Kızın bu isteğini Hz. Süleyman kabul eder. “Temaşalık” adıyla bilinen sarayı yaptırır ve oradan ayrılır. Kendisi bugünkü Sarayburnu denilen yere otağını kurar. Bir gece kalır.
Suyunu ve havasının kendini dinçleştirdiğini görür. Hemencecik orada büyük bir saray, köşkler ve bahçeler yaptırır. Ardından İstanbul için:“ Bu yerler kıyamete kadar mamur ve bakımlı olsun” diyerek, hayır duasında bulunur. Kimi yorumculara göre İstanbul'un bu kadar deprem ve yangın geçirmesine rağmen Hz. Süleyman'ın duası sebebiyle ayakta durduğuna inanılmaktadır.
Bu arada meğer Aline, babasının resmini yaptırmakla gizlice putperestliğe özenmiştir. Süleyman Peygamber tabi ki bunu duyar ve kızı öldürtür ve buradan da ayrılarak Kudüs'e döner ve orada babası Hz. Davut'un başlattığı Mescid-i Aksa'yı bitirmeye gider. Rivayet odur ki işte bugünkü İstanbul’un ilk temelleri Hz. Süleyman’ın Sarayburnu’na inşa ettirmiş olduğu bu sarayla başlamıştır.


HER AN ÖLEBİLECEĞİNİZİ UNUTMAYIN. ÖLÜME HAZIRLANIN Her an ölebileceğinizi ve hayatınızın hesabını Allah'a vereceğinizi unutmayın.Öldükten sonra Allah'ın size hiçbir zaman dünyaya dönme fırsatı vermeyeceğini kesinlikle unutmayın.

 https://ilimkutusu.blogspot.com/ tıkla