“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
https://vimeo.com/tomorhoca
- Ana Sayfa
- İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
- Dini bilgiler
- Hatim duası Türkçe Hatim Duası
- Ahmet tomor hoca sohbetleri
- suleymaniye
- Ruhlar kabirde hep kalır mı?
- Şehitlik ve Fazileti
- İslami Eğitim
- ALLAH (C.C.) 'ÜN SIFATLARI
- Ahmet Tomor Hocaefendi Sohbetleri
- Veysel Gürler
- Umman'dan Şifâlar
- İSLAMİ BİLGİLER KİTAP SOHBET SEYRET MULTİMEDYA
- Safakat İslami Forumları
- sadakat.net
- Ehl-i Sünnet Hanefi
- HAVAS İLMİ-MÜCERREBAT-I İLAHİ ŞİFACILAR
- Sağlığımızın müthiş şifreleri Sayfadaki tüm bilgiler bilgi amaçlıdır kullanım tercihi size aittir önce araştırın inceleyin doktorunuza danışın saygılar
- Sayfa ve guruptaki bilgiler bilgi amaçlıdır araştırın araştırmadan doktorunuza danışmadan kullanmayın sakın saygılar hepinize m.ulaş
- MUHTASAR İLMİHAL | Fazilet
- İLİM BÖLÜMÜ
- İmam Suyuti Camius Sağir
- Dini Sorular Molla Cami dini sorular ve cevapları
- incemeseleler
- "Nazar, deveyi kazana, insanı mezara sokar."
- YAVRULARIMIZA ELİF CÜZÜ ÖĞRETELİM. BİZLERDE TEKRAR EDELİM...
- Hadis-i Şerif
- FAZİLET TAKVİMİ
- mektebun
- faydalı
- medine
- Zi tuva kuyusu...
- Ali Eren Hoca
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
- "Kişi sevdiği ile beraberdir."
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
17 Ekim 2021 Pazar
*RAVZA-İ MUTAHHARA' DAN BİR DUÂ*
H.Ş : “Kim ezanda benim ismimi işittiğinde baş parmaklarının tırnaklarını öper ve gözlerine sürerse ebediyyen kör olmaz.
ONSEKİZBİN ALEME İNEN NUR. HOŞ GELDİNİZ YA RASÜLALLAH SAV. Yüce Allah'ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlamasına ermenin yegâne yolu, Peygamberimizin (EHL-İ SÜNNET) yolundan gitmektir...
Hz. Nabi r.aleyh ile ilgili, 1678 yılında hacca giderken yaşadığı rivayet edilen bir hadise vardır; O dönemde günlerce süren meşakkatli bir yolculukla ancak menzile ulaşılabiliyordu. Şairin de içinde bulunduğu Sürre Kafilesi Medine’ ye yakın bir yerde vakit geç olduğu için mola verir. Nabi, mübarek yerlere yaklaşmış olmanın heyecanı ile uyuyamamıştır. Gözleri etrafta gezinirken bir kişinin ayakları kıbleye karşı yattığını görür. Böyle durumlarda çok hassas olan şair, irticalen şu mısraları söyler. “Sakın terk-i edebden kuy-ı mahbub-ı Huda’dır bu, Nazargah-ı Ilahi’dir makam-ı Mustafa’dır bu.” ( ALLAH (c.c.)’ın sevgilisinin beldesinde Edebi terk etmekten sakın Çünkü bakılan yer Muhammed Mustafa’nın makamıdır.) Bu beyti duyan kişi hemen toparlanır, ayağa kalkar. Davranışı kasti değildir ama çok utanır. Nabi farkında olmayarak bu mısraları birkaç kere tekrarlar. Her tekrar edişte sesi biraz yükselir. Ve nihayet öbür tarafta uyumakta olan kumandan uyanır. Nabi ne oldu, ne söylüyorsun, der. Nabi de : Efendim, Peygamberimizin (s.a.v.) kabr-i sadetlerinin bulunduğu Medine şehrine geldik de, bazı şeyler hatırladım, bunları söyledim. Paşa da Nabi’nin heyecanına katılır. Abdest alıp Medine sokaklarında Ravza-i Mutahhara’ya doğru yürürler. Bu esnada kulaklarına bir ses gelir. Durup dinlerler. Sabah ezanları okunurken Medine’ye yaklaşmışlardır. Fakat hayrete düşerler. Mescid-i Nebi’nin bütün minarelerinden müezzinler sala verir gibi şunları okumaktadır. Sakın terk-i edebden kuy-ı mahbub-ı Huda’dır bu, Nazargah-ı Ilahi’dir makam-ı Mustafa’dır bu. Sesi dikkatle dinleyince, biraz evvel Nabi’nin söylediği mısraların müezzin tarafından okunduğu anlaşılır ve iyice duygulanırlar. Paşa Nabi’ye şöyle seslenir. Nabi bu hal nedir? Nabi de: Bilmiyorum, der. Her ikisi de sükût ederler ve beraberce minarenin kapısına girerler. Müezzinin minareden inmesini beklerler. Müezzin inince: diye sorarlar. Fakat müezzin bir türlü söylemez. Ne kadar ısrar ederse de, “Söylemem, kafamı kesseniz de söylemem!” deyince: Nabi, Bunları biraz önce ben söyledim. Sana kim söyledi. Bu sefer müezzinin tavrı ve şekli değişir heyecanla: Senin ismin Nabi mi? der. Evet, cevabını alınca müezzin Nabi’nin ellerine, Nabi de müezzinin boynuna sarılır. Bu dehşetli manzarayı seyreden Paşa, dayanamayıp: Nereden bildin bunun isminin Nabi olduğunu, ALLAH (CC) aşkına söyle, deyince Müezzin rüyasını anlatır. Aldıkları cevap hem enteresan, hem de muhteşemdir. Efendim, akşam abdestli olarak yatmıştım. Biraz evvel Peygamberimiz (SAV) i rüyamda gördüm. ‘’ Ey müezzin kalk! yatma. Benim âşıklarımdan biri, benim kabrimi ziyarete geliyor. Şu cümlelerle minareden onu karşıla, ‘’ dedi. Ben de hemen kalktım. Abdest aldım. Peygamberimizin iltifatına mazhar olan aşık kimdir diye düşünerek minareye koştum.. Bu süreç dünya liderlerinin yanlarından ayırmadıkları mânâ âleminin önderleri sayesinde gerçekleşti. (Nabi: 3-13)"
Mevlid-i Nebi geceniz mübarek olsun... Hz. Hüseyin anlatıyor: “Babama (Hz. Ali"ye) Resûlullah"ın dost ve arkadaşlarıyla olan münasebetlerini sordum. O da şöyle cevap verdi: "Resûlullah (sav) her zaman güler yüzlü, yumuşak huylu ve nazikti. Asla kötü huylu, katı kalpli, bağırıp çağıran, çirkin sözlü, kusur bulan ve cimri bir kimse değildi. Hoşlanmadığı şeyleri görmezlikten gelir, kendisinden beklentisi olan kimseleri hayal kırıklığına uğratmaz ve onların isteklerini boşa çıkarmazdı…"” (Tirmizî, Şemâil, 160
SAÇ DÖKÜLMESİNE KARŞI KARANFİL TARİFİ
Trafik Kazâları ve Âyetü'l-Kürsî'nin Esrârı .... Bir Allah cc. Dostu ks. Buyurdularki : Re
Trafik Kazâları ve Âyetü'l-Kürsî'nin Esrârı .... Bir Allah cc. Dostu ks. Buyurdularki : Resûlullah (sall'allâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz'in 27 sır kâtibi vardı. Âyetü'l-Kürsî Hicret'ten sonra bir gece yarısı nâzil olduğunda onu, Resûlullah'ın sır kâtiplerinden Zeyd bin Sâbit (radıy'allâhu anh) yazmıştır. Âyetü'l-Kürsî'ye ta'zim ve tebcîl için, bir rivâyete göre 40 bin, diğer bir rivâyete göre 80 bin melek nâzil olmuştur. Âyetü'l-Kürsî'ye çok muazzam ve muhterem bir melek hâdimdir. Bugün bütün vâsıtalar tehlike hâlindedir. Ancak ta'limât-ı İlâhiye ile bu tehlikelerin önüne geçilebilir. [Hava], deniz ve kara vâsıtalarına binerken «Bismillâhi mecrâhê ve mürsêhê inne Rabbî le Ğafûru'r-Rahıym [Meâli: Onun yüzüp gitmesi de, durması da Allâh'ın ismiyledir. Muhakkak ki Rabbim, çok mağfiret edici ve çok rahmet edicidir]» (Sûre-i Hûd, 41) diye okuyan kimse, her türlü tehlikeden muhâfaza olunur. Sokağa çıkarken 7 Âyetü'l-Kürsî okuyup, her defasında 6 cihete üflemeli. Yedincide, "Velâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüve'l-aliyyü'l-azıym" diye 3 defa okuyup "Huu" ile içine "Huu"lamak lâzım. Bu ta'limat ile vesâite binenleri, Cenâb-ı Hakk her türlü felâketten korur. Bunu söylemezdik ama, tehlikelerin umûmiyeti bizi bu esrârı söylemeye mecbur etti. Hakikaten muazzam bir esrâr-ı İlâhîdir. Ne akıl, ne mantık, ne san'at, hiç biri ona tahammül edemez. Bunun adına "Kerâmetü'n-Nebî" derler.