5 Ocak 2022 Çarşamba

Yedi Sırlı Ayet ve Havassı

 Yedi Sırlı Ayet ve Havassı

1. Ayet
قُل لَّن يُصِيبَنَا إِلاَّ مَا كَتَبَ اللّهُ لَنَا هُوَ مَوْلاَنَا وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Bismillâhirrahmânirrahîm
Kul len yüsıybena illa ma ketebellahü lena hüve mevlana ve alellahi fel yetevekkelil mü’minun
Anlamı: De ki: “Bizim başımıza ancak, Allah’ın bizim için yazdığı şeyler gelir. O, bizim yardımcımızdır. Öyleyse mü’minler, yalnız Allah’a güvensinler.” (Tevbe Suresi 51)
Ayet 2
وَإِن يَمْسَسْكَ اللّهُ بِضُرٍّ فَلاَ كَاشِفَ لَهُ إِلاَّ هُوَ وَإِن يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلاَ رَآدَّ لِفَضْلِهِ يُصَيبُ بِهِ مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Bismillâhirrahmânirrahîm
Ve in yemseskellahü bi durrin fe la kaşife lehu illa hu* Ve in yüridke bi hayrin fe la radde li fadlihi yüsiybü bihi men yeşaü min ıbadihi ve hüvel ğafurur rahiym
Anlamı: Eğer Allah sana herhangi bir zarar verecek olursa, bil ki onu, O’ndan başka giderebilecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun lütfunu engelleyebilecek de yoktur. O, bunu kullarından dilediğine eriştirir. O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (Yunus Suresi 107)
Ayet 3
وَمَا مِن دَآبَّةٍ فِي الأَرْضِ إِلاَّ عَلَى اللّهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَا كُلٌّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ
Bismillâhirrahmânirrahîm
Ve ma min dabbetin fil erdı illa alellahi rizkuha ve ya’lemü müstekarraha* Ve müstevdeaha küllün fi kitabin mübin
Anlamı: Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın. Her birinin (dünyada) duracakları yeri de, (öldükten sonra) emaneten konulacakları yeri de O bilir. Bunların hepsi açık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da yazılı)dır. (Hûd Sûresi 6)
Ayet 4
إِنِّي تَوَكَّلْتُ عَلَى اللّهِ رَبِّي وَرَبِّكُم مَّا مِن دَآبَّةٍ إِلاَّ هُوَ آخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا إِنَّ رَبِّي عَلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Bismillâhirrahmânirrahîm
İnni tevekkeltü alellahi rabbi ve rabbiküm* Ma min dabbetin illa hüve ahızün bi nasıyetiha*İnne rabbi ala sıratın mustekıym
Anlamı: “İşte ben, hem benim, hem sizin Rabbiniz olan Allah’a dayandım. Yeryüzünde bulunan hiçbir canlı yoktur ki, Allah, onun perçeminden tutmuş olmasın. Şüphesiz Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir.” (Hûd Sûresi 56)Ayet 5
وَكَأَيِّنْ مِنْ دَابَّةٍ لَا تَحْمِلُ رِزْقَهَا اللَّهُ يَرْزُقُهَا وَإِيَّاكُمْ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Bismillâhirrahmânirrahîm
Ve ke eyyin min dabbetin la tahmilü rizkahellahü yerzükuha ve iyyaküm ve hüves semiy’ul alim
Anlamı: Nice canlı var ki, rızkını (yanında) taşımıyor. Onlara da size de rızık veren Allah’tır. O, her şeyi işitir ve bilir. (Ankebut Suresi 60)
Ayet 6
مَا يَفْتَحِ اللَّهُ لِلنَّاسِ مِن رَّحْمَةٍ فَلَا مُمْسِكَ لَهَا وَمَا يُمْسِكْ فَلَا مُرْسِلَ لَهُ مِن بَعْدِهِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Bismillâhirrahmânirrahîm
Ma yeftehıllahü lin nasi min rahmetin fe la mümsike leha ve ma yümsik fe la mürsile lehu min ba’dihi ve hüvel azizül hakiym*
Anlamı: Allah, insanlar için ne rahmet açarsa, artık onu tutacak (engelleyecek) yoktur. Neyi de tutarsa, bundan sonra onu gönderecek yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Fatir Sûresi 2)
Ayet 7
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ قُلْ أَفَرَأَيْتُم مَّا تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ إِنْ أَرَادَنِيَ اللَّهُ بِضُرٍّ هَلْ هُنَّ كَاشِفَاتُ ضُرِّهِ أَوْ أَرَادَنِي بِرَحْمَةٍ هَلْ هُنَّ مُمْسِكَاتُ رَحْمَتِهِ قُلْ حَسْبِيَ اللَّهُ عَلَيْهِ يَتَوَكَّلُ الْمُتَوَكِّلُونَ
Bismillâhirrahmânirrahîm
Ve lein seeltehüm men halekas semavati vel erda le yekulünnellah* Kul efe raeytüm ma ted’une min dunillahi in eradeniyellahü bi durrin hel hünne kaşifatü durrıhi ev eradeni bi rahmetin hel hünne mümsikatü rahmetihi kul hasbiyellahü aleyhi yetevekkelül mütevekkilun*
Anlamı: Andolsun, eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan elbette, “Allah”, derler. De ki: “Peki söyleyin bakalım? Allah’ı bırakıp da ibadet ettikleriniz var ya; eğer Allah bana herhangi bir zarar dokundurmak isterse, onlar Allah’ın dokundurduğu zararı kaldırabilirler mi? ya da Allah bana bir rahmet dilese, onlar O’nun rahmetini engelleyebilirler mi?” De ki: “Allah bana yeter. Tevekkül edenler ancak O’na tevekkül ederler.” (Zümer Sûresi 38)
Bu Ayetlerin Sırları ve Havâssı
Ka’bül Ahbar (r.a.) buyuruyor ki: “Bu ayetleri okuduğun takdirde yer ve gök afetlerinden, belalardan, düşmanın şerrinden, sihirbazın sihrinden bu duanın bereketiyle emin olursun.” (Mecmeatü’l-Ahzab)
Muaz bin Cebel Hazretleri’nden naklolunan bir rivayete göre;
--Kur’an’da yedi âyeti kerîme vardır.Herhangi bir mü’min bunları tahâreti kâmile ile üzerinde taşır ise, bütün canlı mahlûkatın dili o kimseye karşı bağlanmış olur ve o kimse hakkında herhangi kötü bir kelime sarf edemezler.
--Ayrıca bu âyetleri taşıyan kimseyi her gören sever, onu taltif eder ve taleplerini de severek yerine getirir.
--Üzerinde bulunan dünya ve ahrete ait her çeşit üzüntü gam ve kederleri yok olur.
--Kimse ona zarar veremeyeceği gibi bu ayetlerin bereketiyle bütün düşmanlarına galip gelir.
İmam Şehabettin Hazretleri’nin ise “Fevâid” isimli eserinde Kâ’b el-Ahbar (r.a) dan naklettiği bir rivayete göre; “Ben bizzat kendim bu ayetleri olduğum zaman gökyüzü yere inse ve yer ile gök birbiri üstüne kapansa bana herhangi bir zarar olur diye hiç endişe duymam ve Allah bana bu âyetler bereketiyle bir imdat yolu gösterip beni kurtarır”
Yine hadisi şerifte nakledildiğine göre “Bir mü’min inanç ve tahareti kamile bu 7 ayeti okumaya devam eder ise gökten dünyaya Uhud dağı büyüklüğünde azap ve belalalr yağsa, bu ayetleri okuyan kimseye bu ayetlerin bereketiyle hiçbir zarar erişmez ve o kişi bütün belaları üzerinden def eder”
Yine İmam Şehabettin hazretlerinin Hz. Ali (r.a) den yaptığı bir rivayet şöyledir: “Her kim bu ayetleri sabah ve akşam okumaya devam eder ise Allah o kimseyi zamanın hileleinden düşmanların ve hasetçilerin kurdukları tuzaklardan ve her çeşit şer ve belalardan koruru ve kendini himayesi altına alır”
Ey Allahın azizi kulu! Sen bu âyetleri okumakla yada en azından mesut bir saatte güzelce temiz bir kağıt üzerine yazarak yanında bulundurmakla kendini fani dünyanın akla hayale gelen ve gelmeyen bin türlü fitne fesat ve belalarına karşı kale içerisine almış olursun.Bu ayetler inanan her insan için zırhtır.

Papaz Büyüsü, Kabala, Kan Gibi Kara Büyüleri Bozmak İçin

Aşağıdaki tertip uygulanmadan önce 100 defa istiğfar, 7 defa Fatiha suresi ve 11 defa İhlâs suresi okunur ve Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ve Seyyid Abdülkadir Geylani Hazretleri'nin ruhuna bağışlanır.

Bu tür büyüler Yahudiler, Hrıstiyanlar ve gayri müslümler tarafından yapılır. Bu tür büyüler insanı en üst tabakadan en alt tabakaya düşürür. Hayatı darma duman olur. Hatta ölüme kadar götürebilir. Diğer büyü çeşitleri yapıldığı zaman belirli bir sürede etkili olur. 1 ay içerisinde etkisini gösterir. Bunlar ise yapıldıktan 3 gün sonra etkisini gösterir. Bozulması için aşağıdaki tertip eksiksiz yapılmalıdır. Allah’ın izniyle üzerindeki büyü bozulur.
Hiç kullanılmamış bakır bir tasa hiç güneş yüzü görmemiş kuyu suyu ( İstanbul Fatih Camiindeki kuyu suyu hiç güneş görmemiştir) , akarsu veya zemzem suyu konulur. İçerisine 7 adet defne yaprağı konulur, bir gece dışarıda bekletilir. Güneş doğmadan önce içeri alınır.
O gün sabah namazını kıldıktan sonra İşrak vakti ( Güneş doğduktan 45 dakika sonra ) tasın içerisine 7 defa Yasin, 11 defa Felak, 11 defa Nas, 7 Ayetel Kursi 41 defa İsra suresinin 81. ve 82. ayetleri okunur. Sonra La havle duası 33 defa okunur ve üflenir.
Defne yaprakları sudan çıkarılır ve kurutulur. Bu sudan hastaya 7 yudum içirilir. Geri kalan su ile leğen içerisinde banyo yaptırılır. Leğen içerisinde kalan su denize dökülür. Hasta yıkandıktan sonra, kurutulmuş olan defne yaprakları tek tek yakılır ve çıkan dumanı ağzından ve burnundan çeker.
ıkan küller ayak basılman bir toprağa gömülür. Tütsü işleminden sonra 100 defa Kelime-i Şehadet, 100 defa La ilahe illallahü vehdehu la şerikeleh duası, 100 defa Kelime-i Tevhid, 100 defa La havle duası, 100 defa Salavat-ı Şerife çekilir.
Not: Büyünün bozulduğuna dair Mide bulanması, baş dönmesi, kusma, isal, vücutta uyuşma karıncalanma, halsizlik olabilir. Bu durumda vücutta bulunan eklem yerlerine, baş, göğüs, ense kısmına hakiki gül suyu sürülür.

Böbrek Taşı için Çiğdem: Çiğdem denilen sarı çiçek ki ufak ufak soğanı olur.

🍀Bahar günlerinde ve bahara doğru açılır. Onun soğanları çokça toplanıp dövülerek yenir.
🍀Mesâne deki taşı öğütüp çıkartır.
🍀Demir dikeni dedikleri ot acayiptin Taşı öğütüp çıkardır.
🍀Ot, dikeni ile birlikte iyice dövülür ve kaynatılarak hastaya içirilir.
🍀Tekrar tekrar ve çokça içirilmelidir. Az içmekle fayda hasıl olmaz. Büyük kişi ve çocuklarda taşı döker.
🍀Ancak çok içmekle etkisi
olur. Zararsızdır, endişe edilmez.
Küçük çocuklara içirdik, çok
fayda etti. Taşı öğütüp çıkardı.
Böbrek ve Mesâne de taş ve kum olmasının alameti ağırlıktır.
Böbrek ve Mesâne Kaşınır; kasıkta ve zeker dibinde sancı vardır, tez tez idrâra çıkma isteği olur.
Eğer taş veya kum böbrekte ise haşhâș tanesi gibi sarı olur. Eğer Mesâne de ise beyaz veya gül renginde olur.
[Hekim İbni Şerif]

🔸️Uykuya dalarken normalde önce sağ, sonra sol tarafa yatmalısınız. Bunun

 

🔸️Uykuya dalarken normalde önce sağ, sonra sol tarafa yatmalısınız. Bunun nedeni midenin üzerine karaciğerin gelmesini sağlamaktır. Böylece midenin içindeki artıklar onun sıcaklığıyla temizlenecek.
🔸️Az yemek. ( sofradan tam doymadan kalkılmalı.) Çünkü vücuttan fazla gıdayı atmak için, efor gösterip yoruluyor ve organ tahribatına gidiyor.
🔸️Yemeklerde kuru meyveler kullanın.
🔸️Hekimler rüzgarın ve hava akımlarının şifasına inanılır ve sallanmayı vücuda oksijen gitmesinden ötürü tavsiye ediyor.
🔸️Su kaynak suyundan değil, akarsu suyundan tüketilmedir.

AKiK: Beyan olunur meşhurdur. Akiki üzerinde taşıyan (tevazulu, alçak gönüllü) olur ve kibri gururu gider Bir miktarını kazıyıp dişlere sürseler ağız kokusunu giderir Dişlerin kanını keser ve beyazlatır. ANBER: Tabiatta ikinci derecede sıcaktır. Birinci derecede kurudur. ihtiyarlara faydalıdır. Ağır yelleri sürer, vücuttan atar, süddeleri, tikanıklıkları açar. Soğuk karın ağrısına, baş ve yüz ağrılarına buhur yani tütsüsü yapsalar faydalıdır. Nezleleri giderir ve veba bulaşıcı hastalık günlerinde tütsü etmek, içmek ve koklamak havanın ufunetini giderir.


Eğer anberin, șemmamesini, kokusunu felç olan, ağzı eğilen adam devamlı koklasa o hastalıklarından kurtulur ve çok kullanmak kana galeyan, coşmak kaynamak hali verebilir.
Bu durumu gidermek için, ekşi ayva yemek kanı normale döndürür.
İNCİ:
Tabiatı soğuktur. Kurudur. Hafegane Muadildir, Yani faydalıdır. Ferahta altına muadildir. Yani ferahlık vermede altın gibi kıymetlidir. Gamı ve kederi giderir.Vücut organlarına kuvvet verir. Kalp ağrısını giderir. Delilik ve vesvesesini giderir ve zehirleri def eder. Yok eder ve veya ağızda tutmak veya üzerinde götürmek taşımakla kalp zafiye gayet faydalıdır.
KEHRİBAR:
Vereme, hunaga, (boğazda meydana gelen bir hastalık), boğmaca, hafegan, kalp çarpintısı izdırapa (Dövülüp içilmeli)deprenmek, yerekan (sarılık) hastalığına gayet faydalıdır.
LACİVERT TAŞ:
Tabiatı sıcak ve yabisdir, kurudur sevdayı sürer çıkartır. Kana karışan yoğun ve baskın karışımları sürer kanı temiz yapar. Rengi güzel yapar. Gam ve kasveti giderir. Kalbe kuvvet verir ve sevdalılara(kara safralılara) faydalıdır. Kadınların hayızını, âdetini akıtır. Eğer siğillere sirke ile sürseler giderir yok eder.
MERCAN:
Tabiatı ikinci derecede soğuktur ve kurudur .Kabız edicidir. Kansızlığa faydalıdır. Kanı tutar yani keser ve özellikle rahatlık verir. Eğer dişe sürülürse cila ve parlaklık verir, kuvvet verir ve bazen cin tutanın ve nikris. ayak parmaklarında meydana gelen müzmin hastalığa tutulanin boynuna taksalar bu hastalıktan kurtulur.
MiSK:
Eğer mizacı sıcak olanlara taze halis miski koklatsalar burun kanını akıtır. Eskidikçe harareti az olur.
Sevdadan zayıf olmuş kalbe ziyade kuvvet verir. İnsanın bedenini güzel yapar.
İç ve dış organlara kuvvet verir. Özellikle Aza-i Reiseye, başa kuvvet verir. Eğer azıcık zaferanla buruna çekseler soğuktan olan baş ağrısını def eder, giderir.
Beyne kuvvet verir. Malihulyayı, yani gereksiz düşüncelere İhtiyarlara faydalıdır.Fikri güzel yapar ve felç hastalığı olanlara ve sekteye faydalıdır.
SEDEF:
Burnu kanayan kimseye sirke ile ezip burna koysalar kanı keser.
Fikri ve düşünceyi ve sekteye faydalıdır.
Bir kimsenin gözünde kıl bitse ve kili çekip yerine se ekseler bir daha bitmez.
Her parcasını delip bir miktar sedefi küçük çocuklar boynuna taksalar dişleri çabuk çıkar.
Bir kimseden kan gelse sapı dövüp vursalar sakin olur.
Kuluncu olan kimseye kalaylı çanaktan, kaptan su içirseler hoş iyi olur.
Bir evde sedefi yakıp tütsü etseler sinekler kırılıp yok olur.
Saf zeytinyağı ile karıştırıp bit düşen adama sürseler bitler kırılıp kalmaz.
Gül yağı ile karıştırılıp nasira sürseler hoş, iyi olur.
Billur parçasından bir kısmını ağrıyan yere koysalar iyi olur, hoş olur. Biiznillah Teâlâ.
Bir tatlı nesne ile karıştırılıp bir yere koysalar onu yiyen sinekler derhal kırılıp yok olur.
Zac, kara boya yağı, bunları uyuza, çıbana, nasıra ve burun kanına sürseler hoş, iyi olur.
Bir kadın doğuramasa denizköpügünden bir dirhem, 3 gram içse kolaylıkla doğurur.
Evin içinde zacı, siyah boyayı tütsü etseler o evden sinek ve fareler kaçar.
Uyuza sürseler şifa bulur.
Gözüne su inen kişi tavuğun döşündeki taşı taşısa iyi olur.
Zehir içen, bir dirhemini, 3 gramını ezip içerse kurtulur.
Eğer beyaz taşı bir kimse üzerinde tassa üzerinde taşırsa hoş olur.
Tavukgöğsünde taş olur. O taşı bir saralı, epilepsi hastası
Çocuğu düşen bir kadın değirmen taşından bir parçasını üzerinde taşısa karnındaki çocuk düşmez.
YAKUT:
Yakut bir taştır.
3 türlüdür; kırmızı, sarı, mavi. En iyisi nar tanesi gibi kırmızı, kırmızı olanıdır. Ona yakut-i rumman derler.
Yakut tüm taşlardan ağırdır. Yeseler kalbe kuvvet verir. Ve yürek oynamasını def eder, yok eder.
Eğer macun edip yeseler tüm zehirlerin zararını giderir. Ve kalbe ferahlık verir.
Hekim Aristo buyurur ki, yakutu yüzük halinde taşıyan ve boynuna asan, takan adama, taun, bulaşıcı çok mühim hastalık isabet etmez, dokunmaz. Ateşe yanmaz. Halkın gözüne heybetli görünür, yıldırım vurmaz ve suda boğulmaz. Parmağında yakut yüzük olanın suya battığı ve suda boğulduğu görülmemiştir. Ve Ehli Hintten Mervii der ki; bir adamın yanında yakut olsa başka zaman çekemediği yayı yanında yakut olduğu zaman çekmeye kadir olur.
Çok susamış bir adamın ağzına yakutu koysalar susuzluğu geçer ve rahat eder.
Kenzü’l Sıhhati’l Ebdaniye

İki tip insan hayatı adeta cehenneme çevirir: Birisi nankör/vefasızdır.

Bu yüzden iyiliğinize kötülükle karşılık verir, teşekkür, takdir, vefa, saygı, edep bilmez. Tek odağı egosudur, kibrinin ve kininin karanlığına kapılır. Sorumsuzdur, ‘hep bana’ der, sömürür, küçümser, alay eder, terk eder. Diğeri ise ahmaktır. İyilik zannıyla kötülük yapar. Önemliyi önemsiz ve önemsizi de önemli sanır, pireyi deve yapar, pire yüzünden yorganı yakar, basireti yoktur, cahildir, görgüsüzdür ve en kötüsü çevresine acı çektirdiğinin farkında değildir.

-İki tip insan da hayatı adeta cennete çevirir. Birisi şükreden/minnettar insandır. Öylesine edeplice ve gönülden teşekkür eder ki, ihtiyaçlarınızı bırakıp ona iyilik edesiniz gelir. Bir fincan kahveye kırk yıl hatır gösterir, yılların geride bıraktığı iyilik kırıntılarını unutmaz, sorumludur, takdir eder, saygı duyar, tevazu gösterir ve terk etmez. Diğeri akıllı/basiretli insandır. İyilikle kötülüğü hakkıyla ayırt edebilir, her şeye değerince kıymet verir, doğru yerde, doğru zamanda, doğru şekilde davranmayı ve söz söylemeyi bilir.
-Huzurlu hayat, ikinci tip insanlardan olmaya ve çevremizi de ikinci tip insanlarla örmeye bağlıdır. Allah bizi iyilerden eylesin ve iyilerle karşılaştırsın.

Çocuğu olmayan hanımlar için

 Çocuğu olmayan hanımlar için deva(1) Sığır ödünü ve iğde çiçeğini yumuşakça, birbirine katıp dar (fitil) edip bu devayı kadınlık organında götürürse taşısa ve bir miktarını da beraberinde taşırsa hamile kalır diye beyan olunmuştur.

Çocuğu olmayan bir kadın için deva
Bir miktar üzerlik tohumunu alıp; bir ibrik veya güğümü su ile doldurup ağzını sıvı bir çamur ile kapattıktan sonra sadece buhar çıkacak küçük bir delik (kalem sığacak genişlikte) güğüm içine üzerlik tohumunu dövüp ateş üzerinde kaynamasi beklenmelidir. Çocuğu olmayan kadının, bu güğüm üzerine yakmayacak bir ısıda oturarak, çıkan buharın kadınlık organında taşırsa hamile kalır. Şifası için hilesiz saf balı sabahları birer yemek kaşığı hamile olmak isteyen kadın yerse biiznillah maksadına ulaşır denilmiştir vesselam. Yani hamile kalır diye beyan edilmiştir.
HATUNLARDA KISIRLIK
Kısır hatunlar hamile olmazlar. Bunun çok nedenleri var dır. Bazen kocası tarafından olur. Mesela erkeğin menisinin bozukluğundan veya azlığından olur. Veya sarhoş olarak cinsel ilişkide bulunmaktan, kocanın küçüklüğünden, çok vasli olmasından veya çok cinsel birleşme yapmasından olur. Veya ekseri kadınların rahimlerinde soğuk, kötü bir mizacın mey dana gelmesinden ve bazen hatunun çok kuvvetli olmasından olur. Bazen de nefsin hareketinden. Mesela ziyade gam ve kasavet çoktur.
Devalar: Eğer bu kısırlık hanımın bürudetinden (soğukluğundan) ise kızdırıcı şeyler ile rahmi kızdırsınlar. Eğer sıcaktan ise soğuk şeyler ile deva yapsınlar. Eğer kadının çok şişman ve kuvvetli oluşundan ise zayıflatıcı şeyler versinler. Ve eğer tıkanıklık var ise açıcı şeyler versinler. Hulasa hamile olmayı engelleyen şeylere devalar terkipler yapıp sonra kadının hamile olmasına yardımcı olan şeyler kullansınlar.
Mesela: Kalye miski cimadan evvel sürsünler ve buhur tütsü yapsınlar. Ve kurumuş tilki hayasını, yumurtalarını dövüp ere (erkeğe) vermek ve tavşanın kurumuş rahminden dövüp hatuna vermek bilhassa hamile olmaya sebeptir. Ve yine yaban fesleğenini dövüp bal ile karıştırıp aşağıdan götürmek hamile olmaya yardımcıdır.
Yazar diyor ki, “Bu aşağıdaki tedavi yöntemi bizim tecrübelerimizdendir. Rahme yardımcıdır. Ve hem rahmin rutubetini giderir ve mizacını islah eyler.”
Tedavi şekli budur: Bir ayvayı alıp kül içinde pişirip sonra papatya yağı ve şeb boy (Türkçe mısır benefşesi derler Renklisi gece kokar sarısı ve beyazı gündüz kokar) yağını 10 dirhem (30 gram) kadar alıp evvela bir tava içinde ayvayıbu yağ ile pişirsinler. Sonra içine 10 tane karanfil ve iki çekirdek sünbül hindi (sünbüşü rümi),zaferan,anber ve kalye misk, her birinden birer çekirdek alıp ve bunlarun hepsini karıştırıp aşağıdan götürme hamile olmaya gayet faydalır
Kenzü’l Sıhhati’l Ebdaniye