(Bu duayı eden Mü’min için; Melekler, ALLAH’u Teâlâ’ya C.C. “Ey Rabbimiz! Senin kulun öyle bir şey söyledi ki, onu nasıl yazacağımızı bilemiyoruz” derler. ALLAH’u Teâlâ C.C. buyurur ki “O sözü, kulumun dediği gibi yazın. Tâ ki Bana kavuştuğunda, onunla kendisini Ben mükafatlandırayım.”)
(Hadis-i Şerifle bildirilmiştir ,İbni Mâce, İbni Ömer’den rivâyet)
Cebrail AS Efendimiz’e SAV, Ebu Zer RA’ın ettiği bu dua hakkında dedi ki;
“Melekler bile onun bu duasına şaşırmışlardır. Senin ümmetinden kim bu duayı yaparsa, günahları denizin köpüklerinden ve yeryüzünün topraklarının sayısından fazla da olsa, mutlaka bütün günahları af edilir.
“Senin ümmetinden her kim bu dua kalbinde bulunarak sana kavuşursa mutlaka Cennetler ona aşık olur. Sağındaki ve solundaki Melekler ona “Ey ALLAH’ın velisi (dostu) ! İstediğin kapıdan gir. diye nida ederler”
(Hadis’i Şerif, Hakimi, Tirmizi, Hz Ali’den RA rivayet)
“Ey ALLAH’ım ! Ben Senden daimi bir iman, huşu eden (ALLAH’ın Azametine karşı eğilen) bir kalp, fayda veren bir ilim, doğru bir yâkin (şüphesiz bir inanç), dosdoğru bir din (İSLÂM şeriati ve sünneti seniyye üzere ibadet), bütün belalardan afiyet, o afiyetin tamamlanmasını ve o afiyete karşı yapılması gereken şükrü yerine getirmeyi ve insanlara muhtaç olmamayı isterim.”
“Allahü ekber, Elhamdülillahi hamden kesiran, tayyiben, mübareken fihi.”
(Allah büyüktür, çok temiz ve mübarek hamdler Allah’adır!) dedi. Resulullah (s.a.v) namazı bitirince:
En güzel dualardan biri de Allah Teâlâya hamd etmektir. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde, Allah’a yapılan hamdin en faziletlilerinden birini şöyle haber verir: “Allah’ın kullarından bir kul:
«Yâ Rabbî! Zâtının (yüzünün) celâline, kudret ve hâkimiyetinin azametine lâyık şekilde sana hamd olsun!» dedi. Bu hamd, kulun amelini yazmakla vazifeli iki meleği âciz bıraktı. Onlar bu hamdin sevâbını nasıl yazacaklarını bilemediler. Semâya çıktılar ve:
«Ey Rabbimiz! Senin kulun öyle bir söz söyledi ki, sevâbını nasıl yazacağımızı bilemiyoruz» dediler. Allah Teâlâ Hazretleri -kulunun ne söylediğini en iyi şekilde bildiği hâlde-: «Benim kulum ne söyledi?» diye sordu.
Melekler şöyle cevap verdi: «–Ey Rabbimiz! O kul şu şekilde hamd etti: “Yâ Rabbî! Yüzünün (zâtının) celâline, kudret ve hâkimiyetinin azametine lâyık şekilde sana hamd olsun!”»
Bunun üzerine Allah Teâlâ o iki meleğe: «Kulum bana kavuşup da ben onu söylediği söze (hamde) karşılık mükâfatlandırıncaya kadar, siz o sözü kulumun söylediği gibi yazınız!» buyurdu.” (İbn-i Mâce, Edeb, 55; Beyhakî, Şuab, VI, 225/4077