CENNET NEDİR VE NEREDEDİR ?
Sekiz Cennet vardır ve Cennetin biri yedi kat göklerden ve arzdan daha geniştir. Günümüze kadar tesbit edilebilen ve henüz ışıkları dünyaya yansımayan yıldızların tümü göklerdedir.
Yedi kat göklerden sonra Hazret-i Cebrâîl'in ve ona bağlı olan meleklerin yeri ve makamı olan "Sidre-i Müntehâ" vardır. Sidre-i Müntehâ, yedi kat göklerden çok daha geniştir.
Sidre-i Müntehâ'dan sonra Cennetler âlemi başlar. Sidre-i Müntehâ'ya en yakın olanı Cennet-ül Me'vâ ve en uzaktaki Firdevs Cenneti'dir.
Cennetlerin genişliği akıl ve hayâl duygularının çok ötesinde ve matematiksel oranlara ve rakamlara sığmayan büyüklüktedir. Bu nedenle Cennete en son girenlerin de, dünyanın on katı genişliğinde yerleri ve makamları olacaktır.
Cennet istikrar yeridir. Gece, gündüz, hafta, ay ve yıl gibi zaman ölçüleri olmayacak ve her şey sürekli aynı halde kalacaktır.
Ölüm, yaşlılık, hastalık, sıkıntı ve ruhsal bunalım gibi haller olmayacak ve insanlar Cennete girerken yaşadıkları ruhsal ve duygusal zevkleri sürekli ve aynen yaşayacaklardır.
Kadın ve erkek otuz üç yaş görünümünde olup iç ve dış organlarda hiç bir değişiklik olmayacağı gibi, saç traşı ve tırnak kesme külfeti de olmayacaktır.
Yalnız, bülûğ çağından önce vefat eden çocuklar, öldükleri yaşlarındaki görünümde kalacaklar ve Cennette annelerinin, babalarının yanlarında oynayacaklardır. Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Cennet gökte ve cehennem yer (in merkezin) dedir. (Deylemî) İster dünyada, ister uzayda, ister ayda ve ister Samanyolu’nun merkezinde olalım, bulunduğumuz yerin üst tarafına gök denir. İşte cennet yedi kat göklerin üzerinde ve madde âleminin ötesindedir.
Yüce Allah buyuruyor:
Andolsun ki onu (Hz. Muhammed Cebrâil’i) Sidret-ül-Müntehâ’nın yanında bir defa daha görmüştü. Cennet-ül-Me’vâ’da onun yanındadır. (Necm -13 -14 -15)
Milyarlarca galaksinin içinde bulunduğu yedi kat göklerden sonra Sidretü’l-Münteha ve ondan sonra cennetler âlemi başlar. Sidret-ülMünteha’ya en yakın olanı Cennet-ül-Me’vâ’dır.
Yüce Allah buyuruyor:
Canların her istediği ve gözlerin zevk duyduğu her şey orada (cennette) vardır ve siz orada sürekli kalacaksınız. (Zuhruf - 71) Toprak maddelerinden, besin maddelerine, sonra kana ve üreme hücresine dönüşen insan, ana karnından küçücük bir bebek şeklinde bu fâni dünyaya gelir.
Kısa, kısıtlı ve geçici bazı mutluluklar dışında bu fâni dünyada huzur bulup tatmin olamayan, yaşlılığında hastalıklarla boğuşan, ölüm yatağında ecel terleri döken, kabirde sıkılan, mahşerde bunalan ve sıratta yanan insan, Ancak cennete girdiği an bütün hayâlleri gerçekleşecek ve her açıdan mutlu olup ruhsal huzura ve ölümsüz hayâta kavuşacak. Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Orada (cennette) gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin kalbine (hayâline) gelmeyen güzellikler vardır. (Buhârî)
Yedi kat göklerden sonra Hazret-i Cebrâîl'in ve ona bağlı olan meleklerin yeri ve makamı olan "Sidre-i Müntehâ" vardır. Sidre-i Müntehâ, yedi kat göklerden çok daha geniştir.
Sidre-i Müntehâ'dan sonra Cennetler âlemi başlar. Sidre-i Müntehâ'ya en yakın olanı Cennet-ül Me'vâ ve en uzaktaki Firdevs Cenneti'dir.
Cennetlerin genişliği akıl ve hayâl duygularının çok ötesinde ve matematiksel oranlara ve rakamlara sığmayan büyüklüktedir. Bu nedenle Cennete en son girenlerin de, dünyanın on katı genişliğinde yerleri ve makamları olacaktır.
Cennet istikrar yeridir. Gece, gündüz, hafta, ay ve yıl gibi zaman ölçüleri olmayacak ve her şey sürekli aynı halde kalacaktır.
Ölüm, yaşlılık, hastalık, sıkıntı ve ruhsal bunalım gibi haller olmayacak ve insanlar Cennete girerken yaşadıkları ruhsal ve duygusal zevkleri sürekli ve aynen yaşayacaklardır.
Kadın ve erkek otuz üç yaş görünümünde olup iç ve dış organlarda hiç bir değişiklik olmayacağı gibi, saç traşı ve tırnak kesme külfeti de olmayacaktır.
Yalnız, bülûğ çağından önce vefat eden çocuklar, öldükleri yaşlarındaki görünümde kalacaklar ve Cennette annelerinin, babalarının yanlarında oynayacaklardır. Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Cennet gökte ve cehennem yer (in merkezin) dedir. (Deylemî) İster dünyada, ister uzayda, ister ayda ve ister Samanyolu’nun merkezinde olalım, bulunduğumuz yerin üst tarafına gök denir. İşte cennet yedi kat göklerin üzerinde ve madde âleminin ötesindedir.
Yüce Allah buyuruyor:
Andolsun ki onu (Hz. Muhammed Cebrâil’i) Sidret-ül-Müntehâ’nın yanında bir defa daha görmüştü. Cennet-ül-Me’vâ’da onun yanındadır. (Necm -13 -14 -15)
Milyarlarca galaksinin içinde bulunduğu yedi kat göklerden sonra Sidretü’l-Münteha ve ondan sonra cennetler âlemi başlar. Sidret-ülMünteha’ya en yakın olanı Cennet-ül-Me’vâ’dır.
Yüce Allah buyuruyor:
Canların her istediği ve gözlerin zevk duyduğu her şey orada (cennette) vardır ve siz orada sürekli kalacaksınız. (Zuhruf - 71) Toprak maddelerinden, besin maddelerine, sonra kana ve üreme hücresine dönüşen insan, ana karnından küçücük bir bebek şeklinde bu fâni dünyaya gelir.
Kısa, kısıtlı ve geçici bazı mutluluklar dışında bu fâni dünyada huzur bulup tatmin olamayan, yaşlılığında hastalıklarla boğuşan, ölüm yatağında ecel terleri döken, kabirde sıkılan, mahşerde bunalan ve sıratta yanan insan, Ancak cennete girdiği an bütün hayâlleri gerçekleşecek ve her açıdan mutlu olup ruhsal huzura ve ölümsüz hayâta kavuşacak. Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Orada (cennette) gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin kalbine (hayâline) gelmeyen güzellikler vardır. (Buhârî)