23 Şubat 2022 Çarşamba

Medîne’ni

 Medîne’nin tozu sıfadır...

Resulullah (sav) Tebük'ten dönünce, (sefere katılmayıp Medine'de kalmış olan) mütehallifinden bazıları onu karşıladılar. Bu sırada toz kaldırdılar. Bunun üzerine beraberinde bulunanlardan bazıları burunlarını sardı. Resulullah (sav) yüzündeki sargıyı çıkardı ve: "Nefsimi kudret elinde tutan zata yemin olsun. Medine'nin tozu, her hastalığa şifadır!" buyurdu ve O'nun devamla "Cüzzamdan, barastan (ala terlikten)" diye saydığını gördüm. [Rezin tahric etmiştir.]
Ravi: Sa'd
Kaynak: Rezin



21 Şubat 2022 Pazartesi

Kanserin kronik mantar enfeksiyonu

 Kanserin kronik mantar enfeksiyonu olduğunu uzun çalışmalar sonrası ortaya koyan Dr.Tulio Simoncini bin kişiden fazla kanser hastasını sadece sodyum bikarbonat ile tedavi ettiğini söylemiştir

Davud (A.S.)'ın mesleği Davud (a.s.) tevbe edip, mağfiret edildikten sonra, kendi gücün

 Davud (A.S.)'ın mesleği

Davud (a.s.) tevbe edip, mağfiret edildikten sonra, kendi gücünün kazancı ile, el emeği ile geçineceğini anladı. Allahü Teala Hazret-i Davud'a zırh yapmayı emretti. Ve demiri onun elinde mum gibi eritti. Ve "O demiri halka halka yap!" dedi. O halkaların mıhlarının ne türlü olacağını ona buyurdu. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmuştur: "O'na demiri de yumuşattık. Bütün vücudu örtecek zırhlar yap, hem de dokuma ölçüleri kullan diye emrettik." (Sebe suresi, ayet: 10-11) Ayet-i kerimedeki serd kelimesi halka demektir. Bugün "Davud Cübbesi" de denir. Davud (a.s.) hakkındaki hikayelerin hepsinin anılması gerektir. Kimi kişiler şöyle demişlerdir: Allahü Teala bir melek gönderdi. Bir âlim şeklindeydi. Davud (a.s.) kılık değiştirip gezerdi. Meleğe yolda rastladı. Ona: -"Davud'un hiç bir kusuru var mıdır?" diye sordu. O melek de: -"Davud'un kusuru şudur ki, o kendi eli ile kazanç elde etmeyi bilmez!" dedi. O zaman Davud (a.s.) dua etti. Böylece yüce Allah onun elinde demiri mum gibi etti. Nitekim, yukarıda anlattık ki, Ondan önce hiç kimse zırh yapmayı bilmezdi. Lakin Davud (a.s.) demirden zırh yapınca onun hazinesi bol bol zırhla doldu. Savaş günlerinde askerine üleştirirdi. Nitekim Hak Teala şöyle buyurmuştur: "Biz Davud'a, sizleri savaşın şiddetinden korumak için zırh yapma sanatını öğrettik. Şimdi siz (Acaba) şükredenlerden misiniz? .. " (Enbiya suresi, ayet: 80) Davud (a.s.)'ın ömrü yüz yıldı. Bunun 40 yılı hükümette bulunmakla geçti. Hükümdarlığının 15 yılında İsrailoğulları'nda taun hastalığı çıktı. Davud (a.s.) Kudüs'teydi. Henüz o vakit Beytü'l-Makdis yoktu. Orası geniş bir yerdi. Davud (a.s.) İsrailoğulları'na: -"Gelin! Dua edelim! Hak Teala bizim yakarmamızı, duamızı kabul eder. Bu taun belasını üzerimizden uzaklaştırır. Bu yer mübarek bir yerdir. Burada bir mescit kurmak gerektir. O zaman Allahü Teala'ya o yerde ibadet ederiz! dedi. O vakit o mescide temel attılar. Sonunda Davud (a.s.)'ın da ömrü tükendi, ama henüz mescit tamamlanmamıştı. O zaman oğlu Süleyman'a: -Mescidi tamamla! diye vasiyet etti. Böylece Hazret-i Süleyman onu tamamladı. Bu mescidin temeli, duvarları, hem de kubbesi taştandır. Ve Dımaşk (Şam) mescidi de taştandır. Dımaşk Mescidi'nin ve Beytü'l-Makdis'in direkleri mermerdendir ki her bir direğin uzunluğu yirmi arşın kadardır. 1000 tane direktir. Böylece bu işin, insan işi olmadığına bir delildir. Nitekim Allahü Teala Kelam-ı Kadim'inde şöyle buyurur: "Yapı kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları da onun emrine verdik." (Sad suresi, ayet:73) Bu taun hastalığının sebebi şu idi ki: Davud (a.s.) İsrailoğulları'nın sayısını bilmek istemişti. Bundan ötürü her kabile başkanını çağırdı. Her kabile halkının sayılmasını emretti. Saydılar, kendisine bildirdiler. Hak Teala'ya Hz. Davud'un bu işi hoş gelmedi. Ve ona şu vahyi yolladı: -"Ey Davud! Sen bilmez miydin ki; Ben İbrahim'e, İshak'a, Yakub'a, vaad etmiştim ki sizin zürriyetinize bereket verdim. Hem şöyle olmalı ki, onların sayısını benden başka kimse bilmemeli, demiştim. Sen onların sayısını niçin diledin? Dedi. Ey Davud! Şimdi sana üç ukubet hazırladım. Üç ukubetten birini, kabul et; ya üç yıl kıtlık çek, ya üç ay düşmanla savaş yap. Ya da üç gün taun hastalığı çekesin." O zaman Davud (a.s.) tedbir kıldı ve: -"Bizim bu yıl kıtlığa gücümüz yoktur. Düşmanla cenk etmeğe sabredemeyiz! Madem ki başka çare yoktu, o da üç gün ölümü seçti. Ölümsüz olan Allah Teâlâ Hazretleri onlara o yolda ölüm verdi ki, bir gün içinde ölen kişilerin sayısını kimse hesap edemezdi. Davud (a.s.) bu haberi görünce İsrailoğulları'ndan kimsenin kalmayacağından korktu. Hemen Allahü Teala'ya dua etti: -"Ya İlahi! dedi. Turşuyu ben yedim, niçin İsrailoğulları'nın dişi kamaştı?" dedi. Yani: "Yarabbi, bir ceza vermek diliyorsan beni cezalandır. Bu ukubeti onların üstünden gider ki, bu işe ben önayak oldum!" Allahü Teala ğafur ve rahimdir. Hz. Davud'un yalvarmasına acıdı. Taun belasını onların üzerinden sıyırdı, attı. İşte Davud (a.s.) bu duayı o yerde etmişti ki, bugün Beytü'l-Makdis'tir. Ve o gün Davud (a.s.) meleklerin yalın kılıçlar ellerinde oldukları halde eriştikleri kişilere mecal vermediklerini, onları tepelediklerini gördü. Ne vakit ki duası kabul edildi, o zaman bütün o meleklerin kılıçlarını kınlarına koyup göğe çıktıklarını gördü. Bunun üzerine de o, yerde bir mescit bina etmeyi diledi. Allahü Teala Davud (a.s.)'a vahiy gönderdi ve: -Ey Davud! Sen çok kan döktün. Çok adam öldürdün. Sen bu mescidi tamamlayamazsın. Ama senden sonra adı Süleyman olan oğlun onu tamamlar. Ve bu kan dökmekten daha selamettir! dedi. Böylece kan dökmenin asla bereketli olmadığı bilindi. Ömrün temelini yıkmaya ondan daha şiddetli birşey yoktur. Şiir: Ne zaman kan dökse çokca bir hakan, Padişahlığı az sürer o zaman! Kaynak: a.g.e. ; s. 507

Yılan yastığı otu var, %100 doğal ve %100 organik ama yiyen zehirlenir

 C19 hastası dedikleri grip,

Aids dedikleri de zatürre..

İnsanın en büyük sahtekarlığı, Kendisini kandırmak için inanmasıdır...

 Onkologlar rutin olarak iki yalan söylerler:

1- Kemoterapi almazsan x ay içinde öleceksin
2- Kemoterapi tek seçenek -Oysa bir düzine seçenek vardır ve en kötüsü kemoterapidir-.
Bu yalanlarla, kâr etmek için yılda tahminen bir milyon kişiyi öldürüyorlar..
- Dr. Robert E. Willner

Kimseye Muhtaç Olmadan Yaşamanın Sırrı Bir kimse yatarken bir tesbih 'Subhânallâhi velhamdulillâhi … ve lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber, Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azím' diye zikretse son nefesine kadar kimseye muhtaç olmadan yaşar. Gönenli Mehmet Efendi Hz.