26 Şubat 2022 Cumartesi

2 delikanlı bir adamın koluna girip Hazreti Ömer'e getirirler

 2 delikanlı bir adamın koluna girip Hazreti Ömer'e getirirler

"Ya Ömer! Bu adam bizim babamızı öldürdü kısas isteriz" derler.
Mahkeme kurulur adama son isteği sorulur.
Adam: "Eşim ve çocuklarımı 3 günlük yolda bıraktım benden haber bekliyorlar. Müsaade edin onlar ile helalleşeyim"
Hazreti Ömer: "İdam kararın verildi. Sen 3 günlük yola gitmek için izin istiyorsun. Nasıl güvenelim sana?"
Adam: "Ya Ömer" der ve İsra süresi 34.ayeti okur.
"Söz verenler verdikleri sözden mükelleftir. Yarın huzuru mahşer de hesaba çekilecektir."
Hazreti Ömer; "Peki. Fakat yerine bir kefil almamız lazım.
Sen gelmezssen onu idam edecez."
Adam ordaki kalabalığa sorar kefil olacak olan var mı?
Kalabalıktan ses yoktur.
En arkadan biri elini kaldırır ve
"Ben olurum Ya Ömer" der.
Bakarlar ki bu kişi Hazreri Ebu Zer'dir.
Herkes şaşkın
"Ya Ebu Zer neye kefil olduğunu biliyorsun değil mi?"
der Hazreti Ömer
"Bırakın gitsin adamı ben kefilim" der yine Ebu Zer.
Adam biniyor atına uzaklaşıyor.
3 gün herkes adamı konuşuyor gelecek mi gelmiyecek mi? Mescitte bile gündem oluyor.
Akşam namazına yakın uzaktan bir atlı geliyor.
Hazreti Ömer: "Be adam neden geldin?"
Adam: "Demesinler ki Müslümanlar söz veripte sözlerini tutmuyorlar diye geldim."
Ölen adamın çocukları söz ister bu defa.
"Ya Ömer biz kısas hakkımızdan vazgeçtik."
Hazreti Ömer:
"Peki neden affediyorsunuz babanızı öldüren bu adamı?"
"Ya Ömer demesinler ki Müslümanların arasında merhamet yok oldu!"
Ebu Zer'e dönüp;
"Sen bu adamın neyine, nasıl inandın da kefil oldun?"
Hazreti Ebu Zer;
"Ya Ömer demesinler ki Müslümanların arasında güven, itimad kaybolmuş. Onun için kefil oldum" der..
🌹Ya Rabbi! bizi İslam için yaşat, Müslüman olarak yaşat, Müslüman olarak vefat ettir, Müslüman olarak haşret.. Akşam,ı şerifimiz mübarek olsun feyzi bereketi rahmeti üzerimize olsun inş-Allah🤲🤲🤲
🌹HAYIRLI AKŞAMLAR 🥀 🥀

Evliyaullahtan bir zata, vefatından sonra rüyada görülünce (Geri dönmek ister misin?) diye soruluyor. Diyor ki: (Dünyanın tamamını hesap sorulmamak şartıyla verseler istemem. Tek şey için isterim, kapı kapı dolaşıp ölüm ve kabir hallerini anlatmak için.)

 Bir gün Peygamber efendimiz (s.a.v) sabah namazını kıldırır. Sabah namazını kıldırdıktan

sonra selam verir, Ebu BEKİR(r.a) nerededir diye sorar.
Cemaatin arkasınd, safların arkasından buradayım efendim der...
Efendimiz biraz yanıma gelirmisin buyurur...
Ve Hz. Ebu Bekir(r.a) efendimizin yanına gelir...
Anlat bakalım bir şeyler oldu galiba buyurur...
Hz Ebu Bekir'in Sıddık (r.a) Efendim tam siz birinci rekata tekbir aldınız, bende uydum, fatiha_i Şerifeyi (Elhamdülillahı) okurken, sonuna doğru gelirken, abdestime bir şüphe geldi, bir şey arız oldu. Hemen namazdan çıktım abdestimi yenilemek üzere...
Çıkınca orada bir altundan bir kap gördüm, içi su dolu lakin üzerinde bir mendil örtülüydü. Hemen o su ile alel acele abdest aldım, o mendil ile kurulandım ve hemen geldim.
Daha siz Fatihadan sonra Zammı süreye devam ederken gene yetiştim Ya RASÜLELLAH.
Ya Eba Bekir onun için sizi çağırdım. Çünkü ben tam Fatihayı okudum. Zammı süreyi okudum Rükuya gidecektim dizlerim tutuldu, bir türlü gidemiyordum ve ayetleri uzattım...
Size müjdeler olsun YA EBA BEKİR (r.a)
Senin yetişmen için namaza çıkınca o Altun kaptaki suyu getiren CEPRAİL (a.s) idi.
O mendili tutan MİKAİL (a.s) idi
Banada geldi Ebu Bekir(r.a) Namaza yetişecek Namazı biraz uzat diyen İSRAFİL (a.s) idi.
ONUN İÇİN SİZİ ÇAĞIRDIM buyuruyordu...
İşte o zatları o zatlar yapan Efendimiz (s.a.v) ile müşerref olmuş olduğu halde yine Efendimize doymuyorlardı.
Efendimizin muhabbeti ile kavrulmuş kendini yoketmiş, küçüklüğünden beri efendimize arkadaş, tabi olmuş, muhabbet etmiş. Çünkü
onlar efendimize tabiri caizse sırılsıklam aşıklalardı.
İşte Hizmet edenler böyle büyük nimete ve hikmete mazhar oluyorlar.
Hayatları bambaşka olduğu gibi Namazları bile
bambaşka oluyor.
O halde Hz Allah cümlemizi kendi hak yolunda hizmet edenlerin yolundan ayırmasın... AMİN

🌹🌹🌷FATİHA SÜRESİNİN SIRRI🌷🌹🌹 Resûlullah Efendimiz (s.a.v) buyurdular: “Cebrâil (a.s) bana dedi ki: Allâhü Teâlâ sana selâm söylüyor ve buyuruyor ki: Kul benim huzurumda namaza durup “Allâhu Ekber” dediğinde onunla aramızda bulunan perdeyi kaldırırım.

 

🌹🌹🌷FATİHA SÜRESİNİN SIRRI🌷🌹🌹
Resûlullah Efendimiz (s.a.v) buyurdular:
“Cebrâil (a.s) bana dedi ki: Allâhü Teâlâ sana selâm söylüyor ve buyuruyor ki:
Kul benim huzurumda namaza durup “Allâhu Ekber” dediğinde onunla aramızda bulunan perdeyi kaldırırım.
Kul “elhamdü” dediğinde Allâhü Teâlâ, “Hamd kime mahsustur?” diye sorar, o da “lillâhi” diye cevap verir.
Allâhü Teâlâ, “Allah kimdir?” diye sorunca “Rabbilâlemîn” der. “Alemlerin Rabb’i kimdir?” buyurunca “Errahmânirrahîm” der.
“Rahman ve Rahim kimdir?” diye sorunca “Mâlikiyevmiddîn” der. Bunun üzerine Allâhü Teâlâ,
“Ey kulum, din gününün sahibi benim” der. Kul, “İyyâke na’budu ve iyyâke nesteîn; Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım isteriz” deyince Allâhü Teâlâ, “Ey kulum, mademki yalnız bana kulluk edip yalnız benden yardım istiyorsun, o halde istediğini dile ki sana verilsin” buyurur.
Kul “İhdinâ; bize hidayet et” deyince Allâhü Teâlâ,
“Hangi hidayeti istiyorsun?” buyurur. Kul “Essırâta’l-müstakîm; “Sırât-ı müstekîmi, doğru yolu” deyince Allâhü Teâlâ,
“Hangi yolu istiyorsun?” diye sorar. Kul “Sırâtallezîne en’amte aleyhim” “Kendilerine in’âm ettiğin bahtiyarların yoluna” deyince Allahü Teâlâ:
“Ey meleklerim, siz de şahit olun ki ben bu kulumu, kendilerine nimet verdiğim peygamberler, sıddîklar, şehitler ve salihlerle beraber kıldım” buyurur. Kul,
“Ğayri’l-mağdûbi aleyhim veleddâllîn; Ne o gadap olunanların, ne de sapkınların” deyince Allâhü Teâlâ tekrar meleklere, “Şahit olun ki ben bu kulumu nimet verdiğim kimselerden kıldım, gazaba uğramışlardan ve sapkınlardan eylemedim” buyurur.
Kul “Amin” deyince onunla beraber bütün melekler de “Amin” derler..

Aklınıza, kabiliyetinize, enerjinize güvenmeyin. Yoksa bunlarla baş başa kalırsınız. Gün gelir aklınız yetmez, yakıtınız biter, yanarsınız. İmam-ı Rabbani hazretleri gibi ehl-i sünnet âlimleri çok kuvvetli enerji kaynaklarıdır. Akıllı davranıp, fişi doğru kaynağa takanın, doğru kaynağa bağlananın, ne enerjisi biter, ne de ışık saçması

''Mazlumun dini, dili, ırkı yoktur. İnsanların öldüğü hiç bir dava haklı değildir.'' #Ukrayna

 


MÎRAÇ MUCİZESİ İsrâ Sûresi’nin 1. âyet-i kerîmesi ile bildirilen mucize, Hicret’ten bir yıl önce, Receb-i şerîfin 27. gecesinde olmuştur. Bir kimse, İsrâ’ya yani

 MÎRAÇ MUCİZESİ

İsrâ Sûresi’nin 1. âyet-i kerîmesi ile bildirilen mucize, Hicret’ten bir yıl önce, Receb-i şerîfin 27. gecesinde olmuştur. Bir kimse, İsrâ’ya yani Peygamberimizin (s.a.v.) Mekke-i Mükerreme’den, (Kudüs’teki) Beytü’l-Makdis’e gecenin az bir vaktinde gittiğine inanmazsa kâfir olur. Sahîh hadîslerle meşhur olan, semâlara yükselişini inkâr etse, o kimse bidat ehlinden olur
Cebrâîl aleyhisselâm, Peygamber Efendimizi (s.a.v.), Ümmühânî radıyallâhü anhâ’nın evindeki odasından Kâbe-i Muazzama’ya götürdü, göğsünü yardı ve kalbini yıkayarak Burak’a bindirip Beytü’l-Makdis’e ulaştırdı. Peygamberimiz (s.a.v.), orada peygamberleri ve melekleri gördü. Onlara imamlık edip Sahre’den (Mescid-i Aksâ’daki büyük kayadan) Burak’a veya Cebrâîl (a.s.)’ın kanadına binerek birinci kat semâda Hz. Âdem’i, ikincide Hz. Yahyâ ve Hz. İsa’yı, üçüncüde Hz. Yûsuf’u, dördüncüde Hz. İdrîs’i, beşincide Hz. Hârûn’u, altıncıda Hz. Mûsâ’yı, yedincide Hz. İbrâhim’i (aleyhimüsselam) gördü. Onlarla selamlaşıp konuştuktan sonra Sidretü’l-Müntehâ’ya vardı. Kendisine Beyt-i Ma‘mûr ile Kevser ve Rahmet nehirleri gösterildi.
Oradan Refref’e bindi, huzûr-ı İlâhî’ye varınca “Ettehıyyâtü lillâhi vessalevâtü ve’t-tayyibât” ile Cenâb-ı Hakk’ı övdü. Allâhü Teâlâ tarafından kendisine ikramla “Esselâmü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullâhi ve berakâtühû” diye hitap olundu. Ve bu selâmın şerefine Peygamberimiz (s.a.v.), ümmetini de dâhil edip “Esselâmü aleynâ ve alâ ıbâdillâhi’s-sâlihîn” buyurdu. Bir gece ve gündüzde elli vakit namaz emrolunmuşken tekrar tekrar yalvararak beş vakte hafifletildi. Geri dönerken bütün dereceleri ile cennetleri ve bütün derekeleri ile de cehennemi gördüler.
Beytü’l-Makdis’e gelip Mekke-i Mükerreme’ye doğru yola çıkınca, Kureyş kervanını gördü. Sabah olunca yaşanan hâdiseleri insanlara haber verdi. Peygamberimize (s.a.v.), Beytü’l-Makdis’ten ve Kureyş kervanının hâlinden suâl ettiler. Sordukları şeylerden birer birer açıkça haber verince, Allâh’ın yardımına mazhar olanlar tasdik ettiler; imandan nasibi olmayanlar ise inkâr ettiler.
(Tefsîr-i Mevâkib, Fazilet Neşriyat.)






Kim olursa olsun gıybetini yapmayın! Kadınlarınız da evlerde gıybet yapmasınlar. Gıybet; içki içmekten, kumardan daha büyük günahtır. Gıybet kanser gibidir, girdiği yer iflah olmaz. Gıybet edene sus diyene 100 şehit sevabı verilecek. Gıybet edenleri susturun

Allahü teâlâ şu altı şeyi çirkin görür:
1- Namazda lüzumsuz hareketi.
2- Verdiğini başa kakmayı.
3- Orucu bozan hareketi.
4- Mezarlıkta gülmeyi.
5- Mescide cünüp girmeyi.
6- Başkasının evinin içine bakmayı