21 Mart 2022 Pazartesi

Nevruz Kutlamak Günahdır HARAMDIR

 

🔥Nevruz Kutlamak Günahdır HARAMDIR🔥
(KÜFRE SEBEBTİR NEVRUZ TÜRK BAYRAMI DEĞİLDİR
👉Dürr-ül-muhtâr da diyor ki, (Nevruz veyâ Mihrican [Martın ve Eylülün yirminci] günlerinde, bunların isimlerini söyliyerek hediyye vermek harâmdır.
❗Bu günleri bayram bilerek hediye vermek, küfr olur. Bu günleri ta’zîm ederek kâfire yumurta veren kâfir olur. Bu günlerde bu niyyetle birşey satın almak da böyledir.
➖Bezzâziyye fetvâsında diyor ki, (Nevruz günü, mecûsîlerin bayramıdır. O gün, mecûsîlerin yanına gidip, onların yapdıklarını yapmak küfrdür. O gün, bayram yapan müslümanın îmânı gider de haberi olmaz).
Noel günü ve gecesinde ve kâfirlerin paskalya ve yortularında, onlar gibi bayram yapanın da kâfir olduğu bu fetvâdan anlaşılmakdadır.
👉İmam-ı Rabbani kuddise sirruh buyuruyor ki:
➖Hindûların bayram günlerine [ve ateşe tapınanların Nevruz günlerine ve hıristiyanların Noel gecelerine ve diğer paskalyalarına] hürmet etmek ve o zamânlarda, onların âdetlerini, onlar gibi yapmak, şirk olur.
Küfre sebeb olur.
---Kâfirlerin bayramlarında, müslümânların câhilleri ve hele kadınlar, kâfirlerin yapdıklarını yapıyor ve bu günleri, musliman bayramı zan ediyor ve kâfirler gibi, birbirlerine hediyye gönderiyorlar. Eşyâlarını, sofralarını kâfirlerin yapdığı gibi, süsliyorlar. O geceleri, başka gecelerden ayırd ediyorlar. Bunlar hep şirkdir, kâfirlikdir.
Sûre-i Yûsüfdeki âyet-i kerîmede meâlen, (Biz, Allahü teâlânın varlığına, birliğine, herşeyi yaratan O olduğuna inandık, müslümân olduk diyenlerin çoğu, başkalarına ibâdet ve itâ’at ederek ve dahâ birçok hareketleri ve sözleri ile, müşrik oluyorlar) buyuruldu.
(Mektubat, 3. cild, 41. mektub)
PEYGAMBER EFENDİMİZ GAYRİ MÜSLİMLERİN NEVRUZ VE MİHRİCAN BAYRAMLARINA KARŞILIK ALLAH MÜSLÜMANLARA KURBAN VE RAMAZAN BAYRAMLARINI VERMİŞTİR BUYURMUŞTUR
👉Aynı malumat şu eserlerdede mevcuttur
🔹️Birgivi Vasiyetnamesi Şerhi (Kadızade Ahmed Efendi), Bedir Yayınevi, s.133 ve 200-214.
🔹️İbn-i Abidin (Reddü’l-Muhtar) tercümesi, Şamil Yayınevi, c.15, s.381 ve c.17, s.310.

nevruz ateşperes dininden tüm milletlere yayılmış sapkınlıktır.

 

#Resulullahﷺ.Medineye geldiğinde nevruz kutlandığını görmüş yasaklamıştır.
Nevruz ateşperest iran kralının ihdas ettiği, dini bir ritüeldir. O zamanın süper gücü irandan özenti olarak diğer milletlere yayılmıştır.

Ağız eğriliği yüz felci tedavi yöntemleri

 Ağız Eğriliği

 

Ayrıca günlük ve karanfil çiğnemek faydalıdır. Bir başka şaşırtıcı tecrübe ki sürekli denedik.

Turna dedikleri kuşun ödü, pazu suyuyla veya çügündür suyuyla ezilip hastanın burnuna damlatılır. İki üç kez veya biraz fazla da olabilir, hasta şifa bulur.

Hindistan fındığının yağını damlatmak da tecrübe edilmiştir.

İki üç kez damlatıldıktan sonra hasta şifa bulur.

Bazen çörek otu yağını damlatmak da fayda eder, hoş olur.

Nicelerini gördük ki bunlarla ilaç ettiler hoş oldu. Bazı kimseler çörek otunu ince (yumuşak) dövdüler, sıcak suyla ezip süzdüler ve burna damlattılar fayda buldular.

İbni Şerif,Yadigar

Besmele ve yedi Fatiha-i Şerife, bütün hastalıklar için şifaya vesiledir. Besmele, cifrî hesabı miktarı (786) çekildiğinde her ne istenirse yerine getirileceğine kefilolabilirim. Bismillah irrahmanirrahim ilahî bir şifredir. Allah “acz”, Rahman “fakr”, Rahim “şefkat”in anahtarıdır. 19 euzü çekilirse kayıp bulunur.

 salavat getirin

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kim hapşırınca veya geğirince;

 Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kim hapşırınca veya geğirince;

ﺍﻟﺤﻤﺪ ﻟﻠﻪ ﻋﻠﻰ ﻛﻞ ﺣﺎﻝ
Elhamdu lillâhi alâ külli hal
Manası; Her hal üzere ALLAH’a hamdolsun.
Derse, ALLAH teala ondan en hafifi cüzzam olan 70 çeşit belayı defeder.” (Kaynak: Şihabuddin Sühreverdi, Avarifu’l-maerif; syf:349)

Felç

 Felç

 

Felçli kimselerin bulunduğu evde güvercin beslenmelidir.

Şöyle ki hastanın yattığın yerin altında veya üstünde olabilir.

Zaruret olursa tahtadan kerevet yapılmalıdır,özellikle faydalıdır.

Allahın izniyle felçten kurtulur. Çok kişiye tecrübe ettik fayda buldular.

İbni Şerif,Yadigar

hasta ise ziyaretine giderdi.

 Peygamber (as) birkaç gün birilerini görmezse, onu sorar, hasta ise ziyaretine giderdi. Eğer yola çıktıysa onun sağ salim dönmesi için dua ederdi.

Allah‟ın elçisi bir hasta görse onun için: “Allah‟ım şifa ver” Allah‟ım şifa ver” diye dua ederdi. Hasta ziyaretine gitse “Allah sana şifa versin” der, dua ederdi.
– Hasta ziyaretinde hasta sahiplerine hastayı iyi bakmalarını ona katlanmalarını ve sabretmelerini tavsiye ederdi.
– Hastanın zorla yedirilip içirilmemesini söylerdi.
– Hastanın yanında moral bozucu şeyler söylemezdi.
– Hastayı rahatlatırdı, gönlünü hoş ederdi.
– Hastanın yanında uzun süre kalıp onu rahatsız etmezdi.
– Şifa diler, dua eder ve hastalığın günahlara kefaret olduğunu söylerdi. Böylece hastanın ümitsizliğini, korkusunu giderirdi.
– Hastanın kendisinden her hangi bir isteğinin olup olmadığını sorardı. Hastanın duyacağı şekilde dua ederdi.

Hz.Aişe (ra)nın naklettiğine göre:
– “Ey insanların Rabbi! Zararımızı gider. Şifa ver. Şifa veren sensin. Senin vereceğin şifadan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki hastalık bırakmasın.” Derdi. (Buhari, Tıp:5743)

Peygamber (as) Müslüman‟lara şunu tavsiye etmiştir:
– “Hastayı ziyaret edin, aç olanı doyurun, esiri kurtarın.” (Riyaz üs-Salihın:901)

Hasta ziyaretinde bulunan bir kimse için şu müjdeyi vermiştir:
Hz.Ali (ra) peygamber (sav) in şöyle dediğini nakleder:
– “Kim hasta kardeşini ziyaret ederse, melekler ona rahmet okur.” (Riyaz üs-Salihın:903)

Bir hadislerinde de:
– “Hasta ziyaretinde bulunan kimse, dönünceye kadar cennet yolundadır.” (Müslim, Birr:39)

Hasta ziyaretinde bulunan kimsenin ne diyeceği konusunda da şöyle buyurmuştur:
– “Sizden biri bir hastayı ziyaret ettiğinde selamlaşsın. Hastaya nasıl olduğunu sorsun. Onun için şifa ve uzun ömür dileğinde bulunsun ve ondan kendisi için de dua etmesini istesin. Zira hastanın duası, meleklerin duası gibidir.” (Ramuz el-Ehadis:45/1)

Hasta sahiplerine de şunları tavsiye etmiştir.
– “Sizden birinin hastasının canı bir şeyi çektiği zaman onu yedirsin.” (Age:31/4)

– “Sütlü bulamaç, hastanın midesini kuvvetlendirir ve bazı sıkıntılarını da giderir.” (Buhari, Tıp:13)
– “Hastalarınızı yemeye ve içmeye zorlamayın!” (İbni Mâce, Tıp:3444) + (Tirmizi Tıp:4)
Atalarımız: “İstenmeyen aş ya karın ağrıtır ya da baş” demişlerdir. İstenmeyen bir şeyin zorla yedirilip içirilmesinin faydasından çok zararı olur.
İbadet hayatı içinde olan bir kimsenin hastalık sebebiyle sevap kazandığını şöyle müjdeler:
– “Eğer kul hastalanırsa, sıhhatli iken yaptığını cenab-ı Allah aynen hastalığı müddetince ona yazar.”
Demek ki iyi insanın hastalığı da bir nimet oluyor.

Hastalık iyi değerlendirilirse, kazayı, belayı def eder. Peygamber (as) şöyle buyurur:
– “Hastalıklarınızı sadaka ile tedavi edin. Mallarınızı zekatla koruyun. Zira onlar sizden kötülükleri ve hastalıkları giderir.” (Ramuz el-Ehadis:283/1)

Peygamber (as) bu tavsiye ve müjdeleri veriyor ki, hasta moralini yüksek tutsun, kendi yararına olduğunu düşünsün, hastalığı daha kolay atlatsın, sabretsin, şükretsin, isyan etmesin.

Peygamber (sav) hasta ziyaretine büyük önem vermiştir. Çünkü hastaya ziyaret etmek Allah‟a ziyaret etmek gibidir. Bir kutsi hadiste Cenab-ı Allah‟ın kıyamet gününde şöyle diyeceği haber verilmiştir:
– “Ey Ademoğlu! Ben hastalan-dım da sen beni ziyaret medin! Neden?
Kul cevap verecek:
– Sen nasıl hastalanırsın, ben seni nasıl ziyaret edebilirdim Allah‟ım?
Cenab-ı Allah ona:
– Falan kulum hastalanmıştı da onu ziyaret etmedin. Eğer onu ziyaret etseydin beni ziyaret etmiş olacaktın.” Buyurur. (Müslim, Birr:43)

İbn-i Ömer (ra), hasta ziyareti ile alakalı şöyle bir hadise anlatmaktadır.
“Biz Rasûlullah (sa) ile oturuyorduk. O sırada Ensâr‟dan bir kişi gelip selam verdi, sonra da geri döndü. Efendimiz ona:
– „Ey Ensâr‟dan olan kimse! Kardeşim Sa‟d bin Ubâde nasıl?‟ diye sordu. O da:
– İyiye gidiyor, cevabını verdi. Bunun üzerine Allah Rasûlü:
– “Kim benimle birlikte onu ziyarete gelecek?” buyurarak ayağa kalktı. Biz de on, on beş kişi kalktık. Ne ayağımızda ayakkabı veya mest ne başımızda bir giyecek ne de üstümüzde bir gömlek vardı. Çorak arazide yürüyorduk. Nihayet Sa‟d‟ın yanına geldik. Yakınları, Efendimiz ve beraberindeki arkadaşlarının yaklaşması için onun etrafından geri çekildiler.” (Müslim, Cenaiz:13)

Yine Hz.Aişe validemiz Allah Rasulü‟nün bu güzel hasletini şu çarpıcı misalle anlatmaktadır:
“Sa‟d bin Mu‟az Hendek Savaşı sırasında kol damarından yaralanmıştı. Rasûlullah (sa) onun için mescide bir çadır kurdurdu. Maksadı, onu daha sık ve yakından ziyaret etmek (onunla ilgilenmek)ti.” (Buhari, Megazi:30)
Hasta ziyareti hem hastaya hem de ziyaret edene iyi mesajlar verir, iyi şeyler telkin eder.
Hasta ziyareti hastaya:
– Moral verir, iyileşmesini kolaylaştırır.
– Helalleşme imkanı olur.
– Dua alır. Yani kendisi için hayır dua edilir.
– Dostluğu pekiştirir.
– Dini, insani görevleri hatırlatır.
– Acılar üzüntüler paylaşılır.

Ziyaret eden açısından da faydalıdır:
– Hastanın duasını alır.
– Ölümü hatırlar ve hazırlanması-na vesile olur.
– Kendi haline şükretmesini sağlar.
– Sen de hastalanırsın, bu sıkıntıları aynen sen de çekebilirsin mesajını alır.
– Hastanın gönül hoşnutluğunu alırken, Allah‟ında rızasını kazanır.
Atalarımız: “Dağ adamı, hasta eder sağ adamı” demiştir. Ziyaret adabını bilmeyen kimselerin faydadan çok zararı olur.
– Hastadır, hasta ziyaretine gider.
– Hastalığından, ölümden bahseder.
– Çok oturur, çok soru sorar; çayını, kahvesini ve meyvesini yeyip içmeden kalkmaz. Hastaya ev halkına sıkıntı verir, üzüntü verir.
– Yüksek sesle konuşur, çok konuşur, can sıkacak şeylerden bahseder. Falan bu hastalıktan iyileşmedi, senin halin iyi değil, falan bu hastalıktan öldü gibi moral bozucu şeyler söyler.
Böyle bir ziyaretin kimseye faydası olmaz.