► Yılan Cinsinin En Büyüklerinden Olan ve Arapçada Tenin Olarak Bilinen Bir Yaratıktır. Denizde de Bulunması İtibârıyla Balığa Benzer Tarafı da Bulunmaktadır.
Ejderhâ, Önceleri Karada Görülen Çok Büyük ve Korkunç Bir Yılandır ki, Gördüğünü Derhâl Yutar. Karada Başa Çıkılamayacak Duruma Gelince, Yüce Allah Celle Celâlühû Onu Bir Melek Vâsıtası ile Denize Bırakır. O da Karada Hayvanlara Yaptığını, Denizde Deniz Hayvanlarına Yapar. Böylece Daha da Büyür ve Güçlenir. Allah Celle Celâlühû Hazretleri Lütfünden Onun İçin Bir Melek Gönderir. O Melek Onu Alıp Ye’cûc ve Me’cûc’ün Bulunduğu Ülkeye Bırakır.
İbn-i Ebi Şeybe, Ebû Saîd el-Hudrî Hazretlerinden Rivâyet Ediyor; Rasülullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Efendimiz Buyuruyor; Yüce Allah Kâfirlere Kabrinde Doksan Dokuz Ejderhâ Musallat Eder. O Ejderhâlar Kıyâmete Kadar O Kâfiri Sokmaya Devam Ederler. O Ejderhâlardan Biri Yeryüzüne Üfürse, Yeryüzündeki Bütün Yeşillikler Kuruyuverir.
Tirmizî, Bu Hadîs-i Şerifi Daha Uzun Olarak Rivâyet Edip Dedi ki; Allah Rasülu Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Efendimiz Bir Gün Musallaya Gelip İnsanların Çokça Namaz Kıldıklarını Gördü. Bunun Üzerine Şöyle Buyurdu; Dikkatli Olunuz, Gâflette Kalmayınız! Keşki Ağızların Tadını Kaçıran Ölümü Çok Hatırlayıp Ânsanız Sizler İçin Çok Daha İyi Olur. Kabir, Gün Geçmez ki Şöyle Seslenir: Ben Gurbet Eviyim. Ben Yalnızlık Eviyim. Ben Topraktan Evim. Ben Kurtlar ve Haşeratlar Eviyim.
Bir Mü’min Kabre Konulduğu Zaman Kabir Ona Şöyle Seslenir: Hoş Geldin, Safâ Geldin. Sen Bana Gelmek İçin Can Atanlardan Biriydin. Ben de Seni Hep Bekleyip Duruyordum. Şimdi ise Bana Gelmiş Bulunuyorsun. Bak Gör, Sana Ne İyiliklerde Bulunacağım.
Bundan Sonrası İçin Rasülullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Efendimiz Şöyle Buyurur; O Kimse İçin Kabir, Gözün Görebildiği Yere Kadar Genişler. Oradan da Cennet-i Âlâ’ya Bir Kapı Açılır.
Kâfir veyâ Fâsık Bir Kimse Defnolunduğu Zaman Kabir Ona, “Hoş Geldin, Safâ Geldin.” Demez ve Şöyle Der; Sen Bana Gelmeyi Hiç Sevmez ve İstemezdin. Ben ise Seni Doğduğundan Beri Hep Bekler Dururdum. Şimdi ise Bana Gelmiş Bulunuyorsun. Şimdi Bak Gör ki, Sana Neler Edeceğim!
Kabir Onu Öylesine Sıkar ki, Kaburga Kemikleri Birbirine Geçecek Gibi Olur.
Rasülullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Efendimiz Bu Durumu Açıklamak İçin Ellerinin Parmaklarını Birbirine Geçirip, “Kaburgalar İşte Böyle Birbirlerine Geçer.” Şeklinde Buyurdu. Daha Sonra Onların Kabrine Doksan Dokuz Ejderhâ Salınır. Öyle Ejderhâlar ki, Onlardan Biri Yeryüzüne Üfürse, Yeryüzünde Bitki Adına Hiçbir Şey Kalmaz. Kıyâmete Kadar O Ejderhâlar O Kimseyi Sokmaya Devam Ederler.
Bu Konuda Rasülullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Efendimiz Şöyle Buyurdular; Kabir ya Cennet Bahçelerinden Bir Bahçe ya da Cehennem Çukurlarından Bir Çukurdur.
Rivâyete Göre Şuayb Aleyhisselâm, Mûsâ Aleyhisselâm’a Akşamleyin Şöyle Buyurdu, “Eve Gir. Evdeki Asâlardan Birini Al...” Mûsâ Aleyhisselâm Eve Girdi ve Öyle Bir Asâ Seçti ki, O Asâyı Âdem Aleyhisselâm Cennetten Çıkarmıştı. Mersin Ağacından idi. Peygamberden Peygambere Geçerek, Sonunda Şuayb Aleyhisselâm’a Kadar Gelmişti. Şuayb Aleyhisselâm, Mûsâ Aleyhisselâm’a, “O Asâyı Eve Bırak, Bir Başkasını Seç, Al.” Dedi. Mûsâ Aleyhisselâm Dediğini Yaptıysa da, Dışarıya Çıktığında Yine Aynı Asâyı Almış Olduğunu Birlikte Gördüler. Bu Şekilde Tam Yedi Defa Eve Bıraktığı Asâ, Dışarıya Çıktığında Bir de Gördü ki, Elinde Bulunmaktadır.
Bunu Gören Şuayb Aleyhisselâm, Mûsâ Aleyhisselâm’ın Yüce Bir Mertebesi Olduğunu Anlamakta Gecikmedi. Sabah Olunca Şuayb Aleyhisselâm Mûsâ Aleyhisselâm’a, “Koyunları Yol Ayrımına Kadar Sür.” Dedi ve Şöylece İlâvede Bulundu, “Her Ne Kadar Ot Yoksa da, Koyunları Sağ Tarafa Götür. Otu Bol Olduğu Hâle Sakın Sol Tarafa Götürme! Sol Tarafta Ejderhâ Vardır, Koyunları Öldürüp Yer...” Dedi.
Mûsâ Aleyhisselâm Koyunları Yol Ayrımına Kadar Götürdü ve Orada Serbest Bıraktı. Koyunlar da Otu Bol Olduğu İçin Sol Tarafa Gitmek İstediler. Mûsâ Aleyhisselâm Onları Geri Çeviremedi. Koyunlar Sol Tarafta Yayılırken, Kendisi de Koyu Gölgesi Olan Bir Ağacın Dibine Yattı. Bir Müddet Sonra da Uykuya Daldı.
Bir Aralık Bölgede Bulunan Ejderhâ Çıkıp Geldi. Mûsâ Aleyhisselâm’ın Asâsı Ejderhâ ile Mücadele Etmeye Başladı. Sonunda da Ejderhâyı Öldürdü. Mûsâ Aleyhisselâm Uykudan Uyandığında Asâsının Kana Boyanmış, Ejderhânın da Ölmüş Olduğunu Gördü. Akşam Koyunlarla Birlikte Eve Dönünce, Olan Bitenleri Şuayb Aleyhisselâm’a Anlattı. Şuayb Aleyhisselâm da Ejderhânın Ölmüş Olmasına Sevindi.
Daha Sonra, “Ey Mûsâ! Bu Yıl İki Renkli Doğan Kuzular Senin Olsun.” Dedi ve Allah Celle Celâlühû Hazretleri, O Yıl Doğan Kuzuların Hepsini İki Renkli Eyledi. Böylece Mûsâ Aleyhisselâm’ın Büyük Bir Derecesi Olduğunu Şuayb Aleyhisselâm Daha İyi Anladı. Bundan Sonra Mûsâ Aleyhisselâm, Şuayb Aleyhisselâm’ın Yanında Bir Rivâyete Göre On Sene Kadar Kaldı. Kırk Yaşına Geldiğinde Hanımını Alıp Şuayb Aleyhisselâm’a Vedâ Ederek Yanından Ayrıldı.
Ejderhânın Etinin Yenmesi Câiz Olmayıp Harâmdır. Çünkü Hem Azı Dişi ile Yemektedir Hem de Timsaha Benzemektedir.
Ejderhânın Tıp ve Cifr Yönünden Özellikleri
Ejderhâ Eti Yemek İnsana Yiğitlik ve Güçlülük Kazandırır; Halk Böyle İnanmıştır. Ejderhâ Kanından Erkek Tenasül Azâsına Sürülse, Hemen Arkasından Cinsî Münasebette Bulunulsa, Büyük Haz Duymaya Vesile Olur.
Rüyâda Ejderhâ Görmek, Devlet Başkanı ile Yorumlanır. Rüyâda Görülen Ejderhânın İki veyâ Üç Başı Bulunursa, Devlet Başkanının Çok Fenâ Bir Kimse Olduğuna İşâret Eder. Bir Hastanın Rüyâsında Ejderhâ Görmesi, Öleceğine İşârettir. Bir Kadın Rüyâda Ejderhâ Doğurduğunu Görse, Felçli Bir Çocuk Dünyâya Getirir.