Mekke’de Hacc zamanı gelmiş; pazarlar, tezgâhlar kurulmuştu. Komşu şehirlerden Arab kabîleleri Mekke’ye gelmekteydi. Hz. Peygamber (s.a.v), gelen çeşitli Arab kabîle mensuplarıyla temas kurmaya çalışırken bir ara Medîneli Hazrec kabîlesinden bir grup ile Akabe mevkîinde karşılaştı.
Onlara: “Kimlerdensiniz?” diye sorunca: “Bizler Hazrec kabîlesinden bir grubuz” diye cevap verdiler. Hz. Peygamber (s.a.v.): “Oturmaz mısınız? Size bazı şeyler anlatacağım” dedi. Onlar da “Elbette” diyerek oturdular. Hz. Peygamber (s.a.v) onları Allâh (c.c.)’a imân etmeye ve müslüman olmaya dâvet edip Kur’ân-ı Kerîm’den ayetler okudu.
Medîneliler öteden beri, yahûdîlerle bir anlaşmazlık içine girdiler mi onların; şöyle dediğini duyarlardı: “Yakında bir Peygamber çıkacak ve nerdeyse de çıkmak üzeredir. O’na tabi olup O’nun izinden yürüyeceğiz ve Ad ile İrem kavimleri nasıl öldürüldü ise biz de O’nunla birlikte size karşı savaşıp sizi yok edeceğiz.” Bu sözü hatırlayan ve yahûdîlerden önce hak peygambere biât etmek isteyerek Hz. Peygamber (s.a.v.)’in davetine uydular, O’nu tasdîk ettiler ve kendilerine aktardığı İslam’ın prensiplerini kabul ederek şöyle dediler:
“Biz öyle bir topluluğun içinden geliyoruz ki aralarındaki
düşmanlık ve fitne, hiçbir milletin arasında yoktur. Umarız ki Allâhü Teâlâ senin vâsıtanla onların arasını bulur. Biz gidince onlara teklifte bulunacağız. Senin emrine uymaları çağrısında bulunacağız. Sana, uyacağımıza dair söz verdiğimiz bu dînin icâblarını onlara da aktaracağız. Eğer Allâh (c.c) onları bu dinin etrafında toplayacak olursa senden daha üstün bir kimse bulunmayacaktır.” Sonrada seneye de akabeye geleceklerine dair Hz. Peygamber (s.a.v)’e söz verdiler.
Bunlar altı kişi idiler. Medîne’ye varınca bu olayı halka anlattılar. Hz. Peygamber (s.a.v) hakkında bilgi verdiler ve onları imâna davet ettiler. İslâm dini, bir anda yayılmaya başladı. Öyle ki Medîne’de Hz. Peygamber (s.a.v.)’in adının anılmadığı bir ev kalmadı.
(El-Bidaye, 3.c., 231.s.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder