23 Mayıs 2019 Perşembe

Mars’ta hayat var!




Birinci Kat Semâ Keşfedilecek Herkes İman Edecek Ama…
A.B.D.’nin çok büyük masraflarla Ay’a gitmeye hazırlandığı sıralarda keşif sahibi bir veli (k.s.) İstanbul’da Topçular Camiinde kürsüye çıkıp insanlığa sesleniyordu: A.B.D. Ay’a gitmeye hazırlanıyor. Fakat bu masraflara yazık. Bu gayret Mars için olsa çok isabetli olurdu… Çünkü Ay’da hayat yok. Ay kupkuru.Fakat Mars’ta hayat var!… Orada insanlar var…Su var…Orada Hz.Kur’an aynen var!?…Hz.Muhammed (s.a.v.) oradakilerin de peygamberi…Yani; orada Ümmet-i Muhammed var…Hatta orada varisi Resullerin evlatları var…Ve yine orada İslamiyet’e sarılma bizden çok fazla. Orada Kur’an ahkamı hakim…Ve nihayet o insanlar Hz.Kur’an’a sarıldıklarından dolayı teknolojik olarak bizden çok öndeler!… Size bir haber daha vereyim;Bu iki insanlık buluşmadan Kıyamet kopmayacak…Fakat;Dünya insanları Marslılarla buluştuklarında Hz.Kur’an’ın orada da aynen var olduğunu görünce İslam’ı inkar mümkün olmayacak…Fakat bu iman (İman-ı yeis) ve (Suri İman) olacak…Yani; vakit çok geç olmuş olacak.” Birinci Kat Semâ Keşfedilecek Herkes İman Edecek Ama… Kafirler birinci kat… semayı keşfettikleri zaman orada Vahy’in indiği yeri ve ayet-i kerimelerde haber verilen bazı emareleri görürler. Dünyaya gelip gördükleri o hakikatleri bütün insanlara haber verdiklerinde herkes “La ilahe illallah” diyerek imana gelir. Lakin hiç birinin imanı kabul olmaz. Çünkü imanın şartı gayba iman etmektir.(gayb gözle görülemeyen akılla anlaşılamayan duyu organları ile hissedilemeyen şeylerdir.)..Bu dünyaya en uzak yıldız ne kadar mesafede ise oradan birinci kat semaya da o kadar mesafe vardır. Fenciler henüz birinci kat semayı keşfedemediler. Ne zaman bu Türkiye’nin büyüklüğü kadar ayna yaparlarsa belki o zaman birinci kat semayı öğrenebilirler. Batıl bir görüş olan “sonsuz uzay boşluğu” iddialarının ne kadar yanlış olduğunu gözleri ile görürler. (kuddise sirruhu)Allah onun sırrını mukaddes etsin demektir)...

Salât Selâm Olsun Sevgili Peygamberiz Muhammed Mustafa S.A.V🌹🌹🌹

Tevâtür, kelime olarak ağızdan ağıza yayılma, kuvvetli ve yaygın haber demektir. Mütevâtir haber de, yalan üzerine ittifakı düşünülemeyen bir topluluğun verdiği haberdir. (Ömeru’n-Nesefî, Metnü Akâid,

Görüntünün olası içeriği: yazı
"KUR’ÂN–I KERİM
Fıkıh usûlüne dâir ilimler ıstılâhında, “Kitap” adıyla da anılan Kur’ân-ı Kerim’in târifi şöyledir:
“Allah Teâlâ’dan Hz. Muhammed’e (s.a.v.) Arapça olarak indirilmiş, ondan bize tevâtür(1) yoluyla nakledilmiş, Mushaflar’da yazılı, okunması ile ibâdet edilen, beşerin benzerini getirmekten âciz kaldığı, Fâtiha sûresi ile başlayıp Nâs sûresi ile sona eren nazm-ı İlâhî’dir.”
Aslında Kur’ân-ı Mecîd’in târife bile ihtiyacı yoktur. Zira Kur’an denilince ne kastedildiğini hemen herkes bilir. Ancak Usûl-i fıkıh âlimleri; namazda neyin okunmasının câiz olup olmadığı, hüküm istinbâtında (ortaya koymakta) neyin kaynak sayılıp sayılmayacağı, neyi inkâr edenin küfre girip girmeyeceği belli olsun diye, “Kitâb”ın târifi üzerinde hassâsiyetle durmuşlardır." alıntı
(1) Tevâtür, kelime olarak ağızdan ağıza yayılma, kuvvetli ve yaygın haber demektir. Mütevâtir haber de, yalan üzerine ittifakı düşünülemeyen bir topluluğun verdiği haberdir. (Ömeru’n-Nesefî, Metnü Akâid,

Hz. Aişe validemiz Peygamberimiz'le (Aleyhissalatu Vesselam) yeni evlenmişti. Eşinin kendisini sevip sevmediğini ; ne kadar ve nasıl sevdiğini merak etmekteydi.

 Hz. Aişe validemiz Peygamberimiz'le (Aleyhissalatu Vesselam) yeni evlenmişti. Eşinin kendisini sevip sevmediğini ; ne kadar ve nasıl sevdiğini merak etmekteydi. Hz. Aişe validemiz bu düşüncesini Peygamberimiz'le (Aleyhissalatu Vesselam) konuşmadan edemedi. "Ey Allah’ın Resulü,beni seviyor musun?. “Peygamberimiz: Evet, ya Aişe, tabi seviyorum! dedi.". Hz. Aişe validemiz nasıl sevdiğini de merak ediyordu.? Hemen sordu. "Beni nasıl seviyorsun?" Peygamberimiz sevgi şeklini tanımladı sevgili eşine: "Kördüğüm gibi." . Bu cevap Hz Aişe validemizi çok sevindirmişti. Çünkü kördüğüm açılmazdı.Açılmayan,bitmeyen sırlı bir sevgi demekti. Alacağı cevap onu çok mutlu ettiği için, Hz Aişe validemiz Peygamberimiz'e sık sık sorardı: "Ey Allah ’ın Resulü, kördüğüm ne alemde?" .Peygamberimiz, Aişe validemizi memnun eden cevabı verirdi her defasında: "İlk günkü gibi..." . Sevmekte eşsizdi O..." O aynaydı: Yarattığı varlıkları çok seven ve onlar tarafından da çok sevilen Vedud`un..Habibiydi. sav....(İbn Hanbel, Müsned, 6; 210)
Görüntünün olası içeriği: yazı

Dehmâ fitnesi, vehmâ fitnesi, summün, bükmün, umyün fitneleri,

Dehmâ fitnesi, vehmâ fitnesi, summün, bükmün, umyün fitneleri,
Fahr-i Âlem (s.a.v.) ashâb-ı güzîne sohbet sırasında suallere cevap verirken, Ebû Zerr (r.a.) irtihâl-i nebîden sonra, zuhûru beklenen fitnelerden sual etti.
Cevaben: "Dehmâ fitnesi, vehmâ fitnesi, summün, bükmün, umyün fitneleri, zuhur ile ehl-i islâma saldırırlar, birinci kılınçla, ikinci ehl-i Kuran’la, üçüncü ise zikir ve râbıta ehli olanlarla def edilecektir."
Dehmâ'dan murad, Hz. Ali ve Hz. Muâviye (r.a.) aralarında vâki fitne veya haçlı seferleriyle İslâm âlemini yok etmek üzere yapılan taarruzlar. Bunlar İslâm kılınçları ile def edilmiştir.
Vehmâ fitnesi, Fâtih'in İstanbul'u fethidir.
Batı Trakya'dan Çatalca yakınlarında bir pîr-i fânî, Fatih'e hitaben:
"Ey Mehmed, nereye?" sualine:
"İstanbul'u fethe gidiyorum." cevabını verince, Pîr:
"O vehmâ fitnesidir. Onu fethedecek asker ehl-i Kur'an olmak gerek." Fatih:
"Hepsi Kur'an bilirler." Pîr:
"Öyleyse imtihan gerek." der.
Fatih bağlar arasında ordugâh kurup bir hafta bekler. Hafta sonu, orduya hareket emri verilir. Sefer sırasında orduya: Padişah hasta, yanında üzüm olan varsa getirsin, devâ olur, şifa bulur, diye ilân edildiğinde, hiç birinde üzüm bulunmadığı anlaşılır. Ve Pîr:
"Ya Mehmed sana fetih müyesserdir" diye tebşir eylemiştir.
Bu fitne de ehl-i iman ile def edildi.
Summün, bükmün, umyün fitneleri, bir kısmı geçmiş, bir kısmı gelmekte, bir kısmı da gelir. Bu fitnelerse, zikir ve râbıtanın nurlarıyla def edilecektir.

Mal cimrilerde, Silah korkaklarda, Yönetim akılsızlarda olursa iş bozulur...Hz Ebu Bekir (r.a.)

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, yazı

22 Mayıs 2019 Çarşamba

İmâm-ı Şârânî ks. : Ramazân-ı şerîf pazartesi günü girerse Kadir gecesi 21'inci (25 mayısı 26 mayısa bağlayan ) gecedir.

İftarlar israfa, ilahiler müziğe, tesettür defileye, bayramlar tatile döndü.
Mehmet Panaz

Unutmayın ki rızkı veren Hz Allah'tır. Öyle karınlarını doyurduk diyenlere itibar etmeyiniz.Hz Allah insanları sadece vesile kılar

İmâm-ı Şârânî ks. : Ramazân-ı şerîf pazartesi günü girerse Kadir gecesi 21'inci (25 mayısı 26 mayısa bağlayan ) gecedir.

Düşmanın kurtuluş reçetesi öldürmek içindir. Esaretin bir çeşidi de BORÇLANDIRMADIR
SULTAN 2.ABDULHAMİD HAN HZ

Cebindeki paranın helalliğini test etmek istersen,düşün gittiği yere bak. Hayra gittiği kadar temiz, şerre gittiği kadar kirli.

Görüntünün olası içeriği: yiyecek