3 Haziran 2019 Pazartesi

HALAMIZ HURMA AĞACI İLE MÜNASEBETLERİMİZ... Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor: Halanız olan hurmaya ikram ediniz. Çünkü o (hurma) babanız Âdem’den arta kalan çamurdan yaratıldı. Ağaçlardan hiçbir ağaç Allah katında İmrân kızı Meryem’in altında (İsa’yı) doğurduğu ağaçtan daha değerli değildir. (Ebû Yâlâ – Ramüz’el-Ehâdis) Halamız olan hurma, babamız Hz. Âdem’in arta kalan çamurundan yani aynı elementlerden yaratıldığı için, insanın tabiatına (genetik yapısına) en yakın ve en uyumlu meyvedir. Hurmanın meyvesi gibi ağacı da değerli olduğundan, Yüce Allah’ın yönlendirmesi ile Hz. Meryem, oğlu Hz. İsa’yı hurma ağacının altında doğurdu. Olay şöyle oldu.

HALAMIZ HURMA AĞACI İLE MÜNASEBETLERİMİZ...
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Halanız olan hurmaya ikram ediniz. Çünkü o (hurma) babanız Âdem’den arta kalan çamurdan yaratıldı. Ağaçlardan hiçbir ağaç Allah katında İmrân kızı Meryem’in altında (İsa’yı) doğurduğu ağaçtan daha değerli değildir. (Ebû Yâlâ – Ramüz’el-Ehâdis)
Halamız olan hurma, babamız Hz. Âdem’in arta kalan çamurundan yani aynı elementlerden yaratıldığı için, insanın tabiatına (genetik yapısına) en yakın ve en uyumlu meyvedir. Hurmanın meyvesi gibi ağacı da değerli olduğundan, Yüce Allah’ın yönlendirmesi ile Hz. Meryem, oğlu Hz. İsa’yı hurma ağacının altında doğurdu. Olay şöyle oldu.
Yüce Allah buyuruyor:
Doğum sancısı onu (Meryem’i) bir hurma ağacına (yaslanmaya) zorladı. “Ah! Keşke bundan önce ölseydim de, unutulup gitseydim” dedi. Alt tarafından (İsa ya da melek) ona şöyle seslendi: “Hüzünlenme! Rabbin alt yanında bir su arkı meydana getirdi.” “Hurma ağacının (kurumuş) dalını kendine doğru silkele de, üzerine (önüne) taze olgun hurmalar dökülsün.” (Meryem – 23 – 24 – 25)
Bakire bir kız olduğu halde Hz. İsa’ya mûcizevî bir şekilde hamile kalan Hz. Meryem, doğum sancısı başlayınca korkudan paniğe kapıldı ve şehrin dışına çıktı. Doğum sancısı artınca kurumuş bir hurma ağacına yaslanıp sarıldı. Babasız çocuk doğuracağı için toplumun kendisini gayr-i meşru cinsel ilişki ile suçlamalarından korktuğundan “Ah! Keşke bundan önce ölseydim de, unutulup gitseydim” dedi. Yüce Allah yıkanıp temizlenmesi ve kana kana içip içinin serinlemesi için alt tarafında küçük bir su arkı (derecik) yarattı ve “Hurma ağacının (kurumuş) dalını kendine doğru silkele de üzerine (önüne) taze olgun hurmalar dökülsün” buyurdu.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kadınlarınıza nifâs halindeyken hurma yedirin. Çünkü nifas halinde hurma yiyenlerin çocukları halîm (yumuşak huylu) olur. Meryem de İsa’yı doğurunca hurma yedi. Eğer onun için (hurmadan) daha yararlı bir şey olsaydı, Allah Meryem’e onu ikram ederdi. (Râmûz’el- Ehâdis)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kim hurmayı severse, Allah da onu sever. (Taberânî)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Hurmayı (sabahları) aç karnına yiyin. Çünkü o kurtları (mikropları) öldürür. (Deylemî)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
En hayırlı (yararlı) hurmanız “Berni” (hurması) dır. Çünkü o bütün hastalıkları giderir ve onda hastalık yapıcı bir şey (zararlı mikrop) yoktur. (Hâkim – Beyhakî – Taberânî)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
“Acve” (hurması) cennet meyvelerindendir. (Ebû Nuaym)
Abdullah İbni Abbas radıyallahü anhüma diyor ki:
Peygamberimiz (s.a.v.) en çok berni hurmasını severdi. (Ebû Nuaym)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kim her sabah yedi tane “acve” hurması yerse, o gün ona zehir ve büyü zarar vermez. (Buhârî)
Berni, uzun ve koyu sarı renkli, acve ise yuvarlak ve siyah renklidir. Acve ve berni hurmaları daha yararlı olmakla birlikte, Medine-i Münevvere’de yetişen hurmaların hepsi şifâ kaynağıdır.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kim aç karnına yedi tane Medine hurmasından yerse, o gün o kimseye zehir ve büyü (gibi şeyler) zarar vermez. Eğer akşam yerse, sabaha kadar zehir ve büyü bir zarar vermez. (Ahmed İbni Hanbel)
Meyve şekeri, B grubu vitaminleri ve demir açısından zengin olan hurma, enerji ve şifâ kaynağıdır. Karaciğeri güçlendirir, sarılığı, kabızlığı önler, anemiye (kansızlığa) iyi gelir, prostat büyümesini kontrol altında tutar ve bedene zindelik verir. Ayrıca rahim kaslarını temizleyip adaleyi kuvvetlendirdiği ve esneklik sağlayıp doğumu kolaylaştırdığı için hamile kadınların bol hurma tüketmeleri çok yararlıdır. (A. Tomor)
HURMA VE İNSAN BENZERLİĞİ
Peygamberimizin “halanızdır” ifadesi ve Adem Aleyhisselam’ın toprağından yaratıldı beyanı, hurmanın insana olan benzerliği ile ortaya çıkıyor…
İşte o benzerlikler:
İnsan da hurma da dik ve geniş bir gövdeye sahiptirler.
İkisinde de erkeklik ve dişilik vardır.
İkisi de ancak döllenme ile çoğalır ve meyve verir.
Erkeklik poleni kokusuyla insanın meni kokusu aynıdır.
İkisinin de kafaları kesildiğinde ölürler.
İkisinin de kalbi kuvvetli bir darbeye maruz kalırsa ölürler.
İnsanın cismindeki kıllar ve saçlar gibi hurma ağacında da lifler vardır.
İnsanın şiddetle suya ihtiyacı olduğu gibi onunda çok bol suya ihtiyacı vardır.
Ömrü ortalama insan ömrü kadardır.
Yavrulaması insanın ortalama yavru adedine denktir.
Gençlik ve ihtiyarlık yaşları da insanın yaşlarına benzer.
Özellikle hurmanın döllenmesinin ve yavrulamasının aynen insan gibi olması nedeniyle çok ilgi çekicidir. Döllenme olayı kış mevsiminde meydana gelir. Erkek hurma ağacından alınan polenler(tal) bir yerde kurutulur. Sonra dişi hurma ağacının tepesinde bir yarık açılmaya başlar. Bu yarık bölgeye belli oranda tal denilen kurutulmuş polenler konulur ve üzeri zarar görmeyecek bir şekilde sarılır. Böylece döllenme işlemi tamamlanır. Yeni filiz oluştuktan sonra kesilir ve dişi ağacın yakınına dikilir. Belli büyüklüğe ulaştıktan sonra da annenin yanından alınarak başka bir yere nakledilir. Hurma ağacının en verimli yılları 15 ile 40 yaşları arasındadır. 60 yaşından sonra da artık ya meyve vermez ya da çok az meyve verir hale gelir. İnsana bu kadar benzemesi çok ilginç ve şaşırtıcıdır.
Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, ayakkabılar ve açık hava

Fatihin bedduasi var kapatanlara yeniden cami olarak açın

Görüntünün olası içeriği: gökyüzü ve açık hava

2 Haziran 2019 Pazar

Parmakla gösterilmeye heves etme. Seni kimse tanımazsa tanımasın . Allah'ın seni bilmesi kâfidir. Muhyiddin İbn-i Arabî

Namazlardan sonra, bir defa Ayetül kürsî- ihlas- felag ve nas sureleri, 33 Sübhanellah , Elhamdülillah , Allahüekber) diyerek yüzüncü olarak da (Leilaheillellahüvahdehula……) okuyan kişinin hataları, deniz köpüğü kadar dahi olsa mağfiret olunacağını, İmam-ı Müslim Hz’lerinin rivayet ettiğini, İmam-ı Rabbani k.s’ nda “Farz namazlardan sonra 33’er defa tesbih, tahmid, tekbir ve bir defa da tehlil okuyarak 100’e baliğ olan tesbihatın okunmasındaki sır, Fakirin ilmine göre;namazın edası esnasında vaki olan kusur ve taksiratı telafi etmek ve bu ibadetin layıkı vechi ile yapılmadığını itiraftır” dediğini biliyormuydunuz?

Gülmek her zaman mutlu olmak için değildir. Bazen öyle gülmeler vardır ki; en büyük acıları gizlemek içindir. (Buruk gülme)

Ecel geldiği zaman ne bir saat geri, ne de bir saat ileri gider” ayet mealinin, bazı amellerin ömrü uzattığı ile ilgili hadisi şeriflerle çelişmediğini, hakikatin ise;Mesela bir kişinin ömrü sadaka vermediği zaman 40 sene olacaksa ve sadaka verdiği zaman 70 olacaksa, Hz Allah, ezelde sadaka vereceğini bildiği için ömrünü 70 sene olarak takdim edeceğini ve böylece ziyadeliğin sadakaya nisbet edildiğini biliyormuydunuz?

Erkek-kadın aynı yerde namaz kılamaz..!❌ Kılana, kıldırana, buna izin verene,orda olupta buna ses çıkarmayana yazıklar olsun.!

MESCİD-İ AKSA'SIZ MİRAÇ-I NEBEVİ. MESCİD-İ AYASOFYA'SIZ İSTANBULUN FETHİ DÜŞÜNÜLEMEZ..

ASHAB-I SUFFE'NİN YİYECEĞİ KALMAMIŞTI. ŞANLI PEYGAMBERİMİZ SAV. ELİNE HEYBE ALIP TEBERRU İÇİN PAZARA GİDERKEN, YOLDA HZ.EBUBEKİR RA. İLE KARŞILAŞIYOR, NEREYE BÖYLE YA RASÜLALLAH DİYOR. SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZ SAV. ASHAB-I SUFFE AÇ YİYECEKLERİ KALMADI ONLAR İÇİN ÇARŞI-U PAZARDAN TEBERRUDA BULUNACAĞIM BUYURUNCA, ELİNDEKİ HEYBEYİ ALIYOR O İŞ BİZİM İŞİMİZ YA RASÜLALLAH BUYURUYOR. İŞTE İSLAMDA KURAN TALEBELERİ İÇİN İLK TEBERRUYU YAPAN HZ.EBUBEKİR SIDDIK RA. DIR........bir sohbetten alıntı.

Ashâb-ı Kirâm, Allâhü Teâlâ’nın Kadir Gecesi hakkında “Bin aydan hayırlıdır.” meâlindeki Kadr Sûresi’nin 3. âyet-i kerîmesine sevindikleri kadar hiçbir şeye sevinmediler. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) Ashâbına İsrailoğullarından dört kişiyi anlattı. Bunlar -göz açıp yumuncaya kadar kısa bir zaman dahi Allâh’a âsî olmadan- seksen sene ibâdet etmişlerdi. Resûlullâh’ın (s.a.v.) Ashâbı da bundan dolayı hayret etmişlerdi. Cebrâil (a.s.) geldi ve: “Yâ Muhammed! Sen ve Ashâbın, bu zâtların göz açıp yumuncaya kadar kısa bir vakitte bile Allâh’a isyan etmeden seksen sene ibâdet etmelerine hayret ettiniz. Allâhü Teâlâ sana bundan hayırlısını indirdi.” dedi ve “İnnâ enzelnâhü fî leyleti’l-kadr... (Biz, onu Kadir Gecesi’nde indirdik) (meâlindeki) âyet-i kerîmesi ile başlayan Kadr Sûresi’ni sonuna kadar okudu. Resûlullah Efendimiz (s.a.v) ve Ashâb-ı Kirâm çok sevindiler. Kadir gecemiz mübarek olsun..

Görüntünün olası içeriği: çiçek ve bitki
► Aziz Mahmud Hüdâî Hazretlerinden Tavsiyeler
 Kıbleye Karşı Tükürmeyiniz.
 Allah’ın Kullarına Kötü Zanda Bulunmayınız.
 Sana Emânet Edilen Bir Sırrı Kimseye İfşâ Etme!
 Her Hâlükârda Verdiğin Sözünü Yerine Getirmelisin.
 Şeriat-ı Şerifeye Muhâlif Kötülüklerden Sakınmalısın.
 Şeriatın Hükümlerine Hıyânet Eden Cehennemden Emîn Olamaz.
 Rasül-u Ekrem’in Yolundan Başka Hiçbir Yol Kişiyi Allah’a Ulaştırmaz.
 Yolda Yürürken Önüne Bakmalı, Faydasız Şeylerle Meşgûl Olmamalısın.
 Abdestini Kıbleye Karşı Dökerek Al, Allah Rızâsı İçin İki Rekât Şükür Namazı Kıl.
 Yalan Sözden Kesinlikle Kaçınmalısın ve Her İşittiğin Sözü Başkasına Söylememelisin.
 Dilini Gıybetten, Laf Taşımaktan, Çirkin Sözlerden, Fâidesiz Kelâmdan Sakındırmalısın.
Görüntünün olası içeriği: 1 kişi
İSTANBUL'UN FETHİ
Fâtih Sultan Mehmed Han Hazretleri, tahta geçtiğinde en büyük hedef olarak İstanbul’un fethini görüyordu. Onun için hiçbir tedbiri geri bırakmayıp her türlü hazırlığa girişti.
İstanbul, o tarihlerde dünyanın en büyük ve kalabalık şehirlerinden biri olup kalesi ise hepsinden sağlam idi. Zîra üç tarafında deniz; karadaki batı tarafında ise üç sur bulunup her bir surun arasında deniz suyu hendekleri var idi. Her bir hendek arasında müstahkem müdâfaa mevkileribulunmaktaydı.
Fâtih Sultan Mehmed Han, önce Bizans kralından bir sığır derisi mikdarınca yer vermesini istedi (1452). O bunu pek az görüp “Bunu ne yapacaklar?” deyip verdi.
Sultan hemen birçok bina ustası ve zanâatkâr hazırladı ve Anadolu Hisarı’nın tam karşısında boğazın en dar yerine sevketti. Orada sığır derisini incecik şerit şeklinde kesip yere yaydılar. Kapladığı sahaya pek sağlam ve gâyet yüksek bir hisar inşâ ettiler ki buna Rumelihisârı dendi. Buraya toplar yerleştirdi. Böylece boğazın iki yakası tutulmuş ve Karadeniz’den İstanbul’a her türlü geçiş kontrol altına alınmış oldu.
Fâtih Sultan Mehmed Han sonra Edirne’ye geçti. O günün şartlarında insan gücüyle yapılması mümkün olan her türlü harb aletini hazır ettikten sonra askeriyle İstanbul üzerine yürüdü. Elli bir gün deniz ve kara tarafında pek şiddetli harb oldu. Gemiler karadan yürüdü. Nihayet Akşemseddin Hazretlerinin duâsı ve evliyânın imdâdı ile şehir Müslümanların eline geçti.
O gün, bütün İslâm âleminde umûmî bir bayram oldu. Kâhire’de ve diğer İslâm beldelerinde şenlikler yapıldı.

► İbrahim Aleyhisselâm’ı Ateşe Attıkları Zaman Bütün Melekler, Vahşi Hayvanlar ve Kuşlar Ağlaştılar ve Etrâfında Toplanıp, İbrahim Aleyhisselâm’a Bir Yardım Yapabilmenin Çâresini Aradılar. Bunların Arasında Zayıf Bir Bülbül Yavrusu Vardı. Kendini Ateşe Atacağı Sırada Hakk Teâlâ, Cebrâil Aleyhisselâm’a Emredip Buyurdu ki: ▬ “O Kuşu Tut ve Ne Dileği Olduğunu Sor!” Cebrâil Aleyhisselâm Kuşu Tutup İstediğini Sorunca, Kuş Dedi ki: ▬ “Halîlullâh’ı Ateşe Atıyorlar. Mademki Kurtarmaya Kadir Değilim, Bâri Onunla Beraber Ben de Yanayım.” Hakk Teâlâ Buyurdu ki: ▬ “O Kuşun Benden Dileği Nedir?” Bülbül Şöyle Arz Etti: ▬ “Benim Dünyâda, Hakk Teâlâ’nın Adını Ânmaktan Başka Arzum Yoktur. Binbir İsmi Olduğunu İşittim. Yüz Birini Biliyorum. Dokuz Yüz İsm-i Şerifini de Bilmek İsterim.” Hakk Teâlâ Kuşun Dileğini Yerine Getirdi. Şimdi Sahralarda Feryâd Eden Bülbül, Hakk Teâlâ’nın İsmini Söylemektedir. Nemrud’un Ateşi, İbrahim Aleyhisselâm’a Gülistan Olunca, Bülbül Gelip Gül Ağacında Nağmeye Başladı. O Zamandan Kıyâmete Kadar, Gül Ağacına Muhabbet Etti, Âşık

Görüntünün olası içeriÄŸi: kuÅŸ► Birisi Rasülullah Aleyhisselâm’a Gelip:
▬ “Ey Muhammed!” Dedi, “Ben Alışverişte Dâima Aldanıyorum. Bir Şey Satan veyâ Benden Herhângi Bir Şey Alan, Beni Muhakkak Aldatıyor. Ne Yapayım ki Aldanmayayım?”
Rasülullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Efendimiz Şöyle Buyurdu:
▬ “Alışverişte Aldanmak İstemiyorsan, Bir Şeyi Üç Gün Satmadan Beklet veyâ Üç Gün Almadan Dur. Unutma, Yavaş İş Allah’tan, Acele ise Şeytândandır...
Görüntünün olası içeriği: gökyüzü ve gece
► Sadi Şirazî Hazretleri Gülistan’da Buyuruyor ki; Mûsâ Aleyhisselâm, Yeterli Elbisesi Olmadığı İçin Kumun İçerisine Gizlenmiş Bir Fakir Gördü. Adamcağız, “Yâ Mûsâ! Bana Duâ Ediver, Cenâb-ı Hakk Bana Bolca Dünyâlık Versin. Çünkü Zaruretten Bitip Tükendim...” Dedi. Mûsâ Aleyhisselâm Ona Duâ Etti. Hakk Teâlâ O Yoksula Dünyâlık İhsân Etti.
Bir Zaman Sonra Mûsâ Aleyhisselâm, Allah’a Yalvarıştan Dönüp Geliyordu. Gördü ki, O Yoksul Yakalanmış, Etrâfında Kalabalık Bir Halk Toplanmış. Mûsâ Aleyhisselâm, “Bu Ne İştir?” Diye Sordu. Dediler ki, “Bu Adam Şarap İçmiş, Kavga Etmiş ve Birini Öldürmüş. Şimdi Onu Kısas Olarak İdama Götürüyorlar.”
Mûsâ Aleyhisselâm, Yüce Yaratıcının Hikmet ve Adâletini Bir Kez Daha İkrâr ve Kendi Tavrı İçin İstiğfâr Etti. Sonra da, “Allah, Kullarına Rızkı Pek Bol Verseydi, Yeryüzünde Azgınlık Yaparlardı.” Meâlindeki İlâhî Kelâmı Dile Getirdi. Kedinin Kanadı Olsaydı, Dünyâdan Serçenin Neslini Kaldırırdı. Seni Zengin Etmeyen Allah, Sana Lâyık Olanı Senden Daha İyi Bilir.