15 Haziran 2019 Cumartesi

🔴🔴🔴____KANSIZLIK___🔴🔴🔴

🔴🔴🔴____KANSIZLIK___🔴🔴🔴
KANSIZLIĞIN DIŞ BELİRTİLERİ
◦ Dil düzleşmiş, ve pütürleri kaybolmuş
◦ Dudak kenarlarında küçük çatlaklar oluşmuştur ince bağırsaklarda rahatsızlık ve demir eksikliği
◦ Kuru cilt ve pul pul dökülme
KAN ÜRETİMİ İÇİN ZARARLI OLANLAR
• Her türlü deterjan ve özellikle saç boyası kullanmak
• Margarin, hidrojenize sıvı yağlar, kızartma yağları, katkılı hazır yiyecek ve içecekler, az çiğnemek, hareketsizlik, çok ve karışık yemek, üzüntü
• Kan grubu A olanların kırmızı et yemesi ve süt içmesi, kan grubu 0 olanların süt içmesi mısır ve buğday ürünleri yemesi zararlıdır.
Kan üretiminde rol oynayan "B" Grubu vitaminleri sadece sağlıklı bağırsaklarda üretilir. Vitamin gibi bir çok maddenin üretimi ile görevli bazı mikroplar da bağırsaklarda yaşar. Yanlış beslenme ve kronik hazımsızlık sonucunda midede çürüyene gıdaların zehirli kalıntıları bağırsaklara iner ve orada yaşayan faydalı mikropları öldürür. Böylece vitamin eksikliği, demir eksikliği ve kansızlık ortaya çıkar.
Yanlış beslenme sonucu oluşan hazımsızlıkla birlikte toksik ve atık maddeler karaciğerde, kanda birikmeye, damarlarda tıkanıklık oluşturmaya ve dokuları bozmaya başlar. Hazımsızlık ve karaciğerin toksin nötralize etme kapasitesindeki azalma bütün dokularla beraber böbrek ve tiroid dokularını da etkileyerek tiroid hormonu üretiminde azalmaya sebep olur. Hormon üretimi azaldıkça, metabolizma yavaşladıkça oksijen ihtiyacı azalır. Oksijen ihtiyacı azaldıkça, hemoglobin düşer. Bu durumda sindirimi düzeltmeden, Bağırsaklar, karaciğer, dalak, böbrekler ve troidi tedavi etmeden demir yüklemesi yapmak zararlıdır.
• Deterjanlarda ve ilaçlarda bulunan kimyasallar, kemik iliği hücrelerinin kendini yenileme özelliğinin yani RNA sentezini bozar. Çok hassas yapıdaki bu hücreler böyle güçlü bir etkiye karşı koyamaz. Ağır vakalarda, alyuvar üretimi durur ve önüne geçilemez bir anemi ortaya çıkar. Bunun sebebi, kan üretiminden sorumlu enzimlerin, kimyasallar etkisiyle oluşan reaksiyonlar sonucu yok olmasıdır.
• Deterjan, antibiyotik, analjezik, aspirin, kan sulandırıcı, anti romatizmal ilaçlar ve psikiyatri de kullanılan ilaçlardaki kimyasallar, alyuvarların hücre duvarlarını eriterek yıkıma uğratır. Hassas bir yapıya sahip olan bu alyuvar hücreleri kimyasal yıkıma direnemezler.
Görüldüğü gibi deterjanlar ve tıbbi ilaçlar kullanılarak bir taraftan hücrelerin kendilerini yenilemesinin engellenmesi, yani kan üretiminin bozulması, diğer taraftan üretilmiş olan kan hücrelerinin yıkılması biyolojik devamlılık ve canlılık için büyük bir tehlikedir.
Türkiye'de en önemli anemi sebebi aşırı kullanılan deterjan, aspirin, antidepresan ve antibiyotiklerdir.
◦ Ayrıca antibiyotikler bağırsaklardaki kan üretiminde rol oynayan B grubu vitaminlerini sentezleyen mikropları yok ederek kan üretiminin azalmasına neden olur.
◦ Aspirin, antiromatizmal ilaçlar, antidepresan ve deterjanların sık kullanımı sonucu meydana gelen böbrek, mide ve bağırsak gibi organlardaki damar çatlamaları ve endometriozis nedeniyle oluşan gizli kanamalar kansızlığa sebep olur.
◦ Kortizon kullanmak, tümör, yara, basur gibi sebeplerle mide ve bağırsaklarda meydana gelen kanamaları artırabilir.
Herhangi bir sebeple oluşan kansızlık, demir eksikliğine buda Akdeniz anemisi taşıyıcılığına veya Akdeniz anemisine sebep olabilir.
En am Suresi 146. ayette "Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Onlara sığır ve koyunların sırt, bağırsak ve kemik yağları hariç, iç yağlarını da haram kıldık."
Buyruluyor. Son araştırmalara göre, kan grubu A olanlar kırmızı eti hazmetmekte zorlanır veya tam olarak hazmedemez. Onların midesinde etin sindirimini sağlayan asit az üretildiği için, kırmızı eti parçalayamaz. Eti sindirmekte zorlananların, tiroit hormonu ve hemoglobin üretiminin de düşük olması doğaldır. Hastalık değildir. Hidrojenize yağlar, kırmızı et ve katkı maddeli yiyecekleri tüketen A Grubu taşıyıcıları hazımsızlık, damarlarda, kalpte ve beyinde damarlarında yaygın tıkanıklıklar, karaciğer, böbrek ve dalak hastalıkları, hipotriodizm ve romatizmal hastalıklar tehlikesiyle karşı karşıyadır, beslenmede ağırlık veren A grubu taşıyıcılarının %50sinde anemi veya bu hastalıklardan biri veya birkaçı birlikte görülebilir.
Nufus çoğunluğu A kan grubu olan anemi konusunda ilk sırada yer alan Türk Ermeni ve Yahudi nüfusunun yaklaşık %40 ında farklı derecelerde kansızlık görülmektedir.
Öneriler
• Aspirin, anti romatizmal ilaç, antibiyotik, hazır paketli gıda ve deterjan kullanmayı bırakmak
• Beslenme alışkanlıkları ve sindirimi düzeltmek
• Karaciğeri, böbrekleri ve kanı temizlemek,
• Tiroit bezini ve üreme organlarını tedavi etmek, damarlardaki tıkanıklıkları hacamat, sülük ve damar açıcı ilaçlarla eritmek ve çıkartmak, böylece kan dolaşımını düzeltmek gerekir.
Kansızlığı tedavi etmede en etkili yol AÇLIK ve HACAMATTIR.
KANSIZLIĞA İYİ GELENLER
Hurma, elma ve suyu, taze veya doğal kurutulmuş kırmızı üzüm, dut üzüm keçiboynuzu pekmezi (Özellikle kan grubu A taşıyıcıları için), her türlü yeşillik, özellikle isırgan otu ve suyu, kırmızı pancar salatası, kırmızı pancar suyu, yağ olarak zeytin yağı kullanmak, demir yönünden zengin kaplıca sularında yıkanmak ve kaplıca suyu içmek, kaplamasız demir döküm tencere kullanmak (yemeğe demir takviyesi yapar), sabah güneşin altında özellikle ormanlık bölgelerde ve deniz kenarında yürümek, denizde yüzmek, iyi huylu ve neşeli olmak, on gün boyunca sahurda ve iftarda yalnız hurma yiyerek ve su içerek oruç tutmak,
Kan grubu 0, B ve AB olanlar için kırmızı eti yalnızca salatayla yemek kansızlığa iyi gelir.
AİDİN SALİH
Yitik Şifanın İzinde
Görüntünün olası içeriği: çiçek, bitki, doğa ve açık hava

ÖDEM ATTIRAN MAYDANOZ KÜRÜ... 🔹1 su bardağı su, 🔹1 adet limon, 🔹15 sap maydanoz. ✅Blenderdan geçirilip tüketildiğinde vücuttaki şişliği ödemi atmanıza yardımcı olur.


Tansiyon ve böbrek hastaları, kronik hastalığı olanlar doktorunuza danışmadan tüketmeyiniz.
Maydanoz ayrıca;
🔺İştah açar,
🔺Ateş düşürücü etkisi vardır, vücuttan ter atımına yardımcı olur,
🔺Adeti düzene sokar,
🔺Karaciğer hastalıkları ve romatizmal hastalıklarda sık kullanılır,
🔺İyi bir C vitamini kaynağıdır, antioksidandır.
Görüntünün olası içeriği: çiçek, yazı ve doğa

Beş şey gelmeden önce, şu beş şeyin kıymetini bilin: 1- İhtiyarlık gelmeden önce gençliğin, 2- Hastalıktan önce sağlığın, 3- Meşguliyetten önce boş vaktin, 4- Fakirlikten önce paranın, zenginliğin, 5- Ölmeden önce hayatın, dünyada âhireti kazanmanın kıymetini bilin! Hadis-i Şerif

Görüntünün olası içeriği: bitki, çiçek, açık hava ve doğa

Artık aklımızı zorlayacak ve hakikaten "tepki vermezsek" eski kavimler gibi helakımızı bekleyeceğimiz günlerin eşiğindeyiz. Eskiden "sağlıklı yaşam" için yazıyordum ama bugün "Nasıl insan kalabiliriz?" Sorusunun cevabını arar oldum. Neslimizi ve ümmetimizi tehtid eden "eş cinsellik" belası artık kirli eller tarafından öyle normalleştirildi ki, artık önünü alamaz bir hale geldik toplum olarak.

Zehra Yıldırım
Artık aklımızı zorlayacak ve hakikaten "tepki vermezsek" eski kavimler gibi helakımızı bekleyeceğimiz günlerin eşiğindeyiz.
Eskiden "sağlıklı yaşam" için yazıyordum ama bugün "Nasıl insan kalabiliriz?" Sorusunun cevabını arar oldum.
Neslimizi ve ümmetimizi tehtid eden "eş cinsellik" belası artık kirli eller tarafından öyle normalleştirildi ki, artık önünü alamaz bir hale geldik toplum olarak.
İnanın özelden bana atılan mesajların bir bölümünü paylaşmaya kalksam, dudaklarınızı uçuklatmaya yeter.
Evlendikten sonra kocasının eş cinsel olduğunu, erkek kardeşinin erkek sevgilisi olduğunu, hafız olacak kadar dinde ilerleyen kızlarımızın hem cinslerine ilgi duydukları şuan buraya "yazabildiklerim.." yazamadıklarımı ise artık siz tasavvur edin.
Her defasında şunu sordum kendime;
-Ne oluyor ismi "Muhammed, Aişe" olan evlatlarımıza?
Bu çocuklar gökten zembille inmiyor ki, bizim kucaklarımızda büyüyorlar.
Bunun analizini yapmaya çalışırken bir nokta dikkatimi çekti. Şuan sosyal medyada büyük bir algı operasyonu var. Ne kadar cinsiyetsiz insan varsa popüler olmuş bir durumda.
Ve hepsinin bir tek ortak noktası var "görkemli hayat ve zenginlik!"
Nerede bir eş cinsel tip görsek hepsi havuzlu villalarda oturuyor, son model giyiniyor, şoförler ile geziyor.
Tamda gençlere özendirilen o hayatın sefasını sürüyorlar.
Peki nasıl oluyor bu?
Nereden geliyor bu suyun kaynağı?
Elbette tankla, topla giremedikleri ülkelerin ahlakını çökertip, biyolojik olarak savaş açan eller, her türlü imkanı sağlıyor.
Bunu finanse edenler lağımı çiçek bahçesi gibi göstererek süslemektedirler.
Bu insanlar birer proje olarak sunuluyor ve büyük paralar ile destekleniyorlar.
Hemde öyle ki medya bu kişileri "ince, naif, yardımsever, mazlum, masum" insanlar gibi paketleyip bizlere sunuyor.
İşte şeytanın en büyük aldatması ise burada başlıyor.
Netflix batağına saplanan ve bir sezonu neredeyse 3 günde izleyecek kadar bağımlı olan gençlere sunulan yabancı dizilerin %90'ında eşcinsel karakterler işleniyor.
Nereden çıktığı belli olmayan "Kore" akımında eşcinsel ilişkiler had safhada değil mi?
Evet televizyon ve sosyal medyada büyük bir algı operasyonu var lakin bunlar sadece son vuruşlar emin olun.
Asıl vuruş doğumla başlıyor.
Biz ilk söylediğimizde "yobazlar, cahiller, bağnazlar uyduruyorlar" diyorlardı lakin Who verilerini sunduğumuz ve prospektüslere ulaştığımız anda bir takım sözde sağlıkçılarda artık kabul etmek zorunda(!) Kaldılar bu gerçekleri ki; doğumla başlayıp ilk iki sene aşılanan çocuklara zerk edilen kimyasalların içerisinde ve özellikle Rotavirüs aşısı domuz derisinden ve insan derisinden yapılır-mış!
Insan derisi yani kürtaj fetuslarından alınan genler varmış,mış,mış.. !
Evet evet..
Hangi anne bilgilendirildi acaba?
Allah bizi affetsin artık domuzu geçtik, bari insan Dna'sı koymayın aşıların içine diye yalvarır hale geldik!
Fetuslardan alınan dna'lar aşı yoluyla bebeklere enjekte ediliyor peki sonuç?
-GEN ÇAKIŞMASI!
Kız bebekten alınan gen, erkek bebeğe yüklendiğinde bu genler çakışır ve oğlunuz 7 yaşında bebeklerle oynamaya başlar, 18inde ben hemcinslerimden hoşlanıyorum der!
Kızınız; erkeksi hareketler sergiler, ben kız gibi hissetmiyorum diye birgün isyan eder!
Kaç tane cinsiyet değiştirme davası var hiç adliyelere gidiyor musunuz?
Bu işin şakası yok artık.
Inkarda etmeye kalkmasın kimse!
Görmüyor mu gözlerimiz yeni neslin halini?
90 neslini kısır, 2000 neslini eşcinsel ettiler!
Çünkü ağa babaları, Rockefeller ailesi böyle buyurdu!
Ve büyük resmi görmememiz içinde herşeyi küçük parçalara böldüler.
Anlamadık, anlayamadık.
Hakkı söyleyenler ya taşlandı, ya öldürüldü!
Çünkü hakikaten bu meseleler "sağlıklı beslen, grip olma, kilo alma" dertlerinden çoook ötede artık.
Bugün parkinson ilaçlarından tutun bir çok ilacın prospektüsünde yan etki olarak "kişilik değişimi" yazar.
Kim oturup düşünüyor bu ibare üzerinde Allah aşkına?
Nedir bu "kişilik değişimi?"
Bu ilacı kullandıktan sonra eşcinsel olabilirsin, zinakar olabilirsin, kumarbaz olabilirsin kişiliğin değişir artık "sen, sen olmaktan çıkarsın" deniliyor.
Berbat bir nesille karşı karşıyayız.
Dört bir yanımız ateş altında değil mi? Kaldı mi Türkiye'den başka işgal edilmemiş, yakılıp yıkılmamış bir ülke?
Bu ülkenin üzerine bomba atamadılar ama alttan öyle bir balyoz darbeleri indirdiler ki, genç nesli; temellerini yıktılar.
Bir nesil nasıl ifsad olur gördük mü?
Bir ülke nasıl bitirilir öğrendik mi?
Özel konuşmalarımda şunu söylüyorum yakınlarıma;
-15 sene sonra Türkiye'de asker kalmayacak, o güne kadar ölürsem demişti dersiniz..
Erkeklerin bir çoğu lgbt akımına kapıldı.
Sağ kalanlar genç yaşta tiroid, insülin, kalp hastalıklarıyla mücadelede..
Ve en önemlisi; şuan doğan 58 çocuktan 1'i ise otizm oluyor. Bunu ben değil istatistikler söylüyor.
Günden güne ise bu oran düşmekte.
Eğer anneler uyanmazsa 10 sene sonra 5 çocuktan 1'i otizm olacak.
Tamda istenilen gibi!!!
Bunların ise %70'i erkek!
Kalır mı sanıyoruz bu ülkede er oğlu er?
Bırakırlar mı bizim yakamızı?
Orta doğuyu yak yık, Afrika'yı sömür, Yemen'i susuzluktan kır, Arakan'ı katlet ama Türkiye'dekilere şifa dağıt..
En ağır darbe bize inmekte..
Rabbim gözlerimizi açsın!
Dimdik durun ve korkmayın.
Son sözümüz olacak onlara;
-BİZDE SİZE YEDİRECEK EVLAT YOK!
Yağmur Mirzayeva/ 06.05.2019
Görüntünün olası içeriği: bitki, çiçek, ağaç, açık hava ve doğa

(⚠EVLİLİK KADERMİDİR⚠)

Fotoğraf açıklaması yok.
Beşir Mübeşşir
(EVLİLİK KADERMİDİR)
👉Evlilik kader midir?” sorusu çok garip bir sorudur.
Bu soruyu, ancak Hz.Allah’ın (cc) ezeliyetini ve ilminin nihayetsizliğini bilmeyenler sorabilir.
Çünkü “Evlilik kader midir?” demek; “Allah(cc) bu iki kişinin evleneceğini ezelde biliyor muydu?” demektir.
Zira kader, Hz.Allah’ın (cc) ilminin bir ünvanıdır. Evliliğin kader olmaması için, Hz.Allah’ın (cc) evlenen o iki kişiden -haşa- habersiz olması gerekir. Bu ise ilmi her şeyi, her mekânı ve her zamanı kuşatan Hz.Allah (cc) hakkında düşünülemez. O halde sorumuzun cevabı, “Evlenmek elbette kaderdir.” olacaktır.
Allah(cc), ezeli ilmi ile evlenecek kadın ve erkeğin, kendi cüz’i iradelerini kullanarak birbirleriyle evlenmek isteyeceklerini bilmiş ve zamanı geldiğinde onların bu arzularını külli iradesiyle yaratacak olduğundan dolayı, ezelde kader defterlerine birbirleriyle evleneceklerini yazmıştır.
“İlim maluma tabidir.” kaidesiyle, bu yazı onların arzu ve iradelerine tabidir.

SİGARA !! Şeyhülislâm Ebussuud Efendi, Amerika kıtasının keşfinden sonra keşfolunup bütün dünyayı saran tütün iptilâsı üzerine şu sözleri söylemiş: Bir acayip bid’at gelmiş cihana, Aman ha değmesin ehl-i îmana! Duhan diye isim vermişler ona, Tütsü verir çıksın diye îmana! Bazı imamlar nûş edip içerler, İçip de mihraba niçin geçerler? Melekler istikrâh edip kaçarlar, Şikâyet ederler varıp Rahmân’a Enbiyâdan hiçbir kimse içmedi

İçin diye tembih dahî etmedi
Seleften hiç kimse alıp-satmadı,
Ticareti haramdır bezirgâna...
--------///----------//---------
Kötülüğü, sıhhate zararı henüz yeterince bilinmeyip, hükmü verilmediğinden sigaraya alışmış hem de çok sigara içen bir zat olan Şeyh Altıparmak’ın eline bu manzûme ulaşınca, manzûmenin yazılı olduğu kâğıdı çevirmiş o da şunu yazmış:
Ey tütüne haramdır diyen ahmak,
Niçin haram olsun bir yeşil yaprak?
Tütün yetiştirmedi mi bu mukaddes toprak?
Haram olsaydı içer miydi Şeyh Altıparmak!
ve bunu özel bir postayla göndermiş. O gece Şeyh Altıparmak bir rüya görmüş: Rüyasında kıyâmet kopmuş, hesaplar görülmüş, Şeyh Altıparmak da cennete girmeye hak kazananlar arasında cennete girmiş. Kendisine yerini göstermişler, mükemmel ikramlar, serirler, koltuklar hazır... Geçmiş oturmuş.
Tiryakilerin canı iki yerde çok sigara istermiş. Biri; çok sıkıntılı anlarda. Diğeri; çok keyifli anlarda.
Altıparmak’ın da cennete varıp oturunca canı sigara istemiş. Hemen cebinden tabakasını çıkarmış, sigarayı sarmış, ağzına götürmüş, fakat yakmak için ateş yok. Etraftaki sormuş:
“–Bunu yakacağım, ateş yok mu?”
“–Yâ Şeyh! Biliyorsun burası cennet, cennette ateş olmaz. Bunu tutuşturmak istiyorsan, bi yol cehenneme gidiver!”
O an sigara içme arzusu öyle bastırmış ki, Altıparmak elinde sigarası cennetten çıkmış ve cehennemde sigarayı yakıp tekrar cennetin kapısına yönelmiş. Yine o çok özlediği dumanlar içerisinde cennetin kapısına varmış, bakmış ki, kapı kapanmış. Kapıyı vurmuş. İçeriden seslenmişler:
“–Kim o?”
“–Ben Şeyh Altıparmak! Ben cennetlikler arasındayım! Açın kapıyı!”
“–Ne istiyorsun?”
“–Yerime geçmek istiyorum.”
“–Yâ Şeyh eğer cennete girmek istiyorsan, at ağzındaki ateşi, çünkü cennet ateş yeri değil!”
Şeyh Altıparmak bu cevabın sıkıntısı ile kan-ter içerisinde uykusundan uyanmış hemen abdest almış. Yetmiş defa tövbe secdesine kapanıp,
«Tövbe yâ Rabbi, tövbe yâ Rabbi!..»
diye istiğfar etmiş, ondan sonra da;
«Hâlda hâldaşım, sinde sindaşım, tarikatta yoldaşım, dünya ve âhirette kardaşım Ebussuud Efendi’ye» diye başlayan bir mektup yazmış.
Mektubunda; «Size gönderdiğim berbat-nâmeden dolayı sizden özür diliyor, affınızı istirham ediyorum.» diye bu büyük âlimden bağışlanmasını dilemiş. Bu hâdiseden sonra Şeyh Altıparmak bir daha sigara içmediği gibi mürîdanını da sigaradan men‘ etmiş..
Allah'ın ve Resul'ün bütün enbiya ve evliyanın sevmediği, aynı safta namaz kıldığı din kardeşini, aile efradını pis kokusuyla tiksindiren, içildiği yerlerde etrafı zehirleyen bu illetten Rabbim mübtelalarını kurtarsın.
Konya'da ahbabımdan biri, Kapu Camiine sabah namazlarında Hızır aleyhisselâmın teşrîfinden bahisle beni oraya davet etti.
Beraberce gittik. Namazda saf tuttuğumuz cemaatten secdede başımızı koyduğumuz halıya kadar rahatsız edici sigara kokusuna maruz kaldık.
Öksürüğün her çeşidi, tiksindirici ve kesintisiz namaz boyu devam ettiğinden huşudan nasîbimiz olmadı.
Sonraki gün Erenlerde Kur'an talebeleriyle sabah namazı kılmak üzere anlaştık.
Seherin sükuneti ile vardığımız mescitte talebeler toplanmaya başlamıştı. Huzur ve huşu içinde, cemaatı-kübrâ (100'den fazla kişi) ile eda ettiğimiz namazdan sonra arkadaşım;
- Hocam, Hızır aleyhisselâm da mutlaka farkındadır. Allahu-alem onun teşrîf ve iştirakiyle kıldık bu namazı demişti.
Sigaranın sağlık ve ibadete verdiği zarara şahit olduğum hadiselerden sadece biri.
Fotoğraf açıklaması yok.

Kiminle oturup kalkarsan, onun sıfatı sana sirâyet eder ve senin bundan asla haberin olmaz. Gâfil kimselerle oturup arkadaşlık eden kimselerin tabiatı, farkında olmadan onların tabiatından birçok günahların tohumunu alır. /İmam Gazâlî hz. (rah.)

Görüntünün olası içeriği: yazı