İçin diye tembih dahî etmedi
Seleften hiç kimse alıp-satmadı,
Ticareti haramdır bezirgâna...
--------///----------//---------
Kötülüğü, sıhhate zararı henüz yeterince bilinmeyip, hükmü verilmediğinden sigaraya alışmış hem de çok sigara içen bir zat olan Şeyh Altıparmak’ın eline bu manzûme ulaşınca, manzûmenin yazılı olduğu kâğıdı çevirmiş o da şunu yazmış:
Ey tütüne haramdır diyen ahmak,
Niçin haram olsun bir yeşil yaprak?
Tütün yetiştirmedi mi bu mukaddes toprak?
Haram olsaydı içer miydi Şeyh Altıparmak!
ve bunu özel bir postayla göndermiş. O gece Şeyh Altıparmak bir rüya görmüş: Rüyasında kıyâmet kopmuş, hesaplar görülmüş, Şeyh Altıparmak da cennete girmeye hak kazananlar arasında cennete girmiş. Kendisine yerini göstermişler, mükemmel ikramlar, serirler, koltuklar hazır... Geçmiş oturmuş.
Tiryakilerin canı iki yerde çok sigara istermiş. Biri; çok sıkıntılı anlarda. Diğeri; çok keyifli anlarda.
Altıparmak’ın da cennete varıp oturunca canı sigara istemiş. Hemen cebinden tabakasını çıkarmış, sigarayı sarmış, ağzına götürmüş, fakat yakmak için ateş yok. Etraftaki sormuş:
“–Bunu yakacağım, ateş yok mu?”
“–Yâ Şeyh! Biliyorsun burası cennet, cennette ateş olmaz. Bunu tutuşturmak istiyorsan, bi yol cehenneme gidiver!”
O an sigara içme arzusu öyle bastırmış ki, Altıparmak elinde sigarası cennetten çıkmış ve cehennemde sigarayı yakıp tekrar cennetin kapısına yönelmiş. Yine o çok özlediği dumanlar içerisinde cennetin kapısına varmış, bakmış ki, kapı kapanmış. Kapıyı vurmuş. İçeriden seslenmişler:
“–Kim o?”
“–Ben Şeyh Altıparmak! Ben cennetlikler arasındayım! Açın kapıyı!”
“–Ne istiyorsun?”
“–Yerime geçmek istiyorum.”
“–Yâ Şeyh eğer cennete girmek istiyorsan, at ağzındaki ateşi, çünkü cennet ateş yeri değil!”
Şeyh Altıparmak bu cevabın sıkıntısı ile kan-ter içerisinde uykusundan uyanmış hemen abdest almış. Yetmiş defa tövbe secdesine kapanıp,
«Tövbe yâ Rabbi, tövbe yâ Rabbi!..»
diye istiğfar etmiş, ondan sonra da;
«Hâlda hâldaşım, sinde sindaşım, tarikatta yoldaşım, dünya ve âhirette kardaşım Ebussuud Efendi’ye» diye başlayan bir mektup yazmış.
Mektubunda; «Size gönderdiğim berbat-nâmeden dolayı sizden özür diliyor, affınızı istirham ediyorum.» diye bu büyük âlimden bağışlanmasını dilemiş. Bu hâdiseden sonra Şeyh Altıparmak bir daha sigara içmediği gibi mürîdanını da sigaradan men‘ etmiş..
Allah'ın ve Resul'ün bütün enbiya ve evliyanın sevmediği, aynı safta namaz kıldığı din kardeşini, aile efradını pis kokusuyla tiksindiren, içildiği yerlerde etrafı zehirleyen bu illetten Rabbim mübtelalarını kurtarsın.
Seleften hiç kimse alıp-satmadı,
Ticareti haramdır bezirgâna...
--------///----------//---------
Kötülüğü, sıhhate zararı henüz yeterince bilinmeyip, hükmü verilmediğinden sigaraya alışmış hem de çok sigara içen bir zat olan Şeyh Altıparmak’ın eline bu manzûme ulaşınca, manzûmenin yazılı olduğu kâğıdı çevirmiş o da şunu yazmış:
Ey tütüne haramdır diyen ahmak,
Niçin haram olsun bir yeşil yaprak?
Tütün yetiştirmedi mi bu mukaddes toprak?
Haram olsaydı içer miydi Şeyh Altıparmak!
ve bunu özel bir postayla göndermiş. O gece Şeyh Altıparmak bir rüya görmüş: Rüyasında kıyâmet kopmuş, hesaplar görülmüş, Şeyh Altıparmak da cennete girmeye hak kazananlar arasında cennete girmiş. Kendisine yerini göstermişler, mükemmel ikramlar, serirler, koltuklar hazır... Geçmiş oturmuş.
Tiryakilerin canı iki yerde çok sigara istermiş. Biri; çok sıkıntılı anlarda. Diğeri; çok keyifli anlarda.
Altıparmak’ın da cennete varıp oturunca canı sigara istemiş. Hemen cebinden tabakasını çıkarmış, sigarayı sarmış, ağzına götürmüş, fakat yakmak için ateş yok. Etraftaki sormuş:
“–Bunu yakacağım, ateş yok mu?”
“–Yâ Şeyh! Biliyorsun burası cennet, cennette ateş olmaz. Bunu tutuşturmak istiyorsan, bi yol cehenneme gidiver!”
O an sigara içme arzusu öyle bastırmış ki, Altıparmak elinde sigarası cennetten çıkmış ve cehennemde sigarayı yakıp tekrar cennetin kapısına yönelmiş. Yine o çok özlediği dumanlar içerisinde cennetin kapısına varmış, bakmış ki, kapı kapanmış. Kapıyı vurmuş. İçeriden seslenmişler:
“–Kim o?”
“–Ben Şeyh Altıparmak! Ben cennetlikler arasındayım! Açın kapıyı!”
“–Ne istiyorsun?”
“–Yerime geçmek istiyorum.”
“–Yâ Şeyh eğer cennete girmek istiyorsan, at ağzındaki ateşi, çünkü cennet ateş yeri değil!”
Şeyh Altıparmak bu cevabın sıkıntısı ile kan-ter içerisinde uykusundan uyanmış hemen abdest almış. Yetmiş defa tövbe secdesine kapanıp,
«Tövbe yâ Rabbi, tövbe yâ Rabbi!..»
diye istiğfar etmiş, ondan sonra da;
«Hâlda hâldaşım, sinde sindaşım, tarikatta yoldaşım, dünya ve âhirette kardaşım Ebussuud Efendi’ye» diye başlayan bir mektup yazmış.
Mektubunda; «Size gönderdiğim berbat-nâmeden dolayı sizden özür diliyor, affınızı istirham ediyorum.» diye bu büyük âlimden bağışlanmasını dilemiş. Bu hâdiseden sonra Şeyh Altıparmak bir daha sigara içmediği gibi mürîdanını da sigaradan men‘ etmiş..
Allah'ın ve Resul'ün bütün enbiya ve evliyanın sevmediği, aynı safta namaz kıldığı din kardeşini, aile efradını pis kokusuyla tiksindiren, içildiği yerlerde etrafı zehirleyen bu illetten Rabbim mübtelalarını kurtarsın.
Konya'da ahbabımdan biri, Kapu Camiine sabah namazlarında Hızır aleyhisselâmın teşrîfinden bahisle beni oraya davet etti.
Beraberce gittik. Namazda saf tuttuğumuz cemaatten secdede başımızı koyduğumuz halıya kadar rahatsız edici sigara kokusuna maruz kaldık.
Öksürüğün her çeşidi, tiksindirici ve kesintisiz namaz boyu devam ettiğinden huşudan nasîbimiz olmadı.
Sonraki gün Erenlerde Kur'an talebeleriyle sabah namazı kılmak üzere anlaştık.
Seherin sükuneti ile vardığımız mescitte talebeler toplanmaya başlamıştı. Huzur ve huşu içinde, cemaatı-kübrâ (100'den fazla kişi) ile eda ettiğimiz namazdan sonra arkadaşım;
- Hocam, Hızır aleyhisselâm da mutlaka farkındadır. Allahu-alem onun teşrîf ve iştirakiyle kıldık bu namazı demişti.
Sigaranın sağlık ve ibadete verdiği zarara şahit olduğum hadiselerden sadece biri.
Beraberce gittik. Namazda saf tuttuğumuz cemaatten secdede başımızı koyduğumuz halıya kadar rahatsız edici sigara kokusuna maruz kaldık.
Öksürüğün her çeşidi, tiksindirici ve kesintisiz namaz boyu devam ettiğinden huşudan nasîbimiz olmadı.
Sonraki gün Erenlerde Kur'an talebeleriyle sabah namazı kılmak üzere anlaştık.
Seherin sükuneti ile vardığımız mescitte talebeler toplanmaya başlamıştı. Huzur ve huşu içinde, cemaatı-kübrâ (100'den fazla kişi) ile eda ettiğimiz namazdan sonra arkadaşım;
- Hocam, Hızır aleyhisselâm da mutlaka farkındadır. Allahu-alem onun teşrîf ve iştirakiyle kıldık bu namazı demişti.
Sigaranın sağlık ve ibadete verdiği zarara şahit olduğum hadiselerden sadece biri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder